Depremler
Bir şey daha gördük. Siyaset her şeyin üstündedir ve o inançları, ideolojileri, araç olarak kullanırken doğal bir olaydan, depremden de yararlanmaya çalışmıştır. Siyaset devletin işidir ve onun sınavlatdan başarılı çıkması halkın güvenliğini ve refahını sağlar. Başarı iki şarta bağlıdır. Birincisi olaya doğru teşhis koymak ikincisi doğru tedbirleri almaktır. Ancak bu her sorunun çözülebileceği anlamına gelmez. Bazen gücümüzü aşan sorunlarla karşılaşabiliriz ve bunun çaresi varsa o da ilahi gücün elindedir.
Ülkeler sadece jeolojik depremlerle karşılaşmazlar. Mesela şu anda dünyada ekonomik bir depremin öncü şokları yaşanmaktadır ve bunlar büyük bir depremin işareti sayılabilir. Bir örnekle başlayalım. Yunanistan’ın yaşadığı borç krizi borçlarının yarısının silinmesiyle çözülmeye çalışılmaktadır. Bir borcun silinmesi aynı miktarda alacağın da silinmesi anlamına gelir. Şu soruya cevap arayalım. AB neden kredi vermek yerine borcun silinmesi yolunu seçmiştir? Bunun yükünü kim çekecektir?
AB Yunanistan’in borcunu ödeyemeyeceğine karar vermiş ve yeni borca girmemesi için harcamalarını kısması ve kendi üretimiyle yetinmesini istemistir. Bu Yunan halkının borçlanarak sağladığı yaşam düzeyinin düşmesine yol açacak ve hükümeti sorumlu tutacaktır.
Benzer bir durum İtalya ve İspanya için de söz konusu olabilir. Bunların yaratacağı sorunlar çok daha büyük olacaktır.
Şimdi şu sorunun cevabını arayalım. Bu yükü kim çekecek? Bankalar alacaklarının bir kısmını tahsil edemeyince ya borçlarının buna tekabül eden kısmını ödemeyecek ya da devlet onların açığını finanse edecektir. Her iki halde cidi sorunlar yaratır. Borcu veren ülkelerin ya halktan topladıkları vergileri kullanarak kendi halklarının refahının düşmesine razı olacaklar ya da o bankalarda parası olanların bunları kaybetmesine razı olacaklardır. Yani deprem tüm Avrupa’yı sarsacaktır. Çünkü Avrupa ülkelerinden bazıları diğerlerini finanse etmektedir. ABD bu konuda daha şanslıdır. Çünkü onun alacaklıları ülke dışındadır ve borçların ödenmemesi o ülkeleri zora sokacaktır.
Bu depremlerin ülkemizi de etkilemesi kaçınılmazdır. Avrupa’daki kriz ihracatımızın azalmasına, bu da istihdamın ve milli gelirin azalmasına yol açabilir. Bu durumda ara malları ve enerji ithalatının azalmaması temin edilmeli, bu amaçla parasal tedbirler yanında siyasi ilişkiler sağlanmalıdır. Azerbeycan’la yapılan anlaşma sorunun farkında olduğumuzun bir işaretidir.