Dolar

32,5836

Euro

34,7981

Altın

2.412,64

Bist

9.645,02

Kanseri olmak istemiyorsanız 50 yaşa dikkat

Obezitenin arttığı, insanların hareketsiz bir yaşam sürdüğü Türkiye'de kolon kanseri tehdidi alarm seviyesinde... Erken teşhiste yüzde 100 kurtulma şansı olan hastalığa karşı ne yapmalı: Lifli gıda tüket, kilolardan kurtul, 50 yaşındaysan kolonoskopiyi ihmal etme

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-14 07:06:57

Kanseri olmak istemiyorsanız 50 yaşa dikkat

Beslenme alışkanlıklarının değiştiği, işlenmiş gıdaların çok tüketildiği, hareketsiz bir yaşamın hüküm sürdüğü ülkelerde en çok görülen kanser türü... Her yıl dünyada genelinde 1 milyon, Türkiye'de ise 6 bin kişi kolon kanserine yakalanıyor. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Faruk Aykan, hastalıkla mücadelede yaşanan son gelişmeleri anlattı.

- Kolon kanseri en çok hangi ülkelerde görülüyor?
ÜLKELERİN gelişmişlik durumuna göre bakacak olursak, Batı ülkelerinin kanseridir. Avrupa Birliği ve ABD'de daha çok görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde erkeklerde prostat ve akciğer kanserinden sonra görülme sıklığı yaklaşık olarak 100 binde 38. Kadınlarda da 100 binde 24 oranıyla, meme kanserinden sonra ikinci sırada...

- Türkiye'de durum nedir?
TÜRKİYE gelişmekte olan ülkeler arasında olduğu için risk sözkonusu olmaya başladı. Erkeklerde 100 binde 14, kadınlarda da 100 binde 12 oranında görülüyor. Erkeklerde; akciğer, prostat ve mesanenin arkasından geliyor. Kadınlarda da meme kanserinden sonra ikinci sırada.

- Nasıl önüne geçilir?
ANNE, baba ve kardeşlerinizde, yani birinci derecede akrabalarınızda kolon kanserine yakalanan varsa; onlarda hangi yaşta görüldüyse, 10 yıl öncesinde tarama testlerine başlamalı. Örneğin babanız 50 yaşında kolon kanseri olmuşsa, sizin 40 yaşında kolonoskopi yaptırmanız gerekir. Kalınbağırsak kanserinin bir polipten kanser olarak gelişmesi için 10 yıl gerekir. İşte siz 10 yıl öncesinde o polipi tespit ettirme şansını elde edeceksiniz. Kolonoskopiyle hem kanseri tespit edersiniz hem de polipler gibi kanser öncüsü lezyonları... Polipler çıkarıldığında hastanın kanser olmasının önüne geçilir. ABD'de kolonoskopiyle yılda 30 bin kişinin hayatı kurtuluyor.

30 dakika yürüyüş bol sebze meyve
- FAZLA kilolarınızdan kurtulun. Kolon kanseri, obeziteyle yakından ilişkilidir bir kanserdir.

- LİFLİ gıdalarla beslenin. Lifli gıda tüketmeyenlerin bağırsaklarında tembellik başlar; bu da kanserojen maddelerin kolon mukozasına maruziyet süresini artırır.
- VİTAMİN hapları yerine sebze tüketimini artırın. Çünkü bağırsağınızı çalıştıran, o sebzedeki lif...
- MEYVE suyu içeceğinize, meyve yiyin. Lif ve posa kaynağı olan meyveler için kanser kalkanı diyebiliriz.
- EGZERSİZ yapmayı ihmal etmeyin. Her gün düzenli olarak yarım saat yürüyün.
- YAĞ, karbonhidrat ve proteini dengeli olarak alın. Bir otomobil için benzin neyse, karbonhidratlar da o görevi görür. Beyin en çok glukoza ihtiyacı olan organdır. Hipoglisemide (kan şekerinin düşmesi) ilk önce beyin fonksiyonları bozulur. Bu yüzden şekeri de gözardı edemezsiniz.

Mangalın yanından bile geçmeyin
-
YAPILAN araştırmalar bire bir göstermiştir ki çok az kırmızı et tüketen ülkelerde kolon kanseri vakası çok daha düşük. Japonya'da 100 binde 7 oranında görülürken, çok fazla kırmızı et tüketen ABD'de 100 binde 70'lere çıkmaktadır. Arada 10 misli fark vardır. Japonya'da deniz ürünlerinin çok tüketilmesi koruyucu özellik geliştirmiş olabilir.
- KANSEROJEN maddeler özellikle yağlı ette birikir. Hayvan bunu çevreden, yiyeceklerinden alır; bu da etin içine geçer. Hayvan kanında bulunan demirin de kanser gelişimini hızlandıran bir faktör olduğu ortaya çıkmıştır. Bu yüzden az pişmiş, kanlı eti de önermiyoruz. Orta pişmişten şaşmayın.
- SON zamanlarda kolesterolün faydası ve zararı konusunda birçok tartışma yaşanıyor. Bazı uzmanlar, "Yiyebildiğiniz kadar et yiyin" diyorlar. Kırmızı eti sadece kolesterol cephesinden tartışmak yetersizdir. Üstüne basa basa söylüyorum: Kırmızı et, kolon kanseri için bir risk faktörüdür.

KESKİN NİŞANCI ilaçlarla tam isabet
- Kolon kanserinden kurtulma oranı nedir?

TÜM kanser türlerini değerlendirdiğimizde yüzde 60'tır. Erken evrede yani 1 ve 2'de tedavisine başlanan, yani ameliyat olan hastaların kurtulma oranı yüzde 100'dür. Evre 2'nin bazı gruplarında patoloji raporuna göre koruyucu kemoterapi verilebilir. Evre 3'te ise ameliyatın yanında kemoterapi standarttır ve kurtulma oranı yüzde 75'lere ulaşmıştır. 5 yıllık sağ kalım yüzde 75'lerdedir. Evre 4'e gelirsek; yayılmış, karaciğere, akciğere yani uzak organlara sıçramış hastalar bunlar. Burada bir grup hasta sadece karaciğere sıçramış hastalarda da ameliyat şansı olabilir. Ameliyattan sonra kurtulma şansı vardır; yüzde 20-30 civarındadır.
- Metastaz durumda neler oluyor?
BUNDAN 20 yıl önce, başka organlarına tümör sıçramış hasta 6 ay yaşayabilirdi. Bugün ileri evre hastaların yaşam süresi 5 kat arttı, 3 yıla kadar uzadı. Hasta, bir tansiyon ya da diyabet hastası gibi tedavisiyle beraber yaşıyor. Kemoterapiye ara verdiğimiz dönemler de oluyor.
- Bu nasıl sağlandı?
KESKİN nişancı diyebileceğimiz, kanserli hücreleri hedef alan ilaçlar geliştirildi. Tümörün beslenmesini, damarlanmasını önlüyor. Çok büyük bir gelişme, Nobel alacak bir keşiftir. akşam

Haber Ara