Dolar

32,5581

Euro

34,8716

Altın

2.425,23

Bist

9.722,09

Türkiye’ye yarayacak

Yıldız Holding’in Harvard’a yaptığı 24 milyon dolarlık bağış, ‘Neden ABD?’ sorusunu gündeme getirince Ülker cephesinden yanıt geldi: Tüm insanlık için bir Türk araştırma yapacak. Örnek uygulama oluşturup Türkiye’ye taşıyacağız.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-10-08 04:28:19

Türkiye’ye yarayacak

Star'da yer alan bilgiye göre; Ülker markasını da bünyesinde barındıran Yıldız Holding’in geçen hafta Harvard’a 24 milyon dolarlık bağışı kurumsal sosyal sorumluluk gündeminin zirvesine oturdu. Koç Holding Yönetim Kurulu Ali Koç’un ‘Sosyal sorumluluğun oscar’ı diye tanımladığı bu büyük bağış sonrası Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in başında bulunduğu Genetik ve Kompleks Hastalıklar Laboratuvarı, 10 yıl boyunca Sabri Ülker Center adıyla anılacak. Akademik camiaya uzak çevre Gökhan Hotamışlıgil ismini ilk kez 2013’teki Vehbi Koç Vakfı Ödül töreninde duymuştu. Harvard’daki çalışmaları sırasında, ‘diabete yol açan gen’ keşfini yapan Hotamışlıgil ve ekibi bu alandaki yaygın görüşü yerle bir etti ve yeni bir tedavi yaklaşımının da önünü açtı.

2007’de Amerikan Diyabet Vakfı’dan aldığı olağanüstü bilimsel başarı ödülünü alan ilk Türk araştırmacı... Kimilerine göre de ‘Nobel’i almaya’ en yakın Türk... 24 milyon dolarlık bağış haberinin duyulmasının ardından özellikle sosyal medyadan ‘bağış neden ABD’ye’ tarzında eleştiriler gelmişti. Ali Ülker bu eleştirilere Boston’dan yanıt verdi: “Bilim evrenseldir. Tüm insanlığın sağlığı için bu laboratuvarda bir Türk profesör araştırmalar yapacak. O nedenle Harvard’ı seçtik. Burada örnek bir uygulama oluşturmak ve sonra bunu Türkiye’ye taşımak istiyoruz.”

Ardından da söze Gökhan Hotamışlıgil girdi ve şunları söyledi: “Ayrıca gözden kaçırılan bir nokta daha var, bu bağış Amerika’da ki bir Türk araştırmacıya yapıldı. Bir Türk araştırmacıya ve onunla birlikte çalışan Türk bilim insanlarının da var olduğu bir ekibe yapılan bir bağış bu.”

Ömrü 10 yıl uzatacak adım

Harvard’daki bağış seremonisinden bir gün sonra soruları yanıtlayan Hotamışlıgil “Laboratuvardaki çalışmalar sokaktaki insanı nasıl dokunacak? Konuştuğumuz, sizin geliştireceğiniz mucize bir ilaç mı?”şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi: “Tabi ki bir anda 200 kiloluk birini bir atlet haline getiremeyiz” diyor ve ekliyor; “Yaşam süresi ile sağlıklı yaşam süresi arasındaki oranı dengeye oturmak üzerinde çalışıyoruz. Kan basıncındaki küçük bir değişiklik bile 10 yıl ömrü uzatmak anlamına geliyor.” Ardından da çarpıcı bir bilgiyi paylaşıyor: “Beynimiz üç şeye kilitlenmiş: Yeme, üreme ve emzirme. Beynimizdeki genlerin üçte biri yemek yeme üzerine kodlanmış vaziyette. Önemli bir mekanizmayı buluyoruz ama değişimi gerçekleştirmek çok güç bir süreç. Ama bu yolu açabilirsek, riski çok düşük olan şeylerin insanlarca kullanılabilmesini sağlayacağız.”

Harvard’da Sabri Ülker Merkezi kurulmasına dönük proje fikri Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’e ait. Merkez başta obezite olmak üzere kronik metabolik hastalıkları önlemek için Harvard’a 24 milyon dolar bağışladı. Kompleksin adı Sabri Ülker Merkezi oldu.

Tarladan gelen her şey sağlıklı değil

Gökhan Hotamışlıgil’le ilk kez Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Vakfı aracılığıyla bir araya geldiklerini söyleyen Ali Ülker, “SÜGAV’da ‘diyabet çikolata gibi yeni ürünler üretmemiz sağlık açısından ne kadar doğru’ gibi konularla ilgilenen bir Bilim Kurulu var... SÜGAV bizim için bu anlamda çok büyük önem taşıyor” dedi. Ardından son yılların popüler konusu ‘organik gıda’ konusuna dikkat çekti: “Tarladan gelen herşey organik değildir. Aslına bakarsanız sanayi çoğu zaman töhmet altında kalıyor. Halbuki sanayide üretilen ürünler bence daha sağlıklıdır, çünkü içindeki her şeyin miktarı ve kullanılan maddelerin uyumu kontrol edilir.”

Prof’tan ilkokul diploması istediler

“Türkiye’de bilimin gelişememesinin nedeni ekonomik değil” diyen Gökhan Hotamışlıgil, başından geçen ilginç bir olayı da şöyle aktardı: “Türkiye’de bilimsel ekosistem oluşmuyor çünkü üniversite içinde bir hiyerarşinin parçası olarak çalışıyorlar. Örneğin YÖK, bir özel üniversitenin mütevelli heyetine girmek için beni 6 ay inceledi. Bir düşünün, ilkokul diplomamı bile istediler. Harvard’a gelmişsin, Prof. olmuşsun, ara ki bulasın... Yani bürokrasi, hiyerarşi bu durumda...”

Haber Ara