Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

'İran tarihinin hatasını yapıyor'

Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatının yeni lideri Hikmet Velid, İran'ın Suriye halkının meşru isteklerini bastırmaya ortak olarak 'tarihinin en büyük hatasını yaptığını' söyledi.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-13 14:01:34

'İran tarihinin hatasını yapıyor'

Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatının geçen hafta yeni başkanı seçilen Muhammed Hikmet Velid, İhvan'ın Suriye'deki rolü, İran'ın bölgedeki etkisi ve sahadaki son durumla ilgili Al Jazeera Türk'e açıklamalarda bulundu.

Yeni lider değişikliği sonrasında yeni stratejiler belirleyecek misiniz?

Tabii ki teşkilatın stratejisinde bir yenilenme olması gerekiyor. Seçime kadar Suriye Müslüman Kardeşleri belli bir kadro ile çalışıyordu. Seçim sonrasında daha çok genç kesimden oluşan bir kadro ile yoluna devam ediyor. Bu genç kadronun teşkilatın geleceğinde aktif bir rol oynamasını istiyoruz. Taze kanların teşkilata canlılık ve enerji katmasını bekliyoruz.

Suriye Müslüman Kardeşleri’nin Suriye halkı içinde ve sahada savaşan muhalif gruplar arasında ciddi bir karşılığının ve etkisinin olmadığı iddiaları var. Bu doğru mu?

Aslında bu iddiaların doğruluk payı var. Teşkilatın Suriye içinde olmadığını söylemiyorum ancak Müslüman Kardeşler'in Suriye’nin içinde zayıf varlığının nedeni, bildiğiniz gibi baba Esed rejiminin 80’lı yıllarında teşkilata karşı açtığı savaştı. Rejim o zamandan beri muhalif sesleri duymayı reddeden diktatör bir rejimdi. Suriye’de muhaliflerin yeri ya hapis ya toprak altı ya da sürgündü. O yüzden teşkilat kadrosunun çoğu göç etmek zorunda kaldı. Bu da Suriye’de bir boşluk yarattı. Suriye’de büyük bir tabanımız olduğu gibi bir iddiamız yok, ancak devrim sonrası Suriye’nin kapıları bize tekrar açıldı. Yurt içindeki tabanımızı büyütmek ve genişletmek için çalışmalarımız var.

SMDK içinde özellikle Ahmet Carba’nın başını çektiği ekip, Müslüman Kardeşleri SMDK’yı ele geçirmekle suçluyor. Bu konuda basın açıklaması bile yaptılar. Gerçekten de böyle bir durum var mı?

Bakın ben sadece Suriye Ulusal Konseyi üyesiyim. Yalnız SMDK’da bir üye olmasam da SMDK’nın yapısını iyi bilirim. Bu ithamlar, daha önce SUK'ta (Suriye Ulusal Konseyi) da Müslüman Kardeşlere yönetilmişti. Şimdi de SMDK’da aynı ithamlarla karşı karşıyız. Oysa bunlar asılsız iddialar. SMDK’da yaklaşık 120 üye arasında, Müslüman Kardeşleri temsil edenlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez. 10 kişi nasıl oluyor da 120 kişi yönetebilir? Olur da, Müslüman Kardeşlerin vatanın çıkarı adına ortaya attığı yapıcı ve yaratıcı fikirlerden etkilenenler bize demokrasiye uygun bir şekilde destek verirler, bu ayrı mesele. Bu her hangi bir koalisyonda yer alan bir partinin doğal hakkıdır. Müslüman Kardeşler gerek SUK’da gerek SMDK’da diğer muhalifler grupların yaptığı gibi bazen ittifak kurar bazen de muhalif bir tavır sergiler, bu da bizim en doğal hakkımız.

SMDK içindeki bu güç savaşında siz nerede duruyorsunuz? SMDK içindeki bu güç merkezleri aralarındaki ihtilafların üstesinden gelebilecek mi?


Umarım ki üstesinden gelir. Unutmamalıyız ki SMDK içindeki tüm kusurlarla beraber Suriye muhalefetini temsil eden en büyük kurum. Suriye'nin güçlü bir muhalefete ihtiyacı var.

Özgür Suriye Ordusu ile ilişkiniz nasıl?


Müslüman Kardeşler, Suriye devriminin başladığı ilk andan itibarından Esed rejiminin düşmesini için çalışan her gruba desteklediğini söylemişti. Suriye rejimi, aptalca bir bakış açısıyla maalesef güvenlikçi çözümlere başvurarak devrimi sonlandırabileceğine inandı. Bu Suriye savaşının uzamasına neden oldu. Bizim ÖSO’da fiili bir katılımımız olmamakla beraber ÖSO’yu destekliyoruz. Suriye halkını zalim rejimden kurtaracak her grubu destekliyoruz.

ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyonun IŞİD ve Nusra’yı bombalaması Esed’in işine mi yarıyor?

Doğrusu, terörle mücadele adıyla kurulan bir ittifakın nasıl da Esed rejiminin terörüne göz yumabildiğini anlayamıyorum. IŞİD, Nusra Cephesi, Ahrar-u Şam veya hangi grup olursa olsun onlar Esed rejiminden daha mı fazla terör estirdiler. Esed rejimi Suriye’nin en büyük terör örgütü. Esed rejimi Suriye’de terörü icat etti. Esed rejimi olmasaydı ne IŞİD ne de Nusra Cephesi ortaya çıkardı. ABD koalisyonunun Esed rejimine saldırmaması, diğer gruplara saldırması, bu saldırıların asıl hedefiyle ilgili büyük kuşku uyandırıyor. ABD koalisyonunun bu gruplara saldırı düzenlemesi, planlı olsun olmasın, Esed rejiminin lehine işliyor.

SMDK Başkanı Hadi Bahra, Suriyelilerin ABD-Esed rejimi -İran arasında açıklanmamış bir ittifak olduğuna inandığını söylüyor. Siz böyle bir ittifakın olduğuna katılıyor musunuz?


Suriye’deki gelişmeler, gerçekten uluslararası toplumun Esed rejiminin düşmesini istemediği yönünde. Koalisyonun vurduğu veya vurmadığı hedefler buna işaret ediyor. Böyle bir anlaşma net bir şekilde olmasa bile en azından zımni bir anlaşma olduğuna ben de inanıyorum.

İran’ın Suriye politikasını nasıl buluyorsunuz? İran’a karşı Suriye İhvanı Müslimin Teşkilatı olarak pozisyonunuz nedir?


Öncelikle İran rejimi ile İran halkı arasında bir fark olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Bizim İran halkıyla aramızda bir sorun yoktur. Onlar asırlarca bu topraklarda yaşadılar, biz de öyle. Beraber yaşamayı öğrenmiştik. Ancak kesinlikle İran rejiminin Suriye politikası hakkında aynı şeyi söyleyemem. İran yönetiminin Suriye politikasının çok düşmanca bir politika olduğunu düşünüyorum. Esed’e para, silah, asker ve her türlü desteği sağladı. Bu, İran’ı Suriye halkının dökülen kanında ortak yapıyor. İran bu politikayı izlemekle tarihinin en büyük hatasını yapıyor. Komşu bir ülke halkının meşru isteklerini bastırmaya ortak olmak büyük bir strateji hatası.

Halep’te Esed Rejiminin şehri tamamen kuşatması için sadece 4 kilometrelik bir koridor kaldı. Muhalefet Halep'i de kaybederse artık hiçbir büyük kent merkezinde neredeyse kalmamış olacak. Bu başarısızlığı neye bağlıyorsunuz?

Maalesef bu tanı çok doğru. Muhalefetin askeri yapısı bir ordu mantığıyla işlemiyor. Yani orduyu yöneten tek bir akıl yok. Ordu küçük bağımsız birliklerden oluşuyor bu da aralarında koordinasyon kurmayı zorlaştırıyor. Diğer başarısızlığın nedeni de bu birliklerin aralarında güven eksikliği olmasından da kaynaklı.

Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi De Mistura’nın Esed’e sunduğu yeni planı nasıl buluyorsunuz? Esed bu planı kabul ederse siz de kabul edecek misiniz?

De Mistura’nın ortaya attığı planın aslında Esed’in kurduğu bir plan olduğuna inanıyoruz. Bu plana kuşku ile bakıyoruz. De Mistura sabah akşam halkını bombalayan bir rejimle görüşmeye geliyor. Esed tavsiyelerini De Mistura’ya sunuyor. Ve De Mistura bu tavsiyeleri üzerine bir plan kuruyor. Bu tamamen devrimi sabote etmek için yapılmış bir hamle. Yine de şunu net söyleyeyim. Biz Suriye ordusunun da kanı dâhil olmak üzere Suriyelilerin kanını durduracak ve onun meşru isteklerine yanıt verebilecek her türlü inisiyatife açığız ve kabul etmeye hazırız. Fakat bu dondurulmuş bölgeler inisiyatifi bu iki şartı gerçekleştirmiyor. Bu plan Suriye halkının beklentilerini karşılamıyor. Küçük süre için kanı akmasını durdurabilir yalnız uzun vade içinde bu plan devrimi sabote edecek.

De Mistura planının yeniliği aslında iki tarafın yönetimi arasında bir anlaşma sağlamak yerine, zeminden başlayarak küçük bölgesel çözümleri üreterek daha geniş bir çözüme ulaşabilmekti. Sizce bu strateji ne kadar yararlı olabilir?

Doğrusu, biz Esed rejiminin samimiyetine inanmıyoruz. Bu dondurulmuş bölgeler planı kısa süreliğine başarılı olabilir belki ancak rejimin daha sonra yeniden saldıracağına eminiz.

Dolayısıyla bu tür planların başarılı olacağını düşünmüyoruz. Bunlar sadece ciddi bir hastalığı olan birine ağrı kesici vermek gibi. Bu plan krizi çözmez. Silah tehdidi altında bir halk ile rejim arasında bir anlaşma sağlamak sağlıklı değil. Bir çözüm olacaksa küçük çözümlerle değil kapsamlı bir çözüm çerçevesi içinde olması gerekiyor.

Ola Karakurt / ALJAZEERA 

Haber Ara