DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Beyaz?dan Siyah?a Safranbolu

2008-09-02 16:20:00

 

Bir çalışma toplantısı için 'Dünya Miras Listesi'nde yer alan Safranbolu'dayız. Şehir 18.ve 19. yüzyıla ait yaşam, kültür, ekonomi, mimarlık ve teknoloji hakkında bilgiler veren bir bölge.

 

Siyah ve Beyaz'ın yan yana olduğu bir şehir Safranbolu. Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah tarafından 1196 tarihinde fethedilmiş. Selçuklular'dan sonra (1213-1280) Çobanoğulları, (1326-1354) Candaroğlulları, ardında da Osmanlı'nın egemenliğine girmiş.

 

Safranbolu şehrin ilk ismi değil. Birçok değişim yaşanarak Safranbolu olmuş. Bizans döneminde Dadibra, Selçuklular zamanında Zalifre, Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında Borglu ve Borlu, Taraklıborlu, Zağfiran-ı Borlu, Zağfiran-ı Benderli, Zağfiranbolu, Zafranbolu olmuş. Son adı ise Safranbolu'dur.

 

 

Adını Zafran (Safran) adlı bitkiden alan bu şehrin evlerinin ünü, Safran bitkisinin önüne geçmiş. Malum olduğu üzere Türkiye, tarihi mirasın korunması konusunda çok geç almış ve çok yol alması gereken bir ülke. Safranbolu'da 1975 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kentsel sit alanı olarak ilan edilmesi ise bir nebze kurtarılmış.

 

Dünya çapında büyük bir üne sahip olan şehrin sokaklarında, birçok yerli ve yabancı ziyaretçi grubu görebilirsiniz. İç turizm açısından da büyük bir öneme sahip olmasına karşın, yerel yönetimin çalışmaları yeterli gibi gözükmüyor. Karadeniz'in doğasıyla da birleşen şehir eşsiz bir manzaraya bürünüyor.

 

Tarihi mirası birçok ilde yok ettik. Bura da ise birçok tarihi ev harabe halinde ve yok olmakla yüz yüze. Bazı yenileme yapılan mekânlardaki tarih ihaneti insanın kanını donduruyor. Bazı evler iğrenç yağlı boyalar ve betonlarla tahrip edilmiş. Önemli bir kısmı da ilgisizlikten yok olmakla yüz yüze. Şehrin merkezinde camilerdeki kündekari mihrap aklı evvelin biri yağlı boya ile boyanarak güya ölümsüzleştirilmiş. Cami içindeki süsleme ile şadırvanın üzerine dökülen iğrenç beton ise trajikomik bir durum oluşturuyor.

 

Tarihi konakların bitişiğine yapılan beton yığını ucube kümesler, yöre halkının en azından bir kısmının körlüğünün en büyük göstergesi. Bu yeni köhne yapılara ve uygunsuz tadilatlara izin veren yönetimlere söyleyecek kelime kalmamış sözlüklerde. Kaymakamlığın yetersiz ve düzensiz sitesinde bir miktar bilgi bulabiliyorsunuz ancak belediye şehrinin tanıtacak bir site yapmayı bile akıl edememiş. Lakin belediye başkanı şehrine gelen misafirlerden şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz 'Hıdırlık Tepesi'nden iki YTL'lik haraç kesmeyi ise ihmal etmemiş.

 

Belediyeyi protesto etmek için bizimde içinde yer aldığımız birçok kimse tepenin giriş kapısından geri döndü. Herkes nedenin ifade ediyor mu bilmiyorum ama biz görevlilere 'protesto ettiğimizi ve konuyu yazacağımızı' ifade ettik. Elbette önemli olan iki lira değil. Önemli olan misafire yapılan muamele. Tepe girişine bir çöp kutusu bile koymayı akıl edememiş belediye, seyir haracı almayı düşünebilmiş.

 

Ücretsiz izlemek isteyen dar gelirlilerin girişin sağındaki binaların üzerine çıkarak tehlike oluşturduğu belirtmek gerekiyor. Kaymakamlar Konağı'nın bahçesinde 'Ballı Safran Çayı' içmek güzel ancak bir masa örtüleri temiz ve sineklerden arınmış olsa. Kültür Bakanlığı da belediye gibi işin ticaretinde Konağa giriş için 2,5 YTL ücret istiyor. Şehirle ilgili hemen hiçbir yerde tanıtım broşürü görmedim.

 

 

Tarihi minik çarşılarda satılan el işleri, çarşılarının daracık sokaklarını kaplayan asmalar harika bir manzara oluşturuyor. Sokakların bir kısmında Arnavut Taşları'nın korunmuş olması güzel. Padişahlar yetiştiren ve tarihin tartışmalı simalarından biri olan Karabaşzade Kazasker Hüseyin Efendi tarafından yaptırılan şehrin merkezindeki han ve hamamın rehabilitasyonu birkaç yıl önce tamamlanmış. Otel ve hamam olarak hizmet veriyor. Benim bugüne kadar gördüğüm en güzel hanlardan biri bu han. Ancak, adının 'Cinci Han' olması çok kötü. İsminin 'Karabaşzade Hüseyin Efendi' hanı yahut 'Safranbolu Hanı' olarak değiştirilmesi şart. İsminin negatifliği bile konaklamaya engel bir vahim hata.

 

Hemen her yerde olduğu üzere hediyelik eşyalar son derece kalitesiz. Bayanların el işleri dışında almaya değer bir eşya bulmak zor. Özellikle lokantalardaki yemek kalitesi ve yemek kültürü, bu tarihi mirasla büyük bir tezat oluşturuyor. Esnafın ezici bir kısmı farklı yörelerden gelen insanlarla sıcak iletişim kurabiliyor. Safran, safran çayı, safranlı ve incirli lokum ile ceviz en meşhur yiyecek ve içecekleri.  

 

Kente adını veren Safran bitkisinin şaşırtıcı özellikleri var. Ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen Safran, şehirde yılda sadece 15 Kğ yetiştirebiliyor. Gıda, ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılan bu muhteşem bitkinin, tüm özellikleri şaşırtıcı boyutta.

Safran, dünyada sayılı yerlerde yetiştiriliyormuş. Bu ender yerlerin başında ise Safranbolu geliyor.

 

Safran soğanı, lale soğanında daha küçük. Soğanın tanesi 2 lira. Yetiştirmesi çok güç ve gramı fiyatı 10 lira. Kendine has kokusu ve tadı olan bu yeryüzü nimetinin tatlıları, pilavı, çorbası, çayı, aşuresi, sosları, şerbeti yapılırmış. Hat sanatımızın en vazgeçilmezi de olan Safran, kimya, boya ve ilaç sanayinin en gözdelerinden. Hücre yenileme, sindirim sistemini koruma ve güçlendirme, sinirleri yatıştırma, zekâ ve cinsel güç artırıcı, kan yapıcı, damar açıcı, kanseri tedavi edici ve vücudu rahatlatıcı gibi özellikleri varmış.

 

15 Ağustos ve 15 Eylül arasında ekilen, 15 Ekim 15 Kasım arasında çiçek açan, iki yılda bir Haziran ayında sökümü yapılan ve yaklaşık bire yedi oranında soğan verimi olan Safran'ın; bir gramından yetmiş porsiyon, pilav, zerde, aşure ve çorba yapılabiliyor. Safran çayı ise bir su bardağına birkaç minik lif atılıp beş altı dakika kaynatılıp üzerine bal ilavesi ile içiliyor.

 

Endüstrileşmenin getirdiği dünyevileşme Safranbolu'nun da tarihi dokusunu bozduğundan şüphe yok. Ne kadar beyaz alan varsa koyu griye dönüşmek üzere. Bu halde giderse siyahlaşması kaçınılmaz. Bir nimetle hemdemleşen bu şehri Ademileşerek kurtarmak gerek: Ki o bitki Adem'e en iyi gelen bitkilerden.  

 

Safranbolu'ya yönetim, medeniyet, kültür, sanat, mimari, yaşam ve başkaca birçok alanda yeni ile eski arasındaki farkı görmek istiyorsanız yanınıza bir kalem kâğıt alarak gidin.

 

 

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş