Dolar

32,5723

Euro

34,9777

Altın

2.460,03

Bist

9.887,87

Fethullah Gülen' Risale-i Nur'la kim tanıştırdı

Mehmet Kırkıncı Hoca “Hayatım ve Hatıralarım” isimli eserinde Fethullah Gülen'in Risale-i Nur ile tanıştığını anlatıyor

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-06 10:01:54

Fethullah Gülen' Risale-i Nur'la kim tanıştırdı
TİMETÜRK / Murat Gerger

Mehmet Kırkıncı hayatım ve hatıralarım isimli eserinde Fethullah Gülen'in Risalerler nasıl tanıştığını şöyle anlatır:

"1956 yılında, Osman Bektaş Hocaefendi İzmir'e misafir olarak gidip bir müddet kalacağını ifade etti. Bana:

" Ben dönünceye kadar bizim evde talebelerimin dersini sen ver" dedi. Evi de Caferiye Camisi'nin karşısın idi. Bu vesile Osman Bektaş Hoca'nın talebeleri ile müzakere etmek için medreseye gittiğimde, Fethullah Hoca ile ilk kez orada tanıştım.

Fethullah Efendi, her gün derslerden sonra benimle birlikte medreseme kadar yürümeye ve sohbet etmeye başladı. Birlikte sohbet ederek yürüdüğümüz bir gün, Bediüzzaman Hazretleri'ni duyup duymadığını sordum. "Evet duydum" dedi. "Kitaplarını okudun mu?" diye sorduğumda ise, "Hayır, okumadım" dedi. Bunun üzerine ben talebelere anlattığım hakikatlerin hepsini Bediüzzaman'ın kitaplarında okudum." dedim. Çok hayret etti. Sonra "Biz her çarşamba arkadaşlarla birlikte Murat Paşa Medresesi'nde Bediüzzaman'ın kitaplarından ders okuyoruz. İstersen bir gün sohbete sen de gel" dedim. O çarşamba birlikte derse gittik. Derste Peygamberimizin sünnetine ait 11. Lem'a'yı okuduk. O günden sonra her hafta Nur derslerine iştirak etmeye başladı.

1964 yılında Edirne'ye gidinceye kadar sekiz yıl birlikte derslere devam ettik. Muhabbet, sevgi ve saygı içinde, tatlı anılar ve günler geçirdik. Sohbetlerimizin mihrak noktasını, iman ve Kur'an hakikatlerinin gençliğe ne şekilde aktarılabileceği oluştururdu..."

Fethullah Gülen' de internette "Hocaefendi'nin gözüyle Üstadın Talebeleri" isimli yazıda 2007 yılında Mehmet Kırkıncı Hoca için şunları diyordu: "...Kırkıncı Hoca, dopdolu yaşadığı o bereketli ömrünün hemen her faslında hep "ilim" demiş düşünce katmanlarını zorlamış; hep ittihat ve ittifak demiş tefrikayla savaşmış ve bu savaşları büyük ölçüde başarıyla noktalamış ender insanlardan biridir… Ve bence O'nun gibi, hamiyetperver bir ruhla karşılaşmak küçümsenmeyecek bir bahtiyarlıktır. Tabii; O'nun gösterdiği çemenzar-ı tefekkürün serhaddinde tereddüt ve tevakkufa düşmeden, sürekli üveykler gibi kanat çırpıp yükselmek bundan daha derin bir bahtiyarlıktır. Hocamız, her zaman zekasını irfan ve ismetle besleyerek, her şekl-i idarede, hüsn-ü idareye giden bir yol bulmuş, sa'y u gayretini kesintiye uğratmamış, devamlı yürümüş, her yerde muhabbet ve müsamaha soluklamıştır. Soluklamış ve efradı arasında sevgi rabıtaları olmayan milletlerin uzun ömürlü olamayacaklarını ve istikbal va'd edemeyeceklerini haykırmıştır... Hani Üstada hoca olduğu halde saygı duyan dünya kadar insan vardır, ama ben bir arkadaş olarak tanıdım. Hocam da vardı benim; Osman Hoca, Kırkıncı Hoca da ondan ders okuyordu, fakat hoca küçümsenecek bir insan değildir. O bir yerde enaniyetini aştı geldi, kendisini bir buz parçası gibi havuzun içine attı eritti, yok oldu orda. Üstadı solukluyordu yani. Sevenler, sayanlar, onu başının üstünde gezdirenler de nasibini alıyor. Büyük görüyor, dua ediyorlar, “başımızdan Allah eksik etmesin” diyorlar.”

Haber Ara