Dolar

32,3136

Euro

35,1353

Altın

2.293,11

Bist

9.061,06

Esed'in dostları yardım ediyor Suriye'nin dostları konuşuyor

Faaliyet merkezini İstanbul'a taşıyan Müslüman Kardeşler Suriye Teşkilatı, geçtiğimiz günlerde yeni yönetimini de seçti. Başkan yardımcılığı görevine getirilen Husam Gadban, Suriye konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-23 14:00:55

Esed'in dostları yardım ediyor Suriye'nin dostları konuşuyor

 

Suriye Müslüman Kardeşler Hareketi, 1930’lu yıllardan bu yana Suriye’nin en örgütlü ve eski muhalif hareketlerinden biri. 1982 yılında İhvan gibi muhalif düşüncelerin bölgedeki nüfuzunu yok etme niyetiyle Hafız Esed tarafından yapılan ve 30 bin kişinin öldürüldüğü Hama Katliamı sonrasında Suriye İhvan’ı üyelerinden sağ kalanlar Suriye dışına çıkmış, siyasi faaliyetlerini farklı ülkelerde sürdürmek zorunda kalmıştı.

Merkezi Mısır’da olan Uluslararası Müslüman Kardeşler Hareketine bağlı bir kol olarak faaliyet gösteren Suriye İhvan’ı, Suriye’de düşman olarak görülüyordu. 1980 yılında çıkarılan kanunla Müslüman Kardeşler Hareketine üye olduğu ileri sürülen kişilerin tümü idam hükmüne çaptırılıyordu. 35 yıl boyunca Suriye dışında faaliyet göstermek zorunda kalan Suriye İhvan’ına mensup 20 binden fazla kişinin cezaevlerinde idam edildiği veya kaybolduğu tahmin ediliyor.Merkezini Ürdün’den İstanbul’a taşıyan Suriye İhvan’ında geçtiğimiz günlerde bir seçim gerçekleşti. Hareketin başkanlığına doktor ve şair Muhammed Hikmet Valid, yardımcılığına Husam Gadban seçildi. Gadban ile hem İhvan’ı hem Suriye’yi konuştuk.

Esed Arap Baharının Suriye’yi etkileyemeyeceğini düşünüyordu Devrimden önce çeşitli platformlarda her fırsatta Suriye yönetimine reform çağrısı yaptık. Diğer yandan dünya kamuoyuna Esed rejiminin hak ihlallerini, hapishanede yapılan işkenceleri, kaybolan insanları, yargısız infazları duyurmaya çalıştık. Ancak dünya bunlara kulak tıkamayı seçti. Suriye’deki isyanın sebeplerinden biri de bu oldu. Biz sonuçları düşünerek Arap baharıyla birlikte çalışmaları hızlandırdık. Çünkü isyanların yaşandığı Arap ülkelerindeki sorunların tümü ve daha fazlası Suriye’de vardı. Halkın sivil eylemleri sırasında neredeyse her aileden bir şehit verildi ama halk bir yıl boyunca silahlı direnişe geçmedi. Ancak Esed’in katliamları bu sonucu doğurdu.

“İsyanlara karşı gücümüz var”

Suriye İhvanı’nın Arap Baharı sonrası reform çağrılarına Suriye yönetiminin verdiği; “Suriye ne Libya’ya benzer, ne Mısır’a, ne Yemen’e. Bizim isyanlara karşı yeterli gücümüz var” cevabı rejimin niyeti ortaya koymuştu.

Suriye İhvanı Esed’in katliam bahanesi olmaktan çekindi

Devrim ilk başladığında Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatı ön planda yer almıyor gibi görünüyordu. Biz Esed diktatörlüğünün anayasasına göre ‘terörist’ bir grubuz. İlk etapta çok ön planda olmadık ki Esed katliamlarına ‘terörist gruplarla savaşıyorum’ diyerek bizi bahane etmesin. 2011 Mart ayında yaşananlar örgütlü bir direniş değildi, arkasında tek bir grup yoktu. Bu halkın kendi imkânlarıyla yılların zulmüne başkaldırmasıydı. 
Direnişçilerin tecrübesi yoktu

Biz her zaman devrimin yanında olduk ve ilk günden beri katliamları, hak ihlallerini dünyaya duyurmak, bu konuda dünyada bir kamuoyu oluşturmak için özellikle medya alanında çaba sarf ettik. Direnişçilerin siyasi bir alt yapısı bir birlik tecrübesi yoktu, her fırsatta onları bu konularda bilgilendirmek ve birleştirmek için emek verdik.Suriye’de durum gittikçe kötüye gidiyor. Biz de Suriye’nin içinde ve sınır bölgelerdeki eğitim faaliyetlerimizi arttırdık, sağlık yardımlarıyla, yararlılarla ilgili çalışmalar yapıyor ve insani yardımları organize ediyoruz. BM savaşın ilk zamanlarında daha çok çalışma yürütürken, her şeyin çok daha zorlaştığı son dönemlerde neredeyse hiçbir faaliyet göstermiyor. Uluslararası insani destek şart.Suriye’de terörün asıl kaynağı Esed’dir
Esed’in politikaları sonucu bölgede oluşan aşırı fikirlere karşı halkı bilinçlendirmek için çaba sarf ediyoruz. IŞİD aşırı düşünceleri olan bir terör örgütü, ancak aşırıcılığın, ötekileştirmenin ve terörizmin kimden kaynaklanırsa kaynaklansın karşısında durulması gerekiyor.
Suriye’de yaşanan tüm terörün kaynağı ise Esed’dir. 
Esed giderse IŞİD biter

Esed’e destek vermek için İran’dan gelen askerler, Hizbullah ve Irak’tan bölgeye savaşmaya gelen Şii örgüt üyeleri de IŞİD’den benzersiz terör eylemlerine imza attılar.

IŞİD, İslam düşüncesine aykırı tekfirci bir örgüt, ancak Esed’in 4 yıldır Suriye’de yaptığı terörü kimse yapmadı.

Suriye’nin bölünmesi hayal ürünü

Suriye’nin bölünmesi senaryoları tamamen hayal ürünü. Suriye halkı bunu asla kabul etmeyecek çünkü halk, Suriye’de hiçbir zaman ırki bir ayrım uygulamadı. Suriye halkı yıllar boyunca Alevilerle, Şiilerle, Kürtlerle bir arada yaşadı, ırki bir coğrafi bölünme asla mümkün değil. Halkın da, Esed muhaliflerinin de isteği tek ve birleşik Suriye’dir biz de tüm gücümüzle bundan yanayız.

Silah verilseydi Esed aylar önce düşerdi

Dört yıldır elindeki kısıtlı imkânlarla, bir destek olmaksızın Rusya, İran, Hizbullah gibi güçlerin desteklediği büyük bir orduyla savaşan Suriyeliler dış müdahale olmadan neler başardıklarını gösterdi. Tek istediğimiz uçuşa yasak bölge oluşturulması veya muhaliflere uçaksavar gibi silah desteğinde bulunulmasıdır. Eğer muhaliflere biraz olsun silah yardımında bulunulsaydı, Esed aylar önce yenilgiye uğramıştı. Türkiye’nin tampon bölge önerisine sonuna kadar katılıyoruz ve bu kaçınılmaz. 

Esedi’in dostları destek veriyor Suriye’nin dostları konuşuyor

Amerika ve Avrupa ülkelerinin Suriye’nin dostları çatısı altında verdikleri destek, Esed’in meşruiyetini kaybettiğini söylemekten ibaret. Esed’in dostları diyebileceğimiz İran, Rusya ve Hizbullah, hem silah yardımında bulunuyor, lojistik ve siyasi destek veriyor hem de askeri yardımda bulunuyor. Sadece söylemler hiçbir işe yaramıyor. Daha fazlasını bekliyoruz.

Silahlı bir örgüt değiliz ama silahlı direnişin arkasındayız

Husam Gadban, “Silahlı mücadele konusundaki duruşunuz tam olarak nasıldı” sorumuza ise şu yanıtı verdi: “Suriye halkı bir buçuk yıl boyunca Esed’in tüm kışkırtmalarına rağmen silahlanmadı. Ancak özellikle kendi halkını öldürmeye zorlanan askerlerin ordudan ayrılmasıyla bu süreç kaçınılmaz hale geldi. Suriye halkının silahlanma isteğinin, ihtiyacının yanında durduk, Özgür Orduyla iletişim halinde olduk ve onlara lojistik destek sağladık. Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatı silahlı bir örgüt değil, böyle bir işleyişi de yok ancak elbetteki bizim teşkilatımıza bağlı gençlerin de büyük kısmı Özgür Ordu ulusal şeması altında cephede savaştı ve savaşıyor.

Yeni Şafak | Nuriye Çakmak

Haber Ara