Dolar

32,3980

Euro

35,1997

Altın

2.324,72

Bist

9.079,97

'Paralel yapı gerilla mantığıyla hareket ediyor'

Betül Soysal Bozdoğan’ın sunuculuğunu yaptığı, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Konuk Odası Programı’nın konuğu hukukçu Derya Yanık oldu.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-04-27 20:48:43

'Paralel yapı gerilla mantığıyla hareket ediyor'


Yanık, aralarında Hidayet Karaca’nın da buluduğu 63 kişi hakkında verilen tahliye kararını ve kararın Sulh Ceza Hakimliğince geçersiz sayılması hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Soruşturma aşamasında, herhangi bir kararın verilmesinin Asliye Ceza Mahkemeleri sorumluluğunda olmadığını açıklayan Yanık, bu kararın tamamen usule aykırı ve ‘yok’ hükmünde olduğunu belirtti.

Verilen tahliye kararının, paralel yapı tarafından planlanarak ve kasten yapılmış bir hareket olduğunu ifade eden Yanık, ulaşılmaya çalışılan amacın; algı operasyonu olduğunu savundu. Toplumdaki psikolojik üstünlüğün ele geçirilmeye çalışıldığını ifade eden Yanık, bunun hedefe ulaşmayacağını Türk Toplumunun 17-25 Aralıktan sonra olayları net bir şekilde anlayıp, çözümlediğini vurguladı. Pensilvanya tarafından gelen talimatlarla hareket etmenin hukuk açısından son derece ürkütücü olduğunu dile getiren Yanık, soruşturmanın devam ettiğini ve soruşturma neticesinde olayı değerlendirmenin daha doğru olacağını sözlerine ekledi.

"ASLİYE CEZA MAHKEMELERİNİN VERDİĞİ KARAR YANLIŞ VE USULSÜZ"

Betül Soysal Bozdoğan (BSB): Paralel Yapı kapsamında haklarında soruşturma açılan 63 kişi için bir tahliye kararı çıkıyor. Sonrasında bir başka mahkeme bu kararı bozuyor. Öncelikle 25 Nisan gecesinde neler yaşandı? Basit ve sade bir dille anlatır mısınız?

Derya Yanık (D.Y.): Bu 63 kişi hali hazırda haklarında soruşturma devam eden kişiler. Dolayısıyla haklarında bir dava olup olmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak ama şuan suçla ilgili bir soruşturma devam ediyor. Dava açılmış olsaydı ve dava devam ederken, tahliyeler veya tutuklamalar olsaydı başka bir usul biçimini konuşacaktık. Bir soruşma devam ederken tutuklu haldeki şüphelilerle ilgili ne olur? Bunu birkaç cümle ile toparlayayım. Öncelikle, soruşturma evresinde tutuklama kararı vermek de tutuklama kararının kaldırılması da sulh ceza hâkimlerine aittir. Dolayısıyla sulh ceza hâkimlerinin vermediği bir karar geçerli olmaz. Peki, 25 Nisan gecesi ne oldu? Hali hazırda İstanbul Mahkemelerinde 10 tane sulh ceza mahkemesi var. Burada bu kanunu uygulamak için 10 tane sulh ceza hâkiminin tamamı reddedildi. Bu bir defa yanlış.

"TAHLİYE KARARI, ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ NÖBETÇİ HAKİMLER TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE VERİLDİ"

BSB: Böyle toptan bir reddedişin arkasında iyi niyet aranmasa gerek. Böyle bir reddediliş olabilir mi?

D.Y. Olamaz bu yanlış. Reddi hâkim yapabilmeniz için, bir hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşüren o konu, o dosyayla ilgili somut verilerin olması lazım. Bu soruşturmanın 10 sulh ceza mahkemesinde yürümesi imkânsız.

Bu tamamen biraz sonra konuşacağımız kurguya getirmek için yapılan bir hareket. Reddi hâkimi kim inceleyecek? Asliye Ceza Mahkemesi. Asliye Ceza Mahkemesi sadece reddi hâkim talebini inceler. Reddi hâkim talebini incelemek başka bir şeydir, asli ceza hâkiminin verdiği veya vermediği tahliye kararını incelemek başka bir şeydir. Asliye Ceza Mahkemesi sadece, sulh ceza hâkiminin görevini doğru yapıp yapmadığını inceler. Tahliye kararı vermesi gerekirdi, vermemesi gerekirdi şimdi ben veriyorum diye bir durum olmaz. 25 Nisan gecesi tamamen sulh ceza hâkimlerini dışarıda tutarak yapılan nöbetçi hâkimlerin kimler olduğu daha öncesinden ayarlanarak, tahliye kanuna usulsüz ve yetkisiz biçimde ceza muhakemesi kanuna çok açık aykırı bir biçimde asliye ceza hâkimi kararı verdi. Ve bu karar sanık avukatlarına servis edildikten sonra, usulsüzlük tartışılmaya başlanınca tahliye kararı şuan ‘yok’ hükmündedir.

"SULH CEZA MAHKEMESİ TARAFINDAN, KARAR YOK SAYILMIŞTIR"

BSB: Tahliye kararı nasıl reddedildi? O aşamayı da sizden dinleyelim?

D.Y.: Asliye ceza mahkemesinin verdiği bu usule aykırı karar tekrar sulh ceza mahkemesi tarafından bu karar yok hükmündedir, böyle bir karar alınamaz diyip ortadan kaldırdılar.

"BU KASTEN YAPILMIŞ BİR HAREKETTİR"

BSB: Gelinen aşamada HSYK soruşturma başlattı ve bu olay üzerinden yapılan açıklamalara bakalım; Adalet Bakanı Sayın İpek: ‘denetim amacıyla gönderilen iki başmüfettiş olaya el koymuştur’ dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Salihoğlu: ‘Karar hukuken geçersizdir’ dedi. Nasıl yorumluyorsunuz?

D.Y.: Bu talepte bulunan hiçbir avukatın veya kararı veren asliye ceza mahkemesi hâkiminin hukuk fakültesini yeni bitirmiş genç bir arkadaşımızın bile usul hükümleri kapsamında bilebileceği konuları bilmemeleri mümkün değil. Bu kasten, sonucunda tahliyenin olmayacağını bile bile yapılmış bir hareket.

Açılan soruşturmayla ilgili yorum yapmak gerekirse; soruşturmanın sonucuyla ilgili olarak bir yorumda bulunmak bir hukukçu açısından doğru olmaz. Ama şundan eminim, asliye ceza mahkemesi hâkimlerinin yaptığı iş son derece yanlış ve açıkça hukuka aykırı. Bu gerçekten bir hukuk gaspıdır. Ve bu bilinerek, sonuçları hesaplanarak yapılmış bir harekettir.

"PENSİLVANYA’DAN ALINAN TALİMATLA HAREKET ETMEK SON DERECE KORKUTUCUDUR"

BSB: Sayın Başbakan ne dedi? Ona bakalım: ‘Hidayet Karaca ve diğerlerini tahliye etmek için, bir hafta önce Pensilvanya’dan talimat aldılar. Elimizde belgeler var.’ Dedi Sayın Başbakan. Paralel Yapı kapsamında pek çok şey gündeme geldi. Ve biliniyor ki Pensilvanya’dan talimatla yargı ve emniyet içindeki unsurlar harekete geçebiliyor. Nasıl yorumluyorsunuz?

D.Y.: Sayın Başbakanın bilgiler ve belgeler konusundaki değerlendirmesi önemli. Soruşturma aşamasında önemli olacaktır. Yargı sistemi içersindeki bir takım aktörlerin, hukukun, usulün tamamen dışında ilgisiz bir biçimde farklı odaklardan Pensilvanya’dan aldıkları talimatlarla hukuka aykırı bir şekilde hareket ediyor olmalarını gerçekten çok korkutucu buluyorum. Şunu eleştirebiliriz; tutuklu kalıp kalmaması, tutukluluk süreleri bunlar tamamen usul ile alakalı bunu tartışmak başka bir şeydir, bunu hiç tartışmadan doğrudan hukuka aykırı, hukukun içinde hiçbir yetkisi olmayan birinin talimatıyla işte buyurun Paralel Devlet budur.

"BU OLAYDAN BAŞARILI BİR SONUÇ BEKLEMELERİ TAMAMEN SAFLIK OLURDU"

BSB: Neden böyle bir girişim yaşandı? İki amaç olabilir. Biri; başarıya ulaşmazsa bu girişim, toplumsal bir algı oluşturmak ‘biz hala güçlüyüz’ imajını vermek. İkincisi ise; girişim başarıya ulaşsaydı yapı için kritik 63 kişi yurt dışına çıkarılmış olacaktı. Katılır mısınız?

D.Y.: Şuanda başarıya ulaşma şansının hiç olmadığının farkındalar. Bu kadar saflık fazla olur. Bu kadar aykırılıkla sonuç almayı bekliyorsa bu grup gerçekten geçmiş olsun. Sizin de bahsettiğiniz gibi vermek istedikleri mesaj; biz hala varız, hala güçlüyüz.

"YAPMAK İSTEDİKLERİ ŞEY; ALGI OPERASYONUDUR"

BSB: Bir detayı aktaralım Gülen’in dua’sından; ‘İçeride olanları salıver Allah’ım onlarla birlikte 10 milyon aileyi sevindir Allah’ım’ diyor Gülen. Bu 10 milyon rakamı çok dikkatimi çekti açıkçası. Biliyoruz ki cemaatin toplumsal kitle anlamında bir karşılığı yok. 10 milyon rakamı çok fazla değil mi?

D.Y: O da psikolojik etkenin bir başka uzantısı. 10 milyon aile en azından 20 milyon insan demektir. Çocukları da katarsak 40 milyon bu Türkiye’nin yarısının paralel yapıya mensup olması demektir. Böyle bir şey yok. Seçimlerde bile %1 bir karşılıkları var ki ben şuan o kadar bile olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’deki seçmen sayısı belli bunun %1’inin karşılık geldiği insan sayısı belli.

"PARALEL YAPI; GERİLLA MANTIĞIYLA HAREKET EDEN BİR YAPIDIR"

BSB: Bu yapıyla mücadele nasıl gidiyor? Daha genel baktığımız zaman...

D.Y.: Yapı illegal bir yapı olduğu için hiçbir hukuk kuralı, standart gözetmiyor. Gerilla mantığıyla yürüyen bir hareket. Ama devlet gerilla mantığıyla hareket edemez. Devlet, hukuk içerisinde kalmak zorunda, hukuku gözetmek zorunda. Dolayısıyla devletin mücadele taktiğiyle, karşımızdaki yapının mücadele taktiği bir değil. Örtüşmemesi son derece doğal ve örtüşmemeli zaten.
VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara