DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Öğrenci evleri ve Zaman

2013-11-09 14:40:11

Bir mesele siyasileştiğinde akıl devreden çıkar. Ülkemizde son zamanlarda siyasileşmesi söz konusu herşeyde akıl sapmasına uğramaktayız. Siyaset veya partizanlığını yaptığı parti adına daha önce kabul etmiş olduğu tüm değerleri reddeden aklı mağlup bir toplum içinde yaşıyoruz. Suriye’de bebekleri öldüren bir katilin savunucuları varsa, gezi eylemlerinde ülkenin sadece otobüslerini ve kamu mallarını yakan yıkan değil aynı zamanda değerlerini yıkmaya çalışan ve kendini inkarı yaşayan bir ‘ben neslinin’ egemenliği söz konusuysa aklın kaybedildiği aşikardır.

Anlaşılamayan bir metamorfoz ve anaforun içinde yaşıyoruz. Kadim geleneğin unsurları seslendirildiğinde bu kadim geleneğe karşı bazılarının öfkesi boğaların/öküzün irisi kırmızı şala gösterdiği öfkeyle benzerlik göstermektedir. İslami değerlerin hafife alındığı çoğu zaman görmezden gelindiği bir zamanın ve yapının çocukları olarak değerlerimiz, imanımız ve aklımız öyle bir felce uğratıldı ki savun/a/mayacağımız değer/sizlik/leri savunur hale geldik. Başbakanın kızlı-erkekli yurt ve öğrenci evlerinin kültürel yapımıza ters olduğunu ve siyasal ve idari mekanizma olarak bunun önlemini almak mecburiyetindeyiz şeklindeki açıklamaları bazı kesimlerde bir şal etkisi oluşturmuştur.

Kız ve erkek öğrencilerinin bir arada kalmasının bir Müslüman olarak normal görmek mümkün değilken müslüman olduğunu savunanlar tarafından nasıl savunulduğunu görmek Shayegan’ın ifadesiyle ‘yaralı bilincin’ ürünüdür. Bazılarının AKP ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı ailevi, manevi ve ahlaki değerleri alt üst eden ve edecek durum olan bu ahlaksızlığı benimsemeye desteklemeye götürmüştür. Özellikle kızların ailelerinin haberi olmadan birlikte kalındığı bu tür durumlarda golü yiyip mağlup olanın da hep kız çocukları olduğu unutulmakta ve ıskalanmaktadır. Bu durumu tartışmak müslüman olduğunu söyleyen bir toplum için abesle iştigaldir.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu kızlı erkekli öğrenci evleri hakkında kapılar arkasında konuşulanların Zaman Gazetesi tarafından deşifre edilmesidir. Zaman gazetesi yavrusu ve ecnebicesi Todays Zamanla iki yıldır ciddi ilginçliklere imza atıyorlar. Sırasıyla Özel yetkili mahkemeler, Mavi Marmara, Mit Müsteşarı, Kürt meselesi, dış politika ve dershaneler meselesinde duygusal ve hamasi yaklaşımlar ve haberlerin ötesine geçip ispiyona benzer kızlı-erkekli evlere müdahale edileceği haberi iki yapı arasında sorunları gün yüzüne çıkardı. Kızılcahamam kampında Başbakan’ın söylediklerini ifşa etme gazeteceliğini gösterme kabiliyeti Cumhuriyet, Sözcü, Taraf ve Birgün gazetelerinden bekleyen bir camianın ferdi olarak hiç beklemediğimiz bir yerden gol yedik diyebilirim. Zaman gazetesinin bu haberi yayınlamasının birkaç gerekçesi olabilir. Birinci olarak saymış olduğum meselerlerde farklı düşünmeleri ve tabiri caizse sürtüşme yaşamalarının su yüzüne çıkması cemaatin gazete üzerinden durumu eşitlemeye çalışması, ikinci olarak yerel seçimlere yaklaşırken içinde liberal oylar barındıran ve anacak mevcut oyları koruyabilecek bir siyasi yapıdan liberal oyları kaydırmak üçüncüsü parti içinde sırrın tutulamadığını göstererek septiklik virüsünü ve güvensizlik sendromunu partiye düşünsel olarak bulaştırmak dördüncüsü ve en zayıf olan bu meseleyi ifşa ederek Tayyip Erdoğan’ın kararlılığından istifade edip bu meselenin çözümünü sağlamak ve bu meseleden doğan toplumsal sorunları ortadan kaldırmak. Fakat bu gazetelerdeki Bülent Kenes’in hükümetin toplum mühendisliği yapmasından rahatsız olan yazısı ve benzeri diğer yazılar derdin başka olduğunu göstermektedir.

Eğer bir eylem yapıldıysa eylemin ne için yapıldığını eylemin yapılmasının sonundaki neticelere bakarak anlayabiliriz. Bu haberin neticeleri liberallerin AKP’ye verdiği oydan pişmanlığını ifade etmesi ve hususen tepeden Bülent Arınç ile Tayyip Erdoğan arasında sorunun doğmasına neden olmuştur. Bu haberin neticesi durumu eşitlemek değil aksine ülke Müslümanlarının toptan kaybetmesidir. Siyaset-cemaat bağlamında en çok savrulmayı ve çözülmeyi yaşayacak olan cenah muhakkak ki cemaat olacaktır.

Cemaatin tahakküm kurma refleksi sağlıklı bir refleks değildir. Çünkü siyasetin alanına girmesi hem etik hem de rasyonel bir tavır değildir. Türkiyenin toplumsal ve siyasal tarihinde genel geçer doğru şudur. Siyasiler bedel öderken cemaatler rota değiştirme ahlakına sahip olmuştur. Cemaatlerin rotası Menderes asıldıktan sonra Adalet partisine dönmüş, Özal zehirletildikten ve Erbakan siyasal olarak yasaklandıktan sonra başta DSP olmak üzere diğer partilere yönelme olmuştur. Bedel ödemediği bir mekanizmayı inşa etmek, işletmek ve yönetmek güdüsü haksiz ve yersiz bir güdüdür. Yusuf Kaplan’ın sormuş olduğu sorulardan biri Gülen cemaatinin siyasetle ilişkisi soruydu. Cemaatin siyasetle ilişkisi Tanpınar’ın “ne zamanın içindeyim ne zamanın dışındayım” beytine benzemektedir. Cemaatin siyasetteki refleksi “ne siyasetin içindeyim ne siyasetin dışındayım” stratejisi olmuştur. Bu bağlamda sorulabilecek genelde cemaate özelde Zaman gazetelerine sorulabilecek sorular şunlardır.

1. Özel yetkili mahkemelerdeki savcıların cemaatten olduğu iddia edildiğinde bir yandan bu iddia inkar edilirken bir yandan bu özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına neden ciddi olarak itiraz edilmiştir?

2. Siyasette mevcut hükümete ilk meydan okuma Eğitim Bir-Sen’den ayrılarak kurulan Aktif Eğitim Sen sendikasını siyasi bir göz dağı olarak mı nitelendirebiliriz? Bu sendikal yapı açıldıysa neden açıldı kapatılırken neden kapatıldı?

3. Desteklenecek alternatif bir lider ve oluşum olarak görülen Numan Kurtulmuş’a serzeniş veya dargınlık mevcut mudur?

4. MHP genel başkanlık seçiminde Koray Aydın’a destek verildi mi?

5. Her iki siyasal stratejinin gerçekleşmemesi durumu camiayı ya da camianın bazı adamlarını başka bir siyasal arayışa itmiş midir.

6. Medya ayağında bazı kişilerin yazılarının ve yayın politikasının Taraf Gazetesiyle -kuruluşundan beri- örtüşmesi neyin izahıdır. Bu bir tevafuk mudur? Belki şehir efsanesi ama dolaşan dedikodular olan ekonomik destek ya da kağıt desteği gibi şeyler söz konusu mudur?

7. Daha önce kapı önünden geçmeyen ya da geçirilmeyen başta CHP genel başkanının ve bazı unsurlarının cemaat televizyonlarına çıkarılması. Kılıçdaroğlu’nun ilk programda kendisinin Seyyid olduğunu söylemesi ve yenilerde kız-erkek öğrencilerin birlikte kalmasını destekleyen açıklamalarından sonraki TV kanalındaki programda “tabii ki bu tür beraber kalınmaları yanlış buluyorum.” ifadelerini sarf etmesini sağlayan sualler neden sorulmaktadır ve söyletilmektedir. Taban Kılıçdaroğlu’na dolaysıyla CHP’ye mi ısındırılmaktadır? Karşılıklı bir makyavelist bir tutum mu söz konusudur?

8. Küresel güçler ve İsrail hem Davutoğlu ve hem de Mit müsteşarından dolaysıyla hükümetten rahatsız olurken gazete ve televizyondan bazı yazarlar ve kişiler neden aynı isimlerden rahatsız olmaktadır?

9. Bir yıl önce Cemaatin İstanbul’da yerel seçimlerde Sarıgül’ü destekleyeceği söylenmekteydi gelinen durum itibariyle bu iddia ne kadar doğrudur? Sadece sloganlar ve yürüyüşler yapılarak hükümet devirme eylemi olan Cumhuriyet mitinglerine toptan çok sert eleştiriler getirilirken şiddete dayalı ayaklanmaya bazı yazarlar neden destek vermiş ve cemaatin medya ayağı benzeri tepki vermemiştir.

10. Son olarak Yusuf Kaplan’ın sorduğu gibi bu kadar büyüyen bir oluşumun, küresel güçler tarafından kontrol edilmesine karşı ne tür önlemler alınıyor ve cemaatin, fazlasıyla siyasileştiği yönündeki eleştirileri nasıl değerlendiriliyor?

Maksadım ne üzüm yemek ne de bağcıyı dövmek hakkım olmayan bağdan üzüm aşarmak ahlakım değildir? Yaptığım şey gazetenin ümmet bilincine ve birlikteliğine zarar verdiğini izah etmek ve kol kırılı yen içinde kalır ahlakını terk etmek. Beni eleştirecek olan arkadaşlara mümkünse yazıyı Fethullah Gülen Hoca Efendi’ye sunmalarını arz ederim. Kitaplarını okuduğum sohbetlerini dinlediğim din büyüğümün de bu konulardan memnun olacağını hiç zannetmiyorum.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş