DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

El-Adeviye Meydanı ve Ashab-ı Uhdud

2013-08-14 11:13:42

Bu sabah yani14 Ağustos 2013 günü, Mısır’da darbe karşıtı muhalefetin eylem alanı olan El-Adeviye Meydanı’na müdahale oldu ve bu yazının kaleme alındığı dakikalar itibari ile yüz yirmiden fazla şehit ve binlerce yaralı var. Ayrım gözetilmeden yapılan yaylım ateşi ile keskin nişancıların vurduğu kişiler ölü ve yaralı sayısını her dakika arttırıyor.

Canlı yayından olayları izlemenin bile insanın vicdanının el vermediği bu durum konusunda ilerleyen saatlere rağmen halen bir ses verilmedi. Batı’nın ‘demokratik vicdanının’ Mısır ve daha doğrusu Müslümanlar söz konusu olduğunda nasıl hiçlendiğini bir kez daha görmek iç acıtıcı bir durum. İnsanlığa mutluluk ve huzur getirmediği gibi eşitlik sağlanabilecek bir adil yaklaşımı dahi çıkarları uğruna yerine getirmekten imtina ediyor.

Bunun yanında tarih büyük bir destana yeniden tanıklık ediyor. İslamcılık bu destanı kendi tarihsel kökeninde bulabilir ve de içeriklendirerek yeniden hayata dönüştürmelidir. Kur’an bize bu destanı ‘ateşin dostları’ ashabı Uhdud örneğinde vermektedir. Ashab-ı Uhdud Müslüman oldukları için düşmanları tarafından din değiştirme taleplerine olumsuz cevap verdi ve her olumsuz cevaptan sonra teker teker diğerlerinin gözleri önünde ateşe atıldılar. Sonuçta müminler kendi imanları uğruna, bile isteye ateşe atılmaya rıza gösterdi ve dinlerinden vazgeçmedi.

Dün olduğu gibi bugün de El-Adeviye Meydanı’nda meydana gelen olaylar ve işlenme biçimleri bize şunu göstermektedir: İhvan ve onu destekleyen insanlar kendi vicdanlarını satmadıkları ve despotizme, faşizanlığa, tiranlığa boyun eğmedikleri için kurşunlanıyorlar, öldürülüyorlar, yaralanıyorlar. Dünya ise bu katliamı sadece seyrediyor. Hem de bütün insan hakları söylemlerine rağmen…

Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış…

Mumları söndü yalancıların. Ama doğruyu savunanların sahip oldukları tek şey olan hayatlarını ortaya koymaları önemlidir ki zaten bundan kaçınmıyorlar… Bu dünyanın değerlerinin bir hiçlik taşıdığını göstermesi ve hayatın sadece dünyadan müteşekkil olmadığını göstermesi açısından bu duruşları ise ayrı bir ehemmiyeti haizdir. Her mü’minin bu acıyı yüreğinde paylaşması ve dua olarak göğe yükseltmesi de şarttır.

İslamcılık, son iki yüzyıldır bir süreç yaşıyor. Önce işgalden kurtulma, sonra yerli despotlara karşı muhalefet etme, entelektüel düzlemde batılı değerlerle hesaplaşma, sonra yerli otoriter yapılara karşı kitlesel eylemler ve onların yıkılması, şimdi ise canları ve kanları ile darbeye karşı direnerek otoriter ve faşizan bütün yapıların artık İslam Dünyası’nda bir karşılığının olmayacağını ilan etmektedir. Bu yeni durumu içselleştirmek ve onun teorik çerçevesini oluşturmak önemlidir. İslamofobi gibi büyük bir belaya karşı sabırla direnç göstermekte, öldürmeden ölerek hakkını istemektedir. Buna başkalarına zarar vermeden zararı göğüslemek de diyebiliriz. En zor eylem ve direnme biçimidir bu… Ama dünyada insanlığın vicdanını yeniden dirilteceksek buna zorunluyuzdur da biraz! O yüzden bugüne kadar İhvan hareketinin ortaya koyduğu eylem biçimini bütün yüreğimle destekliyorum. Bu yeni durumu ve konumu Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları, öncüleri ve Müslüman aydınların da öngörmeye başlamaları ve buna yönelik yeni eylem zeminleri oluşturmaları olumlu olacaktır. Orada kardeşlerimiz ölürken biz de burada öylece atıl bir şekilde hiçbir şey yapmadan duramayız. Sorumlu olanlar harekete geçmeli, gerekirse büyük bir insan selini de harekete geçirmelidir.

Ölümden korkmadığımız gibi öldürülmeyi sinemize çekmeyeceğimizi de belirtecek eylemler oluşturmalıyız. Sadece Müslümanlar değil bütün vicdan sahibi insanları ortak yaşam alanının varlığını sahici hale getirebilmek için bu tür katliamları protesto etmekle birlikte bu katliamlara destek olan ülkeleri, siyasi kuruluşları, ekonomik destekçilerini deşifre ederek onlara yönelik ciddi ve sonuç alıcı protestolar gerçekleştirmeliyiz.

Suriye ve Mısır’da gerçekleşen katliamlardan sonra Müslümanlar ölüm korkusunu attıklarını kanıtladılar. Bunun diğer bölgelerdeki Müslümanlar tarafından da algılanması elzemdir. Ümmet kendi varlığına sahip çıkmak zorundadır. Siyasal iktidarlar bir tarafa, ölen benim Müslüman kardeşimdir ve bunun unutulmaması gerek… Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Farisilerin ve irili ufaklı bütün etnik Müslüman unsurlar şunu unutmamalı: Dinin öngördüğü kardeşlikler siyasi sistemlerin üzerinde bir değere sahiptir. Bu imanın olmazsa olmaz temel ilkesidir. O yüzden farklı görüşüne ya da siyasal adalet arayışı yüzünden bir Müslüman insanın öldürülmesinin, bütün Müslümanların öldürülmesi olarak algılanması yine dinin temel idraklerinden biridir. Buraya ayet ve hadisleri sıralamak istemiyorum ama dileyen onlarca ayet ve hadis bulabilir.

Müslümanlar neyi bekliyor? Kardeşleri ölüyor. Sivil toplum kuruluşları neyi bekliyor? Bu gün eylem ortaya koymayacaklarsa ne zaman? Hükümet ve iktidar neyi bekliyor? Bir insanın öldürülmesi ile binlerce insanın öldürülmesi arasında bir fark mı var? O zaman el birliği ile hemen acilen harekete geçmeli ve bu katliamın daha büyük katliamlara dönüşmesine imkân tanımadan bu zalimlerin Müslümanlardan el çekmesi için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Arap Birliği ya da İslam İşbirliği Teşkilatı aracılığı ile mi olacak, hemen müdahil olunmalı…

Vicdanı olanın, Müslüman olsun olmasın insanların bu durumu karşısında sessiz kalması düşünülemez bile… Vicdan için, ahlak için, iyilik için, insanlık için ve yeniden insanlığın değer kazanabilmesi için haydin harekete geçelim…

[email protected]

Not: Belimden geçirdiğim bir cerrahi operasyon yüzünden yazılarıma ara vermiştim. İnşallah bu yazı ile periyodik yazılarıma başlıyor olacağım…
Görüş Bildir Bizimle Paylaş