Dolar

32,5881

Euro

34,8083

Altın

2.419,42

Bist

9.645,02

Dünya'nın geleceği tartışılıyor

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-09-02 09:49:16

Dünya'nın geleceği tartışılıyor


Uluslararası Üniversiteler Konseyi Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu’nun Slovenya Dışişleri Bakanı Sayın Karl Erjavec’in resmi davetlisi olarak katıldığı,birçok devlet başkanı, başbakan, dışişleri bakanı, bakanlar, bilim adamları, akademisyenler ve ekonomistlerin katılımıyla her yıl 1 ve 2 Eylül tarihlerinde gerçekleşen Uluslararası Bled Stratejik Forumu başladı.

Foruma katılan Azizoğlu,“Slovenya gibi Avrupa’nın küçük bir ülkesinin küresel yüksek elit katılımla böylesine etkilibir organizasyonu gerçekleştirdikleri ve gezegenimizin akademik, politik, ekonomik ve diplomatik sorunlarını tartışma ve sorun çözücü imkânlar yaratacak stratejiler üretme imkânıyaratıldığı için başta Dışişleri Bakanı Sayın Karl Erjavec olmak üzere tüm organizasyonu yapanları tebrik ediyorum” dedi.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Gezegenimizin kıtalar arası kültür, inanç, kavram ve değerlerinin çatışma vesilesi olmasının nedeni, güçlünün zayıfı asimilasyona zorladığı ve kazanımlarını gasp ettiği günümüzde, bu tür çalıştay ve konferanslar aydın, entelektüel insanların fikir ve çözüm üreterek dünyamızın küresel barış ve hoşgörü kültürüne alışmasını ve uygulama zemininihazırlar. Kıtalar arası coğrafi uzaklık doğal olarak kültürel farklılıklarda yaratıyor. Aslındadoğu ile batı arasında özelliklede İslam coğrafyasını ele aldığımızda kültür, inanç, değer, kavramyâda yaşam biçiminde hemen, hemen hiçbir ortak alan yoktur. Bunu zorlamanın anlam ve kazanımı sadece doğunun batıya asimile olması anlamını getirir. Bu çağdaş, medeni veya uygarlıkla bir bağlantı kurulamayacak bir projeden başka bir anlam ve neden teşkil edemez ve gerçekleşmesi hayalden öteye gidemez” şeklinde görüşlerini ifade etti.

Orhan Hikmet AZİZOĞLU, “O zaman olması gereken kıtalar arası coğrafi uzaklık,kültürel ve medeniyetler arasında kuracağımız hoş görü anlayış ve uygulamalarıyla, toplumları ayrışma yerine yakınlaştırma imkânıbulabiliriz. Güçlü toplumların yâda ulusların ekonomik, politikyâda diplomatik kazanımları için zayıf toplumları emperyalist düşünce ve uygulamalarla kültürel, değer, kavramlarında asimile etmek, ekonomide tüm kazanımlarını gasp etmek, diplomatik alanda hiçbir üstünlükhakkı olmadan kendisine bağımlı yapmak ve tüm bunları hayata geçirebilmek için kendisinden çok, çok uzaklarda bulunan ülke yönetimlerine demokrasi, evrenselhaklar, çağdaşlık, uygarlıkla hiçbir anlayış ve uygulamaları olmayan tek özelliği efendisine katıksız itaat eden taşeron faşist yönetimler getirerek, toplumların tüm kazanımlarını gasp etmek, politikalarından vazgeçerek zorbalığın değil evrensel ve insani yapılanmalara destek vermesi gerekmektedir.Takdir edeceğiniz gibi bunun adı medeniyet değil haksız kapital kazanımlar için hiçbir kültürel, ekonomik, siyasi ve inanç bağı olmayan kendi coğrafyalarından çok uzaklarda bulunan zayıf toplumlara bunları reva gören toplumlar orta çağın karanlık dehlizlerinde kalmış, medeniyet, uygarlık ve en önemliside insanlık sınavına tabi tutulduklarında 0 not alacakları aşikâr toplumlardır” dedi.

“Yaşadığımız gezegen, üzerinde yaşayan tüm varlıkların ortak mal varlığıdır. İnsan olarak yaratılan varlık da bir mahlûkattır, hayvanda bir mahlûkattır ve yaşadığımız gezegenin her koşulda eşit ortağıdır. İnsanlarırenk, ırk, din, kültür, ekonomik ve sosyal alanları ile farklılaştırmak ve güçlüyü gezegenimiz üzerinde daha çok hak sahibi yapmak devrini bir daha geri dönmemek üzere kapatmalı tarihin çöplüğüne atmalıyız. Zamanmedeni, çağdaş, uygar ve tüm evrensel hak ve özgürlüklere eşit sahip toplumlar yaratabilir ve gezegenimizi hoş görünün egemen olduğu barış, huzur ve yaşanır geleceğinde emin olduğumuz bizim gezegenimiz olmasını sağlayabiliriz” diyen Azizoğlu, “Yakın tarihi analiz ettiğimizde batı toplumları doğu toplumlarını kültür ve inançta asimile etme, ekonomidesömürme, diplomaside ve küresel politikada çıkarlarına alet etme, askeri güçlerini kendi amaç ve güvenliği için kullanma dışında nasıl bir ilgi ve katkı sundu? Doğu toplumlarında bir kişi çıkıp beni mahcup ederek tersini tespit ve ispat edebilir mi?Asla edemez. Benim ülkem Türkiye, İslam coğrafyasının devlet geleneği olan askeri, ekonomik, politik, diplomatik ve stratejik en güçlü batı toplumlarının müttefiki Avrupa ve Asya için stratejik önemi tartışmasız olan Türkiye’yi kısaca analiz edelim. Çok uzun yıllar askeri ve ekonomik gücümüzle batılıların sınır muhafızlığını yaptık. Karşılığında çok büyük ahde vefa ve insani duruş sergileyerek bizi Avrupa Birliği üyeliği kapısında bekletiyorlar, yer altı kaynaklarımızı bile kullanamıyoruz, petrolümüz var çıkartmak için icazet lazım, uranyumumuz var lakin çıkartma yetkimiz yok, dünyanınen zengin bor madeni yataklarına sahibiz, fakat kullanma yetkimiz yok, dünyada üretilen fındığın üçte ikisini biz üretiriz, fiyatını Frankfurt belirler, üniversitelerimiz, akademikiçerik, kampus fiziki ve teknolojik yapısı yetişmiş dünya çapında küresel akademik bilgi ve donanıma sahip akademisyenlerimiz, bin kişiye düşen profesör sayımızla dünyanın ilk onunda olan üniversitelerimizle biz kendi çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde söz sahibi değiliz. Benim ülkemin içinde bulunduğu coğrafyanın yükseköğretiminin yapılanması için Amerika’da yılda 2100 toplantı ve konferanslar yapılır, kararlar alınır, bize de uygulama görevi verilir. Bizim tepki ve reaksiyonlarımız bu haksız ve zorba yapılanma ile uygulamalaradır. Bled Platformu benzeri küresel toplantılar bu yozlaşmış çağdışı sistem ve uygulamalara çözüm üretme imkânı verdiği için desteklenmeli ve daha çok katılım sağlanarak küresel sorunlara çözüm üretme imkânı sağlayabiliriz”şeklinde görüşlerini ifade etti.


Haber Ara