Özer, yaptığı yazılı açıklamada, silahlı ve molotofkokteylli saldırıların sadece basın ve ifade özgürlüklerine yönelik olmadığını, aynı zamanda Türkiye'yi hedef aldığını kaydetti.
Bölgedeki Suriye ve Irak gibi diktatörlük rejimlerinin uyguladığı baskı ve katliam sebebiyle milyonlarca muhacire kapılarını ve gönlünü açan Türkiye'nin, huzur ve istikrarını hedefleyen saldırıların aynı karanlık odaklar tarafından tezgahlandığını aktaran Özer, her iki gazetenin de izledikleri yayın politikasıyla açık bir şekilde Rusya ve Esed rejiminin Suriye halkına yönelik katliamlarına karşı çıktığını anlattı.
Saldırıya uğrayan gazetelerin, bu rejimlerin taşeronu olan PKK, PYD, MLKP ve benzeri örgütlerin Türkiye ve Suriye'de gerçekleştirdiği saldırılar karşısında korkusuzca dik duruşlarını muhafaza ettiklerini belirten Özer, şunları aktardı:
"Gazetelerimizin bu sebeple hedef alındıkları aşikardır. Askeri vesayete alışmış, brifinglerle güdümlü habercilik yapmayı gazetecilik addeden, Irak işgalinde ABD tanklarının gölgesinde gazetecilik yapan ve 28 Şubat darbesinde halkımızın değer ve inançlarına karşı açılan savaşta ön saflara atılan medya çevrelerinin bu meşum saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini ibretle izliyoruz. Türkiye'de basın özgürlüğüne yönelik saldırılar olduğunu her fırsatta öne süren sivil toplum kuruluşlarının ve insan hakları iddiasındaki kuruluşların, insan hakları, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramları sadece politik bir argüman olarak kullandıklarına bir kez daha şahit oluyoruz. Küresel güçlerin taşeronları tarafından gerçekleştirilen bu alçakça saldırıları kınıyor, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri yöneticilerine, gazeteci, yazarlarımıza ve fedakar çalışanlarına geçmiş olsun diyor, dayanışma içinde olduğumuzu yineliyoruz."
