DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Araplar 'Türkler cephede orucu yasakladılar' diye isyan ettiler

2009-09-04 10:47:00
"Cihad" gayrimüslimlere karşı girişilen savaşların adıdır. Savaş senelerinde, ateş hattındaki askerin muharebe gücünün azalmaması için oruç tutmaması istenir, bu maksatla fetvalar alınır ve "Cihada katılan askerin üzerinden dini vecibeler kalkmıştır" denirdi. Asırlar boyunca uygulanan bu kuralı Birinci Dünya Savaşı yıllarında Enver Paşa da tatbik etmiş ama o sırada bize karşı isyan bayrağını açmış olan Mekke Şerifi Hüseyin, Paşa'nın emirlerini tahrif ederek işi "Türkler orucu bile yasakladılar. Onlara karşı cihad etmek, her Müslüman'a farzdır" haline getirip bize cihad ilân etmişti

CEPHEDEKİ askere Ramazan geldiğinde 'oruç tutturmamak, Türkler'de eski bir gelenekti. Ateş hattındaki askerin muharebe gücünün azalmaması için oruç tutmaması istenir ve bu maksatla fetvalar alınır, savaşın "cihad" olduğu söylenerek cihada katılan askerin üzerinden dini vecibelerin kalktığı duyuruldu. Askeri ikna etmek için ordunun başında sefere çıkan padişahlar bile Ramazan'da gündüz vakti herkesin gözü önünde çeşit çeşit yemekler yerler ve böylelikle "Düşmana karşı cihad edenlerden oruç mükellefiyeti kalkmıştır" mesajını verirlerdi.
Biz, imparatorluğun parlak devirlerinde uygulanan bu kuralı asırlar sonra, Birinci Dünya Savaşı yıllarında da denemeye kalktık ama bu defa yüzümüze gözümüze bulaştırdık.
İttihad ve Terakki'nin iktidarda bulunduğu Birinci Dünya Savaşı sırasında "başkumandan vekili" olan Enver Paşa da eski geleneğe uyarak savaşan askerin oruç tutmasını engellemek istemişti. Paşa, Ramazan aylarında cephelere gönderdiği emirnamelerde, cephedekilerin oruç tutmalarında dini bir mecburiyet bulunmadığını hatırlatmış ve kumandanlara "Oruçlu asker savaşamaz, dolayısıyla oruç tutulmasına mani olun ve gerekirse yasaklayın" demişti.
O günlerde Arap Yarımadası karmakarışıktı ve Mekke Şerifi Hüseyin'in başlattığı isyan bütün şiddetiyle devam ediyordu. Enver Paşa'nın emirnameleri Hüseyin'in de eline geçti ve Mekke'nin isyancı emiri, dini bakımdan son derece doğru olan bu kararı inanılmaz şekilde tahrif etti. 1916'nın 26 Haziran ve 10 Eylül günlerinde Arap dünyasına hitaben yayınladığı isyan bildirilerinde Enver Paşa'nın emrini de kullandı ve işi "Türkler orucu bile yasakladılar. Onlara karşı cihad etmek, her Müslüman'a farzdır" haline getirdi.
Askerin oruç tutmaması konusu Şerif Hüseyin'in bildirilerinde "...Yaptıklarını kâfi görmeyen İttihadçılar, İslam'ın beş şartından biri olan oruç tutmayı da ortadan kaldırmak istediler. Mekke'de, Medine'de ve Şam'da bulunan askerlere Ramazan ayında oruç tutmamaları emredildi. Bütün Müslümanların yanısıra yabancılar da bu durumun şahididir. ...İşte bu yüzden, İslam dünyasındaki bütün kardeşlerimi bu yıkıcı, bozguncu, aptal ve alçak kişilere itaat etmemeye çağırıyorum. Allah'a itaat etmeyenlere itaat edilmez!" cümleleriyle yeralacak ve Hüseyin daha sonra hiç sıkılmadan "Türkler, Kâbe'yi bombaladılar" yalanını ortaya atmaktan da çekinmeyecekti.
Şerif Hüseyin'in isyanını İngiliz casusu Lawrens'in dağıttığı altınlar sağlamıştı. Arap çöllerinde savaşan onbinlerce Türk askeri, Hüseyin'in ilân ettiği "cihad" yüzünden arkadan hançerlenerek can verdi. Hüseyin, savaştan sonra önce krallığını, derken hilâfetini ilân etti. Ama halifeliğini kendisine bağlı birkaç kabile dışında kimseler tanımadı, talihi tersine döndü ve tahtını 1924'te Suudi Arabistan'ın şimdiki hâkimi olan Suudi hanedanının kurucusu İbn-i Suud'a terkedip Kıbrıs'a kaçmak ve sürgünde ölmek zorunda kaldı.

HATTIN ÜSTADLARI

Kâmil Akdik (1861 -1941)

20. yüzyılın Hafız Osman'ı derecesinde usta bir sanatkâr olan Ahmet Kâmil Akdik, İstanbulludur.
İlk yazı derslerini, ilköğrenimi sırasında Süleyman adında bir hattattan aldı. Genç yaşında Dahiliye Muhasebesi'ne memur olarak girdi. Bir müddet sonra büyük sanatkâr Sami Efendi'den de ders alarak dört yıl sonra sülüs, nesih ve celî sülüs yazılardan icazet sahibi oldu. Daha sonra Divan-ı Hümayun Mühimme Kalemi'nde vazife gördü. Bu arada Sami Efendi'den tuğra ile beraber divanî ve celî divanî yazılarını öğrendi ve Sami Efendi'nin emekli olması üzerine hocasının memuriyetine tayin edildi.
1914'te Bab-ı Ali'de açılan Hattat Mektebi'nde, bugün Galatasaray Lisesi olan Galatasaray Sultanîsi'nde ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler verdi. Hilyeleri, kıt'aları ve levhaları hususi koleksiyonlarda bulunan hattatın, davet üzerine gittiği Kahire'de de eserleri vardır.
Kâmil Akdik'in bu nefis levhasında, Kadr Suresi yazılıdır.

 

İFTAR SOFRAMIZ

Kaymaklı incik yahnisi

MALZEME

■ Kuzu ve koyun inciği
■ Soğan
■ Tereyağı
■ Tarçın
■ Kaymak
■ Kuyruk yağı

KUZU veya koyun inciklerinden birkaçını güzelce yıkayıp suda haşlayın. Biriken köpüğü aldıktan sonra incikleri tencereden çıkartın, soğan suyu ile yoğurun ve tereyağında güzelce kızartın. Sonra tekrar kendi suyuna atın ve bir iki fiske tarçın ilâve ederek su azalıncaya ve inciklerin etleri ilik gibi oluncaya kadar kaynatın. İstenirse ızgarada veya tavada kızartılıp kaymak ile karıştırılmış kuyruk yağı ile nefis bir terbiye de yapılabilir.



Görüş Bildir Bizimle Paylaş