DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Suriyelilerin nakbası ile Filistinlilerin nakbası

2011-05-29 01:48:49

Geçen haftalarda Tunus ve Mısır’a bir gezim oldu. Bu olaylardan sonra Türkiye’den orayı görmeye çalışmak ve değerlendirmek eksik olurdu. Tunus ve Mısır’da olaylar başladığı zaman Ürdün ve Suriye’de bulunuyordum. Türkiye’ye döndükten sonra Lübnan’a oradan da bu iki ülkeye tekrar gitmiştim. Bu ülkelerdeki halktan her kesimle görüşme imkanım olmuştu. Özellikle Mısır’da Hüsnü Mübarek gittiği zaman bu coğrafyada bulunmak gerekirdi. Yaşadıklarım ve gördüklerim gerçekten anlatılamaz. İnsanlar bu bölgede sanki yeni doğmuş gibi büyük bir rahatlık ve sevinç içindeydiler. İnsanların gözlerinden geleceklerinin mutluluğunu okuyabilirdiniz. Acaba dedim bu kadar nasıl kolay gittiler.

Tunus ve Mısır yöneticilerini hangi korku sardı da gittiler? Sonra bu olayların arkasında komplo arayanlar, batılıların işidir diyenler aklıma geldi. Belki buna en güzel cevabı Tunuslu düşünür ve Nahda hareketinin lideri Sayın Raşid Gannuşi verir düşüncesiyle onun sözleriyle cevap vermek gerekir. Şöyle diyordu üstad: “ Bu olayların arkasında batıyı görenler acaba Müslümanlara büyük bir hakaret etmiş olmuyorlar mı? Onlar bizim insanımızı ne sanıyor? Bunu söyleyenler sözlerinden dolayı utanmalılar. İnsanlarımız böyle bir isyanı yapamayacak kadar aciz mi?”

İsyanlar başladığından beri ben de aynı görüşü defalarca yazdım

Ailemizin rüyası gerçek oluyor

Mısır’da Hüsnü Mübarek gitmeden kısa bir süre önce bir rüya görmüştüm. Rüyamda Hüsnü Mübarek sarayda küçük bir odada oturuyor. Beni yanına götürdüler. Gözleri donuk, bir kanepede oturuyordu. Sanki istemediği halde uzun bir yolculuğa gidecek bir hali vardı.Çok mutsuzdu. Beni yanına çağırarak eliyle yanında oturmamı işaret etti. Yanında oturdum. Bana ne işle uğraştığını sordu. Ben de anlattım. Bana biraz eşlik etti, sorular sormaya devam etti. Hiç gülmüyordu. Bu arada bana ciltsiz, çok eski iki ince kitap verdi. Gidecek gibi bir hali vardı. Görüşmenin tam biteceğini düşündüğüm anda birden oturduğumuz yerin tam karşısındaki kapı açıldı. İçeriye eşim girdi. Kucağında oğlum, yanında da kızım vardı. Çok şaşırdım. Eşim kapının eşiğinde Hüsnü Mübarek’e yüksek sesle çok ağır sözler söyledi. Halkını nasıl öldürdüğünden, işkenceye tabi tuttuğundan tutun da müslümanlara yaptıklarını bir bir, eksiksiz bir şekilde yüzüne haykırdı. Ben kendisine susması için rica etmeye çalıştıysam da beni sanki görmüyordu.

Eşimin en son birkaç defa yüksek sesle söylediği “ Ey Allah’ın düşmanı yeter, artık düş Müslümanların yakasından, yeter halkımızdan öldürdüğün ve çaldıkların.” sözü hala kulaklarımda çınlıyor.

Sonra birkaç rütbeli asker rica minnetle eşimin oradan ayrılması için ricada bulundular. Eşim odadan ayrıldı. Hüsnü Mübarek daha da çökü. Hiçbir tepki vermiyordu. Daha sonra uyandım. Eşim Arap olduğu için rüyayı anlamak zor olmadı.

Eşim Ortadoğu’da müslümanların zulme uğramasından, öldürülmelerinden dolayı hep üzülüyordu. Bu olaylar patlak verince daha fazla üzüldüğünü hissediyordum. Ancak, belli etmemeye çalışıyordu.

Bu rüyayı eşime ve yakınlarımdan birkaç kişiye anlatmıştım. Ortadoğu’daki her bölgeden dostlarımızın yıllardır yaşadıkları muhacereti, acıları mağduriyeti ve sıkıntıları görüyoruz ve biliyoruz.

Suriyelilerin Nakbası ile Filistinlilerin Nakbası

15.05.2011’de Lübnan’ın Filistin sınırı ile Lübnan’ın Suriye sınırında yaşanan dramı anlamak için Lübnan’da olmak gerekirdi. İsrail’in kuruluş günü olan 15 Mayısta Filistinliler İsrail’den zorla hicrete tabi tutulduğu gün olarak kabul ederler. Bu günün anısını diri tutmak, yeni kuşaklara Filistin’e dönüşü canlı tutmak için her yıl çeşitli etkinliklerle hicreti dünya kamuoyuna duyururlar. Bu yıl ilk defa Filistin’i çevreleyen ülkelerde başta Filistin asıllı olanlar olmak üzere, çevre ülke vatandaşları da bu etkinliklere katıldı. Lübnan, Ürdün, Mısır ve Suriye’den büyük kalabalıklar halinde çok sayıda Müslüman, Filistin sınırına yığıldı. Mısır’dan bir milyondan fazla kişi bu etkinliğe katılmak istediği halde Mısır ordusunun engellemesiyle karşılaştığı için sınıra ulaşamadı.
 
Lübnan’da ve Ürdün’de çok sayıda kimse sınıra yakın yerlere yürüdü. Özellikle Lübnan’da İsrailli eşkıyalar Lübnan sınırı içinde 17 kişiyi çok rahat bir şekilde öldürebildi. İsrailliler için Müslüman öldürmek tabii bir durum haline gelmiş durumda. Olaylar olduğu zaman Lübnan’da halk bir yıl sonra çok daha kalabalık bir şekilde sınıra yığılacaklarını söylüyorlardı. Bir ay önce Mısır’daydım. Mısırlılar Filistin sınırına yürüyeceklerini o zaman söylüyorlardı. Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün sınırında Filistinli ve Filistinli olmayan çok sayıda insan bu acı hatırayı hatırlamak ve hatırlatmak için bulundu. Bugün on binlerce insan. Ya yarın kaç milyon insan toplanacak sınırda? Peki İsrail ve onun uşaklığını yapan batılı ve batıcı dostları nereye kadar koruyacaklar İsrail denen haydut devleti? On milyonlarca insan bir gün bu sınırları zorlamayacak, yıkacak, yıkacak. Tank, füze helikopter vs. bunlar kar etmeyecek. O gün çok uzak diyordum kendime. Hayır hayır. Vallahi bin kere hayır. Lübnan sınırında akan kadınların ve çocukların kanları daha kurumadan yeniden Yahudiler kadın ve çocuk şehit etti.

Bu ümmet bu kadar aciz değil. Hayır hayır vallahi bin kere hayır. En büyük dostları Hüsnü Mübarek gitti. Zeynelabidin gitti, Kaddafi gidiyor. İsrail’e bir gün bile tank kullanmamış, kendi halkını babasından öğrendiği şekilde tank ve uçakla vuran, yıllardır İsrail’in sınırlarını ücretsiz koruyan, Müslümanlara karşı Esed Yahudi’ye karşı fare olan Beşşar Esad da gidiyor. O günler yakın. Bu ümmet her şeyi görüyor. Herkes kendine göre mehdiyi beklesin dursun. Bu zorbalar gittiği zaman on milyonlarca halkın ardından orduları gelecek. Gelmek zorunda kalacak. Artık Bu ordular halklarının peşine onları korumaya gelmezse onların da sonu olacak. Ey batılı haydutlar, ey doğulu haydutlar yeter. Vallahi artık bu haydutların sonunu göreceğimizden şüphe duymuyoruz.

Müslüman sözü ile özü bir olmalı değil mi? Müslüman görünen, sözü ile özü bir olmayan, Müslümanlara pusu kuranlar, bilmeli ki Müslümanlar her şeyin farkında. Eskiden kimlerin İsrail’e yardım ettiğinin farkındaydı Müslümanlar. Şimdi de bunun farkında. Eskiden Hafız Esad’a yardım edenlerin kim olduğunun farkındaydı Müslümanlar, şimdi de farkında.

Eylemde ve düşüncede aydınlarını geçen Ortadoğu halkı

Bu coğrafyanın aydınları! Halklarınızı tanımanın zamanı geldi de geçiyor. Halkınızın dilini öğrenmenin zamanı geldi de geçiyor.

Bugün halk sadece eylemde değil, düşüncede de aydınların önüne geçmiş durumda. Çünkü ölen onlar, öldürülenler onlar, acı çeken onlar, fakirlik yaşayan onlar, hapiste tutulan yakınları nedeniyle Hz. Yakup olanlar onlar. Dün onlar yöneticileri, polisleri, askerleri elleriyle zillet yaşadılar. Düşman kendilerine saldırdı, saldırma hakkını on yıl, yirmi yıl, kırk yıl sonraya sakladılar. İsrail Suriye’ye defalarca vurdu, Suriye hakkını saklı tuttu. Mısır sınırında Mısırlı asker vurdu, protesto edildi. Mısır ordusuna iltihak etmek için gelen mezun hava pilotlarının bulunduğu uçak vuruldu, 300 subay öldü, Hüsnü Mübarek’in sesi çıkmadı. Bu coğrafyada yaşayan sıradan halktan birini çevirin, çektiği acıları size anlatsın, bir değil, on kitap yazarsınız hayatından. Bu nedenle onlar düşüncede de aydınları geçti diyorum. Artık aydınlar Halkların düşüncesini okumaya ve yazmaya çalışıyor. Halkları anlamak onlarla birlikte yaşamak, onlarla birlikte olmakla olur. Şu olacak bu olacak demekle olmaz. O devir artık bitti.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş