Dolar

32,5176

Euro

34,7276

Altın

2.489,33

Bist

9.524,59

160 ülkeden 80 bin öğrenci ülkemizden su gibi akıp giderken...

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-02 09:04:31

160 ülkeden 80 bin öğrenci ülkemizden su gibi akıp giderken...

Asya'dan Afrika'ya, Latin Amerika'dan Orta Asya'ya, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya kadar 160 ülkeden 80 bin öğrenci, ülkemizde en az 5 ila 8 yıl kadar misafir konumunda bulunuyor.

Bu öğrenciler çok farklı din, kültür, inanç, mezhep ve kabilelere mensup olmaları bizim için ayrı bir şans.

Okullarını bitirip ülkelerine ya da başka bir ülkeye gittiklerinde potansiyel gönüllü elçilerimiz oluyorlar.

Bu öğrencilere olan ilgi ve alakamız gönül köprülerinin bir hayat boyu işlevselliğini sağlayacaktır.

Fakat misafir öğrenciler ile ilgili sosyal ve kültürel bir politikamızın henüz kurumsallaşmamış olduğunu görüyoruz.

Türkiye'deki misafir öğrencilerimizin; genelde vakıf, dernek ya da bazı kurumlar tarafından sorunları çözülmeye çalışılıyor.

Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF), 2004 yılında Sader sosyal araştırmalar ve kültürler arası dayanışma derneği adı ile yola çıkmış, 2012'de federasyon olmuş, bugün Türkiye genelinde 43 derneğe ulaşmış binlerce öğrenciye destek olmaya çalışan bir yapı.

Lakin, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Bolat'ın derdi büyük.

Şimdi biraz bu dertten bahsedelim…

Öncelikle 80 bin öğrenci, ülkemizde konaklamış bir yolcu, bizler ise hancı konumundayız.

Bu öğrenciler Türkiye için gönüllü elçi konumundadırlar fakat resmi ve sivil kurumlar olarak bunun ne kadar farkındayız?

Öğrenci; turist, kaçakçı, mülteci, saat satıcısı vesaire muamelesi görüyor.

Türkiye'ye adaptasyon sorunları var. Resmi kurumlar ve sosyal çevre, uluslararası öğrenciyi tanımayıp anlamayınca; resmi işlemlerde zorlanma, ev ve yurt bulamama, iş bulamama (2014 Mart'ta çalışma izni verildi), burs ve yeterince maddi imkan sorunu ortaya çıkıyor.

İkamet ve emniyet gibi resmi süreçler, geçmişe nazaran kolaylaşsa da hâlâ tam çözülmüş değil. Göç idaresi yeni bir bürokrasi doğurmamalı… Emniyet; Yabancılar Şube'den aldığı yoğunluğu hafifletip, sorun çözme odaklı işlemleri yapmalı.

Türkçe öğretmekte kurumlar yetersiz. Türk kültürü ile dil öğreten kitaplar ve materyaller yeni yeni çıkıyor. Geneli İngilizce materyallerin metinleri tercüme edilerek, İngiliz mantığıyla sunulmuş halde…

Sivil toplum alana yeni yeni ısınıyor… Öğrencinin manevi, sosyal ve kültürel yönden besleneceği kurum ve kuruluş sayısı yetersiz. STK'lar uluslararası öğrenciyi, faaliyetlerini renklendiren şov unsuru olarak görüyor. Bu insanlar dolgu malzemesi değil, asıl hedef kitlesidir.

Türkiye'de uluslararası öğrencinin muhatap olacağı devlet kurumu yok. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) sadece burslu öğrencilere bakıyor. Burslu sayısı 15 bin… Kendi hesabına gelen 65 bin… 65 bin öğrenci her problemi, her sorusu, her teklifi için başka başka kurumlara, STK'lara gitmek zorunda kalıyor. Devlet ile muhatap olma sorunu var. 

YÖK ve üniversitelerin meseleye yaklaşımı farklı ve problemli. Kanunen yetkili bir kurum olmayınca otomatikman YÖK ve üniversiteler işin muhatabı oluyor. YÖK'te de bir uluslararası öğrenci dairesi veya muadil iş görecek bir yer yok. YÖK Başkanına bizzat sorulduğunda ise bunun kendi işi olmadığını söylüyor.

Devlet üniversitelerinin bir kısmı yüksek harç uygulayarak, öğrenci kaçırmaya çalışıyor. Yeni rektörler işe eğildiler… Uluslararası öğrenci ofisi açanlar çoğaldı. Fakat tek anladıkları sayı artsın… Öğrenciler, nerede kalacaklar, ne ortamlarda bulunacaklar düşünen yok.

lÖzel üniversiteler direkt para olarak bakıyor bu alana. Oysaki bu öğrenciler, onlar için özel okulunu dünya markası yapacak çeşitlilik ve para kazanma aracıdır. Okul kaydını yaptır, paranı öde, sonra okula gelmesen de önemli değil, bir iki ay sonra emniyete yazılacak iki satır “ilişiğimiz kalmadı” yazısı yetiyor nasıl olsa mantığındalar. Bazı üniversiteleri müstesna tutarsak özel okullar sırf para için insan kaçakçılığının kılıfı olmaya doğru gidiyor.

Patır patır üniversite açılırken yurtlar aynı hızla açılmıyor. Özel yurt sektörü çok pahalı ve ahlaksızlığa zemin hazırlıyor.

Başbakanlık YTB, 5. yılında burslu öğrencilerin seçilip mezun oluşuna kadar her şeye bakıyor, kanunen yetkili. Bu yıl 150 bin başvurudan 5 bin öğrenci seçiyor. Bu işi yapan dairede 20 kişi çalışıyor. 150 bin başarılı başvuru, belki 30-40 bin başarısız ve eksik başvuru, ülkelerdeki mülakatlar, elemeler, öğrencileri YÖK ile anlaşmalı olarak okullara yerleştirme, getirip yurda yerleştirme, burs ve resmiyet işlemlerini takip etme, hâlâ okuyan 10 binden fazla öğrencinin transkript/not dökümünü, başarısını takip etme, okulu bırakanın, kaçanın, göçenin emniyetle takibini yapma, hastalananın hastanesiyle uğraşma, 30 yılda gelip gitmiş 55 bin mezun ile iletişime geçme, her sene mezunları hakkıyla yolcu etme ve benzeri bütün bu işler 20 personelle nasıl yapılabilirse öyle yapılıyor. 

Son 5 yılda öğrenci artışının pik yapmasının en önemli müsebbibi YTB'dir. Tanıtım duyuru faaliyetleri, online başvuru vesaire ile alanın önünü açtı. Üniversiteler de, online başvuruya geçti. E-vize ile de Türkiye'ye öğrenci akışı başladı. Bunlar çok iyi ama altyapı yok, barınma imkanı yok, ilgili STK'lar yok. Devlet kurumları olayın önemini anlamamış durumdadır.

Milletin farkındalığı devletin genel geçer politikası ve bu politikayı güdecek aygıtı yok. Dışişleri Bakanlığı olaya ilgisiz. YTB burslulara yetmiyor ki, başka işler yapsın… Diyanet işin bir tarafından tutmuş öğrenci getiriyor. İmam Hatip okutuyor, onları üniversiteye sokamıyor, devlet kurumlarında ciddi bir koordinasyonsuzluk var.

Ülkemizde bir öğrenci kaosudur almış başını gidiyor. 80 bini bulduk 2023'te 250 bin olacağız lakin bu öğrenciler ülkemizden su gibi akıp giderken sadece turist gibi gelip gitmiş olmasınlar. Hayatlarının en önemli çağında öğrencilerin gönüllerine medeniyetimizden, kültürümüzden ve inancımızdan bir şeyler serpiştirelim.

Haber Ara