Dolar

32,5827

Euro

34,7912

Altın

2.508,22

Bist

9.693,46

Müslüman boğazından geçecek gıdaya vize sormalı

Günümüzün en önemli sorunlarından birisi yediklerimiz ve içtiklerimizdir. Dinimiz yediklerimize nasıl bakıyor; tüketicilerin nelere dikkat etmesi gerektiğini İlahiyatçı yazar Dr. Yüksel Çayıroğlu anlattı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-07-03 18:04:52

Müslüman boğazından geçecek gıdaya vize sormalı

Çayıroğlu, “Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede yerde ve gökte bulunan bütün varlıkları insan için yarattığını ifade etmiştir. Fakat Allah cc birçok ayeti kerimede de insanlar için yaratmış olduğu ve onlara rızık olarak ihsan ettiği yiyecek ve içeceklerde, helâl ve temiz olanları yemelerini de emretmiştir. Bu yüzden Müslümanlar boğazlarından midelerine inecek her bir gıdaya vize sormalı ve yediklerinin helâl olup olmadığına dikkat etmelidir” dedi.



D. Ali Bulut'un Röportajı

Kur’an-ı Kerim helal tüketimle ilgili neler emrediyor? Meşru dairede yer alan ve insanlığın istifadesine sunulan nimetler neler. Kısaca meşru daireyi çizer misiniz?

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede yerde ve gökte bulunan bütün varlıkları insan için yarattığını ifade etmiştir. Farklı ayet-i kerimelerde de insanlara ihsan ettiği nimetlerden numuneler sunmuştur. Nihayet bazı ayet-i kerimelerde de mubah ve helâl dairesine bir sınır getirerek bizim için haram kılınan yiyecekleri açıklamış ve bunlardan uzak durmamızı emretmiştir. Helal gıdaya geçmeden önce, öncelikle helal- haram nedir onu ortaya koymak lazım. Sözlükte, mubah, meşru, caiz, serbest olma ve ruhsat verme gibi manalara gelen helâl, fıkıhta, mükellefin yapıp yapmamada serbest bırakıldığı, ne yapılmasına ne de terk edilmesine herhangi bir günah terettüp etmeyen, kısaca dinen yapılması serbest bırakılan fiilleri ifade eder.

Kur’ân ve Sünnet’te bazı şeylerin helâl kılındığı açıkça bildirilmiştir. Fakat din âlimleri, “Eşyada asıl olan, mubah olmadır” kaidesinden hareket ederek, bir nesnenin veya bir fiilin haram kılındığına dair bir delil mevcut olmadığı sürece, söz konusu şeyin helâl olacağını ifade etmişlerdir. Buna göre, dinde haram olduğu belirtilmeyen bütün varlıkların helâl olduğu anlaşılmaktadır. Zaten yeryüzünde bulunan nimetlerin tamamının insanlar için yaratıldığını bildiren pek çok ayet-i kerime de buna delâlet etmektedir. Şu halde helâl dairesinin, harama ihtiyaç bırakmayacak ölçüde geniş bırakıldığı da anlaşılmış olur.Haram ise, mükelleflerden kesin ve bağlayıcı olarak terk edilmesi istenilen fiillere denir. Haramın liaynihi (bizzat zatından dolayı) ve ligayrihi (başka bir sebepten dolayı) olmak üzere iki çeşidi vardır. Örnek vermek gerekirse leş, domuz ve kan gibi yiyecekler liaynihi haram kategorisi içinde yer alırken, izinsiz yere veya aldatarak alınan mal ise ligayrihi harama girmektedir. Çünkü buradaki haramlık izinsiz alınan malın bizzat kendisinden değil, onun elde ediliş şeklinden kaynaklanmaktadır.

Haram Kılınan Yiyecekler Helallerin Yanında Çok Azdır

Hocam, Meşru dairenin genişliğinden bahsettiniz, biraz açar mısınız?

Meşru dairede yer alan ve insanlığın istifadesine sunulan nimetler insanı harama düşürmeyecek ölçüde geniştir. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) bir dualarında: “Allahım helâl nimetlerinle benim gözümü, gönlümü öyle doyur ki harama dönüp bakmayayım.” buyurmak suretiyle helâl daireyle iktifa etmenin önemine işaret etmiştir.Hakikaten haram kılınan yiyecek ve içecekler düşünüldüğünde, helâl olanların yanında bunların çok daha az olduğu görülür. Meselâ, Allah, domuzu yasaklamış; ancak koyun, keçi, inek, deve gibi evcil hayvanların yanında birçok yabanî hayvan etini de helâl kılmıştır. Aynı şekilde sarhoş edici içkilerin haram kılınmasına karşılık, insanın istifade edebileceği çok sayıda içeceğin mubah olduğu görülür.

Her Gıda Helal Değildir, Helal Gibi Görünen Çok Haram Gıda Var

Helal gıdaya gelirsek, helal gıda ne demektir?


Helâl gıda terimiyle, kendisi hakkında dinî bir yasağın söz konusu olmadığı ve yenilip içilmesi serbest bırakılan her türlü yiyecek ve içecek kastedilmektedir. İslâm’da haram kılınan gıdalar sınırlı sayıda ve belirli olduğu için, haram olduğuna dair bir delilin bulunmadığı bütün gıdalar helâl olarak tanımlanmıştır.Fakat burada şu hatırlatmanın yapılmasında fayda mülahaza ediyoruz: Bir yiyecek veya içeceğin haram kılınmamış olması onun helâl olmasına delâlet etse de; aynı zamanda böyle bir gıdanın helâlliği için muhteviyatında haram bir madde bulundurmaması da şarttır. Özetle helal gıda tümüyle İslâmî kurallara uygun olarak hazırlanan gıdayı ifade eder. Daha geniş bir açıklamayla; bitkisel, hayvansal, kimyasal ya da mikrobiyal kaynaklı olsun, gıda ürünlerinin; hammadde, işlem yardımcı maddeleri, bileşenleri, katkı maddeleri, işleme metotları, işletme koşulları ve dahi ambalajlarının İslâmî kurallara uygunluğunun ifadesidir. Örneğin, eğer ürünün içine katılan bazı katkı maddeleri haram içeriyorsa, kan, leş, domuz gibi; ya da et ürünüyse kesimin helal olması gibi; yine gıda ve içeceklerin bünyesine alkol katılması gibi etkenlerde ürünü haram yapar. Yani ürün bitkisel ise tarladan çatala, et ürünü ise haram kılınan hayvanların dışında, beslenmesi ve kesimi helal yolardan olmalıdır. İçeceğin ise hem kendisi hem de bünyesinde barındırdığı maddeler meşru olmalı, bünyesinde alkol ve sarhoş edici veya kan domuz, leş gibi katkılar olmamalıdır. Haram Lokma, Fesada Açık Bir Toplum Vücuda Getirir

Helâl gıda talebinin öneminden bahseder misiniz? Neden helal yemeliyiz? Dinimizde helal gıda aramanın zorunluluğu nedir?


Öncelikle belirtmek gerekir ki, Allah (cc) Bakara Süresi’nde, “Ey insanlar! Yeryüzünde olan bütün nimetlerimden helâl ve temiz olması şartı ile yiyiniz,” ayet-i kerimesinde ve bunun gibi pek çok ayet-i kerimede helâlle beslenmeyi emretmiştir. Konuyla alâkalı âyet-i kerîmelerden anlaşıldığı kadarıyla, Allah’ın insanlar için yaratmış olduğu ve onlara rızık olarak ihsan ettiği yiyecek ve içeceklerde, helâl ve temiz olanlar bırakılarak, haram ve pis olan gıdalardan istifade edilmeye kalkışıldığında, Şeytan’ın yoluna girilmiş olur. Şeytan’ın yoluna girildiğinde de takva dairesinden uzaklaşılmış, kendisine karşı şükredilmesi gereken nimetlere nankörlük edilmiş, ubudiyetin dışına çıkılarak haram irtikâp edilmiş olur ki neticede Allah’a imanın gereği de yerine getirilmemiş olur. Böyle bir akıbetin gerek fert, gerekse toplumda ifsadın baş göstermesine sebebiyet vereceği, neslin bozulacağı, günah ve fesada açık bir toplum vücuda getireceği muhakkaktır. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, helâl gıda talebinin her Müslüman için yerine getirilmesi gereken önemli bir vecibe olduğunu beyan etmiştir.

Beki hocam, haramla beslenmenin, haram gıda yemenin uhrevî zararları nelerdir?

Cenâb-ı Hak, Mü’minûn Suresi’nde şöyle buyurmuştur: Siz ey peygamberler! Helâl ve hoş şeylerden yiyip için, makbul ve güzel işler işleyin! Zira Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim.” Bu âyet-i kerîmede peygamberlere ve onların şahsında bütün müminlere hitaben, helâl ve hoş rızklardan yemeleri ve sonra da salih ameller işlemeleri emredilmiştir. Ancak helâl rızık yeme emrinin salih amelden önce gelmesi gösteriyor ki, salih amelde bulunabilmek, helâl rızıkla beslenmeye bağlıdır. Demek ki, haramlarla beslenen, haram gıda yiyen bir insanın amelleri de salih olmaz.

Etin Helal Olması İçin Şeri Usullere Göre Kesilmesi Şarttır

Hiç şüphesiz günümüzde Müslümanların gıda konusunda en çok sıkıntı yaşadıkları alanların başında et ürünleri gelmektedir. Burada parantez açarak konuyu biraz açmak isterim. Kur’ân-ı Kerim’de dört farklı ayet-i kerimede, domuzun, meytenin, kanın ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanın haram kılındığı bildirilmiştir. Leş ve murdar sözcükleriyle karşıladığımız meyte, ya boğazlanmadan kendiliğinden ölmüş ya da İslâmî usullere göre kesilmeden öldürülmüş hayvan demektir. Dolayısıyla bir hayvanın etinin helâl olması için, onun şerî usullere göre kesilmesi şarttır. Buna göre eti helâl olması için kesim esnasında riayet edilmesi gereken şartlar şunlardır:

Kesimi yapan kimsenin Müslüman veya ehl-i kitaptan olması gereklidir. Dolayısıyla müşrik ve kâfirlerin kestikleri hayvanların yenilmesi caiz değildir. Kesilen hayvanın helâl olması için onun çene altıyla boynun göğse birleştiği yer arasından boğazlanması ve boğazlama esnasında da hayvanın iki ana şah damarıyla yemek ve soluk borularının kesilmesi gerekir. Hanefi mezhebine göre bu dört organdan en az üçünün kesilmesi gerekmektedir. Buradaki maksat hayvanın en az acı çekerek ve en kısa sürede can vermesi ve kanın da vücuttan hızlı bir şekilde ve maksimum miktarda boşaltılmasıdır. Fakat bazı yerlerde hayvanların kesiminde maalesef elektrik şoku verme ve tabancayla öldürme gibi farklı usullerin kullanıldığını biliyoruz. Bu usulleri tatbik eden kimse kim olursa olsun söz konusu hayvan yenmez. Kesimden önce besmele çekmeli ve hayvanı “boğazlama usulüyle” kesmelidir. Aksi takdirde hayvan murdar olmuş sayılır. Ancak ülkemizde kesilen hayvanların tamamının böyle bir hassasiyetle kesildiğini söylemek oldukça zordur. O hâlde Müslümanlar, mümkün olduğu kadar aldıkları et ve et ürünlerinin helâl olup olmadığını araştırmalıdırlar.

Haram Yiyenin Kırk Gün Namazı ve Duası Kabul Olmaz

Hadis-i şeriflerde haramla beslenmenin dünyevî ve uhrevî bir kısım zararlarına dikkat çekilmiştir. Mesela bir yerde Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helâlden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.” (Buhârî, Büyû 7) buyurarak, insanların aldığı şeylerin helâl veya haramlığına dikkat etmemelerinin ahir zaman fitnelerinden birisi olduğuna dikkat çekmiştir. Haram yiyen, haram içen ve haram giyen bir insanın duasının ve hac ibadetinin kabul edilmeyeceği de Efendimiz’in ikazları arasında yerini almıştır. Konuyla ilgili Deylemi’nin İbn Mes’ud’dan rivayet ettiği bir hadis ise şöyledir: “Kim haram bir lokma yerse, Allah onun kırk gece namazını ve kırk sabah da duasını kabul etmez. Haramın besleyip büyüttüğü her et için en layık olan yer cehennemdir. Muhakkak haramdan bir lokma bile eti besleyip büyütür,” hadîs-i şerîfi de helâl lokmayla beslenmenin ne derece ehemmiyetli olduğunu çarpıcı bir şekilde beyan etmektedir. Son olarak İmam Gazzâli, Mevlana, İbn Haldun ve Şah Veliyyullah gibi büyük zatların haramların insanın karakter ve ahlâk yapısı üzerinde negatif bir kısım tesirlerinin olacağına dair pek çok ikazlarının bulunduğunu da ifade etmek gerekir.

MİLLİ GAZETE

Haber Ara