Dolar

32,4961

Euro

34,5796

Altın

2.476,42

Bist

9.573,29

2020 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: (1)- '2020 yılı bütçesini, toplumumuzun tüm kesimlerini kapsayan sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görüyoruz'- 'Ekonomideki başarılarımızın arkasında bütçe disiplinindeki istikrarlı duruşumuz bulunmaktadır'- 'Ülkemiz son 17 yılda yalnızca ekonomik değil, siyasi anlamda da dünyada ağırlığını hissettirmeye başl

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-12-09 12:49:32

2020 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "2020 yılı bütçesini, toplumumuzun tüm kesimlerini kapsayan sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görüyoruz." dedi.

Oktay, TBMM Genel Kurulunda görüşmelerine başlanılan 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunuş konuşmasını yaptı.

Milli iradenin tecelligahı olan TBMM'deki bütçe görüşmelerinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesinin vizyonunu ortaya koyma ve millet önünde hesap verme mecrası olarak büyük bir fırsat olduğuna inandıklarını söyleyen Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci, AK Parti hükümetlerinin 18. bütçesi olan 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin devlete ve millete hayırlı olmasını diledi.

Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, yaptırım tehditleri ve bölgesel belirsizliklerinin, Türkiye'yi hedeflerinden uzaklaştırmadığını aksine hedeflerine daha sıkı sarılmaya yönelttiğini vurgulayan Oktay, "2020 yılı bütçesini, toplumumuzun tüm kesimlerini kapsayan sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görüyoruz." dedi.

Oktay, 2020 yılı bütçesinin, 11. Kalkınma Planı ile Yeni Ekonomi Programı'nın hedeflerini merkeze aldığını, 82 milyonun bütçesi olduğunu belirtti.

Küresel ekonomik görünüme değinen Oktay, 2020'de küresel büyüme açısından ılımlı bir toparlanma beklendiğine işaret etti.

Küresel ekonominin, ticari ve jeopolitik gerginliklerin yanı sıra uluslararası ekonomik ve ticari iş birliğinin geleceğine yönelik belirsizliklerdeki artışın, yatırımcı güvenini ve küresel ticari gelişmeleri olumsuz etkilediğine dikkati çeken Oktay, bu kapsamda 2018'de küresel büyümenin yüzde 3,8'den yüzde 3,6'ya gerileyerek ivme kaybettiğini dile getirdi.

- Gelişmekte olan ekonomilerde küresel ticaret savaşları

Oktay, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerde küresel ticaret savaşları nedeniyle korumacılık eğilimlerinin artması, güven ve yatırım ortamının zayıflaması ile Çin'de görülen belirgin ekonomik yavaşlamanın, 2018'de olduğu gibi 2019'da da sürdüğüne dikkati çekti.

Gelişmiş ekonomilerde 2019 ve 2020'de büyüme oranının yüzde 1,7 olmasının beklendiğinin altını çizen Oktay, geride kalan dönem ortalamalarına göre düşük büyüme beklentisinin, başta ticari gerilimler kaynaklı olmak üzere dış talebin zayıflamasına bağlı olarak öne çıktığını söyledi.

Oktay, güçlü seyreden istihdam gelişmelerine rağmen ABD'nin ticaret anlaşmazlıkları, büyüme üzerinde baskı oluşturduğunu, ticaret savaşının etkilerinin birçok sektöre yayıldığını dile getirdi.

Avro bölgesinde ekonomik büyümenin, 2018 ortasından itibaren yavaşladığını ve 2019'un ilk yarısında da zayıf bir performans gösterdiğini aktaran Oktay, ihracat kanalındaki yavaşlamanın, otomotiv sektörü başta olmak üzere sanayi üretimine yansıdığını belirtti.

Fuat Oktay, sonuç olarak küresel ekonomik büyümenin destekleyici politikalar ve iktisadi faaliyette beklenen canlanmayla 2020'de 2019'a kıyasla bir miktar daha yüksek olmasının ve yüzde 3,4'e yükselmesinin tahmin edildiğini bildirdi.

- ABD ve Çin arasında artan ticaret tansiyonu

Küresel büyümeyi etkileyen en önemli faktörün, ticaret hacmine yönelik gelişmeler olduğuna işaret eden Oktay, ABD ve Çin arasında artan ticaret tansiyonunun olumsuz etkilerinin, küresel ticaret hacmindeki artışı sınırlandırdığını ve buna bağlı olarak dünyada korumacı politikaların artış göstermesinin küresel büyüme oranlarını baskıladığını anlattı.

ABD Merkez Bankasının (Fed), 2008 sonrasında ilk kez 2019 Temmuz ayında faiz indirimine gittiğini, eylül ve ekim aylarında da faiz indirimlerine devam ederek genişletici para politikasını sürdürdüğünü anımsatan Oktay, Fed'in 2020'de de faiz indirimine gidebileceğinin, Avrupa Merkez Bankasının politika faizlerinin de sıfır seviyelerine yakın kalmaya devam edeceğinin değerlendirildiğini vurguladı.

Oktay, 2018'de işsizlik oranının küresel düzeyde yüzde 5 olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, genç işsizliğin yanı sıra eğitim ve gelir düzeylerindeki eşitsizliklere de bağlı olarak işgücü piyasasının gerektirdiği becerilere uygun yeterli işgücünün olmamasının, küresel iş gücü piyasasının kronik problemleri arasında öne çıktığını aktardı.

- Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar

Yılın başlarında petrol piyasalarının arz yönlü olarak baskılandığını ve fiyatların yukarı yönlü hareket ettiğini belirten Oktay, İran ve Venezuela yaptırımlarının yanı sıra Libya'da artan çatışmalar ile OPEC ve Rusya başta olmak üzere OPEC dışı bazı ülkelerin üretim kısıntısı kararını yürürlüğe koyması sonucunda, Brent petrolün varil fiyatının 70 dolar seviyesini aştığını aktardı.

Mayıs ayıyla birlikte ticaret savaşı geriliminin yeniden tırmanmasının, talep yönlü endişeleri tetikleyerek petrol fiyatlarını aşağı yönlü baskıladığını anlatan Oktay, ortalama petrol fiyatlarının 2019'da 61,8, 2020'de ise 60 doların altında olmasının beklendiğini belirtti.

Türkiye ekonomisinin, küresel büyüme ve ticarete bağlı dış talepteki toparlanma beklentisiyle genişletici para politikalarından olumlu etkilenmesinin beklendiğini ifade eden Oktay, "Küresel finans piyasalarında ortaya çıkabilecek dalgalanmalar ve petrol fiyatlarında meydana gelebilecek yukarı yönlü hareketler, Türkiye ekonomisinde cari işlemler dengesi ve enflasyon üzerinde risk oluşturabilecektir." diye konuştu.

Son 17 yılda gerçekleştirilen temel icraat ve hizmetlere değinen Oktay, "Ekonomideki başarılarımızın arkasında bütçe disiplinindeki istikrarlı duruşumuz bulunmaktadır." dedi.

Oktay, 2002'de yüzde 11,2 olan bütçe açığını 2018 sonunda yüzde 2'ye indirdiklerinin, böylece vergi gelirlerinin daha etkin harcanabileceği mali yapıya kavuşulduğunu altını çizdi.

Mali alanla büyüme ve istihdamın desteklenmesinin yanı sıra başta ulaştırma, Ar-Ge, eğitim ve sağlık gibi ekonomik ve sosyal alanlarda büyük altyapı yatırımlarına imza atarak önemli gelişmeleri gerçekleştirdiklerini anlatan Oktay, "2003-2018 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,6 oranında büyüme sağlayarak ekonomi genelinde toplamda 9,8 milyon, yıllık ortalama olarak ise yaklaşık 610 bin yeni istihdam oluşturduk. Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payını 2002'de yüzde 0,51'den 2018'de yüzde 1,03'e yükselttik. Söz konusu harcama tutarı 2002'de toplamda 1,8 milyar lirayken 2018'de toplam 38,5 milyar liraya çıkmıştır." ifadelerini kullandı.

- Alt yapı yatırımları

Başta ulaştırma olmak üzere pek çok alanda önemli alt yapı yatırımları oluşturduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Bu kapsamda havalimanı sayımızı 56'ya, bölünmüş yol uzunluğumuzu 2019 Kasım ayı itibarıyla 27 bin 123 kilometreye yükseltirken daha önce kullanımda olmayan hızlı trenlerin kullanımı için bin 213 kilometrelik hat oluşturduk. Derslik sayısını toplamda 343 binden 721 bine çıkararak ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısını 36'dan 24'e indirdik." diye konuştu.

Oktay, 10 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısını 24,8'den 27,9'a çıkarırken nitelikli yatak sayısını da 19 binden 145 bine yükselttiklerini anlatarak, "Sağlık yatırımlarımızın sonucunda bin canlı doğumda bebek ölüm hızını 31,5'den 6,8'e, 100 bin canlı doğumda anne ölüm oranını ise 64'ten 13,6'ya geriletmiş olduk. Söz konusu kazanımlarımıza imkan tanıyan bütçe disiplinine yönelik istikrarlı tutumumuzu, büyümeye ve refaha daha fazla destek olmasını sağlayacak şekilde ortaya koymaktayız." dedi.

Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri aktaran Oktay, Türkiye'nin son 17 yılda yalnızca ekonomik değil, siyasi anlamda da dünyada ağırlığını hissettirmeye başladığını ve dünyanın bölgesel güç merkezlerinden biri haline geldiğini belirtti.

Bu durumun Türkiye'nin siyasi ve iktisadi rakiplerinin dikkatinden kaçmadığını ve Türkiye'nin, yapılan bilinçli hamlelerle çok sayıda iç-dış siyasi ve iktisadi şoklarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Oktay, bunların son örneğinin, 2018 Ağustos ayında başlayan spekülatif kur saldırıları olduğunu hatırlattı.

- "2020 yılı büyüme hedefimiz yüzde 5 olarak belirlendi"

Hükümetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde her türlü açık tehdit ve baskıya rağmen kararlı tutumuyla saldırılara boyun eğilmediğini ve alınan tedbirlerle bu şokların etkisiz hale getirildiğini belirten Oktay, "Şokların neticesinde yükselen enflasyonla oldukça kararlı bir mücadele ortaya konulmuş, halkımızın desteği alınarak beklentiler iyi yönetilmiş ve enflasyonda belirgin bir düşüş gerçekleştirilerek fiyat artışında katılaşmanın önüne geçilmiştir." dedi.

Mali disiplinden taviz vermeden vergi indirimleri, istihdam teşvikleri ve kredi programlarıyla ekonomik büyümenin desteklendiğini vurgulayan Oktay, uygulanan dış ticaret politikaları ve alınan tedbirlerle, ithalatın kompozisyonunun ihracatı destekleyecek şekilde değişmeye başladığını, turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler fazlası veren bir ekonomiye doğru önemli adımlar atıldığını söyledi.

Yeni Ekonomi Programı'nda öngörülen para ve maliye politikalarının, koordineli şekilde uygulanmayı sürdürüleceğini ifade eden Oktay, "Yargı reformu stratejisi ve vergi reformu gibi temel alanlarda öngörülebilirliği güçlendirecek adımlarla ekonomide yapısal dönüşüm, enflasyonu daha da aşağıya çekerken ekonominin sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturmasına da yardımcı olacaktır. Bu kapsamda 2020 yılı büyüme hedefimiz yüzde 5 olarak belirlenmiştir." diye konuştu.

(Sürecek)



Haber Ara