DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Balkanlar'a bakıp Kürt sorununu anlamak

2011-08-03 11:06:42
Üsküp'ü ikiye ayıran Vardar Nehri'nin üzerindeki taş köprüden geçerken Yahya Kemal'in şiiri kulaklarımda çınlıyor: Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyarıdır/Evlad-ı Fatihan'a onun yadigârıdır...

Yıldırım Beyazıt'ın küçücük bir yer iken İstanbul'dan 61 yıl önce fethettiği, geliştirdiği, büyüttüğü bu şehir, aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ Osmanlı kokuyor. Nasıl olur da kaybedilir anlamak mümkün değil.

Balkan Savaşları'nı yeterince bilmediğimizden, Balkanlar'dan bu sökülüp atılışımızı anlamak için zihinlerimiz bir hayli zorlanıyor. Balkan Savaşları, tarihimizin en büyük kepazeliklerinden biridir. Bu savaşı yeterince deşmediğimiz, askerin siyasete bu kadar bulaşmasının bize ne denli faturalar kestiğini yeterince konuşmadığımız için, bugün de askerin siyasetle ilgilenmesinden yeterince dehşete düşmüyoruz.

Türkiye'de asker, siyasete müdahale ediyor. Son zamanlarda öğrendiklerimiz bu müdahalenin sadece 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat şeklindeki darbelerle kalmadığını gösteriyor. Ülkeyi darbelere götüren süreçte, taşların da bizzat askerler tarafından döşendiğini ortaya koyuyor. En son skandal; internet üzerinden hükümet ve dindarlar aleyhine yayın yapan 42 internet sitesinin bizzat Genelkurmay Başkanlığı'nca organize edildiğinin ortaya çıkmasıydı. Nitekim Dursun Çiçek de dün mahkemede bu işin emir komuta zinciri içinde gerçekleştirildiğini itiraf etti.

Türk tarihinde asker ne zaman kendi görevinden başka işlerle uğraşmaya başlamışsa ülkeyi büyük felaketlerle karşı karşıya bırakmış. Ordunun yönetimde gereğinden fazla söz sahibi olduğu, politika belirlediği her dönem ülkedeki sıkıntıların da ana kaynağı olmuş. Geçtiğimiz hafta Kemal Burkay'ın yurda dönüşüne eşlik eden gazetecilerden biri olan fotoğraf editörümüz Selahattin Sevi'nin anlattığı bir olay, bunu teyit eden ilginç ayrıntılar ihtiva ediyor. O esnada Burkay'ın yanında bulunan Yılmaz Çamlıbel, Kürt hareketinin nasıl başladığını şöyle anlatıyor Sevi'ye: "Bizim konuştuğumuz dili yani Kürtçeyi yasakladılar. Biz de binlerce yıldır bu coğrafyada Kürtçe diye bir dil vardır, atalarımızın, dedelerimizin konuştuğu bu dil gerçektir, diyerek gizli bir örgüt kurduk. Bizim meselemiz dil meselesiydi.''

Başımızda büyük bir musibet olarak varlığını hâlâ sürdüren bir sıkıntının doğuş hikâyesi aslında ne kadar da basit bir gerekçeye dayanıyor öyle değil mi? Kürtçe konuşmayı kim yasakladı? Kürt meselesi, ülkenin başına musibet haline ne zaman geldi? Bu soruya tersten cevap verelim. Sivil iktidarların hiçbirisi Kürtçeyi yasaklayan, Kürtleri yok gören bir davranış içine girmedi. Onları sopalarla yola getirmeye yeltenmedi. Türkiye Cumhuriyeti döneminde asker ne zaman ülke yönetiminde politika belirlemeye başladıysa Kürt sorunu da o zamandan sonra büyük bir problem haline geldi. Dipçikle, yumrukla çözmeye çalıştıkça bu problem, yangına dönüştü.

Nüfus olarak büyük çoğunluğa sahip olduğumuz Balkanlar'ı elimizden kaçırışımızın en büyük sebebi, nasıl ki askerin boğazına kadar siyasete bulaşması ve askerlik görevinden başka her şeyle ilgilenmesiyse, bugün de problemlerin ana kaynağı aynı. Binlerce yıllık Türk ordusunun tarihinde kısa aralıklarla bu tür dönemleri var. Ordu, milletimizin gönlünde başka bir yere sahip olmasına rağmen en çok bu dönemlerde yıpranmıştır. Hem ülkeye hezimetler yaşatmış hem de kendisi çok büyük zararlar görmüştür. Bu ülkedeki bütün kangrenler, sosyal olayların emir komuta zincirinde çözülmeye çalışılmasıyla oluşmuştur.

Dolayısıyla bundan sonraki süreç, ordunun kendi asli vazifesine döndürülmesi, ülkeye şekil verme gayretlerinden bir an önce uzaklaştırılması olmalıdır. Balkanlar'da yaşadığımızı bir daha yaşamamak için bu meseleyi çözmek gerekiyor.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş