Dolar

32,5453

Euro

34,8786

Altın

2.430,05

Bist

9.645,02

Muhafazakar Düşünce Dergisi'nin son sayısı çıktı

Türkiye son on yıldır her alanda muazzam bir değişim içinde. Fakat bu de-ğişim, bir vakitler olduğu gibi eskiyi yıkan, gelenekseli berhava eden, kadim değerleri bir kalemde silen bir yenilenme değil. Gecekondu tarzı bir değişim değil. Bu değişim kökü mazide olan sağlam ve esaslı bir değişim. Bu deği¬şim, bu ülkenin vazgeçilmez sabitelerine bağlı bir yenilenme. Gelenekseli as¬rın idrakine uygun bir şekilde yeniden üreten, yeniden okuyan ve yeniden yorumlayan bir yenilenme.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-15 11:46:25

Muhafazakar Düşünce Dergisi'nin son sayısı çıktı

Muhafazakar Düşünce Dergisi olarak bu muazzam değişim hamlesinin kültür ayağında önemli bir misyon üstlendik. Esaslı katkı sağladık. Düşünce dünyamızı, unutulmuş değerleri gündeme getirmek suretiyle yeniden hare-kete geçirdik. Önemli telif eserler yayınladık; önemli tercümeler yaptık. İrfa-nımızın sabitelerini yeniden keşfettik. Pergelin sabit ayağı neyi işaret ediyorsa biz de onlara yöneldik. Onları yeniden okuduk, yeniden yorumladık ve ka-muoyunun bilgisine sunduk. Bir vakitler halının altına süpürülen, gör-mezden gelinen, dudak bükülen değerlerimizi günyüzüne çıkardık. Gündeme getir¬dik. Şunu gördük ki, unutulmuş değerlerimize dönük gizli bir talep varmış. Bir susamışlık varmış. Siz değerli okurlarımızın yayınlarımıza olan ilgisi yap¬tığımız işin ne kadar önemli olduğunu gösterdi bizlere. Sizlerin bu talebi de¬vam ettiği müddetçe daha nice on yıllara erişeceğimizden kuşkumuz yok.

Son sayılarımızda kadim medeniyetimizin son yüzyıldaki işaret taşları olan düşünürlerimizi gün ışığına çıkarıyoruz. Bu sayımızla birlikte üç sayılık serimizi tamamlamış olacağız. Çok önemli bir işe aracılık ettiğimizi düşünüyoruz. Yeni Türkiye inşa edilirken mutlaka yararlanılması gereken isimleri, esaslı düşünce¬leriyle birlikte yetkin yazarların katkılarıyla sunuyoruz. Öyle olduğu için de siz değerli okurlarımızdan büyük beğeni görüyoruz. Dergilerimiz kısa zamanda tükeniyor. Sizler talep ettikçe bizler arzetmeye devam edeceğiz.

Bu sayıda Ahmet Cevdet Paşa, Necip Fazıl Kısakürek, Erol Güngör, Ali Fuat Başgil, Cemil Meriç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Mehmet Akif Ersoy gibi isimlerin Türkiye muhafazakârlığına etkilerini değerlendireceğiz.
Bedri Gencer’in ufuk açıcı çalışmasıyla ele aldığı Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı’nın son dönemlerine damgasını vurmuş önemli devlet ve fikir adamlarındandır. Gencer’e göre Ahmed Cevdet’in çağdaş Türk muhafa¬zakâr düşüncesi üzerindeki etkisi, epistemolojikten ziyade ontolojik faktörle açıklanabilir. Cevdet’in muhafazakârlığı, modernleşme sürecine karşı bir İs-lâmî aktivizm ile kendini gösterir. Mecelle’yi hazırlayan komisyonun da başkanı olan Cevdet’in temsil ettiği muhafazakârlık, genel anlamda ütopya-cılık ve devrimciliğe karşı bir tutumu simgeler.

Mahmut Akın “geçtiğimiz asrın en önemli şairlerinden birisi olmasının yanında, Türkiye'de muhafazakâr siyasal kültürün önemli bir kanaat ön¬deri” olarak tanımladığı Necip Fazıl’ı “Muhafazakâr Siyasal Kültürde Bir Sembol Olarak Necip Fazıl” başlıklı çalışmasıyla inceliyor. Muhafazakâr si¬yasal kül-türde Necip Fazıl'ı önemli bir sembol haline getiren etkenlerin ba¬şında onun uzun yıllara dayanan mücadelesi gelmektedir. Düşüncesindeki karşıtlıkların mücadelesinde pratiğe dönüşmesinin ve özellikle de cesareti¬nin “Üstad Necip Fazıl” haline gelmesinde önemli bir yeri vardır. Pek çok insanın sessizliğe kaçtığı/kaçırıldığı bir ortamda O, cesaretiyle öne çıkmış, inandığı fikirlerden geri adım atmamıştır. Necip Fazıl'ın siyasal kültüre önemli bir etkisi de milliyetçilik ile İslam arasında kurmaya çalıştığı bağdır. Her ne kadar Türkiye’de siyasal anlamda muhafazakârlık ve milliyetçilik arasında bir ayrışmanın varolduğu söylense bile Milliyetçilik, hâlâ Türki¬ye'de sağ siyasetin önemli unsurlarından birisidir ve muhafazakâr kesimde bir karşılığı vardır. Türkiye'nin modernleşmesi serüveni boyunca milliyetçi¬lik; ırk, dil ya da kültür temelinde tanımlanmış ve siyasal alana bu çerçevede yansımıştır.

Faruk Karaaslan ve İbrahim Nacak tarafından hazırlanan “Erol Güngör Düşüncesinde Muhafazakâr Temalar” çalışma düşünce dünyamızın önemli isimlerinden Erol Güngör’ü muhafazakârlık perspektifinden değerlendiri¬yor. Son dönem çalışmalarında milliyetçi bir çizgiden muhafazakâr bir çiz¬giye kayan Güngör’ün muhafazakâr duruşu toplumsal değişim karşısındaki tavrı özelinde değerlendirilebilir. Ancak Onun muhafazakâr düşünceye kat¬kısı sadece değişim konusundaki görüşleri ile sınırlı değildir. Onun tarih şuuruna verdiği önem, kültür meselesini ele alışı, ideal aydın tipolojisi, dini değerleri merkeze alması ve milletin menfaatini temele alan sosyal bilim ça¬bası muhafazakâr düşünceye katkıları olarak değerlendirilebilir.
Fahri Yetim tarafından hazırlanan Ali Fuat Başgil, Türkiye’de muhafa-zakâr düşünceyi etkileyen özgün isimlerden biridir. Türkiye muhafazakârlı-ğının liberal kanadını temsil eden Başgil, Cumhuriyet Devrimiyle yeni açı-lımlara yönelen Türkiye modernleşmesini tabii seyri içinde kültürel duyarlı¬lık ve düşünsel tutarlılıkla değerlendirerek Türkiye toplumunun bu süreçte karşı karşıya kaldığı sorunlara sağlıklı çözüm önerileri sunmuştur. Düşünce hayatımızdaki önemi muhafazakârlık ile liberalizmi “ahlaki bir düzen” ara-yışı etrafında buluşturma hedefine dönük çabalar ekseninde görülen Ali Fuat Başgil, gerek bu alandaki teorik önerileriyle, gerekse bu hedeflerin ta¬hakkuk ettirilmesine yönelik eylemsel tavırlarıyla dikkati çeken muhafa¬zakâr isimlerden biri olmuştur.

Bu sayımızda Cemil Meriç ile ilgili iki makalemiz mevcut. Bunun nedeni iki makalenin birbirini tamamlaması. Birinci makalemiz Mustafa Acar ve Hatice Bıyık’a ait. Yazarlarımız tarafından “Türkiye’de Muhafazakâr Dü-şüncenin Ruhu: Cemil Meriç” başlığıyla ele alınan Meriç, düşünce dünyamı-zın önemli fikir işçilerinden. Çalışmada Meriç, kendi tarihine ve kültürüne yabancılaşmadan, Doğuyu da Batıyı da tanıyarak, kendi köklerimizden beslenerek ilim ve irfan üretme düşüncesinin bayraktarı olarak tanıtılmak-tadır. Cemil Meriç hem Batı hem de Doğu medeniyetleri ve kültürleri üze¬rinde ısrarla durmaktadır. Ona göre insan zihninin yarısı Doğu, yarısı Batı’dır. ‘Işık Doğudan Gelir’ ilkesi gereğince Doğu, asırlarca Batı’yı besle¬miş ve şekillendirmiştir. Dolayısıyla bu iki dünyadan birini anlamak, kaçı¬nılmaz bir şekilde diğerini de anlamayı gerektirmektedir.

Adem Palabıyık ve İbrahim Keskin tarafından “Muhafazakârlıktan Me-deniyet’e: Cemil Meriç” başlığıyla hazırlanan çalışma farklı bir Cemil Meriç okuması yapmakta. Meriç’in, geleneği korumanın yanında onu dönüştürme çabası, onu kendine has bir düşünür haline getirmiştir. Meriç’e göre gele-nekçilerin Batı’ya karşı takındıkları reddiyeci tutumun yerine, Batı’dan ka-zanılanların “yerlileşmesi” ya da “yerlileştirilmesi” daha faydalı bir yakla-şım olacaktır. Meriç’in, çalışmalarındaki Batı eleştirileri salt medeniyet kay-gısıyla yapılmış eleştiriler değildir, O söz konusu eleştirileri yaparken batı-lılara benzememe gayesi de güderek bu eleştirileri yapmıştır. Geleneğin ye-niden canlanmasını, bir öze dönüş gibi algılayan Meriç, bu anlamda muha-fazakâr düşüncenin merkezinde konumlanmış gibi görünmektedir. Lakin Meriç’in muhafazakârlığındaki farklılık aynı onun medeniyet anlayışının farklılığından da kaynaklanmaktadır. Meriç’e göre Medeniyetin büyümesi demek kendi kendini tayin etme, kendi kendini biçimlendirme imkânlarının gittikçe artması, toplum değerlerinin manevileşmesi, aygıt ve tekniklerin sa-deleşmesi demektir.

Besim Dellaloğlu’nun “Muhafazakârlıkla Modernleşmeciliğin Kavşa-ğında Türkiye: Tanpınar ve Narmanlı Han” başlıklı çalışması Narmanlı Han üzerinden eleştirel bir değerlendirme yapmakta. Dellaloğlu’na göre bugüne kadar yaptığımızdan çok daha derinlikli, ayrıntılı, eleştirel ama anlayışlı bir modernleşme okumasına ihtiyacımız var. Ahmet Hamdi Tanpınar, ülke-mizde sadece edebiyatçı kişiliğiyle değil, aynı zamanda entelektüel duru¬şuyla çok önemli bir isimdir. Hem geleneğe olan saygısıyla hem evrensel kültüre olan merakıyla öne çıkmış ve yaşadığı dönemde kendi ifadesiyle “sükût suikastı”na uğramış bir düşünürdür. Dellaloğlu Türkiye’nin ilk mo¬derni, yani hem Türkiyeli, hem de dünyalı olarak tanımladığı ve Türkiye’de bir Rönesans inşa etmeye çalıştığına iddia ettiği Tanpınar’ın adının bir Ens¬titü ile yaşatılması gerektiğini belirtmektedir.
Afra Dayı tarafından ele alınan Peyami Safa, hem romancılığıyla hem de Türkiye muhafazakârlığına katkısıyla önemli bir isimdir. Sayıları oldukça fazla olan gazete ve dergi yazılarından ziyade romanları sayesinde dönemi-nin düşünce dünyasının en etkili isimlerinden birisi olmuştur. Safa’nın “ta-rihin sürekliliğine” ve -zaman dünden yarına akarken- “bugüne” yaptığı vurgu hep devam etmiştir. Ona göre geçmiş, bugün içindeki varlığıyla de-ğerlidir. Muhafazakâr düşünceyle uyumlu olarak Safa da bugünü önceler. Safa’ya göre Doğu-Batı çatışmasını ortadan kaldırmanın tek yolu sentezdir. Bu sentez düşüncesi Peyami Safa ile birlikte diğer Türkiye muhafazakârları tarafından da işlenmiştir. Dayı’ya göre Safa İnsanlığı pozitivizmin çıkma-zından kurtulmaya kendi içindeki, ruhundaki değerlerin farkına varmaya çağırmıştır. Tek bir kurtuluş yolu vardır: Birbirinden ayrı iki dünya oldu¬ğunu zannettiğimiz Doğu ve Batı’nın aslında bir olduğunun farkına varmak; Doğunun içindeki Batıyı ve Batının içindeki Doğuyu uyandırmak; insanın ancak ruhuyla ve bedeniyle bir bütün olabileceğini, kâinattaki her şeyin in-sanlıkla bir bütün teşkil ettiğini kabul etmek.

İsmet Emre tarafından değerlendirilen Mehmet Akif, ötekileştirme ve aşağılık kompleksi yaratmaya yönelik her türden saldırıya karşı meydan okuyan bir figür olarak öne çıkmaktadır. Batıcı, entegrist, milliyetçi ve sol aydınların aksine dönemin öteki İslamcılarında olduğu gibi Akif de Batı kar-şısındaki konumunu kendini bütünüyle ona adamış, onun atmosferini tenef-füs eden, edilgin bir özne olarak değil, onun doğrudan muhatabı ama ona karşı tezler de üretebileceği bir minvalde konumlanmıştır.
Derkenar kısmına Bengül Güngörmez’in “Türk Düşünce Dünyasında “‘Türk Muhafazakârlığı’ Sorunsalı ve Kültürel Muhafazakârlık Olarak ‘Türk Muhafazakârlığı’” başlıklı çalışması meraklısını bekliyor olacak. Güngör-mez’in çalışması entelektüel ve siyasi bir gelenek olarak Türkiye muhafa-zakârlığı meselesini ele alıyor. İlk bölüm Türkiye muhafazakârlığı hakkında yapılmış araştırmaların genel karakteristiği ve eleştirel bir değerlendirmesini ihtiva ederken ikinci bölüm Türkiye muhafazakârlığı hakkında alternatif bir yorumu gündeme getiriyor.

Diğer bir derkenar çalışmamız da Hasan Basri Kartal tarafından “İslam Mimarisinin Düşünsel Arka Planına Dair Bir Yaklaşım Denemesi” başlı¬ğıyla hazırlandı. Avrupa’nın yaşadığı zihni dönüşüm ile birlikte yeni ha¬yat algılayışı hakim olmuştur. Bu süreçte felsefede daha çok materyalist eğilimler güçlenmiş, bilimde pozitivist paradigma önemli bir kıstas olmuş, mimaride tekniğin gücü ön plana çıkarılmaya çalışılmış, Sanayi Devrimi ve sonrasında ortaya çıkan yeni malzemeler mimari uygulamalarda kullanıl¬maya başlan-mıştır. Kartal’ın bu değişimler üzerinden İslam mimarisini de¬ğerlendirdiği çalışması da sizleri bekliyor olacak

Kitap Değerlendirme kısmında da Abdulkadir Çetin “Türk Muhafa-zakârlığı: Çok Partili Siyasal Hayattan 12 Eylül’e” isimli kitabı değerlendiri-yor. Mehmet Akıncı’nın kaleme aldığı ve Ötüken yayınlarından çıkan “Türk Muhafazakârlığı: Çok Partili Siyasal Hayattan 12 Eylüle” bize Türk muhafa-zakârlığını fikir üzerinden anlamamızı öneren bir hat sunuyor. 1946-1980 yılları arasında eser vermiş altı farklı muhafazakâr düşünür/yazar üzerinden Türkiye muhafazakârlığını zihni koordinatlarını çıkarmayı deniyor.
Bu sayımızda emeği geçen tüm hocalarımıza ve dergimize ilgi gösteren tüm okurlarımıza teşekkür ederiz.

Bu Sayıda…

1 Muhafazakâr Düşünce’den

Muhafazakâr Düşünceyi Etkileyen Düşünürler Üzerine III

7 Bedri GENCER – Ahmet Cevdet’in Çağdaş Türk Muhafazakâr Düşüncesine Etkisi

31 Mahmut H. AKIN – Muhafazakâr Siyasal Kültürde Bir Sembol Olarak Necip Fazıl Kısakürek

45 Faruk KARAARSLAN – İbrahim NACAK – Erol Güngör Düşüncesinde Muhafazakâr Temalar

61 Fahri YETİM – Liberal Muhafazakârlık ve Düşünsel Tutarlılık Ekseninde Farklı Bir Türkiye Entelektüeli: Ali Fuat Başgil

71 Hatice BIYIK – Mustafa ACAR – Türkiye’de Muhafazakâr Düşüncesinin Ruhu: Cemil Meriç

91 İbrahim KESKİN – Adem PALABIYIK –Muhafazakârlıktan Medeniyet’e: Cemil Meriç

Değerlendirme ve Yorum

113 Besim F. DELLALOĞLU – Muhafazakârlıkla Modernleşmeciliğin Kavşağında Türkiye: Tanpınar ve Narmanlı Han

129 Afra DAYI – Türk Düşüncesinin Muhafazakâr Ruhu Peyami Safa: Roman Kahramanlarının Işığında Bir Değerlendirme

151 İsmet EMRE – Modernleşme ve Mehmet Akif Ersoy

Derkenar

161 Bengül GÜNGÖRMEZ – Türk Düşünce Dünyasında ‘Türk Muhafazakârlığı’ Sorunsalı ve Kültürel Muhafazakârlık Olarak ‘Türk Muhafazakârlığı’

179 Hasan Basri KARTAL – İslam Mimarisinin Düşünsel Arka Planına Dair Bir Yaklaşım Denemesi
Tarihten

211 Adem EFE – Muhafazakârlıktan Maksat Nedir?

Kitap Eleştirisi

215 Abdulkadir ÇETİN – Türk Muhafazakârlığı: “Çok Partili Siyasal Hayattan 12 Eylül”e Kitabı Üzerine
221 İngilizce Özetler (Abstracts)


YAZIM KURALLARI ve YAZARA NOTLAR

1. Muhafazakâr Düşünce ulusal hakemli bir bilimsel dergidir. Her sayıda farklı dosya konuları işlenir; bunun yanı sıra dosya dışı önemli çalışmalara da yer verilir.

2. Gönderilecek çalışmalarda sosyal bilimlerde yaygın ve kabul edilmiş kaynak gösterme yöntemlerinden (MFL, Harvard,
Chicago, APA) herhangi biri, kendi içinde tutarlı olmak koşuluyla, kullanılabilir. Çalışmaların mutlaka kaynakçası yapılmalıdır.

3. Çalışmalarla birlikte, 250 kelimeyi aşmayan Türkçe ve İngilizce özet, 10 kelimeyi geçmeyecek şekilde Türkçe ve İngilizce anahtar kelimeler ve 100 kelimeyi aşmayacak şekilde Türkçe özgeçmiş iletilmelidir. Ay-rıca yazarla irtibat için gerekli iletişim bilgileri de gönderilmelidir.

4. Muhafazakâr Düşünce’ye gönderilen çalışmalar, Times New Roman tipinde, bir buçuk aralıklı olarak A4 boyutunda 22 sayfayı (En az 3500 en fazla 6500 kelime,) geçmeyecek şekilde düzenlenmelidir.

5. Muhafazakâr Düşünce’de yayınlanacak çalışmaların imlâ ve noktala-masında yazarın tercihleri geçerlidir; ancak sehven yapıldığı varsa-yılan hatalar düzeltilir.

6. Gönderilen çalışmaların yanıtlama süresi 60 gündür. Bu süre içeri-sinde yanıtlanmayan çalışmalar ulaşmamış demektir. Çalışmalarla ilgili, hakemlerden edinilen olumlu ya da olumsuz görüş, çalışmanın yazarına bildirilir; gerekli düzeltmeler istenilir.

7. Muhafazakâr Düşünce’de yayınlanan çalışmaların fikrî sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayın için kabul edilen çalışmaların yayın hakkı Muhafazakâr Düşünce’ye aittir.

8. Muhafazakâr Düşünce’de yayınlanan polemik konusu olan çalışma-larda yazarlara en fazla 2 kez cevap yazma hakkı tanınır.
9. Muhafazakâr Düşünce’de yayınlanan çalışmaların yazarlarına yazıla-rın bulunduğu sayıdan iki adet; yayın ve danışma kuruluna ise her sayıdan birer adet gönderilecektir.

10. Muhafazakâr Düşünce’ye yazı göndermek için şu adresler kullanılacaktır: dergi@muhafazakâr.com - [email protected]

11. Gelecek sayının dosya konusu Web sitesinde yayınlanacaktır.





Haber Ara