Dolar

32,4773

Euro

34,9510

Altın

2.437,35

Bist

9.716,77

Kırım Tatarlarının politik yalnızlığı

Rusya, 22 Şubat 2014’te Moskova yanlısı Viktor Yanukoviç’in devrilmesinden sonra Kırım’a müdahale etti.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-03 10:03:05

Kırım Tatarlarının politik yalnızlığı

TİMETURK | OSMAN ATALAY 


Kırım’da çoğunluğu etnik Rusların yaşadığı bölge fiilen Rusya’nın kontrolüne girdi.

16 Mart’ta yapılan referandum sonuçları ile de Kırım bölgesinin, Rusya’ya bağlandığı ilan edildi.

Türkiye, Ukrayna krizinde ülkenin siyasi birliğini, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü esas alan barışçıl çözüm bulunmasını dillendirerek, Kırım’da yapılan referandum sonuçları ve bu sonuçlardan hareketle gerçekleştirilen tasarrufların hiçbirini tanımadığını deklare etti.

Rusya’nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk bölgelerinde Rusya yanlıları kamu binalarını ele geçirip Mayıs ayında referandum düzenleyerek, bağımsızlık ilan ettiklerini açıklamışlardı.

Ancak Kiev yönetimi ve Batılı ülkeler ise referandum sonuçlarını kabul etmemişti.

RUSYA’YI GERİ ADIM ATTIRMAYA ZORLADILAR


Batılı ülkeler, Ukrayna’daki krize müdahale ettiği iddiasıyla Rusya’ya yönelik bir dizi ekonomik yaptırım uygulayarak, Rusya’yı geri adım attırmaya zorladılar.

Sonuç olarak 2014 Nisan ayından bu yana Ukrayna ve Rusya arasında geçen savaşta, 5 bin 700 kişi hayatını kaybetti ve 1 milyon insan evlerini terk etti.

Geçtiğimiz hafta Belarus’un başkenti Minsk’te; Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya arasında, 13 maddelik ateşkes anlaşması imzalandı.

Bu anlaşmada AGİT, Lugansk ve Donetsk ayrılıkçı bölgelerinin temsilcileri de hazır bulundu.

Minsk anlaşmasının en önemli maddesi, anayasal değişiklik ve 2015 yılı sonuna kadar yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir.
Bu durum özellikle Lugansk ve Donetsk bölgelerinin özel kapsama girmesi anlamına gelir.

Bu teklif Rusya’nın da önceden sürekli dayattığı bir teklifti.

Ukrayna krizi başladığında çok büyük fırtınalar koparan AB, ABD ve NATO’nun amacının, gelinen noktada sadece Ukrayna’nın doğusunda bulunan iki şehirdeki çatışmaların durdurulması ile Rusya’nın Ukrayna’daki askeri ve siyasi istikrarsızlığı çabalarına son vermek olduğunu anlamış olduk.

BATI’NIN GÜNDEMİNDE ASLA KIRIM’IN İLHAKI OLMADI

Batı’nın gündeminde asla Kırım’ın ilhakı olmadı. Ukrayna, ülkenin doğusunu kurtarmanın derdiyle sorunun çözümünü Batı ve ABD’ye havale etti.

Kırım’ın Rusya’ya ilhakı konusu önce AB ve Ukrayna yönetimi tarafından, “Türkiye’nin iç işleri olarak görülme” fikri kapalı kapılar ardında konuşuldu.

Türkiye bu konuda soğukkanlı bir şekilde Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan yumuşak ve mutedil bir politika izledi.
Rusya, Kırım’daki referandum sonuçlarını hep Kosova referandumu ile kıyasladı.

Bizim için Kırım’da 350 bin Tatar kardeşimizin durumu ve güvenliği çok önemlidir.

Türkiye, AB ve NATO konsepti gereği Ukrayna tarafında durarak, Kırım’daki bütün resmi TİKA, THY gibi kurumlarının faaliyetlerini durdurdu.

Bugünlerde Kırım’ın Rusya’ya bağlanışının birinci yılı dolarken, Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu; Tatarların yalnız bırakıldığını, Kırım Tatar Milli Meclisi binasının süresiz kapatıldığını, Başkanı Refat Çubarov’un Kırım’a girişinin yasaklandığını, 20’ye yakın aktivistin kaçırıldığını, Kur’an kursu ve camilere baskıların olduğunu gündeme getirdi.
Geçtiğimiz hafta AB ve Ukrayna Parlamentolararası İşbirliği Komitesi tarafından Brüksel’de gerçekleşen toplantıda, “Kırım Tatarları ve Ukraynalıların ifade ile toplanma özgürlüğü, yaşam haklarının ihlâl edildiği ve bazı aktivistlerin kaçırıldığı” konusu gündeme getirildi.

KIRIM TATARLARININ EN ÖNEMLİ SORUNU RUSYA İLE YAŞADIKLARI 1944 SÜRGÜNÜDÜR

Kırım Tatarlarının en önemli sorunu Rusya ile yaşadıkları 1944 Kırım sürgünü travması ve güven sorunudur.

Sonuç olarak Kırım Tatarları, Rusya ile Ukrayna arasında sıkışıp kalmış vaziyetteler.

Kırım Tatar Milli Meclisi ve Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, kararlı bir şekilde sürekli Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden ve Ukraynalılarla birlikte barış ve huzur içinde yaşamaktan yana olduğunu vurguluyor.

Ukrayna yönetimi ise doğusundaki iki şehri Rus halkına terketmeye razı bir duruma geldi.

Rusya’nın, Kırım’da kontrolü tamamen ele geçirdiği bir pozisyonda, ABD, NATO ve AB’nin; fiili olarak bölgede hiçbir müdahale niyetinin olmadığı çok açıktır.

Batı dünyası, Ukrayna ve Kırım için asla Rusya ile sıcak bir çatışmayı göze almayacağını bir yıl içerisinde göstermiş oldu.
Kırım Tatarlarının bugünkü Kırım’da yaşadıkları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sorunların Türkiye üzerinden sağlıklı bir metinle, Rusya-Türkiye arasındaki politik işbirliği çerçevesinde yürütülmesi gerekiyor.

Kırım Tatarlarının bugün yaşadıkları siyasi değişim karşısında, güçlü bir liderlik, siyasi tecrübe ve birikime ihtiyaçları var.

Kırım Tatar siyasetinin kendi içindeki kararsızlığı, yalnızlığı ancak bir devlet desteği ile giderilebilecek bir durumdur.

Kırım’ın Rusya’ya ilhakı sonucunda Rusya’nın bölgede başlattığı yeni kanunlar ve uygulamalar çerçevesinde ciddi etnik, kültürel, dini ve tarihsel sosyolojik değişimler ile yanlış uygulamalar yaşanmaktadır.

Kırım Tatarlarının tarihsel açıdan sahip oldukları hakların bugün reel anlamda uluslararası hukukta maalesef bir karşılığı şimdilik yok.

Lakin bugünkü mevcut koşullarda adeta küllerinden doğan Tatarların, 1944’te yok olan ve 1990’da ana vatana geri dönen Tatarların çok dikkatli, sabırlı, akılcı stratejilere ve siyasete ihtiyacı var.

Türkiye hariciyesi ve devleti; Kırım Tatarlarına bu kritik süreçte gereken desteği vermelidir.

Kırım Tatarlarının aslında anavatana döndükleri 25 yıllık süreçte de siyasi, sosyal ve kültürel açıdan yalnız bırakıldıkları ve ihmal edildikleri bir gerçektir.

Resmi devlet ve sivil toplum projesiyle çok geç olmadan Kırım Tatarlarına yeni bir vizyon ve yol haritası belirlenmelidir

Haber Ara