DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Orta Afrika’nın çığlığı

2014-04-15 15:07:14

WASHINGTON

Katliam yıldönümlerinde görkemli kutlamalar yapmayı sever Batılı ülkeler; katliamları önlemeyi değil!
Katliamlarla ilgili resim sergileri düzenlemeyi sever Batılı ülkeler; katliam esnasında gerçek resmi görmeyi değil!

‘Seçilmiş acılar’ı sömürmek işine gelir, ajite etmek, tersyüz etmek gerçekleri…

Katliamların filmlerini yapmayı sever Hollywood; trajedilerden kâr devşirmeyi, felaketlerden rant elde etmeyi arzular; mağdurları kurtarmak için hikâyelerini anlatmayı değil!

Batı’nın nefis ve şeytanı vicdanına baskın çıkıyor çoğu zaman; kötülükleri iyiliklerinden fazla oluyor onun için.

Doğu’nun kuvvet ve kudreti vicdanının sesini yükseltmesine yetmiyor; felçli gibi âdeta, iki arada bir derede kalmış, ‘feşel’e düşmüş gibi.

Bu küresel akıl tutulması ve felç hâli Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yeni bir katliamın eşiğinde olmamıza rağmen Dünyayı hareket ettirmiyor.

Yeni bir Ruanda yaşanmasın derken, Batılılar Ruanda’nın 20. yıldönümünde mutantan elbiseler içinde romantik laflar ediyorlardı.

‘Radikal İslamcı’ haberleri vermek için programlanmış küresel medya ve Batı’dan hangi rüzgâr eserse o yöne dönmeye teşne bir kısım ulusal medyaya göre Orta Afrika Cumhuriyeti’nde bildik bir Hıristiyan-Müslüman çatışması var. 

Oysa durum çok farklı. Gerçekler yayınlarla taban tabana zıt.

 
MÜSLÜMAN DEVLET BAŞKANINA TAHAMMÜL EDEMEDİLER

Eski bir Fransız kolonisi olan (1880-1960) ve tipik bir Frankofon ülke olan Orta Afrika Cumhuriyeti’nin darbelerle geçen 53 senelik tarihinde ilk defa Müslüman bir devlet başkanı Michel Djotodia geçen sene işbaşına geldi ancak bu durum Fransa’yı ve ülkedeki işbirlikçilerini çok rahatsız etti. Asıl adı Muhammed Dahya Salih olan Djotodia beş dil bilen ve kalemi elinden hiç düşürmeyen bir entelektüel. Hıristiyan din adamlarının canavar gibi gösterdiği Djotodia’yı iktidara getiren Seleka ise Orta Afrika Cumhuriyeti’nin yer altı servetlerinin büyük devletlere peşkeş çekilmesini istemeyenlerin desteklediği önceki lider François Bozize’yi görevden uzaklaştıran hareket.

Bugünkü vahşetin gerekçesi gibi gösterilen Seleka, Mayıs-Aralık 2013 tarihinde münferit hadiseler dışında Hıristiyanlara yönelik hiçbir saldırıda bulunmadı. Oysa bugün çoğunluğu Hıristiyanlardan oluşan Anti-Balaka çeteleri silahsızlandırılan Müslümanları dünyanın gözleri önünde, Fransa’nın kontrolünde, Hıristiyan papazların teşvikiyle barbarca katletmekte. Fransa’nın 5 Aralık’ta başlattığı ve amacı Selaka mensuplarını silahsızlandırmak olan Sangaris Operasyonu aslında Orta Afrika Cumhuriyeti’nin yaşadığı katliama zemin hazırladı. Silahlanan Anti-Balaka masum ve sivil Müslümanları katletti, camileri ve evleri yakıp yıktı. Şu ana kadar binlerce Müslüman katledildi. Yüz binlerce Orta Afrikalı Müslüman evini ve ülkesini terk etmek zorunda kaldı. En son on bin Müslümanın yaşadığı Bossangoa şehrindeki Müslümanlar Afrika Birliği askerleri gözetiminde komşu ülkelere (Çad, Kongo ve Kamerun) sığınarak katliamdan kurtuldu. Ancak ülkenin güneyindeki Boda şehrinde hâlâ 14 bin Müslüman kuşatma altında.

AFRİKA’DA BİR KAHRAMAN: BÜYÜKELÇİ AHMET KAVAS

9 Nisan’da Boda’daki durumu Encemine (Çad) Büyükelçimiz Prof. Dr. Ahmet Kavas twitter hesabından şu çarpıcı cümlelerle ifade etmişti: Boda kasabasında ölmeyi, ya da kim çıkarırsa çıkarsın buradan kurtulmayı bekleyen tam 14.000 masum insan. Hristiyanların gözünü kan bürümüş. / Dünya sessiz. Çad askerleri 30 sivili (!...) haksız yere öldürdü tartışması bir haftadır bölgede gündemi kilitledi. 14.000 insan aç ve susuz / Güçlü ülkelerin orduları, barış güçleri, STKlar, kiliselerin sadece insani yardım yapıyoruz dedikleri kuruluşları nerede. Ya Müslüman STKlar / İnsanlık 21. yüzyılda nelere şahit olacak. İnşallah 20. yüzyılın kan deryasına dönen dünyasına dönmez. Basit bir Afrika kasabası Boda / Evet bu insanlar sadece Müslümanız dedikleri için aşağılanıyorlar. Antibalaka Hrıstiyanları Seleka'dan kurtarmış. Yok böyle bir şey. / Seleka değil ölüm makinesi, bizzat antibalaka, Afrika Birliği bile artık itiraf ediyor. Daha kimlerin itiraf etmesi gerekiyor. / Eğer Seleka'nın suçu varsa o da hesabını versin, ama önce bu insanların acıları bir an evvel dinmeli. İslam alemi bu çığlığı duymalı / Boda Müslümanları kurtarılmalı. Ya da Müslümanlar-Hrıstiyanlar el ele verip bu insanları barış içinde yaşatmak için gayret etmeli. /  Boda model olmalı. Nefret söndürülmeli. "Gökkubbe altında bir arada yaşama" kültürü Osmanlı'da olduğu gibi yeniden ihya edilmeli. / Dünya barışı ayrıştırılarak değil beraber yaşatarak kurulur var. Boda kasabası modern dünyadan sadece hayat hakkı istiyor. Çok görmeyelim.

İlk günden itibaren krizi her yönüyle gündemimize taşıyan Afrika’daki kahraman büyükelçimiz Ahmet Kavas’ın gayretleriyle TİKA, Diyanet Vakfı, İHH, Yeryüzü Doktorları, Cansuyu, Hasene, Sadakataşı gibi kurumlar katliam bölgesinden kaçan Orta Afrika Müslümanlarına yardım ellerini uzattılar. En son İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB)’nin koordinasyonunu yürüttüğü İnsani Yardım Platformu da konuyu gündemine aldı.

ORDAF konuyla ilgili bir sempozyum düzenleyerek hem konunun anlaşılmasına hizmet etti hem de Türkiye kamuoyunun dikkatini çekti. İHH, YYD ve ORDAF krizle ilgili raporlar yayınladılar. Uluslararası Rabia Platformu ilk günden “Acilen müdahale edilmezse ikinci bir Ruanda yaşanabilir!” uyarısını yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 20 Şubat’ta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nin Cidde’de düzenlediği bakanlar toplantısında İİT’nin acilen bölgeye bir keşif ve görev gücü göndermesi gerektiğini ve bu gücün gayesinin sahadaki somut durumları analiz etmek, tüm taraflarla temas kurmak, İİT’nin görünürlüğünü artırarak Müslümanlara moral vermek ve insani yardım çalışmalarına öncülük etmek olması gerektiğini ifade etti. Senegal eski dışişleri bakanı Tidiena Godino başkanlığındaki İİT heyeti bölgeye gitti ama maalesef şu an için hiçbir etkisi olmadı.

FIRSATÇI VE PRAGMATİK BATI İSLAM DÜNYASININ PASİFLİĞİNDEN BESLENİYOR

ABD, Ruanda’daki taburlarını bölgeye gönderdi. Fransa’nın ve Afrika Birliği’nin Orta Afrika’da zaten sekiz bin askeri var. BM Güvenlik Konseyi ülkeye 12 bin kişilik barış gücü göndermeye karar verdi. Bu kararın sonuçları ne olur bilinmez ama Batı ülkeleri ve katliamları seyreden BM, AB gibi kurumlar daima İslam Dünyası’nın pasifliğinden besleniyor. İİT gibi kurumlarımızın yetersizliği bu krizle birlikte bir kez daha ortaya çıktı. Dört ay geçmesine rağmen İslam Dünyasının konuyu gündemine alamaması bile nasıl bir durumda olduğumuzu açıkça gösteriyor. Bu krizden dersler çıkartarak özellikle Frankofon ülkeler üzerine özel çalışmalar yapmak gerekiyor. Türkiye’nin 2005’te başlattığı Afrika açılımını sürdürülebilir ve derinlikli çalışmalar yaparak anlamlı hale getirmek mümkün. Aksi takdirde, maalesef, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki krizler gibi acı tecrübeleri yaşamaya ve her olay sonrası çaresizlikle yakınmaya devam edeceğiz.        

Cihangir İŞBİLİR, ULUSLARARASI RABİA PLATFORMU KOORDİNATÖRÜ | @cihangirisbilir

Görüş Bildir Bizimle Paylaş