Dolar

32,3668

Euro

34,9731

Altın

2.326,11

Bist

9.089,43

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (2)

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (2)

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-01-28 17:46:11

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (2)
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bu Nevruz'da silah bırakmadan daha ileri bir adım ve mesaj atılması gerektiğini belirterek, "Silah bırakma aşamasına geçilmesine dönük ifade olmalıdır. Silah bırakma ve tamamen Türkiye'ye dönük eylemlere son vermeye dönük bir çağrı olmalıdır. Bu bir anlam ifade eder diye düşünüyorum ama Öcalan'ın daha önceki çağrılarının da zaman zaman boşa düşürüldüğünü biliyoruz" dedi.

Akdoğan, A Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın son Afrika ziyaretinde gündeme gelen cemaat okulları. Bu konuda TİKA formülünden, okulların satın alınmasından bahsediliyor. Belirlenen, kesinleşen bir formül var mı ve ne zaman harekete geçilecek?" sorusuna Akdoğan, "Milli Eğitim Bakanlığımızın yürüttüğü bir çalışma var. Bu çalışmaya sadece paralel meselesiyle ilgili bakmamak lazım" şeklinde cevap verdi.

Akdoğan, yurt dışında Türklerin yaşadığı yerler ve devletin açtığı okullar olduğunu belirterek, bunların daha iyi hizmet verebilmesi, oradaki Türklere bir şekilde hizmet vermelerinin önem taşıdığını ifade etti.

Bu okulların çoğunun Türk vatandaşlardan ziyade, o ülkelerin vatandaşlarına dönük hizmet verdiğine işaret eden Akdoğan, "Bu da öncelikli olarak Türklerin bu eğitimi iyi bir şekilde alabilmesi önem taşıyor. Bu kurulacak yapı, öncelikli amaçlarından bir tanesi buradaki Türklere, Türk çocuklarına iyi eğitim verebilmektir" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, TİKA marifetiyle devlet olarak çok şey yaptıklarını vurgulayarak, eğitimin de bunun bir ayağı olduğunu dile getirdi.

Kurulacak yapının da bir boşluğu dolduracağını düşündüklerini kaydeden Akdoğan, şunları söyledi:

"Bu paralel yapı meselesinde zaman zaman o ülkelerden de talepler geliyor. Devletin verdiği birtakım okullar var, bu yapının gerçek yüzünün görülmesinden dolayı onlarla iş yapmak istemeyen ülkeler var. Bu okulları devretmek istiyorlar, onların statüleri farklı. Bazıları vakıf, bazıları şirket statüsünde ikili anlaşmalarla kurulanlar var. Hepsi devrolunacak, bunun hukuki bir zemini yok ama yapılan çalışma belli bir şekilde burada bir boşluğu doldurabilir."

"Bizim çalıştırdığımız okullar, kurulacak vakıfsa, vakıf bir şekilde devralacaktır, kaliteyi de artıracaktır ama bunun somutlaşması elbette zaman isteyen bir şey" diyen Akdoğan, "Bu bütün okullar bir anda devrolacak diye bir şey söz konusu değil. Fakat burada bir sorun, boşluk, sıkıntı ve talep var. Bunun bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Bu yeni düzenleme de bu ihtiyacı gidermeye dönük" ifadelerini kullandı.

- "Vesayetçi bir odak, bu operasyonları yapıyor"

Akdoğan, Cumhuriyet gazetesine 17 Aralık süreci savcısının verdiği "Saklayacak halim yok, Erdoğan bir numaraydı" demecinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Bunu darbe girişimini tezlerini doğrulayan bir itiraf olarak görüyorum. Zaten 17 Aralık'tan sonra AK Parti iktidarının da gündeme getirdiği argüman buydu. Burada doğrudan bir siyaset mühendisliği çabası var. Bir iktidarı devirmeye ve ülke yönetiminde söz sahibi olmaya dönük bir siyaset mühendisliği var. Vesayetçi bir odak bu operasyonları yapıyor. Bu açıklamalar bu tezleri de doğrulayan bir itiraf gibi görünüyor. Burada gazeteler arasındaki işbirliği de gün yüzüne çıkıyor, kim kimle iş tutuyor, nasıl bir ilişki ağı var. Onlar da ortaya çıkıyor.

Bazı savcıların, polislerin, polis müdürlerinin emekli olduğu kurumdan ayrılıp... bu tür açıklamalar yapmaları da çok manidardır. Bu yapının kendilerine yükledikleri misyonu, hangi pozisyonda olursa olsun bir şekilde onun için savaştıkları, mücadele ettiklerini de gösteren hazin bir tablodur."

- "Buradan bir şey çıkmayacağı çok nettir"

Dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın, bu dosyaların kapanmadığını ve Meclis Başkanlığına başvurarak dosyaların direkt Yüce Divan'a gönderilmesini talep edeceklerini söylediği hatırlatılan Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bundan bir netice çıkmaz, bunun yolu yordamı bellidir, hukuki mevzuatı da bellidir. Komisyon kurulmuştur, çalışmıştır, raporunu hazırlamıştır. Buna karşı muhalefet önergelerini vermiştir, bunlar da kabul görmemiştir. Bundan daha fazla bir yere ulaşabilmeleri mümkün değildir. Buradan bir şey çıkmayacağı çok nettir, siyaseten yapılan hamlelerin de boşa çıktığı anlaşılmıştır. Toplum da seçimlerde bu konuyla ilgili hükmünü vermiştir."

- "Süreçler terör saldırılarıyla sabote edildi"

"Genelkurmay Başkanı Özel'in ziyaretinde çözüm sürecine değinildi mi?" sorusu üzerine Akdoğan, ziyaretin nezaket ziyareti olduğunu söyledi. Buna başka anlamlar yüklenmesinin anlamlı olmayacağını ifade eden Akdoğan, memleket ve güvenlik meseleleri gibi çeşitli konulardan konuşulduğunu belirtti.

"Abdullah Öcalan'ın mevcut durumdaki rolü yeterli ve olumlu mu?" sorusuna Akdoğan, "Öcalan'ın elbette rolü var. Süreçte verdiği mesaj, Nevruz'da yaptığı çağrı, örgüt bileşenleri üzerindeki etkisi. Buna değer atfetmek anlamına gelmez, illa küçümsemek gerekmez. Bir örgüt var, ettiğin bir laf üzerine o örgüt eğer silah bırakacaksa bu bir rol oynamak anlamına gelir. Ancak bu rolün zaman zaman yine örgüt tarafından boşa çıkarıldığını da biliyoruz" yanıtını verdi.

Süreçlerin terör saldırılarıyla sabote edildiğine dikkati çeken Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bu ne demektir, bir takım örgüt, Kandil, bu terör saldırılarıyla bu süreçleri boşa çıkardı demektir. Eğer Öcalan'ın iradesinin de içinde olduğu bir durum varsa muhakkak bir hamle yapıldığı anlamına gelir. Zaman zaman Kandil'den farklı seslerin çıkabildiğini Öcalan'ın boşa çıkarıldığını da görüyoruz.

Öcalan'ın Nevruz mesajı, bu süreçte, silah bırakma fikrinin oluşması ve gelişmesi için 'artık silahlar sussun fikirler konuşsun' lafı şu demektir; 'artık silah bırakma fikriyatı gelişmelidir' demektir. Bu bir anlam ifade ediyor. Bugün artık bunun ilerisinde bir söze ihtiyaç var. Bu Nevruz'da silah bırakma, daha ileri bir adım ve mesaj gerekir. O da silah bırakma aşamasına geçilmesine dönük ifade olmalıdır. Silah bırakma ve tamamen Türkiye'ye dönük eylemlere son vermeye dönük bir çağrı olmalıdır. Bu bir anlam ifade eder diye düşünüyorum ama Öcalan'ın daha önceki çağrılarının da zaman zaman boşa düşürüldüğünü biliyoruz."

Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin ise Akdoğan, başkanlık meselesini AK Parti'nin gündeme taşımadığını, onlarca yıldır Türk siyasetinde yer alan bir konu olduğunu söyledi.

Bu konunun siyasetin gündemine gelmesinin ihtiyaçtan doğduğunu dile getiren Akdoğan, bunun üzerine de başka siyasi anlamlar yüklenmemesi gerektiğini kaydetti.

Halkın seçtiği cumhurbaşkanının etkili olmasının şaşırtıcı olmadığını, bunun Erdoğan'ın şahsında daha da etkili olacağını belirten Akdoğan, başkanlık sisteminin AK Parti'nin bütün kadrolarınca benimsendiğini söyledi.

- "Çoğunda da gülünç duruma düşüyor"

CHP'de bir siyaset açığı olduğunu kaydeden Akdoğan, "Ya popülizm yaparak ya da sağdan, farklı kesimlerden takviyelerle işbirliği yaptığını gördük. Tek tek anlamı olmayanlar bir araya geldiğinde bir anlamı olmaz. Başarılı olabilmek için sağa sola saldırma durumu, 30 Mart'ta ve 10 Ağustos'ta da gördük. Özellikle paralel yapının tesiri altında kaldığını ve onun yönlendirmesiyle yanlış şeyler yapabildiğini de gördük. En son fotomontaj olayında da gördük. Paralel yapı üflüyor, sayın Kılıçdaroğlu oynuyor. Çoğunda da gülünç duruma düşüyor. Kendi inandırıcılığı yara almaya başlıyor. Bu da bir talihsizlik açıkçası" değerlendirmesinde bulundu.

TÜSİAD'ın yeni yönetiminin seçildiğinin anımsatılması ve yeni yönetim kuruluyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Akdoğan, hiç kimseye karşı bir ön yargılarının olmadığını belirterek, yapanın kendine yaptığını, yanlış yapanın da ona göre muamele gördüğünü söyledi.

TÜSİAD'ın önemli bir kuruluş olduğunu ama eski Türkiye'nin eski aktörü pozisyonuna da kendisini düşürmemesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, şöyle konuştu:

"Yani, 'Yeni Türkiye'de ben de varım', 'ben de etkiliyim', 'ben de söz sahibiyim' diyorsa, bir kere eski Türkiye'nin eski aktörü gibi, eski zihniyeti gibi, eski refleksler, eski tavırları böyle racon kesen, had bildiren, tepeden konuşan efendilik taslayan şeyleri bırakması lazım. Biliyorsunuz bunların her açıklaması büyük hadise oluyordu ama artık bir kıymeti harbiyesi yok. Yani kıymeti harbiyesi yok dediğim, tartışılmaz anlamına gelmiyor. Onların bir siyasi etkisi olsaydı bugün AK Parti olmazdı."

(Sürecek)

Haber Ara