Dolar

32,5910

Euro

34,8422

Altın

2.494,64

Bist

9.656,21

Kavakçı: Partideki arkadaşlarım bile beni yalnız bıraktı

Eyüp'te Cihan Aktaş'ın sorularını cevaplandıran Merve Kavakçı, 1999'daki meclis oturumunda partili arkadaşalrı tarafından bile yalnız bırakıldığını söyledi.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-30 13:28:10

Kavakçı: Partideki arkadaşlarım bile beni yalnız bıraktı

Gazeteci Yazar Cihan Aktaş’ın Eyüp’te düzenlediği “Ayın Öteki Yüzü” konuşmalarının Mart ayı konuğu Merve Kavakçı oldu. Kavakçı, başörtülü birisinin meclise girmesi için geç bile kalındığını belirterek o dönem partili arkadaşları tarafından bile yalnız bırakıldığını söyledi.

Cihan Aktaş ve konuğu Merve Kavakçı yaklaşan seçimler dolayısıyla kadın ve siyaset etrafındaki çeşitli başlıkları müzakere etti. Aktaş’ın sorusu üzerine Kavakçı siyasetin kendisi için hayatın çeşitli katmanlarında süren yaşama sanatı anlamına geldiğini, bu anlamda siyaset yapmanın sadece parti siyasetiyle sınırlandırılamayacağını dile getirdi.

Siyasi mücadelesinin arka planını izah ederken, akademisyen olan ebeveynlerinin yaşadıkları baskıların, akademisyen annesinin başörtülü çalışma mücadelesinin ve Erzurum’da çocukluğunu geçirdiği çevrede tanığı olduğu olayların siyasal bilincindeki rolünü anlattı.

Kavakçı, 1999’da milletvekili olarak mecliste başta Bülent Ecevit olmak üzere çeşitli siyasetçiler tarafından maruz kaldığı “kovulma” olayını ise şöyle değerlendirdi:

“Başörtülü bir kadın olarak mecliste bulunmaya geç bile kalmıştım. Fakat bu planlı yapılan bir çıkış değildi ki zaten siyasette erkek egemen bir bakış açısına sahip olduklarından dolayı kendi parti arkadaşlarım tarafından bile yalnız bırakıldım ben o dönemde. Elbette başörtüsü sorunu benimle başlamadı. Ben sadece kral çıplak dedim o kadar. Had bildirme mantığı cumhuriyetin Müslüman kadına karşı uyguladığı bir yıldırma tekniği olarak hala farklı şekillerde devam ediyor. Sade hayat yaşıyorduk. Düşman belliydi. Mücadele sarihti. Bu dönemin imtihanı bolluk.”

Müslümanların Medine Sözleşmesi dururken Magma Carta temelli bir siyasallık üzerinden siyaset dili geliştirmenin problemleri üzerinde duran Kavakçı, bu problemlerden birinin kadınların kendilerini ifadesi önündeki güçlükler olduğunu ifade etti.

Kavakçı’ya göre Müslüman kadının siyasetteki görünürlüğü üzerine iddialar genellikle gerçekleri yansıtmıyor. Doğu’ya doğru gidildikçe kadının siyasette daha fazla görünür olması, bu alandaki alışılmış yargılarla bağdaşmayacak örnekler sunuyor.
Kavakçı, kadınların siyaset yapmasıyla ilgili ise şu ifadeleri kullandı:

“İslam sona ermeyeceğine göre iki dünyayı da idrak edebilmek adına İslam’ın ayrılmaz bir parçası olan kültür, sosyalleşme ve siyaset alanlarında gelişme de sürecek, kadınlar da bu gelişmede rol oynayacaklar. Müslüman doğu toplumlarında kadınların siyasette karşılaştığı zorluklara Amerika ve Avrupa’da da rastlanabiliyor. Bunun yanı sıra birçok Doğu ülkesinde Müslüman kadınlar siyasette en üst düzeyde konumlara gelebilirken ABD’de bunun niye mümkün olmadığı, düşündürücüdür. Amerikan halkının çoğunluğunda, kök olarak Katolik Hıristiyanlıktan gelme bir devlet yönetimi olduğu için devlet başkanlarının kadın olamayacağı yargısı egemendir.”

Aktaş’ın Türkiye’de “Çarşafla Mücadele Haftaları” gibi Türk Kadınlar Birliği tarafından düzenlenen kampanyaların toplumsal bellek üzerindeki izleri bağlamındaki sorusunu cevaplandırırken Kavakçı, başörtülü kadınları kamusal alandan uzak tutan zihniyete karşı yasal önlemler alınmasının önemi üzerinde durdu.

Yönetmelik serbestisiyle yetinilmesi durumunda ileride aynı yasakların yeniden gündeme gelmeyeceğinin bir garantisi olmayacağını da belirtti. Başörtüsü yasağının kamuda kalktığı halde emniyet, askeriye ve yargının iki kolunda sürmesiyle yeni bir şekle büründüğüne dikkat çekti. Kamusal serbestiye karşılık bir koltuğa talip olan iki kadından biri başörtülüyse, başörtülü olanın çok daha üstün özelliklere sahip olması durumunda o koltuğa layık görülmesinin de düşündürücü olduğunu ifade etti.

Kavakçı ABD’de yaşadığı yıllarda akademik çalışmalara yoğunlaşma ihtiyacı duymasının sebeplerini şöyle anlattı:
“Müslüman kadınlar kamusal alanda varlıklarını idrak edebilmeli. 11 Eylül sonrasında kimin ne olduğu belirsizleşmişti. Müslüman kadınlar üzerine herkes konuşuyordu, kendisi dışında. Başörtülü kadınlarla ilgili sorulara cevap olacak nitelikte İngilizce kaynaklar çok azdı. O nedenle kitaplar yazma sorumluluğu duydum.”

Merve Kavakçı, Üsküdar Üniversitesi’nde Türkiye’nin ilk Postkolonyal Çalışmalar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (PAMER) başkanlığını yürütüyor.

Haber Ara