DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

‘Uzayda namaz’ ve ‘dindarlık’

2012-02-17 07:24:18

Malezyalı Dr. Şeyh Muzaffer Şükri, “Uzayda 11 Gün” Konferanslarıyla ülkemizde... 1972 doğumlu, ortopedi uzmanı, Tıp eğitimini Hindistan’da tamamladıktan sonra katıldığı bir uzay programıyla göklere yolculuk macerası başlamış... Uzay gemisinde namaz kılarken, Kıble istikameti için, Dünya’ya yöneldiğini söylüyor. Göklerde de olsanız, dünyayla ilginiz kesilmiyor demek ki... Uzaya saçılmış milyonlarca kallavi yıldızın arasında; mavi, küçük, genç bir bilye mesabesindeki dünyamız niçin bu kadar önemli? Belki de mesele insan olmakla ilgili. İnsan olmanın değerliliği ile ilgili... Gökle yerin arasını özenle ve kudretle açıp, sonra da tüm boyutların kesişim bölgesine insanı yerleştirmekteki muradı, neydi Yaratıcının?

Onu dinlerken Chittick’in sıkça vurguladığı insanı kainatla özdeşleştiren epistemolojiyi düşündüm. Arabi’nin; insana “küçük alem”, kainata ise “insan-ı kebir” (büyük insan) deyişini... Bu bakış, zaman zaman tereddüte salar beni, acaba gereğinden fazla mı abartıyoruz insan oluşumuzu derim. Buradan egoizme, geçmişte melekleri ağlatan insana has o kan dökücülük ve bozgunculuğa varacak bir yol çıkar mı diye endişelenirim. Niye endişelenmeyeyim? Göklerin altında bu kadar çok savaş, adaletsizlik, açlık, sürgün, haksızlık sürerken... Korkmakta haksız mıyım? Ama Allah var! Yani meleklerin ve bizlerin, şimdilik bilmediği bir kader var... Hiç olmazsa bunu bilmek; iyiliğin, esenliğin galip geleceği umudunu diri tutmamızı teşvik ediyor... Belki de insanı değerli kılacak olan asıl budur: Tüm ayartılara rağmen; iyiliğin, adaletin, barışın yanında olabilmek, hakkın tarafını tutabilmek...

***

Dr. Muzaffer Şükri, benim çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş Asyalı bir Müslüman. Sekizinci sınıfta defterime şöyle yazmıştım; “astronot olmayı istiyorum, şayet başaramazsam yazar olacağım”... Astronomi ile edebiyat arasında nasıl bir bağ kurduğumu hatırlamıyorum. Arkadaşlarımın kıkırdaştığını, astronotluğun o günkü mizah dergilerinde uygunsuzluk hatta alay konusu edildiğini de hatırlıyorum. (Astronot Niyazi diye kaçık/komik bir tip vardı) 1980 ihtilalinin yaşandığı günlerdi, herkes hapisteyken, astronot olmak kimin haddine? Astronot Muzaffer’i, sadece yarım kalmış çocukluk hayallerimin değil, benim gibi ufku kör makaslarla hoyratça kesilmiş tüm Şarkların kahramanı gibi gördüysem, bundandır...

***

Bizler “Başbakanlar dindar gençlik isteyebilir mi” diye tartışa dururken, yukarılardan, göklerin üzerlerinden bakanlar için bu polemik nasıl gözüküyordur acaba? Prof. İsmail Kara, Aksiyon’da ciddi bir soru yöneltiyor hepimize; “din, sadece dindarların meselesi midir?” şeklinde. Bütün dünyanın yeni mistik arayışlar peşinde oluşunu bir yana koyalım. Bizler ülkenin antidemokratik şartlarında kıstırılmışlığın çaresizliğiyle, seküler bir dil hapishanesine mahkum ediyoruz kendimizi... Tüm dünya gökleri merak ederken, bizler yer altının telaşında tutuklu kaldık.

Benim de içinde yer aldığım, “Batı tipi laiklik” isteyen koronun, tüm kutsallara eşit mesafedeki devlet orkestrasyonundan, dini hiç de mesele etmeyen bir toplumsal/ferdi düzeye adım adım kaydığına işaret ediyor Prof. Kara’nın bu tespiti... Ne garip değil mi? Dindarlık talep ederken, tersine bir savruluşla dünyevileşme, hatta sekülerleşme çeperine yapışıyoruz. Bunun ucu, İhsan Eliaçık’ın ifadesiyle “namazla, niyazla dindarlık olmaz”a kadar gider... Oysa namaz, “küçük alem” olan insanın, tüm yer altlarını tüm yer üstlerine bağlayış mihengi. Peki biz namazın neresindeyiz?Namaz, mü’minin miracıdır diyor Son Elçi. Yerlerle göklerin bağlacını kurduğunu farkında mı tekbir getiren insan? Dr. Muzaffer Şükri, mütevazi haliyle, kadrajı açmamız gerektiğini söylemiyor mu?
Görüş Bildir Bizimle Paylaş