Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

TBMM Genel Kurulu

TBMM Genel Kurulu

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-18 16:01:15

TBMM Genel Kurulu
HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel'in "soykırım" ifadesi, TBMM Genel Kurulunda tartışmaya yol açtı.

TBMM Genel Kurulu'nda, 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yıl dönümü dolayısıyla özel oturumun ardından gündemdışı konuşmalara geçildi. Meclis Başkanı Cemil Çiçek, yerini Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı'ya bıraktı. Gündemdışı söz alan milletvekilleri de konuşmalarını Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yıl dönümüne ayırdı.

CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, tarihin akışını değiştirme niteliği taşıyan Çanakkale Savaşı'nın 1. Dünya Savaşı'nın en kritik aşamalarından birini oluşturduğunu belirterek, her türlü yokluğa ve olumsuzluğa rağmen canını dişine takarak savaşan şehitlerin ölümsüzleştiğini söyledi.

Çetin, Çanakkale Savaşı'nın, tarihin gördüğü en büyük devrimci olan Atatürk'ün, Yarbay Mustafa Kemal olarak tarih sahnesine çıkmasına sebep olduğunu ifade ederek, "Bugün tarihi çarpıtan, yok sayan, tarihi olayları kendi ideolojileri çerçevesinde dönüştürüp eğip büken bir anlayış var. Bu anlayış uzunca bir süre Çanakkale Zaferi ve Atatürk'ün tarihsel önemini hafifletmek için çok çaba sarfetti. Atatürk ilke ve devrimleri ile Cumhuriyet'in kazanımları konusunda rahatsız olanlar ile emperyalist çıkarcıların yelkenlerine rüzgar taşıyanlar da aynı anlayışın mensuplarıdır. Bugün Atatürk'ün adından rahatsız olanlar, aynı zamanda Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı'ndan rahatsız olanlardır" dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Çanakkale Zaferi nedeniyle okuttuğu hutbede Atatürk'ten bahsetmediğini ifade eden Çetin, "oturduğu koltuğu, yaşadığı şatafatı Atatürk'e borçlu olan birisinin Atatürk'ü yok sayması, görmezden gelmesi ve rahatsız olmasının ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken vahim durum" olduğunu söyledi.

MHP Ankara Milletvekili Mustafa Erdem de Çanakkale'de yedi düvele haddini bildirenlerin dünya hayatında ahireti tercih edip, mallarını ve canlarını ortaya koyduğunu belirterek,"Çanakkale'yi geçilmez yapan hadise, inanmanın ne anlama geldiğini, vatanın ne anlama geldiğini bilme ruhudur. Onlar öylesine inanmış insanlardı ki vatan olmadan devlet olmayacağını, devlet olmadan özgürce yaşamanın ve onurlu bir insan olma imkanının bulunmadığını biliyorlardı" diye konuştu.

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ise Çanakkale'nin Kurtuluş Savaşı direncinin nüvesi olduğunu dile getirerek, "Çanakkale'deki direnç fidanı, milli mücadelede dal budak salmıştır. Çanakkale, bizim için azmin fark edildiği, Sakarya ise azmin zafere dönüştüğü cephedir. Eğer Çanakkale'de mağlup olsaydık, Birinci Dünya Savaşı'nın sonuçları bizim için daha acı olacak ve belki de Anadolu topraklarını tamamen kaybetmiş olacaktık" görüşünü kaydetti.

-"Şehit torunuyum"

Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, tarihi bir gün yaşandığını ifade ederek, "Çanakkale Zaferi, tarihten silinmek istenen bir milletin vatanını ve mevcudiyetini canı pahasına da olsa nasıl savunacağını göstermesi bakımından ibret alınması gereken bir ilham kaynağıdır. Çanakkale Zaferi bu memlekette yaşayan herkesin kardeş olduğunun ve aynı kaderi paylaşmış olmasının en güzel ve en acı gerçeğidir. Çanakkale Zaferi süreci aynı kardeşlik duygusunu diğer ülkelerin insanları için hissettiğimizi ispat ettiğimiz, dünya tarihine örnek olan bir destandır" dedi.

Milletvekilleri ve kendilerini izleyenlere herkese seslendiğini kaydeden Bahçekapılı, şöyle konuştu:

"Bu vatanın, ülkenin, tarihimizin hangi acılarla dolu olduğunu ve acıların hangi zaferlerle örüldüğünü anlamak, vatanın her bir karış toprağı için gençlerimizin nasıl toprağa düştüğünü anlamak için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nı görmek gerekiyor. Oraya gidip her defasında, Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi 'Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker/Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer' diye haykırmak gerekiyor. Ben de Çanakkale Zaferi'ne giden yolda kurulan kardeşliğin geleceğimize ışık tutmasını diliyorum. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi gururla anıyorum, onlarla onur duyuyorum ve anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Ben bir şehit torunuyum. Seferberlik yıllarında Trabzon, Maçka, Mağura, bugünkü adıyla Örnekalan Köyü'nden seferberliğe giden ve bir daha geri dönemeyen Mustafaoğulları'ndan dört kardeşten biri olan ve Filistin cephesinde şehit olan öz dedem İbrahim Efendi'yi ve diğer kardeşleri olan Çanakkale'de, Sarıkamış'ta şehit olan Kazım Efendi'yi, Mehmet Efendi'yi ve Kamil Efendi'yi sevgiyle anıyorum."

-"Soykırım" tartışması

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, söz alarak, özel oturumda söz alan HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel'in "...savaşan Ermeniler, sürgüne, soykırıma uğratılan Ermeniler gerçekliğini ve bugün hala acısını çektiğimiz ve Hrant gibi değerli aydınlarımızın katledilmesine yol açan Ermeni politikamızı sorgulamalıyız..." dediğini belirterek, "Ermenilerin soykırıma uğratıldığı gibi bir iddia içerisinde yer aldı. Bunun TBMM'de bu şekilde söylenmesini kabul etmemiz mümkün değil. Çanakkale Savaşlarını andığımız, 252 bin şehitten bahsettiğimiz bir dönemde, devletine ihanet eden, Van'da, Zeytun'da, Yozgat'ta, İzmit'te isyan edip devletine baş kaldıranlara karşı uluslararası hukukun da verdiği bir uygulamayı yapan devlete karşı'"soykırım' kelimesini kullanmasını kabul etmemiz mümkün değil. Tutanaklardan çıkarılsın" dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da konuyla ilgili olarak, "1915'te Osmanlı topraklarında büyük dramlar, acılar yaşanmıştır, Ermeniler acı da yaşamıştır, katliam da yapmıştır. Aynı şekilde Anadolu'nun başka yerlerinde de yaşanan olaylar, felaketler söz konusudur. Bunlara ilişkin, tarihçilerin söyleyeceği çok söz olabilir, çok farklı iddialar olabilir ama Meclis'te, milleti temsil eden iradenin parçası olan bu yerde, Ermeni Diasporasının farklı amaçlara matuf, tarihi de çarpıtarak dile getirdiği tarzda 'soykırım' ifadesinin kullanılmasını talihsizlik olarak görüyor ve metinden çıkarılmasını talep ediyorum" diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da tarihi tarihçilere bırakmak gerektiğini ifade ederek, geçmişte Anadolu topraklarında halklar arasında istenmeye olaylar yaşandığını söyledi. Altay, "Ermeni soykırımı" ifadesini kabul ve tasvip etmediklerini ifade ederek, "Elbette ki Ermenilerin öldürüldüğünü, karşılıklı öldürmelerin, şunun, bunun olduğunu, tehcirin yaşandığını biliyoruz, bunda bir sorun yok. Ama TBMM'de 'Ermeni soykırımı' ifadesinin doğru olmayacağı kanaatindeyiz" görüşünü belirtti.

Tüzel ise söz alarak Meclis'te demokratik işleyiş açısından hem milletvekillerinin hem de grupların düşünce özgürlüğü ve değerlendirme serbestisi çerçevesinde görüşlerini hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın ifade etmesi gerektiğini söyledi. Tüzel, şöyle konuştu:

"Ermeniler konusu hem Meclisimiz açısından hem ülkemiz halkları açısından son derece hassas bir konu. Kimse Ermenilere düşmanlık gibi bir kötülüğü üstüne almak istemiyor. Bu duyguları paylaşıyoruz ancak tarihimizde yaşanmış acı olaylar var. Bu, uluslararası yargı kararlarıyla 'soykırım' olarak adlandırılmış değil. Belki de orada bir 'gerçeklik' lafı yerine, 'bu türden uluslararası toplumun da tartıştığı iddialar' şeklinde ifade edilebilir. Eğer barış içerisinde yaşayacak, geleceğe yürüyeceksek, halkların kardeşliğini sağlayacaksak bir 24 Nisan gibi tarihte, adeta üstüne tüy dikercesine gidip Çanakkale'de Anzakları anma, hatırlama adına bu tarihi oraya atfetmek, bu anma törenlerini orada yapmak değildir. Bütün açık yürekliliğimizle, tarih yazıcılarıyla, işte siyasetçileriyle 24 Nisan'ı bütün gerçeklikleri, yaşanmışlıkları, eleştirileriyle masaya yatırmalıyız. O zaman işte bugün Ermeni kardeşlerimiz huzur ve güven içerisinde, hani güvercin tedirginliği olmadan yaşayabileceklerdir. Yoksa, 1 milyon Ermeni nüfusun bugün binlerle ifade edilen sayılara düşmüş olması, bu onların sorunu değil. Tıpkı Kürtlerin yaşadığı acılar gibi bizim sorunumuz. Eğer 'soykırım' kelimesi böyle bir hassasiyet yaratıyorsa ki bu hassasiyeti anlıyorum. Hiçbir şekilde kullandığımız ifadeler bizlerin kardeşliğine, ortak yaşamına, barışına ve bu geçmişi soruşturmadaki ortak sorumluluğumuza halel getirmemeli. Bu açıdan da bunu 'iddialar' şeklinde düzeltmek benim ve Grubum açısından sorun teşkil etmez."

Halaçoğlu'nun itirazını sürdürmesi üzerine Bahçekapılı, "soykırım" kelimesini tutanaktan çıkarma yetkisi bulunmadığını, bunun ancak Başkanlık Divanı kararıyla mümkün olacağını söyledi.

Haber Ara