DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Mısırda Sisi sonrası senaryolar

2014-01-07 11:45:36
Arap ayaklanmaları sonrasında Ortadoğu’da gelişen olaylar, Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecine girmesinden yüz yıl sonrasına denk geliyor. Ayaklanmalar bu coğrafyanın insanının yeniden kendi bulunduğu topraklara hakim olup olmayacağı ile ilgili açık bir savaşa dönüştüğünü görüyoruz. Mısır, Yemen, Tunus ve Suriye’de son altı ayda gelişen olaylar, bölgede eski diktatörlere kurdurulan düzene geri dönmek için uluslararası bir çabanın varlığını açık hale getirdi. Daha önceki yazılarımızda Ortadoğu’daki derin devletlerin ve diktatörlerin gerçek sahipleri olan Batılı bazı devlet ve kuruluşların Arap ayaklanmalarından sonra Ortadoğu’da inisiyatifi kaybetmek üzere olduğunu, eski düzeni geri getirmek için her türlü yola başvuracaklarını belirtmiştik. Mısır’da yapılan askeri darbe, Yemen’i altı bölgeye bölme ve inisiyatifi Husilere verip ülkeyi istikrarsızlaştırma ve parçalama girişimi, Tunus’ta siyasi cinayetleri, istikrarı sağlamayı başarmış olan hükümete yükleyerek iş yapamaz hale getirme çabası bize gösteriyor ki, Batılı güçler eski düzeni getirmek için olağanüstü gayret sarf ediyor.

Mısır’da 30 Haziran sonrasında askerin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri bir darbeyle bertaraf edip, parlamentoyu fesh etmesi ile yönetime el koyması sonrasında askerin eliyle yaşanan kanlı olaylar, ülkeyi ciddi bir siyasi krizin eşiğine getirmiş durumda. Mısır halkı askeri cuntayı tanımamalarına, Mısır’ın her şehrinde hemen her gün yılmadan yaptıkları geniş katılımlı gösterilerle askerlerin yaptığı darbenin başarısız olmasını sağlamalarına rağmen, cunta yönetimi ülkeyi bir şiddet sarmalına sürüklemiş durumda. Askeri cuntanın bir numaralı adamı olarak görülen General Abdulfettah Sisi’nin emriyle Nahda ve Rabia meydanında binlerce göstericinin öldürülmesini, on binlercesinin yaralanmasını, cuntanın dışarıdan aldığı destek ve cürete bağlamak gerekir.

Bugün Mısır’da gelinen son noktada, İhvan’ı terör örgütü ilan etmekle cunta yönetimi gerçek yüzünü göstermiş oldu.
Mısır’daki cunta yönetimi gerçekte, derin bir yapılanmanın uygulayıcılarından başka bir şey değil. Bu derin yapılanmanın başındaki gerçek kişinin Muhammed Hasaneyn Heykel olduğunu görüyoruz. Muhammed Hasaneyn Heykel 1950’lerin sonuna doğru ABD’nin Kahire’deki kültür ateşeliğine tayin edilmişti. Heykel vasıtasıyla ABD, Abdunnasır’ın cunta yönetimine tesir ediyordu.
Bugün de gerçekte Hasaneyn Heykel Mısır derin devletinin fikri önderi ve ideoloğu olarak görülüyor. Heykel’in son askeri darbeyi Batı adına planlayan ve Mısır’da uygulanmasını sağlamak için içeride ve dışarıdaki organizasyonun baş aktörü olduğunu söyleyebiliriz.Heykel’in yaşı 90’ın üzerinde olması, Arap dünyası ve özellikle Körfez ülkelerinin lider kadrosunun görüşlerine oldukça itibar ettiklerini biliyoruz. Türkiye’de Sabih Kanadoğlu gibi bir figür. Hasaneyn Heykel, ABD ve Körfez ülkeleriyle darbenin mali işlerini sağlama aldıktan sonra, Mısır’da laik kesim ve Hıristiyanların ileri gelenlerini de örgütleyerek cuntanın sivil ayağını sağlama aldı. Heykel, medyada da tanınan ve itibar edilen saygın bir kişi olması hasebiyle medyanın da darbe zeminini oluşturmada hazır hale gelmesini sağladı. Heykel’in askeri darbenin planlanmasında ve uygulanmasında bir numaralı adam olduğunu söylemek mümkündür.

Sisi öldürüldü mü?

17.10.2013’ten beri cuntanın görünen lideri Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi’nin canlı olarak görüntüsü bulunmuyor. Bu tarihten sonra görülen ve konuşan kişinin dublörü olduğunu sesinden de anlamak mümkündür. Mısır’da Sisi’nin bu tarihten itibaren ayağından ve göğsünden vurulduğu, ABD’ye veya Yemen’in eski lideri Ali Abdullah Salih gibi Suudi Arabistan’a ağır yaralı olarak nakledildiği ve öldüğü söyleniyor. Doğrusu bu haberi doğrulamak için çok beklemekle birlikte, şu ana kadar Sisi’nin basın önüne çıkmaması, bu görüşü güçlendiriyor. 26.12.2013’te solcu muhaliflerden olan Ahmet Hasan el-Şerkavi de El-Cezire’de:” Sisi’yi bana gösterin? Gösteremezsiniz çünkü o öldürüldü.” demişti. Peki bu doğruysa ne anlama geliyor?
17 Ekim 2013’e kadar Mısır’da dört önemli patlama oldu. Bunların her biri de ya emniyet merkezlerine ya da ordu merkezlerine yapılan saldırılar şeklinde gerçekleşmişti.
Mısırda önümüzdeki günlerde neler bekleyebiliriz?
Şayet gerçekten Abdulfettah Sisi öldürüldü veya devre dışı bırakıldıysa, Mısır daha karanlık bir döneme girdi demektir. İhvan’ın yasaklı listesine girmesi, bombalama olaylarının başlaması bunlara işarettir.
Peki Sisi bir figür müydü yoksa başarısız bir darbeci mi? Kanaatime göre Sisi’yi hem Batı hem de askeri cuntanın gerçek liderleri kullandıktan sonra zamanı geldiğinde devre dışı bıraktı. Ordunun, Sisi’nin ölümünü ilan ettikten sonra, ülkeye fiili olarak tekrar el koyması beklenebilir. Halk oylamasına sunulması beklenen cunta tarafından sipariş verilen anayasanın oylanması askıya alındıktan sonra, Mübarek dönemi anayasasını yeniden yürürlüğe koyacaklardır. Askeri cuntanın kendi içinden seçeceği biri de ülkede cumhurbaşkanı olabilir.
Sisi kimlerin kurbanı?
Abdulfettah Sisi’nin (şayet öldürülmüş ise) ölümünü İslami muhalefeti ülkede tamamen bitirmek için kullanılacaktır. Bugünlerde yapılan bombalama eylemlerinin ısrarla İhvan’ın üzerine atılması da boşuna değil. Önümüzdeki günlerde Mısır derin devletinin düzenleyeceği, Savunma Bakanlığı’na yapılacak muhtemel büyük bir saldırı ile Sisi’nin öldürüldüğü ilan edilebilir. Böylece bu saldırıyı da İhvan’a yükleyerek hem Sisi’nin ölümü ilan edilmiş olacak, hem de İhvan’ın ileri gelenleri başta olmak üzere çok sayıda İhvan üyesinin öldürülmesine veya idam edilmesine resmi bir kılıf olacaktır.

Abdunnasır’ın en yakın adamlarından biri geçen gün El-Cezire’ye verdiği bilgiye göre Abdunnasır’ın 1950’lerin sonunda bizzat birçok bombalama olayı organize ederek, birçok masum insanın ölümüne neden olduğunu itiraf etti. Bu cinayetleri de İhvan’ın üzerine yığarak İhvan’dan çok sayıda kişiyi tutuklatan Abdunnasır, tutukladıklarının bir kısmını idam ettirmişti.

İhvan’ı ve halkı sindirmede Sisi’yi başarısız olarak gören Mısır derin devleti ve dış güçler, Sisi’yi devre dışı bırakacağı konuşuluyordu.

Bugün Mısır ordusunun yönetimini elinde tutan cuntanın başındaki kişiler sırasıyla,

1. Genelkurmay Başkanı Sıtkı Suphi

2. Deniz Kuvvetleri Komutanı Usame Ahmed el-Cundi

3.Hava Silahlı Kuvvetleri Komutanı Yunus el-Seyyid Hamid el-Mısri

4. Hava Savunma Kuvvetleri Komutanı Abdulmunim İbrahim Beyyumi

5. Askeri Bölge Komutanı General Tevhid Tevfik

6. Askeri İstihbarat Başkanı General Mahmut Hizaci ( Mursi’yi tutuklayan kişi.)

7. Manevi İşlerden Sorumlu Komutan General Ahmed Ebu ez-Zeheb

17 Aralık 2013’te Türkiye’de başlayan bir yargı sürecinin hükümeti götürmeye yönelik içeriden ve dışarıdan belli çevrelerin bir linç kampanyasına dönüştürülmesi, bu coğrafyada yabancısı olmadığımız bir durumdur. Türkiye’deki bu operasyon ertesinde Mısır’da da hiçbir kanuni gerekçe ileri sürülmeden İhvan-ı Müslimin’in terör örgütü ilan edilmesi manidardır. Mısır’daki cunta yönetimi sanki gerçek düşmanı Hamas imiş gibi, kendine bağlı medyadan da aldığı güçle nerdeyse Gazze’ye saldıracaktı. Cuntanın medyadaki tetikçileri Gazze’nin yerle bir edilmesi gerektiğini, gerekçe olarak da Hamas’ın bir terörist yapılanma olan İhvan’dan olduğunu ileri sürmüşlerdi. Hamas, Mısır’dan Gazze’ye gelebilecek herhangi bir saldırı karşısında Mısır’a saldırmayacaklarını, onun yerine Tel Abib’e saldıracaklarını net ve kararlı bir şekilde dile getirince İsrail’in jandarmalığına soyunan cuntacılar Gazze’ye saldırıyı bir daha dile getirmediler.

Her kanlı askeri darbe veya her diktatör zamanı geldiğinde kendi arkadaşlarının da işini bitirirler. Nitekim Enver Sedat, yönetimdeki bazı hassas bakanlıkları görevden almadan önce, onları saraya davet eder, aynı anda yeni tayin ettiği içişleri bakanına verdiği emirle başta eski içişleri bakanı olmak üzere azlettiği eski bakanları tutuklattırırdı. Böylece azil, tayin ve tutuklama bir saatte tamam olurdu.

Mısır cuntasının başındaki kişi Genel Kurmay Başkanı Sıtkı Subhi’nin Ömer Süleyman’ır ekibinden olduğunu İsrai’in sözünden çıkmadığını söylersek, Mısır siyasetini daha iyi anlarız. Çünkü ülke halihazırda onun kontrolünde.

Sisi’nin öldüğü haberini duyduğumuzda buna benzer bir haber de işiteceğiz. Eski katiller tutuklanacak, yenileri gelecek. Böylece yaşasın Mısır denilecek.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş