Dolar

32,4817

Euro

34,9637

Altın

2.436,34

Bist

9.716,77

Yusuf Kaplan'dan medrese çağrısı

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bugün de köşesinde Türkiye'de eğitim sistemi için yeni bir öneri sundu: 'İslâmî bir eğitim modeli' olarak medreseler.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-27 13:29:29

Yusuf Kaplan'dan medrese çağrısı

Daya önce ODTÜ, Boğaziçi ve Bilkent üniversitelerinin yıkılmasını öneren, öğrenci değişim programı Erasmus'a 'Orgasmus' yorumu yapan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bugün de köşesinde Türkiye'de eğitim sistemi için yeni bir öneri sundu: 'İslâmî bir eğitim modeli' olarak medreseler.

Bugünkü 'Medrese ve tekke olmadan aslâ!' başlıklı yazısını medrese eğitimine ayıran yazar, medreselerin çökmesinin İslami medeniyetin çökmesine vesile olduğunu, yeni bir İslam medeniyeti kurabilmenin yolunun da 'özellikle Türkiye'de' medrese eğitiminden geçtiğini kaydetti.

'Ulema gitti, film koptu'

Medreseleri, 'İslâm medeniyetinin geliştirdiği, medeniyeti yeşerten, filizlendiren ve geliştirerek yeni ufuklara eriştiren özgün bir eğitim modeli' olarak tanımlayan Kaplan, bu sistemin yerini laik eğitim sistemine bırakmasını da şöyle anlattı: "Ulema gitti, "film koptu": Medeniyet gökkubbemiz çöktü, üzerimize yıkıldı: "Baş''la "gövde" birbirinden ayrıldı. Müslümanca biliş, duyuş, düşünüş, zevk ve beğeni biçimlerimiz yokoldu. Çöl'e mahkûm olduk..."

'Ancak İslami bir eğitim modeliyle'

Medreselerin, sadece bilgi aktarımını değil, aynı zamanda 'ilmi vareden ruh âlemini, hayat iklimini, zihin, davranış ve yaşayış biçimleri'nin de aktarıldığı 'kültürel bir ekoloji' ortamı olduğunu savunan Kaplan, Türkiye'de de bir an önce bu sisteme geçilmesi gerektiğini yazdı.

'Kendimize gelelim, 'kendi'mize'

'Müslüman toplumlar, medreseye yeniden diriltici bir ruh üfleyemezlerse, yeniden esaslı bir medeniyet hamlesi gerçekleştiremezler. Müslümanca duyuş, düşünüş ve varoluş biçimini, ancak İslâmî bir eğitim modeli geliştirebildiğimiz takdirde yeşertebiliriz yeniden' diyen Kaplan, yazısını da şöyle sonlandırdı:

"Müslüman toplumlar, eğer yeniden toparlanacaklarsa ve tarihe tarihi yapacak bir aktör olarak gireceklerse, bunun öncelikli yolunun, ''entelektüel'' tipinden değil, âlim, ârif ve hakîm şahsiyetlerinin, yeni Gazâlî'lerin, İbn Sina'ların, Mevlânâ'ların, İbn Arabî'lerin, Ebu Hanife'lerin, Itrî'lerin, Şeyh Galip'lerin, Bediüzzaman'ların yetiştirilmesinden geçtiğini iyi bilmeliler. Başka türlü bir arpa bile yol alamayacağımızı, yalnızca bu ülkenin enerjisini su gibi harcamış olacağımızı, sürgünümüzü uzatacağımızı iyi bilelim, aklımızı başımıza devşirelim, kendimize gelelim; sözün özü, ''evimiz''e dönelim önce, ''kendi''mize, diyorum."

Haber Ara