Dolar

32,5309

Euro

34,8014

Altın

2.432,88

Bist

9.722,09

IŞİD'den kaçtılar, dükkana sığındılar

Hamit ailesi, IŞİD Kobani’deki köylerine girince Türkiye’ye kaçtı. Bir hafta önce Antep'ten İstanbul’a geldiler. Küçük bir dükkânda yaşayan ailenin umudu, Kobani’deki köylerine dönmek.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-22 13:15:26

IŞİD'den kaçtılar, dükkana sığındılar

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye’nin Kürt kenti Kobani’ye (Aynel Arap) saldırmasının üzerinden iki ay geçti. Savaştan kaçarak, Türkiye’ye sığınan 180 bin Kobanilinin kamplarda, çadırkentlerde, bodrum katlarda ve boş dükkanlardaki yaşam mücadeleleri sürüyor.

Kimi Kobanili aileler ise İstanbul’da yaşama tutunmaya çalışıyor.

Al Jazeera, bu ailelerden birini Başakşehir Güvercintepe Mahallesi’nde buldu.

Halep'ten köye, köyden İstanbul'a

Dokuz kişilik Hamit ailesi, Kobani’ye bağlı Arapşe Köyü’nden.

Aile, yedi yıl önce köyden göç ederek Halep’e gitti. Baba Bozan Hamit burada hamallık yaparak, günübirlik işlerde çalışarak ailesini geçindirdi. Ama Suriye’de yaşanan savaş yüzbinlerce insan gibi onların hayatını da değiştirdi. Savaşın Halep’te de şiddetlenmesiyle Hamit ailesi, yeniden Kobani’deki köylerine döndü. Köyde tarlalarını ekmeye, zeytin üretimine başladılar.
46 yaşındaki Bozan Hamit’in anlattıklarına göre, ekonomik durumları da iyiydi. Ama bu rahatlık çok fazla sürmedi. IŞİD, üç ay önce Kobani’ye doğru ilerlemeye başlayıp Hamit ailesinin yaşadığı köye de girince, aile apar topar kaçmak zorunda kaldı.

Bozan, “Arabamızı, traktörümüzü, malımızı mülkümüzü bırakıp kaçtık. Sadece üstümüzdeki elbiselerle geldik” diyor.
Aile, Suruç üzerinden Antep’e geçti.

Bir çadır kurarak, tarlada biber toplama işinde çalışan aile son umut olarak İstanbul’a daha önce gelen iki oğlunun yanına taşındı.

Bir dükkana sığındılar

Oğulları Bahoz ve Ferhat dört ay önce gelmişlerdi. Güvercintepe'de küçük bir dükkanda yaşıyorlardı. Bir yandan da tekstil atölyelerinde çalışıyorlardı. Baba Hamit, anne Cemile, küçük kızları Alin, küçük oğulları Muhammet ve bir çocuk annesi kızları Nadiye de aynı dükkana yerleşti. Evli bir kızları ise eşiyle Suruç’taki çadırkentte kaldı.

Aile, bu küçük dükkanda geri dönecekleri günün hayaliyle yaşıyor.

Küçük ve dar alanda; bir kanepe, bir tüp, birkaç kapkacak göze çarpıyor. Ailenin, iki oğlunun çalışması dışında bir geliri yok. Oğullarının ve çevrenin yardımıyla geçiniyorlar. Küçük tüpte yemek yapıyorlar.

Öğle saatlerinde gittiğimizde ailenin sofrası yerdeydi. Sofrada pek bir şey yoktu. Zeytin, çay, ekmek vardı. Dokuz kişilik aile sofranın başında oturuyordu. Yokluklarına rağmen Hamit ailesinin en büyük üzüntüsü, savaşta kaybettikleri yakınları. Özlemleri ise geride bıraktıkları köylerine dönebilmek. Baba Hamit “Burada perişan olduk. Zeytin hasadımızı kaldırımadan geldik” derken, anne Cemile Hese “Bir an önce köyüme dönmek istiyorum” diyor.

3 yakını öldürüldü, 3'ü hala kayıp

Anne Cemile Hese, üç kuzeninin Suriye’deki savaşta hayatını kaybettiğini, üç akrabasının ise kaybolduğunu anlatıyor. “Bir kuzenim Halep’te öldürüldü, ikisi son iki ay içinde Kobani’deki savaşta şehit oldu. Üç akrabamdan ise hâlâ haber alamadık” derken, eşi Bozan Hamit gözyaşlarına hakim olamıyor. Baba Hamit “Giden malımıza, mülkümüze, köyümüzden olmaya üzülmüyorum ama gençlerimizin ölmesine dayanamıyorum” diyor.

Anne Hamit ise şunları söylüyor:

“Şuraya bakın, burada yaşanılır mı? Köyde rahattık. Güzel bir hayatımız vardı. Durumuzu da iyiydi. Burada perişanız. IŞİD temizlensin, köyüm kurtarılırsın bir dakika bile burada durmam. Köyüme dönerim.”


Burhan Ekinci / Al Jazeera Türk

Haber Ara