Dolar

32,2081

Euro

34,8604

Altın

2.444,95

Bist

10.218,58

Kürt işadamlarının davası zamanaşımına doğru

19 yıl önce öldürülen Kürt işadamları Adnan Yıldırım, Savaş Buldan ve Hacı Karay’ın soruşturmasında bugüne kadar sonuç alınamazken, faillerin robot resimleri tozlu raflarda kaldı. Timetürk’e konuşan Adnan Yıldırım’ın eşi “Bu olayın sorumlusu Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’dır. Devlet kendi karanlık yüzüyle yüzleşmeden hiçbir cinayeti çözemez” dedi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-03 11:53:08

Kürt işadamlarının davası zamanaşımına doğru

TIMETURK / VEYSİ POLAT

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Elimizde PKK’ya yardım eden işadamlarının isim listesi var. Yakında bunlardan hesap soracağız” açıklamasından kısa bir süre sonra, 3 Haziran 1994 tarihinde Diyarbakır/Liceli Adnan Yıldırım, Hakkari/Yüksekovalı Savaş Buldan ve Hacı Karay öldürüldü.

ÖNCE İŞKENCE SONRA İNFAZ

İstanbul Yeşilköy’deki Çınar Oteli’nden çıkarken, görgü tanıklarının anlatımlarına göre ellerinde telsiz, silah ve “polis” yazılı yelekler bulunan kişilerce zorla alıkonulan Kürt işadamlarının cesedi, iki gün sonra Bolu’nun Yığılca İlçesi’ndeki Taşlı Melen Çayı kenarında bulundu. Otopsi raporunda yer alan kemik kırıkları, işadamlarına önce işkence yapıldığını, ardından da kafalarına sıkılan birer kurşunla infaz edildiğini belgeledi. Ölüm, iş ortaklığının ötesinde her daim birlikte olan bu iki işadamını birbirinden ayıramadı. Cenazeleri, Hacı Karay ile birlikte Avcılar Mezarlığı’nda yan yana toprağa verildi.

DOSYA TOZLU RAFLARDA

Cinayetten sonra soruşturma başlatan Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, görgü tanıklarının anlatımlarına göre faillerin robot resimlerini çizdirdi ancak bugüne kadar kimse yakalanmadı. Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın iki yıl önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade sonrası İstanbul ve Bolu-Adapazarı-Sapanca üçgeninde keşifler yapıldı ancak yine de ilerleme sağlanamadı.

AİHM TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ

Yıldırım, Buldan ve Karay cinayetleri ile ilgili ailelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapmış olduğu başvurularda Türkiye mahkûm oldu. Savaş Buldan kararında AİHM, cinayetle ilgili yeterli soruşturma yapılmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşama hakkıyla ilgili 2’inci maddesinin ihlal edildiğini tesbit etti. Karara gerekçe olarak, devlet memurlarının cinayetle ilgilerinin yeterince araştırılmaması, Susurluk raporunda adı geçen özel timle Savaş Buldan cinayeti arasında bağlantı olasılığının göz ardı edilmiş olması, Türk makamlarının 3 Haziran 1994 günü söz konusu 3 kişinin kaçırılmasında kullanıldığı tesbit edilen araçla ilgili olarak AİHM’e hiçbir bilgi sunmaması ve olayla ilgili soruşturma yürüten savcılar arasında gerçek anlamda koordinasyon sağlanmamış olması gösterildi. AİHM ayrıca, Türkiye’den davacı olan Savaş Buldan’ın ağabeyi Necdet Buldan’ın Türk mahkemeleri nezdinde etkili başvuru hakkının engellendiğine karar kılarak, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13’üncü maddesinin ihlaline de hükmetti. Strasbourg mahkemesi bu davada Türk hükümetini, davacı Necdet Buldan’a masraflar da dahil olmak üzere 16 bin Euro, Savaş Buldan’ın dul eşi ve çocuklarına da toplam 10 bin Euro tazminat ödemekle cezalandırdı. Adnan Yıldırım davasında da AİHM, Türkiye’yi 20 bin avro manevi tazminat ödemeye mahkûm etti.

DEVLET BU CİNAYETLERLE YÜZLEŞMELİ

Timetürk’e konuşan Adnan Yıldırım’ın eşi Hasibe Yıldırım, şunları söyledi: “Aradan 19 yıl geçmesine rağmen bir arpa boy yol alınmadı, bunu 30 yılı aşkın süren savaş ile paralel olarak düşünebiliriz. Çözmek istemedikleri için yol alınmıyor. Davanın ihmali nedeniyle AİHM tarafından Türkiye cezalandırıldı. Buna rağmen değişen hiçbir şey olmadı. Türk devletinin 90’lı yıllarda işlediği cinayetler ile yüzleşmek istemediği için bu cinayetleri göz ardı etmektedir. Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla verilen dilekçeler ve başvurulara yanıt alamadık. Sürecin zaman aşımına uğraması için ellerinden geleni yapıyorlar. Devlet kendi karanlık yüzüyle yüzleşmeden hiçbir cinayeti çözemez. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının bile failleri meçhulken ve bulunması için gerçek anlamda hiçbir şey yapılmıyorsa, eşim Adnan’ın da herkesçe bilinen failleri açıklanmayabilir.

TANSU ÇİLLER VE MEHMET AĞAR SORUMLU

Bu cinayetlerden derin devlet adıyla çete ele başlarından biri olan Tansu Çiller ve Mehmet Ağar sorumludur. Bunlar açıklanmadan ve yargılanmadan bizler bu davaların çözüleceğine inanmıyoruz. Birçok cinayetin aydınlanması buna bağlıdır. Bu cinayetlerde barış ve çözüm sürecinin bir parçasıdır. Bu cinayetler aydınlatılmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Cumhurbaşkanı Turgut Özal için zaman aşımı uygulaması kaldırıldı. Adnan ve onun gibi birçok kişinin davası içinde aynı şekilde zaman aşımını ortadan kaldırmalılar. Bunu yaparak cinayetlerin aydınlatılması için ilk adımı atmış olacaklar. Biz ilahi adaleti beklerken, ilahi adalette burada yargılanmasını bekliyor galiba, Süleyman Demirel ve onun gibiler ölmemekte ısrarlı, Türk adaleti de yargılamamakta ısrarlı…”







Haber Ara