Dolar

32,5972

Euro

34,7874

Altın

2.496,06

Bist

9.524,59

Oğuzhan Asiltürk'e gönderilen o mektup!

Refah Partisi Eski Genel Başkanı ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Ahmet Tekdal, Erbakan hocanın vefatının ardından parti içerisinde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Oğuzhan Asiltürk'e gönderdiği mektupta çarpıcı ifadeler yer alıyor! dedi

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-02 10:43:09

Oğuzhan Asiltürk'e gönderilen o mektup!
TİMETÜRK / Haber Merkezi

'Oğuzhan bey kaprisinden kendisini kurtaracak, bizim temennimiz de odur, bir Müslüman kardeşimiz olarak, kendisinin kaprisinden kurtulmasını isteriz. İkincisi Kamalak hocamız Oğuzhan beyin uydusu olmaktan kurtulacak, genel başkanlık yapacaksa doğru dürüst genel başkanlık yapacak.'

İşte Ahmet Tekdal tarafından Oğuzhan Asiltürk'e gönderilen mektup:

Mektubun yazılış tarihi 7 mart 2011

Aziz kardeşimiz Oğuzhan bey,

Dünkü Milli Gazete de yani 6 mart 2011 tarihli Milli Gazete de, “Oğuzhan Asiltürk yüksek istişare kurul başkanı oldu” haberi yer almıştır. Aynı haberde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu başkanlığına seçilen Asiltürk yeni dönemdeki ilk toplantısını Anadolu Gençlik Dernekliler ile yaptı deniyordu.

Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Saadet Partisi Tüzüğünün 26. Maddesinde YİK kurulu kendi içinden bir başkan seçer denmekte. Rahmetli hocamızın tensipleriyle devlet idaresi ve siyasi faaliyetlerde hizmeti geçmiş kişiler arasından 8 arkadaşımız Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olarak belirlenmişti.

Son genel idare kurul toplantısında istişare kurulunun 12 kişiden teşekkül ettiği ısrarla belirtilmiş. Böylece daha ilk günden itibaren merhum hocamızın koyduğu bir prensip ihlal edilmek istenmişti.

Hocamızın belirlediği kurul tüzüğe uygun olarak sizi başkan seçmiş değildir. Hal böyle iken başkanını genel idare kurulu tarafından seçilmiş olduğu yorumu davamızın birlik ve beraberliğini zedeleyeceği endişesini taşımaktayız. Bu sebeple yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi için gerekenleri yapmanızı talep ediyoruz. Cenabı haktan davamıza en büyük başarılar lütfetmesi dualarımızla.

İmzalar : Recai Kutan, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Şevket Kazan, Temel Karamollaoğlu.

Oğuzhan bey mektubun muhatabı olduğu için haliyle onun imzası yok. Süleyman Arif bey de İstanbul da olduğu için o da imza edemedi, Yasin Hatipoğlu bey de İstanbul’da olduğu için imza edemedi. Böylece Oğuzhan beyin dışındaki arkadaşlarımızın genel kanaati bu mektuba intikal ettirilmek üzere kendisine 7 mart tarihinde mektup gönderildi. Ama o mektuba hiçbir cevap verilmediği gibi hiçbir işleme de tabi tutulmadan böyle oldu bittiye getirildi.

Şimdi değerli kardeşlerim , Bu bahsedilen 12 kişi kimlerdir?

Muhittin beyin kendi el yazısıdır.

İstişare kurulunun üyeleri şunlardır:

Süleyman Arif Emre, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Fehim Adak, Yasin Hatipoğlu, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Tekdal. Bu sekiz kişiyi hocamız görevlendirdi. İstişare kurulu üyeliğine seçmişti, kendisi de istişare kurulu başkanı idi.
Hatta ben kendisine sordum, efendim bendenizi istişare kurulu üyeliğine hangi şeyle kattınız, benim özel bir şeyim yok. Biz biliriz ki tüzük de bu husus var dolayısı ile istişare kurulu üyesisiniz. Diye bana cevap verdi, beyanı emir telakki ederek istişare kurulu üyesi olarak çalışmalara devam ettim.

Muhittin yıldırım kardeşimizin verdiği listede ise ilk iki kişi, yani Süleyman arif emre ve Recai kutan onları emekliye ayırıyor, bunlar yok diyor. Arkasından gelen 6 kişiyi ilave ediyor, ve bir 6 kişi de kendileri ortaya koymak suretiyle bunların da istişare kurulu üyesi olduğu iddiasında bulundular. Kim bunlar ?

Mehmet Karaman, Muhittin Yıldırım, Birol Aydın, Hasan Bitmez, İsmail Akkiraz, Atik Akdağ. Böylece 12 kişilik istişare kurulu olmuş iddiasında bulundular. Ve bu iddia üzerine bu mektubu Oğuzhan beye göndermek mecburiyetinde kaldık. Ama maalesef bu güne kadar hiçbir uygulama olmadı.

Biz tabii Oğuzhan beyin YİK başkanı olmasında herhangi bir karşı tavır alacak durumda değiliz. Yalnız Oğuzhan bey aynı zamanda emirlik görevini de almak suretiyle adeta davanın emiri olduğu iddiasında bulunmaktadır.

Bizzat Fatih kardeşimiz olmak üzere çağırdığı insanlara “bana biat edeceksiniz”. Talebinde bulunmuştur. Şimdi Usul fıkıh usulünde bilindiği gibi birtakım şekiller, sebepler vardır, biatın nasıl olduğu kimlere yapılacağı fıkhen bellidir. Bütün bunlar dikkate alınmaksızın herhangi bir kimse çıkarak Ben emir olacağım bana biat edeceksiniz talebi bizim kanaatimizce isabetli değildir ve bunu gittiğimiz her yerde söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Bu itibarla bu meselelere çözüm getirilebilmesi için tek bir çözüm yolu var. Oğuzhan bey emirlik görevini bırakacak, bu görevin iddiasında olmayacak. İstişare kurulu başkanı olduğu iddiasında bulunmayacak 8 kişilik istişare kurulu kendi arasında toplanacak, gönül birliğinde Oğuzhan bey de dahil olmak üzere istişare kurulu başkanını seçebilecektir, çözüm budur ve bunun dışında hiçbir çözüm yoktur.

Ve bugün ortaya çıkarılan bütün bu tablolar bu yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır. Böylesine bir yanlışlığa yönelinmiş ki; hocamız her zaman söylerdi:

Bir topluluğun güç elde edebilmesi için heyecan gerekir heyecan. İtici tavırlarla bölücü tavırlarla ötekileştirici tavırlarla bu heyecanı kazanamayız.

Ben bir konuşmamda ifade etmiştim,

Şevki Yılmaz kardeşimiz refah partisi döneminde topluluğu arkasından sürükleyen bir heyecanı ortaya çıkarmıştı, ve bu heyecan Refah partisini hocamızın liderliğinde iktidara kadar taşıdı. İktidara taşınmamızın sebebi budur demiyorum, ama bir heyecan vardı, bu heyecanı yapan arkadaşlarımız vardı, bu heyecanı ortaya çıkarıyor.

Şimdi fatih kardeşimiz dolaştığı yerlerde bu heyecanı ortaya çıkarıyor, fakat gelin görün ki fatih gitmesin, gelsin genel merkeze teslim olsun, Şırnak’a gidecekse hayır biz Hakkari’ye gönderiyoruz, Alanya’ya gidecekse hayır biz Edirne’ye gönderiyoruz, yahu bırakınız teşkilat bunu arzu etsin, teşkilat bunu talep etsin, teşkilatın bu talebini siz niye engelliyorsunuz? Israrla istişare kurulu üyeleri olarak Kamalak hocamıza sürekli olarak ziyaret edip bu konuları gündemimize getirmemize rağmen maalesef bu oluşmadı, oluşmadı, oluşmadı ve yara giderek de büyüyor.

Bundan önceki genel idare kurulu toplantısında ben yoktum, Ağrı’da yeğenimin düğünü vardı oraya gitmiştim. Ama ondan önceki bir toplantıda bulundum , ve bu sıkıntıların ortadan kalkabilmesi için Abdullah Sevim kardeşimiz fevkalade güzel bir konuşma yaptı, kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu konuşma da dedi ki, şu yada bu şekilde olaylar ortaya çıkmıştır. O olayların ortaya çıkmasının sebebi şudur budur. Bunu bir kenara bırakalım. Biz kardeşler olarak, Müslüman kardeşler olarak şurada ittifakımızı sağlayalım, kucaklaşalım ve buradan kucaklaşmadan dışarı çıkmayalım. Bu mükemmel yapıcı konuşmadan sonra.

Fatih Erbakan kardeşimiz bir konuşma yaptı. Bu konuşması sanki rahmetli hocamız kürsüde konuşuyor, ben bu intibaı aldım. Kuşatıcı, kucaklayıcı fevkalade yapıcı bir konuşma. Muhtemelen bu müessir konuşma oldu ki başkanlık divanındaki üyeler dahil, gözüme ilişen mesela Lütfi Yalman oldu diğer arkadaşlar oldu hepsi bunu alkışladılar. Ve mükemmel bir konuşma olarak alkışlayıp tasdik ettiler. Burada yapılması lazım gelen bu kucaklaşmanın gereğini yapmak, problemleri ayağımızın altına almak, bundan sonra saadet partisinin iktidar olabilmesi için güç birliği ile coşku ile hareket etmektir.
Rahmetli hocamızın önemli bir sözü vardı:

“Hayat iman ve cihattan ibarettir, kim bu iki değere sahip olursa zaferi o kazanacaktır.”

Şu anda bu söz genel merkezimizin kapısında da var. Bu söz bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyorsa o sözün manası yok. Eğer bu sözün hikmetini yüreklerimizde taşıyorsak bunun gereğini yapmamız lazım.

Fatih kardeşimizin yaptığı bu mükemmel konuşmadan sonra ne acıdır ki; İstanbul il yönetiminden bedir kardeşimiz çıktı zehir zemberek bir konuşma yaptı, adeta acı biber oldu. Bunun arkasından Hasan Bitmez çıktı o konuşmaya tüy diken bir konuşma daha yaptı. Olumlu hava birden bire olumsuz havaya dönüştü. Sonra Kamalak hocamız çıktı konuşma yapmak üzere, ve içimden geçirdim, dedim ki eğer Kamalak hocamızın yerinde Erbakan hocamız olsaydı bütün terslikleri elinin tersiyle itecek gelişmeleri mükemmel hale getirebilmek kucaklamayı sağlayabilmek için Abdullah sevim kardeşimizin teklifine ağırlık verecek, gel fatih kardeşim burada kucaklaşalım, bundan sonra hep beraber gideceğiz çalışmalara Ben neredeysem sen oradasın, sen de istediğin yere ayrıca gidebileceksin.

Bu söylemleri yapması gereken Kamalak hocamız tamamen iyi niyetle söylenmiş birlikteliği sağlayacak güzel unsurları elinin tersiyle iterek adeta yapılan konuşmalara tüy dikecek şekilde bir konuşma yaptı ve ortalık birbirine karıştı, darmadağın oldu, ve hala o sıkıntıyı şu anda da çekiyoruz.

Bunun düzelebilmesi için iki kişinin düzelmesi lazım. Oğuzhan bey kaprisinden kendisini kurtaracak, bizim temennimiz de odur, bir Müslüman kardeşimiz olarak, kendisinin kaprisinden kurtulmasını isteriz. İkincisi Kamalak hocamız Oğuzhan beyin uydusu olmaktan kurtulacak, genel başkanlık yapacaksa doğru dürüst genel başkanlık yapacak. Sıkıntılar buradan kaynaklanmaktadır, bu sıkıntılar çözülmeden de sağda solda sakız haline getirilerek tali meseleler, tali meseleler demek bu meselelerin çözümü değildi. Çünkü tali meseleler diye problem yok.

Ahmet Tekdal,
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi"

Haber Ara