Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

Sancaktar Dergisi'nin El Kaide tartışmasıyla ilgili açıklaması

Sancaktar Dergisi 'El Kaideye nasıl bakmalıyız' başlığında bir yazı kaleme alarak düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı. Sancaktar'ın bu yazısı üzerine gelen sorulara dergi yönetimi bir açıklama ile cevap verdi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-08 14:17:50

Sancaktar Dergisi'nin El Kaide tartışmasıyla ilgili açıklaması
TIMETURK / Haber Merkezi

Sancaktar Dergisi yönetimi tarafından yapılan o açıklama:

Bismillahirrahmanirrahim.

El Kaide meselesine "durduk yerde" niçin girdiğimiz soruluyor. "El Kaide meselesine tam olarak nasıl bakmalıyız?" başlıklı yazımızın yer aldığı 7. sayımızın (15-21 Şubat) başyazısında şöylece izah etmiştik:

"Bu dergi öncelikle genç arkadaşlara hitap ediyor. Belli başlı konularda aynı anlayışa sahip olan, aynı dili konuşan, aynı tepkileri veren yeni bir kitle oluşturmaya çalışıyoruz. Açıkçası böyle. Onun için, hayati önem atfettiğimiz meseleleri, gündeme mündeme fazla takılmadan, genellikle ‘hariçten gazel’ gibi işliyoruz. Bilhassa 'Tam olarak nasıl bakmalıyız' ve 'Gelişigüzel notlar' kısmında böyle yapıyoruz. Bir hadiseyi, hareketi, sözü, tartışmayı doğru dürüst ve net bir şekilde yorumlayabilmek için doğru dürüst ve net bir bakış açısına sahip olmak lazım. Kemalizm meselesinde, Kürt meselesinde, Arap devrimleri meselesinde, ABD meselesinde, Avrupa Birliği meselesinde böyle bir bakış açısının yeterince yaygın olarak var olmadığını düşündüğümüz için Sancaktar’ın geçen sayılarında bu meselelerle ilgili ‘beyannameler’ yayınladık, bu sayıda ise El Kaide meselesi hakkındaki beyannamemiz yer alıyor. Vazettiğimiz bakış açısı gerçekten doğru dürüst ve net mi? Ne kadar doğru dürüst, ne kadar net? Bu yöndeki nasihatlere ve tenkitlere açığız, ama sövüp saymadan lütfen."

Gelen tepkilere nasıl baktığımız soruluyor. Onu da 9. sayımızın (1-7 Mart) başyazısında şöylece ortaya koymuştuk:
"7. sayımızdaki 'El Kaide meselesine tam olarak nasıl bakmalıyız?' başlıklı yazımızda, Kur’an ve Sünnet’e dayanarak, savaş ahlâkına / savaş hukukuna riayetin gereğini vurguladık. Sivillerin (müslim veya gayrimüslim) taammüden katledilmesini cihadın izzetiyle bağdaştırmanın mümkün olmadığını ifade ettik. Gayrimüslimlerin de hukukunun olduğunu hatırlattık. El kaide örgütünün / hareketinin / zihniyetinin bu hususlarda fevkalade sorunlu olduğunu belirttik. Nairobi, Darusselam ve New York’ta cihad adı altında işlenen korkunç cinayetlere sahip çıkarak cihadın yozlaştırılmasına hizmet ettiği için El Kaide’yi Ümmet-i Muhammed’in sırtında kambur teşkil etmekle suçladık. El Kaide’nin mevcut yönetim kadrosunu geçmişteki hatalardan pişmanlık bildirmek suretiyle, 'Kaideciliğe' özenen yeni nesillerin cihad adı altında yanlış yollara sapmalarını engellemeye çağırdık.

'Cumhurun icması' diyebileceğimiz belli kaideleri çiğneyen mücahitler sırf mücahit diye tenkitten münezzeh tutulamaz. Bilakis, 'Allah yolunda savaşıyoruz' diyerek ortaya atılan kimselerin Kelime-i Tevhid bayrağı altında yaptıkları hatalar (o hataları ısrarla savunuyorlarsa şayet) bilhassa tenkit konusu yapılmalıdır. İslam’ın, Müslümanların, cihadın izzeti için. Ümmet-i Muhammed’in sırtında kambur olmaması için. Her şeyden evvel Allah rızası için.

Peki bizim bu görüşlerimizde tenkit edilecek bir şey bulunamaz mı? Elbette bulunabilir ve doğrusu biz de zaten bulunmasını istedik. Bulunsun ki bakalım, okuyalım, üzerinde düşünelim ve gerekirse görüşlerimizde tashihe gidelim dedik. Heyhat! Eleştiri diye kaleme alınan yazılarda iddialarımız hiç analiz edilmeden, tezlerimizin karşısına antitezler çıkarılmadan, ortaya koyduğumuz gerekçelerin ve delillerin sıhhati sorgulanmadan (yani yazımızın sağlam bir zemine dayandığı zımnen kabul edilerek), aleyhimizde bir sürü boş laf edildi. Kur’an ve Sünnet’e dayanmayan, hakka-hukuka dayanmayan, başı sonu belli somut bir argümana dayanmayan, herhangi bir delile dayanmayan, tarihî tecrübelere filan da dayanmayan, sadece ve sadece duygulara dayanan tepkiler. Biz de duygusalız, severiz duygusallığı, ama Allah Azze ve Celle’nin ahkâmı rağmına bir duygusallığı reddederiz. 'Ama bunlar mücahit, siz kim oluyorsunuz da mücahitlere çamur atıyorsunuz?', 'Başımıza âlim mi kesildiniz?', 'Haddinizi bilin!' vs, vs, vs… Böyle eleştiri mi olur? Ne demek istiyorlar? 'Siviller tabii ki öldürülebilir, çocuklar tabii ki yakılabilir, hele kâfirler zaten her ahval ve şeraitte çoluk-çocuk katledilebilir, Kur’an ve Sünnet bize bunu söylüyor, cihad tarihi de zaten bir hukuksuzluk tarihidir, mücahide her şey serbesttir' mi demek istiyorlar? Öyle demek istemiyorlarsa nedir El kaide yazımızla dertleri? Vallahi anlayamadık...

'Racon kesip duran Sancaktar'dan şikâyet edenler, racon keserken en az Sancaktar kadar titiz olsunlar lütfen. Keseceklerse gerçekten RACON kessinler. Ne dedikleri, niye dedikleri, neye istinaden dedikleri, dediklerinden neyi murad ettikleri açık seçik belli olsun, net olsun. El Kaide konusunda değil sadece; her konuda. Kitlelere bir şeyler vazetmeye kalkan herkes, vazettiği şeyleri enine boyuna düşünüp öyle vazedecek. Ondan da evvel, 'Tam olarak şöyle bir kitle tasavvur ediyorum' diyecek, vazettiği şeylerin tam olarak neye matuf olduğunu bilecek, zaten belli başlı bir tasavvuru ve hedefi olduğu için konuşacak. Yoksa konuşmayacak.

Sancaktar, bir 'Ummeten Vasaten' (dengeli/ölçülü ümmet) dergisi olmayı hedefliyor. 'Racon kesmek' olarak görülen yazılarımız, yeni nesillerin bu meyanda nesiller olmaları gayesine matuftur. Biz ‘yeni şekillenen’ gençlere hitap ediyoruz ve onların belli konularda tam olarak nasıl düşünüp nasıl davranmaları gerektiği konusunda net fikirlere sahibiz ve net konuşuyoruz. Sıfır Kemalizm diyoruz. Sıfır ırkçılık diyoruz. Sıfır Batıcılık diyoruz. 'Süper güçler' karşısında sıfır aşağılık kompleksi diyoruz. Sıfır mezhep taassubu diyoruz. Cihada zulüm karıştırmaya sıfır hoşgörü diyoruz. Laiklik vahyin rehberliğinden mahrumiyettir, dünyanın orta yerinde çırılçıplak ve yapayalnız kalakalmaktır diyoruz. Hürriyet diyoruz. Adalet diyoruz. Devrim diyoruz. İttihad-ı İslam diyoruz. Öte yandan, Müslümanlar arasında iftira kampanyalarının gırla gitmesi, kamuoyunun önünde cereyan etmeyen ve işleyenin kendisinden başka kimseye zarar vermeyen ayıpların/günahların ifşa edilmesi, Müslüman’ın Müslüman’ı rezil etmek için yanıp tutuşması, Twitter yahut Facebook’ta fitne kazanlarının kaynatılması gibi konulara da girip 'Aman böyle şeylerden uzak duralım' diyoruz. Ve ne diyorsak, neyi savunuyorsak, neye çağırıyorsak, delille diyoruz, delille savunuyoruz, delille çağırıyoruz. Nereden konuştuğumuz, ne konuştuğumuz ve nereye varmak istediğimiz besbelli. Bir çerçevenin içinde hareket ediyoruz. O çerçeveyi dergimizin ilk sayısındaki 'Hürriyet, Adalet, İttihad-ı İslam' başlıklı yazımızda ortaya koyduk ve 9 haftadır da o çerçevenin içini dolduruyoruz.

Tekrar: Eleştirilere ve dolayısıyla fikirlerimizi gözden geçirmeye açığız. Fakat; eleştirenlerin tam olarak nereden, tam olarak neye istinaden ve tam olarak hangi istikamette eleştirdikleri belli olmalı ve bunları evvelâ kendileri bilmeli.
Çerçevelerini ortaya koysunlar, ondan sonra güzel güzel konuşalım. GÜZEL GÜZEL konuşalım."

Suriye Cihadı'nın önemli aktörlerinden Nusret Cephesi hakkında ne düşündüğümüz soruluyor. Onu zaten Sancaktar'ın daha 2. sayısında (11-17 Ocak) anlatmıştık. Nusret Cephesi'ne açık mektubumuzda demiştik ki:

"Suriye Devrimi saflarında verdiğiniz hizmet takdire şayan. Irak tecrübesinden ders aldığınızı söylemeniz ve bunu davranışlarınızla ispat etmeniz de takdire şayan..."

Vesselamu aleykum verahmetullahi veberekâtuhû.

Sancaktar

İLGİLİ HABERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Sancaktar Dergisi: 'El Kaide meselesine tam olarak nasıl bakmalıyız'





Haber Ara