Dolar

32,4860

Euro

34,9489

Altın

2.430,73

Bist

9.716,77

Yalnız adamlar: Kral Faysal ve Erdoğan...

'Kral Faysal, döneminde yalnız bir adamdı. Tıpkı, Recep Tayyip Erdoğan'ın şu anki yalnızlığı gibi...'

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-25 23:27:44

Yalnız adamlar: Kral Faysal ve Erdoğan...

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç, bugünkü köşesinde "Zor zamanlar, yalnız adamlar" simli bir yazı yazdı. Bu yazıda 42 yıl önce bugün, 25 Mart 1975'te suikast sonucu öldürülen Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz'i yazdı.

Kral Faysal'ın İslam dünyasına kazandırdığı üç önemli kurum olduğunu ve bunların tarihsel süreçlerini anlatan Kılınç, şunları kaydetti:

"RABITA HAREKETİ"

18 Mayıs 1962'de, dönemin Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Faysal'ın öncülüğünde Mekke'de kurulan Râbıtatu'l-Âlemi'l-İslâmî (Muslim World League/ Dünya İslâm Birliği), İslâm ülkeleri arasında işbirliği ve dayanışmayı artırmak için düşünülmüş bir projeydi. Kurum, komünizm gibi akımlara karşı Müslümanları korumayı, aşırı milliyetçilik cereyanlarını kontrol altına almayı ve İslâm'ın barış mesajını dünyaya duyurmayı hedefliyordu. Kurucu heyette yer alan yirmi kişi arasında birçok seçkin Müslüman düşünür, siyasetçi ve fikir adamı vardı. Üyelerin tamamına yakınının, 1953'te Kudüs'te toplanan Genel İslâm Konferansı'nda aktif rol almış şahsiyetler olması da gözlerden kaçmıyordu. Kısaca Râbıta olarak bilinen ve maddi kaynağının yüzde 90'ı Suudi Arabistan tarafından karşılanan kurum, kısa süre içinde İslâm dünyasının dört bir yanına ulaşmayı başardı. Açılan okul, cami ve medreselerin yanında, on binlerce öğrenciye burslar verildi, fakir ülkelere eğitim ve kültür yardımları sağlandı. Türkiye de Râbıta'nın el uzattığı ülkelerden biriydi. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Türkiye, Avrupa'daki din görevlilerinin maaşlarını Râbıta üzerinden ödemişti. Uğur Mumcu'nun ortaya çıkardığı durum, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından da resmen teyit edildi. Râbıta, aynı dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki dini hizmetler için de Rauf Denktaş yönetimine 627 bin dolar yardımda bulunmuştu.

"İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI"

Michael Denis Rohan adlı bir Avustralyalı tarafından, 21 Ağustos 1969 günü Mescid-i Aksâ'nın ateşe verilmesi, İslâm dünyası için yeni bir krizdi. 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesine engel olamayan Müslümanlar, şimdi de 'ilk kıble'nin yakılması karşısında acziyet sergiliyordu. Artık Suudi Arabistan tahtına oturmuş bulunan Faysal, İslâm ülkelerine bir çağrıda bulunarak, hep birlikte hareket edebilecekleri ortak bir yapı kurmayı önerdi. 25 Eylül 1969'da Fas'ın başkenti Rabat'ta toplanan İslâm ülkeleri devlet ve hükümet başkanları, Faysal'ın önayak olmasıyla “İslâm Konferansı Örgütü”nü oluşturdular. Şu anda merkezi Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde bulunan örgüt, “İslâm İşbirliği Teşkilâtı” adıyla varlığını sürdürüyor.

"İSLAM KALKINMA BANKASI"

Kral Faysal'ın 1974'te kuruluşunu sağladığı üçüncü teşkilât, merkezi bugün yine Cidde'de bulunan İslâm Kalkınma Bankası. İslâm ülkelerinin kendi aralarında ekonomik yardımlaşma ve dayanışmasının artırılması amacıyla kurulan banka, faizsiz finans esasına göre çalışıyor ve bugün de fakir İslâm ülkelerine desteğini sürdürüyor. Bankanın resmen açılışı 20 Ekim 1975'i buldu, dolayısıyla Kral Faysal emek verdiği son kurumun aktif şekilde çalıştığı günleri göremedi; ama oğlu Muhammed el Faysal, babasından aldığı ilhamla faizsiz bankacılık sektörünü İslâm dünyasında kuran isim oldu. Ülkemizde de sektörün ilklerinden olan “Faysal Finans”, ismini Kral Faysal'dan alıyordu.

"ABD İLE" DEĞİL "ABD'YE RAĞMEN"

Kral Faysal'ın, “ABD ile el ele” değil “ABD'ye rağmen” İslâm dünyasına alan açmaya çalıştığını söylemek, tarihsel veriler ışığında daha mantıklı olacaktır. Her üç kurumun da, Faysal'ın öldürülmesinin ardından Suudi Arabistanlı yöneticiler tarafından hızla pasifize edildiğini ve karar almaktan aciz hale getirildiğini de düşünürsek, makul bir yargıya varmamız kolaylaşacaktır.

KRAL FAYSAL ve ERDOĞAN

Kral Faysal, döneminde yalnız bir adamdı. İslâm dünyasında ufkunu ve fikirlerini paylaşabileceği çapta bir lider yoktu. O da Enver Sedat'tan Zülfikâr Ali Butto'ya çeşitli vasat isimlerle çalışmak durumunda kalmıştı. Tıpkı, Recep Tayyip Erdoğan'ın şu anki yalnızlığı ve bunun karşısında İslâm dünyasının hayatî meselelerimize olan hissizliği ve sessizliği gibi…

Haber Ara