Yanılgı
İki seçenekli sorulara genelde birinin doğru olduğunu söyleyerek cevap veririz. Oysa her ikisi birden yanlış olabilir ve doğru cevap bunlardan farklıdır.
Türkiye bölge ülkeleriyle ilişkisini geliştirirken İsrail ile geçmişteki yakınlığını sürdüremezdi. Çünkü model bölge ülkeleriyle İsrail’in çatışması ve düşmanın İsrail olarak algılanması üzerine kurulmuştu. Böylece başka bir düşman aramaya gerek kalmıyordu ve Batılı ülkeler İslam alemiyle iyi ilişkiler kurabiliyor ve sürdürebiliyordu. Bu ülkeler ancak İsrail dostu olmakla itham edilebiliyor ve karşıtlık ikinci dereceye indiriliyordu. Türkiye’nin konumu da böyleydi ve bölge ülkeleri açısından ne tam dost ne de düşman sayılıyordu. Ancak yeni dünya dengesinde model değişti ve Türkiye’nin bölgede etkin güç olması, bölge ülkelerini etkileyebilecek bir konumda olması gerekti.
Türkiye İsrail ile geçmişteki ilişkilerini sürdürerek yeni dengeye uyum sağlayamazdı. Bu nedenle İsrail ile bir takım ihtilaflar yaratıldı. Bu ihtilafların önemi iki ülkeyi karşı karşıya getirecek türden değildi. Mesela one minute tepkisi herhangi bir siyasi ihtilaftan kaynaklanmıyor bir davranışa tepki olarak ortaya çıkıyordu.
Sözlerim ortada hiçbir neden yokken bir ihtilaf yaratıldığı biçiminde anlaşılmamalıdır. Sadece tartışılan konuların gerçek nedeni anlatmayacağı ve bunun her zaman böyle olduğudur. Önce siyasi hedefler tespit edilir daha sonra buraya gidecek yolun taşları döşenir. Oysa genelde bunun tam tersi düşünülür ve ortaya çıkan sorunların siyasi bir sonuç yarattığı söylenir.
Bir ülkenin tek başına dünya dengelerini değiştirecek adımlar atması zordur. Eğer bu ülke büyük güçlerden biri değilse büyüklerin politikalarını göz önüne almak zorundadır. Bir örnek olarak sadece bir senaryodan ibaret olan şöyle bir ihtimali düşünebiliriz: Türkiye Irak’ın bütünüyle yakın ilişkiler kurmak istemekte ve bu amaçla ciddi girişimler yapmaktadır. Irak içinde etkin olan bir güç Araplarla Kürtler arasında bir çatışma çıkarırsa Türkiye bunlardan birini tercih etmek zorunda kalacak ve şartların gereği olarak Kürtleri tercih edecektir. Bu tüm bölgeye yönelik politikalarımızı etkiler ve dış politika açılımlarınızın sınırlarını çizer.
Buradan şöyle bir sonuç çıkarmak istiyorum: Siyasi olayları analiz ederken kimin haklı kimin haksız olduğunun önemi yoktur. Bir dizideki olayların gerçeği yansıtması önemli değildir ama bir politikacının buna karşı takındığı tavır belirleyici olabilir. Bu nedenle politikacının hedefini bilmek ve sonucun ne olacağını kestirmek önemlidir.