Dolar

32,3781

Euro

34,9874

Altın

2.326,14

Bist

9.090,70

İsrail’in Golan saldırısının hedefleri ve yansımaları

Hizbullah'ın İsrail'e dönük misillemesinin kapsamı Şeba Çiftlikleri ile sınırlı kalabilir. En gerçekçi senaryo bu. Böyle bir durumda Hizbullah, kendi kitlesi önünde imajını koruyacak ve İsraillilere, kendisine yönelik ihlallere karşılık vereceği mesajını gönderecektir.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-01-28 16:53:58

İsrail’in Golan saldırısının hedefleri ve yansımaları


Suriye'nin [Golan Tepeleri yakınında bulunan] Kuneytra bölgesine yönelik İsrail saldırısı ilk değil ve Suriye gerçeği gölgesinde son da olmayacak. Bu saldırıdaki sürpriz, İsrail'in Hizbullah unsurlarına yönelik saldırıyı üstlenme hızındaki cesaretti. İsrail, operasyonu resmen üstlenmedi ancak işgal gücünün sınırlı dış operasyonlarındaki alışıldık geleneği, bunlara dair bilgilerin yerel ve Batılı medya organlarına sızdırılmasıdır.

Operasyonun zamanlaması, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun işine yarayacak ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın açıklamalarının ardından örgüt için sıkıntı doğuracak bir rol oynayabilir. Zira saldırının, seçim propagandası ve İsrail ordusunun imajının düzeltilmesinden çok daha derin bir stratejik boyutu bünyesinde taşıdığı biliniyor.

“İsrail'in operasyonunun zamanlaması, seçim anketlerinde 'Siyonist Kamp'ın (Tzipi Livni liderliğindeki İşçi Partisi/Hareket Partisi ittifakı) birinci çıkması sebebiyle Netanyahu'nun seçim propagandasına hizmet ediyor.”


Saldırının sebepleri ve zamanlaması

İsrail, hükümetin feshedilmesi ve Mart 2015'te erken genel seçimlere gidilme kararı alınması sebebiyle siyasi; ordu yönetimindeki nakiller sebebiyle de askeri bir boşluk yaşıyor. Lakin bu boşluk, Tel Aviv'in Hizbullah kadrolarına suikast düzenlemesinin önüne geçemiyor. Zira İsrail, Hizbullah'ın kendisinin belirlediği kırmızıçizgileri aştığını ifade ediyor. İsrail, hatırlayacak olursak, aşılmasına izin vermeyeceği stratejik çizgiler çizmişti.

İsrail ile Hizbullah arasındaki mücadeleye uzun menzilli füzeler veya uçak savarlar gibi dengeleri bozacak stratejik silahların taşınması veya Hizbullah ve İran'ın [İsrail işgali altındaki] Golan Tepeleri'nin şartlarını değiştirebilecek faaliyetlere ve çalışmalara yönelik hazırlıkları, Tel Aviv'in (bölgenin İsrail'in kuzey cephesinin güvenliği için bir endişe ve tehdit kaynağı olmaması amacıyla) belirlediği çizgilerden.

Bu iki durum, karmaşık hesaplara bırakılamaz ve İsrail hemen pozisyon alır. Nitekim Hizbullah'ın füze sistemlerive silah konvoylarını bombalayan geçmişteki saldırılarının çoğunda alınan tutum buydu. Golan Operasyonu'nda yararlanmak istediği bazı hedefleri bulunan İsrail, hem parti (siyaset) hem de ordu (askeri) kurumları düzeyinde bunu kullanacaktır. Netanyahu, Gazze Şeridi'ne düzenlediği "Koruyucu Hat" Operasyonu'ndan (Operation Protective Edge) karizmasına eklenen tereddüt ve zayıflık özelliklerini kaldırmayı hedefliyor. Ayrıca güvenlik sorunlarıyla mücadelede cesaret, kararlılık ve güçlü olma sıfatlarını ön plana çıkarmayı amaçlıyor.

Ayrıca zamanlama itibariyle operasyon, rakipleriyle yarışın tırmanması ve anketlerde 'Siyonist Kamp'ın (Tzipi Livni liderliğindeki İşçi Partisi/Hareket Partisi ittifakı) birinci çıkması sebebiyle Netanyahu'nun seçim propagandasına hizmet ediyor. Anketlere göre, gelecek parlamentoda 'Siyonist Kamp'a 27 sandalye düşerken, Netanyahu'nun liderliğini yaptığı Likut 21 sandalye alıyor.
İsrail'in Kuneytra saldırısı, güvenlik organlarının, bilhassa ordunun istihbarat organlarının imajını onaracaktır. (Hamas hareketine ilişkin bilgi sahip olmaması ve yanlış değerlendirme yapması sebebiyle) "Koruyucu Hat" Operasyonu (Temmuz-Ağustos 2014) akabinde konumu sarsılan ordunun kapasitesine bir nevi güven kazandıracaktır.

İsrail'in Hizbullah okuması

Hasan Nasrallah’ın (İsrail’i Lübnan veya Suriye’ye yönelik saldırılara misillemede bulunmakla tehdit eden ve saldırıları direniş eksenine saldırı olarak gören) açıklamaları, İsrail’in örgütün kendisiyle kapsamlı bir savaşa girip girmeyeceği ile ilgili okumasını değiştirmedi.İsrail, Hizbullah’ın siyasi ve askeri açıdan kapsamlı bir savaşa hazır olmadığını düşünüyor.

İç düzlemde Hizbullah, Suriye’deki pozisyonundan ve birçok müttefikini kaybetmesinden kaynaklanan siyasi bir kriz yaşıyor. Her hangi bir çatışma, müttefiki Michelle Avni’yi kaybetmesine yol açacak ve Suriye krizinin Lübnan sahası üzerindeki yansımalarını arttıracaktır.

Askeri düzlemde ise örgütün gücü, dış sahalarla ve özellikle Suriye ile meşgul olması sebebiyle dağıldı ve hantallaştı. 15 bini aşkın askerinin çatışmalara katılması, onlarca askerini ve etkili komutanını kaybetmesi, İsrail’le kapsamı bir çatışma içine girmesine imkan tanımıyor.

İran petrol fiyatlarının düşmesinden etkileniyor ve Hizbullah ile İsrail arasında uzun bir savaşı finanse etme gücüne sahip değil. İsrail kaynakları Hizbullah unsurlarının maaşlarının iki aydır yarıya düşürüldüğünü belirtiyor. Bununla birlikte İsrail, Hizbullah ve liderini (çatışma aşamasına geçmeyecek şekilde sınırlı bir misillemede bulunmasını gerektirecek şekilde) köşeye sıkıştırdığının farkında.

“Hizbullah, birçok cepheye yoğunlaşması ve stratejik müttefiki İran'ın meşguliyetinin ağırlığı altında daha fazla yük taşıyamaz hale geldi. Zira örgütün saha deneyimi ve eğitim kapasitesi, Irak, Suriye ve Yemen'e dağıtıldı.”


Hizbullah ve misilleme gücünün sınırlılığı

Hizbullah, İran'ın bölgedeki politikalarını uyguladığı için yıpranıyor. Örgüt, birçok cepheye yoğunlaşması ve stratejik müttefiki İran'ın meşguliyetinin ağırlığı altında daha fazla yük taşıyamaz hale geldi. Zira örgütün saha deneyimi ve eğitim kapasitesi, Irak, Suriye ve Yemen'e dağıtıldı.

Ayrıca Hizbullah'ın Lübnan'da sırtını dayayabileceği kimse kalmadı. Gücünün dağılmasının yanı sıra Sünnilerin düşmanlığını aldı. Nusra Cephesi ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ile açık bir savaş yürütüyor. IŞİD, Hizbullah'ın İsrail ile çatışmaya girme gücünü sınırladı. İsrail de Hizbullah'ın savaş kararı almasına göz yummayacaktır ve cevabı sert olacaktır.

Buna (Kalemun bölgesinden geçen) Suriye-İran ikmal hattının Nusra ile çatışmalar nedeniyle güvenli olmaması ve Hizbullah'ın o hattı ele geçirme girişimi sırasında can kaybı vermesi eklenebilir. Ayrıca turizm ve ekonomi sektörleri de bundan olumsuz etkilenecektir, Lübnan'da Hizbullah'a yönelik zaten yüksek olan intikam duyguları daha da artacaktır; İsrail ile Hizbullah arasında kapsamlı bir çatışma yaşandığı takdirde Lübnanlılar için güvenli sığınak kalmayacaktır. O yüzden Hizbullah’ın değerlendirmesi, sıkıntılı siyasi vakıanın dışına çıkamaz.

Hizbullah'ta kafaları kurcalayan bir diğer konu, İsrail'in örgütün güvenlik ağına nüfuz etme boyutudur. Kuneytra saldırısı, bir güvenlik operasyonudur ve tesadüfi değildir. İsrail askeri istihbaratının elinde hedefe dair doğru bilgi bulunduğu görülüyor. Hizbullah'ı hedef alan müdahaleler dizisi içerisinde Kuneytra, İsrail'in yeni bir başarısıdır.

Muhtemel senaryolar

Mevcut durum, çatışma kararları ve gelecek senaryoları açısından oldukça zor bir sürece işaret ediyor. Zira bölgede ve Arap coğrafyasındaki şartlar, en olası senaryonun belirlenmesini güçleştiriyor. İsrail'in kendisini kuşatan tehlikelerle ilgili yıllık stratejik tahminler yapmasının pek bir yararı bulunmuyor. Hatta İsrail, değişimlerin hızından dolayı stratejik tahminlerini artık 3 ayda bir yapıyor. Bu da İsrail-Hizbullah ilişkisiyle ilgili bölgesel şartları yansıyor. Muhtemel yeni senaryolar şunlar:

Birinci senaryo: 2006 yılındakine benzer ve hatta daha barbarca ve ölümcül kapsamlı bir İsrail-Hizbullah Savaşı. Bu senaryo, gelecek dönem için uzak bir ihtimal. Zira İsrail ve Hizbullah, böylesi bir savaşa hazır olmadıklarını biliyorlar. İsrail bağlamında ordu komutanları, hâlâ kartlarını karıyorlar; dersler ve ibretler almak için önceliklerini düzenliyorlar. Fakat bu pozisyon, bir savaş dayatılması halinde İsrail'in eli kolu bağlı kalacağı veya caydırıcılığını kullanmayacağı anlamına gelmez. Hizbullah'ın içine girdiği zorluğu yukarıda belirttik. Ayrıca örgüt tek başına savaş yahut barış kararı alamaz. Ortada organik müttefiki İran var ve örgüt, Lübnan'da zor şartlar altında.

İkinci senaryo: Hizbullah'ın misillemesinin sınırlı kalması ve kapsamının Şeba Çiftlikleri ile daraltılması. En gerçekçi ve muhtemel senaryo bu. İsrail-Lübnan sınır hattında fırsatları kullanma ve değerli avı yakalamaya dayanacak, kapsamlı bir çatışmaya izin vermeyecektir. Bu durumda Hizbullah, kendi kitlesi önünde bir nevi güvenirliğini koruyacak ve İsraillilere, Ekim 2014'te [Lübnan, Suriye, Golan Tepeleri sınırındaki] Şeba Çiftlikleri'ndeki İsrail bölgesinin hedef alınmasında olduğu gibi, ihlallere karşılık vereceği mesajını gönderecektir.

Üçüncü senaryo: Misillemenin Golan Tepeleri cephesinden olması. Golan cephesinin güvenliği, Suriye'deki Beşşar Esed rejimi elindeki kârlı bir siyasi kart konumunda. Bu yüzden Suriye rejiminin (ve arkasındaki Rusya'nın) Golan kapısı üzerinden İsrail'i rahatsız etmeyi düşüneceğini sanmıyorum. Suriye rejimi, muhalefete yenilmesi halinde bunun İsrail için oluşturacağı güvenlik tehlikesini sürekli pazarlıyor. Hizbullah bu yönteme başvurabilir elbette ancak konunun İran'ın telkiniyle bir Suriye kararına ihtiyaç duyduğunun farkında. Çünkü cephelerdeki saha savaşını yöneten İran'dır. Suriye rejimi ve Hizbullah, nihai karar alıcı değiller. Dolayısıyla bu senaryonun gerçekleşmesi uzak bir ihtimal.

Hizbullah'ın geçmişte bazı operasyonlar yapma yönünde verdiği ipuçlarına rağmen İsrail'in örgüte önleyici darbesi, Hizbullah'ı hesaplarını yenilemeye sevk edecektir.

“Hizbullah’ın içinden geçeceği en kötü durum, ağır darbeler alması ve bu darbelerin misillemesinin maliyetinin yüksek olmasıdır. Sessiz kalması ise örgütün İsrail’e yönelik direnişinin zayıfladığı ve yetersiz kaldığı görüntüsü verecektir.”

Dördüncü senaryo: Misillemenin dışarıdan olması. Hizbullah geçmişte Latin Amerika ve Avrupa'daki operasyonlarının bazısında başarıya ulaştı, bir kısmında da başarı elde edemedi. Hizbullah, Avrupa sahasındaki birçok ülkede henüz terör örgütü kategorisinde yer almıyor. Kaldı ki Avrupa, örgütün para kaynağı olarak görülüyor. Yapılan operasyonlar, bazı Hizbullah üyelerinin katıldığı bir İran planlamasıydı ve İran'daki İsrail suikastlarının intikamını almayı amaçlıyordu. O halde karar alma masasına böyle bir olasılığın konulması uzak görülüyor.

İsrail'in Hizbullah karşısında caydırıcılığını sürdürmek için seçici darbelere başvurmakta sağladığı başarı, Kuneytra saldırısının yansımalarından bir diğeri. Zira örgüt, büyük çatışma doğurabilecek stratejik büyük eylemlere cesaret edemiyor. Tel Aviv'in seçici darbeleri, Golan'ı ayıran sınırı aşmaması yönünde Hizbullah'a doğrudan bir mesajdır. Kez Tahran'a (öfkesinin artmasıyla birlikte) da nükleer tesislerini vurarak daha ileriye gideceği yönünde dolaylı bir mesajdır. İsrail, (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ve Almanya'dan oluşan) P5+1 grubu ile İran arasındaki nükleer müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması ve (anlaşmaya varılmamasını yeğlese de) Tahran'ın bu müzakerelerde ödünler vermesi gerektiği şeklinde bir mesaj da gönderiyor.

Hizbullah'ın içinden geçeceği en kötü durum, ağır darbeler alması ve bu darbelerin misillemesinin (İsrail'e karşılık versin veya vermesin) maliyetinin yüksek olmasıdır. Sessiz kalması (yani misillemede bulunmaması) ise örgüt ve Genel Sekreteri Nasrallah'ın güvenilirliğini kaybettirecek, İsrail ile mücadeledeki heybetini vuracaktır. Hatta İsrail'e direnişi zayıflar ve yetersiz kalırken halkların iradesini hedef alan çekişmeler içinde yıprandığı, işgale direnen grup olma özelliğini kaybettiği görüntüsü verecek ve Lübnan'daki silahlı gücüyle ilgili tartışmaları bir kez daha gündeme getirecektir.

Misillemenin sınırlı olacağı yönündeki ikinci senaryoyu kuvvetle muhtemel görünüyor. Birinci senaryo, uzak ihtimal olmasına rağmen, hâlâ gündemdeki yerini koruyor ama bu konudaki karar İran'ın elinde duruyor. Acaba İran, İsrail'in meydan okumasına karşı çıkma cesaretine sahip mi yoksa eli kolu bağlı mı?

Savaş şartlarında taraflar kontrolü kaybedebilir ve kapsamlı bir çatışmaya sürüklenebilirler. Son söz, sahadaki gelişmeler ve onların sonuçlarınındır. 


*Makale Al Jazeera'da,Hamza Ebu Şanab imzasıyla yayınlanmıştır.

Haber Ara