Dolar

32,3832

Euro

35,0359

Altın

2.327,04

Bist

9.138,22

'17 Aralık kumpas' davasında savcı Bekir Gencer tanıklık yaptı

Cumhuriyet Savcısı Bekir Gencer:- 'Dosya (17 Aralık), terör ve örgütlü suçlara bakan büroya gönderildi. Soruşturma dosyasında operasyon yapılacak bir durum olmadığından 2-3 ay sonra memur suçları savcılığına geri gönderdim. Dosyayı alan savcı Mehmet Yüzgeç (FETÖ'den firari) de operasyon kararı vermiş' - 'Dosya benden gittikten sonra FETÖ'nün amaçları doğrultusunda evrilmiş çevrilmiştir'

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-01-03 17:06:57

'17 Aralık kumpas' davasında savcı Bekir Gencer tanıklık yaptı
Takipsizlikle sonuçlanan "17 Aralık soruşturması"nda kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı firari Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri ve ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan eski komiser Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu, 5'i firari 67 sanığın yargılandığı davada, Cumhuriyet Savcısı Bekir Gencer "tanık" sıfatıyla dinlenildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Nazmi Ardıç'ın da aralarında bulunduğu 11 sanık ile avukatlar katıldı.

Duruşmada, bir önceki celse "tanık" sıfatıyla çağrılan savcı Bekir Gencer'e görev yaptığı ilden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlanıldı. Tanık Gencer, soruşturma dosyasının, o dönem memur suçlarına bakan ve sonradan FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklandıktan sonra cezaevinde intihar eden Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Yiğit tarafından terör ve örgütlü suçlara bakan büroya gönderildiğini söyledi.

Dosyanın, bu büroda tevzi sonucu kendisine düştüğünü kaydeden Gencer, ''Soruşturma dosyasında operasyon yapılacak bir durum olmadığından 2-3 ay sonra memur suçları savcılığına geri gönderdim. Dosyayı alan savcı Mehmet Yüzgeç de( FETÖ firarisi) operasyon kararı vermiş." dedi.

Soruşturmayı tamamlamadan, eksikliklerin giderilmeden, alelacele operasyon yaptıklarını kaydeden Gencer şunları anlattı:

"Seçime az kalan bir dönemde ben şehircilik ve kamu görevlilerinin olduğu bir soruşturmada operasyon yapmadım, yapmam da. Burada operasyon yapacak bir şey de yoktu, dosyada hiçbir delil yoktu, bir iki tape dışında. O da delil değil. Dosya dolu olsa bile böyle nitelikli bir soruşturmada bilirkişi raporu alınması, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş delillere dayanması gerekirdi. Ben de bu gerekçelerle dosyayı memur suçları bürosuna iade etmiştim. Ama bunlar seçim öncesi böyle bir operasyon yapıyorlar. Ben o dönem operasyon yapmayacağımı, dosyayı bilirkişiye göndereceğimi, başsavcı vekiline söylemiştim."


- ''Gelen iletişim tutanaklarında bakanın kayıtları yoktu''

Dinleme kararlarıyla ilgili bir talimatının olmadığını, sanıkların görevde oldukları süreçte iletişim tespit tutanağını kendisine vermediklerini belirten Gencer, kayıtların 17 Aralık sabahı 06.00'da tape haline getirildiğini ifade ederek, "Bir bakanın (dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar) konuşma kayıtlarını bana getirmeleri mümkün değildir. Bunu son gün, operasyon yaptıkları günün sabahı çıkarmışlar. Bakanın hiçbir görüşme kaydı bana gelmedi. Ben soruşturma yürütürken, flash bellekle görüşme özeti getirirlerdi, bunlarda bakanın görüşmesi yoktu." diye konuştu.

Soruşturma aşamasında dinleme kararı alınabilmesi için, mahkemeden talepte bulunulduğunu, mahkeme onay verirse belirli bir süre için dinleme yapılabildiğini aktaran Gencer, "Dinleme kararını uzatabilmek için, emniyetten görüşmelere dair suç teşkil eden örnekler getirilmesi gerekiyordu. Bunu bile zorlayarak getirtiyordum ama onlar ne istiyorsa onu getiriyordu." ifadelerini kullandı.

Tanık Gencer, şunları söyledi:

"Bir suç örgütü yoktu ortada. Bakanın oğlunun birkaç iş adamıyla görüşmesi vardı. Dosya benden gittikten sonra da bu görüşme kayıtlarına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmalıydı. Bunlar yapılmadan operasyon yapılmış. Ben baktığım dönemde, bu nitelikli bir soruşturmaydı. Maslak'ta bir inşaatla ilgili bir olay vardı. Kişilerin lekelenmeme hakkı çiğnenmemeliydi. Bilirkişi raporu alınmalıydı.''

Mahkeme Başkanı Cem Karaca'nın, "Sanıklar, operasyon yapıldıktan sonra eksikliklerin giderilebileceğini söylüyorlar" demesi üzerine tanık Gencer, "Seçime az kalan bir dönemde, şehircilik ve kamu personelinin olduğu bir dosyada operasyon yapmazdım. Bugüne kadar da yapmadım. Zaten ortada operasyon yapılacak bir dosya yoktu, varsa bir rüşvet meselesi vardı. Bir para gitti geldi iddiası... Bu 'Biz baskını yaparız, uyuşturucuyu buluruz zaten' demek gibi bir şey olurdu. Bayraktar ile ilgili dosyada bir konuşma ya da ibare yoktu. Sonradan ortaya çıktı. Ellerinde vardı da benden sakladılar mı bilmiyorum. Bana böyle bir şey getirmediler." diye konuştu.

Ayrıca dosyanın içinden sonradan örgüt çıkmasının kendi sorumluluğunda olmadığını zaten dosyanın boş olduğunu savunan Gencer, birçok örgüt dosyasına baktığını, sanık olan polislerin kendisine istediklerini getirdiğini belirterek, dinleme süresini uzatmak istedikleri kişilerle ilgili bilgi notu şeklinde tape özeti getirdiklerini, bunun tamamını istediklerinde ise bilgi vermediklerini vurguladı.

Duruşmada daha sonra sanıklar tanık Gencer'e sorular yöneltti. Tutuklu sanık Duran Denizci, tanığa "Dosyaya kasıma kadar siz bakmışsınız. Dosyanın size verilmesinde hususi bir durumunuz oldu mu?" diye sordu. Tanık Gencer, bu soruya tepki göstererek, "Benim başka bir sıfatım ya da hususi durumum olamaz. O büroda bir savcıya verilecekti, bana verilmiş. Şayet özel seçilmiş olsaydı ben o dosyayı bitirirdim, benden sonra başkasına verilmezdi. Soruşturma bendeyken benim yaptıklarım ortadadır. Bu dosya zaten çok basit bir dosyaydı. Sonradan 3 dosya birleşerek yama yapıldığını düşünüyorum." yanıtını verdi.

Sanık Denizci'nin, "Bayraktar'ın bakan oğlu olması nedeniyle yapmadığınız bir işlem oldu mu?" sorusuna Tanık Gencer, "Orada zaten çok fazla bir şeyi yoktu. Sadece birkaç tane tapesi vardı. TİB'den 100 tane tapesini alıyorsunuz, bana 3'ünü getiriyorsunuz. Hakkında işlem yapılacak bir durumu yoktu. Onu zaten soruşturmaya dahil edemezdim. Dosya benden gittikten sonra FETÖ'nün amaçları doğrultusunda evrilmiş çevrilmiş. Tapeleri son gün düzenlemişsiniz. Cumhuriyet Savcısından bilgi saklandığı çok açık. Ben bir operasyon planlamıyordum, operasyon yapılacak bir dosya değildi." ifadelerini kullandı.

Gencer, dosyayı Memur Suçları Soruşturma Bürosu'na kendisinin mi gönderdiği sorusuna, "Evet, örgüt olsaydı zaten biz bakardık. Büro değişikliği bile örgüt olmadığını gösteriyor. 20 gün içinde de örgüt oluşmaz." cevabını verdi.

Duruşma, diğer tanıkların da dinlenilmesinin ardından yarına ertelendi.


- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, takipsizlikle sonuçlanan "17 Aralık soruşturma" dosyasında, usulsüz işlem yapıldığı iddiasıyla aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun, Yasin Topçu ve eski komiser Hüseyin Korkmaz'ın da bulunduğu 67 sanık yer alıyor.

İddianamede, 1 numaralı sanık olarak yer alan Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu hakkında, ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme", "gizliliğin i̇hlali'' suçlarından ayrı ayrı hapis cezası talep ediliyor.

Diğer 62 polisin ise ''silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme", "gizliliğin ihlali'' suçlarından cezalandırılması isteniyor.

Firari sanık Hüseyin Korkmaz'ın ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'', ''hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek'' suçlarından hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Korkmaz'ın FETÖ/PDY elebaşı ve yöneticilerinin talimatları doğrultusunda hareket ettiği, görevi ve konumu itibarıyla soruşturma kapsamında gerçekleştirilen hukuka aykırı tüm kayıt ve takiplerden sorumlu olduğu belirtiliyor.

FETÖ/PDY terör örgütünün yargı ve emniyet teşkilatı içerisine yerleşerek, yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir hiyerarşik yapılanmayla hareket ettiğinin yapılan soruşturmalardan anlaşıldığı anlatılan iddianamede, "FETÖ/PDY mensuplarının, örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkanlarını kullanarak, kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür.'' ifadeleri kullanılıyor.


- "Soruşturma kılıfında darbe girişimi"

17 Aralık'ın, soruşturma kılıfında bir darbe girişimi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti 61. Hükümeti'nin ulusal ve uluslararası baskı altına alınıp istifa etmesini sağlama amacına yönelik gerçekleştiği vurgulanan iddianamede, Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanmasına da değinilerek, 17 Aralık'ta örgütün başarısız olmasının ardından, bu başarısız girişiminin ABD üzerinden yeniden canlandırılmaya çalışıldığı, örgüt mensupları tarafından yurt dışına çıkarılan bilgi ve belgelerin ABD'de Preet Bharara isimli savcıya teslim edildiği aktarılıyor.

Bu bilgi ve belgeler üzerinden ABD'de iddianame hazırlanarak FETÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan 17 Aralık girişiminin yeniden sahneye konma çabasına girişildiği bilgisi verilen iddianamede, Türkiye Cumhuriyeti, İran ve Brezilya arasındaki doğal gaz ve petrol başta olmak üzere ticari ilişkileri hedef alan, bu sebeple de Türkiye Cumhuriyeti'nin aleyhine yürütülen saldırıda ABD ve ABD savcısı ile iş birliğine giren FETÖ'nün bu planlamanın yerli ayağı olduğu anlatılıyor.

Sanıkların, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın yurt dışına giriş çıkış kayıtlarını tuttukları, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturmasının şüphelileriyle irtibatlandırmaya çalıştıkları ve kayıtları adli rapor haline getirdikleri belirtilen iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski başbakanlardan Binali Yıldırım ve Ahmet Davutoğlu, eski başbakan yardımcıları Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan ve dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile eski bakanların da aralarında bulunduğu 30 mağdur-müşteki yer alıyor.

VİDEO HABER

Sahibinden 16 milyon TL'ye satılık ‘tarihi kilise’

Haber Ara