28 Şubatçılar yargılanmalıdır
O günlerde ‘Batı Çalışma Grubu’ (BÇG) cuntasına karşı ‘Demokrasi Çalışma Grubu’nu (DÇG) kurmuş; bildirilerle,
açık oturumlarla, konferanslarla ve demokrasi konusundaki çalışmalarla, BÇG’ye ve darbecilere karşı fikrî faaliyette bulunmuştum. 28 Şubat Dönemi’nde 3,5 yılda, karadan, yaklaşık 500 bin km. kat ederek 1276 konferans verip binlerce konuşma yapmıştım. Demokrasi ve insan hakları konusunda yaptığım konuşmalar sebebiyle, cuntacıların talimatıyla DGM’lerde ve Ağır Ceza Mahkemeleri’nde aleyhime yüzlerce dâva açılmıştı. Bu, Türkiye’de demokrasi ve millî irade şuuru ile ‘sivil itaatsizlik’in geliştirilmesi mücadelesiydi. Zira, bütün kurum ve kurallarıyla işleyen tam bir demokrasiye ulaşabilmek ve antidemokratik müdahaleleri engellemek, ancak halkın demokratik hak ve hürriyetlerine sahip çıkmasıyla mümkün olabilirdi.
***
Geçen Pazar günü 28 Şubat Darbesi’nin 13. yıldönümü idi. Bir yandan, mübarek, mukaddes, muazzez bildiğimiz ordumuza ve Mehmetçiğe karşı hissettiğimiz sımsıcak sevgi; diğer yanda, millet iradesini gasp ederek Türkiye’ye en büyük kötülükleri yapan militarist darbecilere duyduğumuz nefret...
Ordu ve askere verilen değerle darbecileri mazur görmek ne kadar yanlışsa, darbecilere gösterilen tepkiyle ordu ve askeri karalamak da o kadar yanlıştır. Lâkin ne yazık ki her iki yanlışlık da sık sık yapılmaktadır.
Millet ve devlet olarak bağımsızlığımızı ve millî egemenliğimizi korumak; vatanımızın bütünlüğünü savunmak için Türk Silâhlı Kuvvetleri en büyük teminatımızdır. Bu vazifeyi hakkıyla ifa eden orduyu milletçe başımızın üstünde taşırız. Lâkin, silâhının namlusunu milletin iradesine çevirip siyasete müdahale eden darbeciler, artık meşruiyet çizgisini çiğneyip demokratik hukuk nizamına isyan etmiş olurlar ve Türk Ordusu’nu temsil etmekten uzaklaşırlar. Bu gibileri tenkil edip cezalandırmaktan başka çare yoktur. Türkiye’de 27 Mayıs’tan sonra darbelerin devam etmesinin asıl sebebi, darbeyi yapanın yanına kâr kalması ve cezalandırılamayışıdır.
Yarım asırlık bir suskunluk döneminden sonra ilk olarak savcılar ve hâkimler darbecilerin üzerine gitmeye; bunun sonucunda da TSK içinde 2003 yılından itibaren yapılan darbe hazırlıkları ve teşebbüsleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
***
CHP lideri Baykal, 2003’ten itibaren son 7 yıllık dönemdeki darbe hazırlıkları yapanların soruşturulmasına ve
yargılanmasına karşı çıkıp darbecilerin avukatlığına soyunurken, 30 yıl önceki 12 Eylül Darbesi’nin soruşturulmadığını ileri sürmektedir. Bu arada, 13 yıl önceki 28 Şubat Darbesi’ni ise görmezden gelmektedir. Zira, çifte standartlı CHP jakobenizmi, 28 Şubat’tan ziyadesiyle memnundur.
Biz, 27 Mayıs 1960’tan bu yana, bütün darbelerin sorgulanmasından ve bütün darbecilerin yargılanmasından yanayız.
Rahmetli Menderes’in ve iki bakanının merhum Özal tarafından düzenlenen devlet töreniyle anıt mezarlarına nakledilmesi, iade-i itibar için yeterli değildir. Yassıada Mahkemesi kararları yargı tarafından soruşturularak, milletin vicdanında hakettiği yeri bulmuş olan bu şehitlerimizin masumiyeti ispatlanmalı ve 27 Mayısçılar yargılanarak cezalandırılmalıdır.
12 Martçılar’ın ve 12 Eylülcüler’in de -12 Eylülcüler’in 1982 Anayasası’nın geçici 15. maddesi engeli kaldırılarak- en kısa zamanda yargılanmaları ve cezalandırılmaları sağlanmalıdır.
***
28 Şubat’ı ‘post modern darbe’ diye sulandırmayalım ve en büyük dayanağı Demirel’in söylediği gibi ‘ebedî’ olduğu iddiasına bakmayalım.
28 Şubat, yürütülen tanklarıyla, ‘balans ayarları’yla, illegal ‘Batı Çalışma Gurubu’ cuntasıyla, zorla iktidar değişikliğiyle ve parti kapatmalarıyla ‘apaçık’ bir darbedir.
28 Şubat’ta, millet iradesi gasp edilmiş; Genelkurmay’daki ‘irtica brifingleri’yle yargı siyasallaştırılmış; TSK içinde illegal şekilde ‘konseptler’, ‘andıçlar’, ‘genelgeler’ yayınlanmış; herkes ideolojik şekilde fişlenmiş ve açıkça suç işlenmiştir.
Son 7 yıllık dönemde, TSK içinde darbe plânları ve hazırlıkları yapan odakların 28 Şubatçı’ların devamı oldukları, artık bilinen bir gerçektir.
Bu durumda, 28 Şubat Darbesi’nin içyüzünün ortaya çıkartılabilmesi için TSK’daki kayıtların derinliğine incelenmesi, özellikle illegal ‘Batı Çalışma Grubu’nun darbe örgütlenmesinin açığa kavuşturulması gerekir.
28 Şubat Darbecileri mutlaka yargılanmalıdır.