DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Amerika Hindistansa, Kolomb da Amerika'nın Kâşifidir

2014-11-19 20:12:01

Müslüman coğrafyacıların ve de Piri Reis’in haritalarında Amerika kıtasından haber verildiğini biliyoruz. Hatta Müslüman Tüccarların çok önceleri Amerika kıtasını ziyaret ettikleri de çok iyi biliniyor.

Diyebiliriz ki, Osmanlı seyyahları ve denizcileri böyle bir kıtanın varlığından haberdardılar. Ancak çeşitli sebeplerle bu kıtayı ele geçirmeyi düşünmemişlerdi.

Kristof Kolomb da bu kıtayı tevafuken bulmuştu aslında. Onun amacı Hindistan’a varabilmekti gerçekte. Böylelikle zengin topraklara, altına, paraya, mala, mülke kavuşabilecekti.

Hatta son anına kadar bu kıtanın Amerika kıtası olduğunu aklının ucundan geçirmemişti Kolomb efendi!

Ulaştığı bu toprakların Hindistan’ın batısı olduğunu sanıyordu. Hatta bu nedenle karşılaştığı Kızılderilileri “İndians” yâni “Hintliler” olarak adlandırmıştı. Daha sonra “İndian” tâbiri yerleşti ve Kızılderililer galat-ı meşhur ile “Hintli” lakabıyla anıldılar Anglo-Sakson dillerinde.

Bu arada şöyle bir soru geliyor insanın aklına. Kolomb, Hindistan’daki dinler, mimari yapı ve kültürler hakkında bir şey bilmiyor muydu?

Yani o kıtaya adım attığında karşılaştığı insanların Hindistanlı olduğunu düşündüren başka bulgulara mı rastlamıştı?

Kıtadaki sarıklı ya da cübbeli insanları, yuvarlak kubbeli yapıları görünce yanılmadığını, gerçekten Hindistan’a geldiğini mi düşündü acaba?

Kolomb ilk önce Bahamalardaki San Salvador adalarına ulaşmış, sonrasında ise Küba ve Haiti’yi keşfetmişti. Ancak o yine de buraların Hindistan olduğuna inanmıştı.

Muhtemelen bu bölgede yaşayan Arap- Kızılderili karışımı Müslüman toplulukların kültür ve kıyafetleri kandırmıştı onu belki de. Çünkü Hindistan’a gittiğinde de Müslümanlarla karşılaşacağını biliyordu. Önceki seyyahlardan ya da Müslüman bilginlerden öğrenmişti bu gerçeği.

Kıyafetlerinden kültürlerine varana kadar Müslüman olduğu belli olan topluluklarla karşılaşınca, onları rivayetlerde anlatılan Müslüman Hintlilere benzetti ve bu topraklara da Hindistan, Hint adaları gibi isimler verdi.

Asıl fecaatse bundan sonra yaşandı elbette. Keşfedilen bu topraklardaki yüz binlerce insan ve onların kültürlerine ait bütün izler neredeyse tamamen yok edildi.

Acaba Kolomb’dan önce bu kıtaya gelen Müslümanlar nasıl karşılanmıştı yerliler tarafından? Ve acaba Avrupalı kâşiflerin katliamlarına benzer katliamlara girişmişler miydi bu yeni coğrafyada?

Sırbistan’da, Afrika’da, Arabistan’da yüz yıllar boyunca adaletle hükmeden Osmanlı Padişahlarını düşündüm sonra.

Mesela Yıldırım Bayezid askerleriyle bu topraklara adım atsaydı ne yapardı? Nasıl davranırdı karşılaştığı Kızılderili halklarına? Onları köleleştirir ya da Müslümanlaştırmak adına onlara işkenceler yapar mıydı?

İsterseniz gelin hep beraber o sahneyi müşahede edelim. Bundan yaklaşık 10 yıl önce kurguladığım bu sahneyi bir kere daha paylaşmak istiyorum sizlerle.

Amerika’yı bütün Müslümanlar adına Yıldırım Bayezid’in keşfettiğini hayalen varsayalım ve Colomb öncesi Müslümanca bir keşfin nasıl olacağını bir kere daha idrak edelim:

Bayezid-i Veli (Evliya Yıldırım Beyazıt) bembeyaz atıyla Kaptan-ı Derya Hersekzâde Ahmet Paşa’nın kaptanlığındaki filikasından iniyor tüm heybetiyle.

Yanında Vezir-i Âzam Koca Davut Paşa öbür yanında da Şeyhülislam Molla Gürani de el pençe divan bir vaziyette bekliyorlar. Yıldırım Bayezid bir Yeniçeri’nin yanık sesiyle okuduğu “İnne fetehnâ” ayeti eşliğinde atından iniyor. Huşu içerisinde secdeye kapanıyor ve ellerini göğe açarak Allah’a şükrediyor. İlk emrini veriyor:


- Bu memleketin bir nâmı var mıdır? Bu husus tez araştırıla! Ve bu bilad o asli ismiyle anıla! Halkı bize saldırmadıkça emandadırlar, bu da bu biladın halkına ilan edile! İlay-ı kelimatullah davasına halel gelmemesi için, kadınlara, çocuklara, din adamlarına ve ihtiyarlara zinhar dokunulmaya! Onlara asla zulmedilmeye!


Bu sözlerin söylendiği sırada Kızılderili Şefi Konuşan Kartal çıkar gelir yanındaki Çereokeler ve Apaçilerle birlikte. Bu gelenler kimlerdir diye merak etmektedir Veli Pâdişah.

“Bunlar da bizim gibi birer insanmış, Allah’ın kullarıymış” diye geçirir içinden. Kızılderili Şefi Konuşan Kartal, gülen gözlerle karşılar konuklarını. Zira Kızılderili geleneğinde de misafir önemlidir.

Misâfirler Kutsal Ruh tarafından gönderilmişlerdir çünkü. İki lider sözlerle ifade edilemeyen, ancak bakışları ve yürekleri yoluyla konuşurlar kendi aralarında.

Osmanlı Padişahı, Kızılderilileri yerlerinden sürmeyecek, onların yaşamlarına, dillerine, kültürlerine müdahele etmeyecektir.

Kızılderililerin de bu kıtaya yerleşecek Müslüman Türklerin yaşamlarına, dillerine ve kültürlerine müdâhele etmeyeceğinden emindir artık.


Hatta ileride bu yeni kıtayı ziyarete gidecek olan Evliya Çelebi, Seyahatnâmesinin Kızulderilistan bölümünde onlar hakkında şunları yazacaktır:


“Apaçustan denilen diyar oldukça kalabalıktır. Burası yüzlerce şehirden oluşan bir memlekettir. Sultan Bâyezid’in ilk adım attığı şehir Şehr-i Bâyezid olarak anılır. Bu şehirde 100 civarında Câmii, 10 Medrese, 30 köprü, 15 Hamam, 10 adet kervansaray bulunmaktadır.

Apaçüstan halkı tarımla ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Derya kıyusunda yaşayanlaru balıkçıluk da ederler. Şehir insanı Apaçuce ve Türkçe konuşmaktadır. Bu beldenin Çereoke ve Apaçu olarak da anılan halkları bizim Tatar Türkmenlerine benzerdür.

Türkmen olma ihtimallerü kavidür. Lakin dilleri biraz başkacadur. Şehrin ekseriyeti müselmandır.  İslamiyeti 1100’lü yıllarda bu topraklara gelen seyyahlardan öğrenmişlerdür. Osmanlı’nun gelişüyle İslam’ın yılduzu daha da parlamuştur bu memlekette.

Apaçu denilen kavmin bir kısmı Şaman dinine berdevamdır. Lâkin bunlar Mukaddes Ruh diye tesmiye ettükleri tek Allah’a iman ederler. Yâni haniftirler. Öldükten sonra dirilmeye de inanurlar. Geceleri ateşin başında davul çalarak, raks iderek Allah’a dua ederler.

Fakat onlar da Hz.Muhammed’e, Kur’an’a hürmetkârdırlar. Bu Şâmanilerin de pek çoğu Cuma vakitlerinde câmiye giderler. İhtimaldir ki çok yakında onlar da diğer Kızuldereli kavmi gibi tam bir Müselman olalar.”


Ve sene 2015 olduğunda Kızılderilistan Başkanı Ali Koşanarslan İstanbul’dadır. Onun bütün dünya insanlarına hitaben söylediği şu anlamlı sözler dünya televizyonlarından canlı olarak yayınlanır:


- Şu gerçeği iyi biliyoruz, Toprak insana değil, insan toprağa aittir! Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi, ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır!
-  Bildiğimiz bir gerçek daha var. Sizin Allah'ınız bizimkinden başka bir İlah değil! Aynı Kutsal Ruh’un yaratıklarıyız. Bu nedenle Osmanlı’nın da yaptığı gibi barışı, sevgiyi, kültürümüzü ve öz medeniyetimizi tüm dünyaya yaymalıyız.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş