DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

IŞİD’in Şengal’e Saldırısı ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Gelişmeler

2014-08-10 14:24:29

 

Bu haftaki köşemi Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi Mesut ÖZCAN’ın yazısına ayırıyorum. Bu analizi okuyup herkese ulaştırmanızı özellikle rica ediyorum. Bu yazıyı IŞİD’in Şengal (Sincar) saldırısını farklı bir pencereden ele almasından dolayı önemsedim ve sizlerin de mutlaka okumanız gerektiğine inanıyorum.

Saygılarımla…

Giriş:

         IŞİD’in Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul’u ele geçirmesi ve Sünni bölgelerinde kontrolü sağlaması, Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetiminin dışında yeni bir defacto alanın ortaya çıkmasına neden olmuş ve bu durum Irak merkezi hükümetinin etkinlik alanını gittikçe daraltmıştır. IŞİD’in bölgede etkinliğini artırması ve Irak’ın fiili olarak üçe ayrılması ülkedeki mevcut krizin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Kürdistan Yönetimi Irak’ın parçalanmasından merkezi yönetimi sorumlu tutarken Barzani “Kürdistan’ın bir bilinmeyenin esiri olamayacağını” ve bunun için “Kürt halkının geleceğini tayin etme vaktinin geldiğini” açıklayarak bağımsızlık referandumuna gidileceğinin sinyalini vermiştir. Bağımsızlık referandumu açıklaması, Irak merkezi yönetimi ile Kürdistan Yönetimi arasında Kürt petrolünün satışı konusu, taraflar arasında devam eden sınır anlaşmazlığı, Maliki yönetiminin mezhepçi-dışlayışı politikaları ve Kürdistan’ın bölgede bağımsız hareket eden bir aktöre dönüşmesinden dolayı var olan krizlerle de eklemlendiğinde krizin çözümü daha da zorlaşmaktadır.          Irak’taki mevcut kriz siyasi aktörlerin yeni hükümetin kurulması, Meclis Başkanlığı seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi konularında anlaşamamasından dolayı da aşılması zor bir boyuta ulaşmıştı. Irak’ın önümüzdeki siyasal sürecine ve bütünlüğün yeniden sağlanmasına etki edecek olan bu krizler, ilk olarak Sünni Milletvekili Selim Abdullah Cuburi’nin yeni meclis başkanı ve Kürt partilerinin Cumhurbaşkanı adayı olan Fuad Masum’un da Cumhurbaşkanı olarak seçilmeleriyle birlikte çözüm konusunda yeni bir umut ortaya çıkmıştır. Ancak yeni kurulacak olan hükümetin başbakanının kim olacağı konusu ülkede en önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 2005’ten beri Başbakanlık görevini sürdüren Maliki seçimlerde aldığı oy oranı ile en önemli aday olarak ön plana çıkarken ülkedeki diğer siyasi aktörler ve Kürt Yönetimi bu seçeneğe karşı çıkmaktadır. Henüz Başbakanlık konusunda net bir tablo ortaya çıkmamış olsa da olası bir Maliki iktidarının devam etmesi ülkede krizin çözümünü daha da zorlaştıracaktır. Ancak hem Sünni kanadın temsilcisi olan Cuburi’nin hem de Kürt adayı olan Fuad Masum’un Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi bölünme tartışmalarını arka plana atmıştır. Diğer taraftansa Kürt Parlamentosu’nun bağımsızlık referandumu konusuyla ilgili yasayı kabul etmesi ve Mesud Barzani’nin 90 gün içinde bu yasayı onaylaması ihtimali mevcut şartları önemli ölçüde değiştirecektir. Irak’ta yaşanan gelişmeler, IŞİD’in ilerleyişini sürdürmesi ve son olarak Şengal’e saldırarak Kürdistan Bölgesini tehdit etmeye başlaması Irak’ın bütünlüğünün sağlanması konusundaki baskıları artırmıştır. Bu çalışma da IŞİD’in Şengal saldırısı sonrası Irak’ta ortaya çıkan yeni süreç ve Kürt gruplarının arasında Şengal saldırısıyla kurulan ilişkiler ele alınacaktır.

IŞİD’in Kürdistan Bölgesine Saldırısı ve Kürt Yönetiminin Politikası       

             IŞİD’in Sünni bölgelere saldırısı sonrası yaşanan gelişmeler Irak’ı bir çıkmaza sürüklerken merkezi yönetim ile Kürdistan arasındaki mevcut sorunun çözüme kavuşturulamamış olması da IŞİD karşısındaki mücadeleyi olumsuz etkilemiştir. Sünni bölgeleri ele geçirerek Kürdistan Bölgesi ile komşu olan IŞİD, 1050 kilometre sınıra sahip olduğu Kürdistan’ın güvenliğini de tehdit etmeye başlamış ve ilerleyişinin yönünü de değiştirerek Kürt Bölgesine yönelmiştir. IŞİD’in Şengal bölgesini saldırması Kürdistan Bölgesi ve Erbil’e yönelik güvenlik tehdidinin boyutlarını ortaya koymaktadır.

            Şengal bölgesinin IŞİD’in saldırılarına hedef olmasının önemli nedenleri bulunmaktadır. Öncelikli olarak Şengal (Sincar) bölgesi hem IŞİD için hem de Kürtler için stratejik bir önemi sahiptir. Şengal bölgesi IŞİD’in Irak ile Suriye’deki güçleri arasında bağlantının sağlanması için stratejik bir bölgeyken, Kürdistan Bölgesinde ise Erbil ile Dohuk’un bağlantısının kurulması için önemli bir alandır. Bu açıdan IŞİD için bu bölgenin ele geçirilmesi bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesi anlamına geldiği için büyük bir kazanım olarak görülebilir. IŞİD’in Şengal saldırısı sonrasında Mesud Barzani peşmerge güçlerine saldırıya geçmeleri için emir vererek peşmergenin stratejisini değiştirmesi istemiştir. Bu durum Kürdistan Yönetiminin 10 Haziran’dan beri izlediği “savunmaya dayalı politikasının” değiştiği anlamına geliyor.

         Mesut Barzani daha önce yaptığı açıklamalarda Irak hükümetinin yanında doğrudan savaşa girmeyeceklerini ve savaşın dışında kalacaklarını açıklamıştı. Buna paralel olarak IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden sonra Irak askerlerinin boşalttığı bölgelere peşmerge güçlerini göndererek burayı kontrol altına almış ve böylece Kürt sınırlarının dışında bulunan ve üzerinde hak iddia ettiği yerleri ele geçirmişti. Kürt Yönetimi, IŞİD tehdidine karşı bu bölgelerin korunmasını ve savunulmasını sağlamış ve böylece kendi hâkimiyetinde bulunan bölgeyi de genişletmeye çalışmıştır. Bağdat yönetimi ise Kürt Bölgesini IŞİD’e destek vermekle suçlamış ve bu durum tarafları karşı karşıya getirmişti. Ancak IŞİD’in Şengal’e saldırısının Bağdat’ın bu iddiasını çürüttüğünü ve Kürtlerinde savaşa dâhil olmasına neden olmuştur.

         Şengal saldırısı ile birlikte Kürt Yönetimi, IŞİD’e karşı savaşın bir tarafı haline gelmeye başlamıştır. Ancak sürecin başından itibaren Bağdat yönetimi ile devam eden kriz tarafların IŞİD karşısında koordineli hareket etmesini zorlaştırmıştır. Amerikan yönetiminin taraflar arasındaki koordinasyonu sağlama çabaları son dönemde sonuç vermeye başlasa da krizin çözüme kavuşturulamamış olması IŞİD karşısında birbirinden bağımsız iki farklı mücadele çeşidini ortaya çıkarmaktadır.  İlk olarak Şengal saldırısı Kürt yönetimini IŞİD karşısında savaşın bir tarafı olma konumuna yükseltirken öte taraftan Irak merkezi yönetimi ile sorunlarını çözemediği için de bu mücadeleyi Irak merkezi yönetiminden “yarı bağımsız” bir şekilde vermesine neden olmuştur. Kürt yönetimin sürecin başından beri savunma pozisyonunda olması dolayısıyla merkezi yönetimin yanında yer almaması ve saldırı sonrasında da merkezi yönetiminden yeterli desteği alamaması bu “yarı bağımsız” mücadelenin zeminini oluşturmaktadır. Ancak IŞİD’in bölgedeki ilerleyişini sürdürmesi, Kürt yönetimi ile Irak merkezi yönetimini ortak mücadele etme noktasında birbirine yaklaştırmaktadır. Nitekim iki taraf arasında yeniden koordinasyonun sağlandığı yönünde medyaya yansıyan haberlerden sonra Irak merkezi yönetimine bağlı savaş uçakları da peşmergeye hava desteği sağlamaya başlamıştır. Bu durum Kürt Yönetimi için iki farklı sonucun ortaya çıkmasına neden olabilir. IŞİD karşısında elde edeceği başarı ile bölgede daha etkili bir aktör haline gelme fırsatını elde edebileceği gibi olası bir başarısızlık ya da destek arayışı da Barzani’nin bağımsız hareket etmek yerine Bağdat yönetimine yakınlaşmasını ve bağımsızlık referandumu dâhil olmak üzere bazı konularda geri adım atmasına neden olabilir. Bunlardan ilki Barzani yönetiminin daha da güçlü olmasının önünü açarken ikinci durum Barzani’nin Bağdat’tan bağımsız hareket etmesini engelleyecektir.

            Barzani yönetimin bu pozisyonu etkileyecek en önemli etken Amerikan yönetimi uluslararası toplumun tutumu olacaktır. ABD yönetimi Irak’ın bütünlüğünden yana bir tutum sergilerken IŞİD’in bölgede ilerleyişi Obama yönetiminin Kürt gruplarıyla ilişkisini etkileme potansiyeline de sahiptir. Kürt Yönetimi, IŞİD’in saldırısı sonrasında savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçerek uluslararası kamuoyuna radikal-çihatçı gruplar karşında “meşru bir savaş” yürüttüğünü gösterme fırsatını elde etmiş ve bu durum Kürt Yönetimine insani yardım ve istihbarat paylaşımı konularında uluslararası toplumun desteğini sağlama imkânını da vermiştir. Kürt Yönetimi sahip olduğu kısıtlı askeri imkânlar nedeniyle IŞİD ile devam edecek olan bir savaşta başarılı olamayacağını başta ABD olmak üzere uluslararası topluma ileterek silah desteğini de almayı amaçlamaktadır. Bu durum Kürtlerin bağımsız hareket etmesini istemeyen ABD’nin Kürt politikasını da etkilemektedir. Irak’ın içinde bulunduğu kriz de Kürdistan Yönetimi’ni radikal gruplarla mücadele etme konusunda ABD yönetimi için desteklenebilecek bir aktör haline getirmiştir. Radikal İslamcı grupların ve İslam Devleti adı altında kendi devletini ilan eden IŞİD’in hem bölgedeki sivil halka yönelik saldırıları hem de başka bölgelere saldırılarını devam ettirmesi uluslararası toplumun ve ABD’nin de tepkisini çekmektedir. Tam da bu noktada IŞİD’in Kürt bölgesine doğru ilerlemesi Şengal (Sincar)’ den sonra Mahmur’u da ele geçirmeye çalışması uluslararası toplumu harekete geçirmiştir. ABD yönetimi de bu saldırılar sonrasında Kürdistan Bölgesine desteğini açıklamış, IŞİD’in Erbil’e doğru ilerlemesi sonrası ise hava saldırısı yapma kararı vermiştir. Bu hava harekâtı ile ABD bölgedeki çıkarlarını korumayı, Erbil’deki ABD diplomatlarının güvenliğinin sağlanmayı ve bölgedeki sivil halka insani yardımları ulaştırılmayı hedeflemektedir. IŞİD’in ilerleyişi karşısında ABD’nin harekete geçmesi Irak ve Kürdistan Yönetimi’ne güçlü bir destek olarak değerlendirilebilir. Pentagon’da yaptığı açıklamayla bu hava saldırılarının IŞİD’in ilerleyişi kırılana kadar devam edeceği mesajını vermiştir.

Şengal Saldırısının Kürt Grupları Üzerindeki Etkisi

           IŞİD’in Şengal saldırısı Barzani yönetimine uluslararası desteği sağlarken diğer taraftan da bölgedeki diğer Kürt aktörlerin de Barzani ile yakınlaşmasının zeminini hazırlamıştır. Barzani ile diğer Kürt grupları arasında özellikle Rojava konusunda ortaya çıkan ayrılık Şengal saldırısı sonrası yerini “birlik vurgusuna” bırakmıştır. Aynı şekilde saldırı sonrası tüm Kürt grupların Şengal’in IŞİD’in eline geçmesine izin vermeyeceklerini açıklamaları ve hemen ardından da bölgeye askeri güçlerini yönlendirmeleri Şengal’in Kürtler açısından ulusal bir mesele olarak görüldüğünü işaret etmektedir. Nitekim IŞİD’in Kürt bölgesine saldırmasından sonra Rojava bölgesinde IŞİD’e karşı savaşan PYD’nin lideri Salih Müslim YPG’nin peşmerge ile beraber IŞİD’e karşı mücadele edeceğini açıklamıştır. Bu açıklamanın ardından YPG güçleri Suriye'den Irak'a geçip Kürt Bölgesi’nde peşmerge ile beraber IŞİD'e karşı savaşmaya başlamıştır. Şengal’in Kürtlerin ortak değeri olduğu kısa sürede KDP, YPG, KYB, PKK ve diğer Kürt güçlerinin çatışma bölgesine yönelmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Ayrıca IŞİD’in bu saldırıları son dönemde KDP ile PYD arasındaki anlaşmazlıkların iki tarafın onayı ile çözüm yoluna girmesine ve IŞİD karşısında ortak mücadele fikrinin oluşmasında kolaylaştırıcı bir etken olmuştur. Bu durum KPD ve PYD arasındaki sorunun çözümü ve işbirliği yolunun açılması konusunda önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Öte taraftan IŞİD’in saldırıları karşısında tüm Kürt grupların ortak hareket etmesiyle birlikte PYD’de de Rojava bölgesinde verdiği mücadelenin uluslararası alandan destek görmesi ve meşru görülmesi fırsatını elde edebilir.  PKK ve YPG güçlerinin Kürdistan Bölgesine geçerek burada savaşmaları mücadelenin zeminini güçlendirmeye ve kendi oluşumunu bölgede meşrulaştırmaya dönük bir hamle olarak da okunabilir. Kürt gruplarının IŞİD’e karşı ortak hareket etmesi kendi aralarındaki sorunları da kalıcı bir çözüme kavuşturma fırsatı vermektedir.

Sonuç

 Şengal saldırısı ile birlikte terörizme savaş açan Barzani yönetimi böylelikle ele geçirdiği bölgeleri sonuna kadar koruyacağını deklare ederken, Irak merkezi yönetimi ile devam eden krizin bir çözüme kavuşturulamamış olması mücadelenin kapasitesini ve biçimini etkilemektedir. Irak merkezi yönetiminin Kürdistan Bölgesi ile yaşadığı sorunlar iki farklı mücadeleyi ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların çözüme kavuşturulamaması da IŞİD’in bölgedeki ilerleyişinin daha hızlı olmasına neden olmaktadır. Bu durum IŞİD karşısında Kürtlerle işbirliği yapma seçeneğini ABD için kuvvetli hale getirmiştir. ABD yönetimi peşmerge güçleriyle istihbarat paylaşımına giderken IŞİD’in Erbil yakınlarına kadar gelmesi hava saldırısı seçeneğinin kullanılmasına neden olmuştur. ABD’nin bölgede hava saldırılarını başlatmasıyla birlikte Barzani yönetiminin güvenlik kaygıları azalmışsa da IŞİD’in kesin olarak durdurulamamış olması bu güvenlik kaygılarının süreceğini göstermektedir. ABD’nin bölgeye müdahale ederken kesin bir sonuca ulaşılabilmesinin ancak Irak’ta yeni hükümetin kurulması ve bütünlüğün sağlanmasıyla mümkün olduğunu vurgulaması da Irak’taki siyasi aktörler üzerinde baskı oluşturmaktadır. ABD’nin Irak’taki aktörlere baskı yapması ilk etapta Iraktaki siyasi aktörleri koordineli hareket etmeye zorlarken tüm tarafların dâhil olduğu hükümetin kurulması konusu ise muamma olmaya devam etmektedir. Yeni sürecin başlaması ise kurulacak olan yeni hükümetin Başbakanının kim olacağı konusunu yakından ilgilendirmektedir. Malikinin yeniden en güçlü aday olarak ön plana çıkması ve ABD’nin bu konuda henüz net bir tutum sergileyememiş olması sürecin gidişatını etkilemektedir. Ayrıca ABD’nin baskısı Kürdistan Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu konusundaki tutumunu da etkileyebilir. Barzani yönetiminin bağımsızlık referandumu konusundaki açıklamaları Irak’ın bütünlüğünün korunmasını isteyen ABD’nin engeline takılmaktadır. ABD’nin olumsuz tavrını sürdürmesi Kürdistan’ın olası bağımsızlığını etkileyecektir.  Diğer taraftansa Şengal saldırıyla birlikte tüm Kürt gruplarının bu mücadeleye destek sağlaması Kürt aktörlerinin yakınlaşmasına ve Şengal olayının ulusal bir mesele olarak görülmesine imkân vermektedir. Buradan alınacak bir zafer, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin gelecekteki pozisyonunu, Kürt gruplarının birbiriyle ilişkilerini ve PYD’nin Rojava’daki mücadelesine de etki edecektir. Bu bağlamda bölgenin en güçlü aktörü konumundaki Türkiye’nin Irak’taki krizin çözüme kavuşturulması konusunda daha etkin bir rol üstlenmesi yararına olacaktır.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş