Dolar

32,5964

Euro

34,7768

Altın

2.408,59

Bist

9.645,02

Abdülkadir Selvi: Çankaya'nın hayırlısı

Yenişafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında yine Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki hareketliliği ele aldı...

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-23 06:45:29

Abdülkadir Selvi: Çankaya'nın hayırlısı

İşte Abdülkadir Selvi'nin "Çankaya'nın hayırlısı" başlıklı o yazısı:

Bülent Ecevit anlatmıştı.

12 Mart müdahalesinden sonra askerler Faruk Gürler'i Cumhurbaşkanı seçtirmek için her türlü baskı yöntemini kullanmışlardı.

Meclis'in üzerinden jet hızını aşan uçaklar uçurulmuş, seçimin yapılacağı gün üniformalı generaller Meclis kulislerini ve locaları doldurmuştu.

AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ile CHP'nin çiçeği burnundaki lideri Bülent Ecevit, askerin dayatmasına karşı 'Güç birliği' yapmışlardı.

Demokrasi tarihimizin önemli köşe taşlarından biri olan bu olayı, bir röportaj sonrası sohbet ederken Oran'daki evinde Bülent Ecevit'e sormuştum.

Maruz kaldıkları baskıları anlatmak için, 'Kuliste yürürken generaller omuz atıyordu' demişti.

Sonucu biliyorsunuz. İki liderin güç birliği ile demokrasiye omuz atmak isteyenler Cumhurbaşkanlığı seçiminden ağır bir hezimete uğramıştı.

Bir gün sonraki gazete manşetleri, 'Gürler, Gürledi gitti' diye atılmıştı. Tam göbekte ise Faruk Gürler'in oylama sonrası Meclis'te tek başına masanın başına çöküp kalmış fotoğrafları yayınlanmıştı.

Mağlubiyeti hazmedemedi. Kendisine karşı çıkanlardan ziyade Genelkurmay karargahına kadar gidip, Gürler'e oy vereceklerini deklare ettikleri halde oylama sırasında kendisini yalnız bırakanlara kahretmişti. Bir süre sonra kahrından öldü.

Cumhurbaşkanı'nı halk seçeceği için bunlar artık yaşlı gazetecilerin anekdotlarına dönüştü.

Türk siyasetinin 'Koca Reis'i Sadettin Bilgiç'le' Yazıhanesi'nde söyleşi yaparken, 'AP milletvekilleri olarak bu salonda toplandık. AP olarak bizim adayımız Ali Fuat Başgil'di. Özellikle genç ve milliyetçi milletvekilleri olarak hocayı istiyorduk' demişti. Sonrası malum. Ali Fuat Başgil'in seçileceğini gören 27 Mayısçılar, önce milletvekillerini tek tek İçişleri Bakanlığı'na çağırıp orada Gürsel lehine imza almışlar ama bununla da sonuç alamayacaklarını görünce hocayı başbakanlığa çağırıp ölümle tehdit etmişlerdi. Boş mezar yerinin hazır olduğunun söylendiği, ağzına tabanca dayandığı gibi rivayetler dolaşmış ama netice itibariyle Başgil, bırakın Cumhurbaşkanı adayı olmayı önce Ankara'yı sonra Türkiye'yi terk etmek zorunda bırakılmıştı. Başgil'in yanında İsmail Dayı ile Şadi Pehlivanoğlu vardı. Ama Başgil'i odaya tek başına almışlar.

Koca Reis'e o günü de sormuştum. 'Biz gitmesine karşı çıktık. Gitmese onu seçim gününe kadar saklayacaktık. Ama hoca beyefendi bir insandı, gitti' demişti.

Ankara'da boş mezar hikayesi zaman zaman depreşir. Allah'tan ki bir süredir siyaseti 'iyi saatte olsunlar' yönetmediği için, Gulyabanilere değil liderlerin ne diyeceğine bakıyoruz.

O nedenle liderlerin dediklerini dinlemek, partilerin nabzını tutmak üzere Meclis'teydik.

Dakika bir gol bir derler ya öyle oldu. MHP lideri Bahçeli kürsüye çıktı ve '12.cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmayacaktır' dedi. İşte ben o anda bir kez daha Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olacağını anladım. Çünkü Bahçeli, şimdiye kadar ne dediyse tersi çıktı.

Aç kapa artema sanki. Devlet Bahçeli indi, Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıktı. Neredeyse aynı kelimelerle o da, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olamayacağını söyledi. İki lideri dinleyince Anayasa'ya açtım baktım, adı Recep Tayyip Erdoğan olan kişi Cumhurbaşkanı seçilemez diye bir şey yazmıyordu.

Şaka canım. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli yine insaflı. Deniz Baykal hem Erdoğan'a karşı çıkıyor hem de AK Parti'ye Cumhurbaşkanı adayı dikte ettirmeye kalkışıyordu. Abdüllatif Şener ismi oradan çıktı. Zaten o hava Abdüllatif beyi iflah etmedi. Gidiş o gidiş. Henüz kendisinden haber alınamadı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara