Dolar

32,5951

Euro

34,7947

Altın

2.407,47

Bist

9.645,02

Emine Erdoğan: Arakan'da insanlığımdan utandım

Budist grupların Müslümanları hedef aldığı Arakan bölgesini ziyaret eden Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, gördüğü manzarayı, 'Sözün bittiği yerdi. insanlığımdan utandım.' sözleriyle anlattı. Dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, 'Müslümanlarla Budistleri birbirine düşürmeye çalışıyorlar. 'dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-12 04:20:01

Emine Erdoğan: Arakan'da insanlığımdan utandım
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte yaptığı Myanmar-Arakan ziyareti sonrası Türkiye'ye dönerken uçakta kadın gazetecilerin sorularını cevapladı. Emine Erdoğan, tüm dünyanın dikkatini Arakan'da yaşanan insanlık dramına çekmek ve insani yardım ulaştırmak için gerçekleştirilen ziyaret hakkında, 'Daha önce Pakistan'da da bulundum, Somali'de de bulundum, oralarda da acı var ama burası başka, yüreğim parçalandı. Acılarla boğuştuk. Mağduriyet var, güvenlik sorunu ayrı, kimliklerinin tanınmaması ayrı, vatandaşlık sorunu ayrı. İnsanlar bizi kurtarın diyorlar, korku içindeler. Suyun, çamurun içinde yaşıyorlar. O manzara karşısında insanlığımdan utandım' dedi.

Myanmar ve Arakan'dan nasıl bir duyguyla ayrılıyorsunuz?

Ben daha önce de mağdur ülkelere, başka bölgelere de gittim. Pakistan'da da bulundum, Somali'de de bulundum, ama burası bir başka oldu. Oralarda da acı var ama burası başka, yüreğim parçalandı. Acılarla boğuştuk. Kelimeler tükendi, sözün bittiği yer. Mağduriyet var, güvenlik sorunu ayrı, kimliklerinin tanınmaması ayrı, vatandaşlık sorunu ayrı. İnsanlar bizi kurtarın diyorlar, korku içindeler. Suyun, çamurun içinde yaşıyorlar. Nasıl söyleyeyim, ben o manzara karşısında insanlığımdan utandım. Nasıl buna seyirci kalabiliyor bazı insanlar, hiç anlamıyorum.

AMACIMIZ YARDIM KORİDORU AÇMAK

Çok zor bir durumdu bizimki aslında. Her iki tarafla da görüştük. First Lady ile görüşmemiz bir ilk oldu mesela ve oldukça da iyi geçti. İyi ilişkiler kurmamız gerektiğini biliyorduk ve öyle davrandık, serzenişte bulunmadık. Amacımız bir yardım koridorunun açılmasına öncülük etmekti. Biz taleplerimizi ifade ettik, görüşme iyi geçti.

Kızım Sümeyye'nin sivil toplum ve kalkınma üzerine yüksek lisans yaptığını söylediğimizde çok ilgilendi, mültefit davrandı, 'umarım benim kızım da sizin kızınız gibi olurlar' dedi, davranışları samimi görünüyordu. Orada da, Somali'de anlattığım şeyi söyledim, yanımızdaki sivil toplum kuruluşlarını anlattım, 'biz insanlara nihai olarak balık vermeyi değil, balık tutmayı öğretmeyi hedefliyoruz' dedim, bunları ifade ettim. Türkiye'ye davet ettik, geliriz dediler hatta... Bu yardımların devam edebilmesi için iyi ilişkiler kurmak zorundayız, insani yardım için girdiğimizi hissettirmeye çalıştık, bunda başarılı da olduk.

Arakan'daki Müslüman kamplarını gördükten sonra, Myanmar yönetimi ile ilgili görüşmenizi yeniden gözden geçirdiniz mi, keşke önce kampları görseydim ve bazı şeyleri sorsaydım dediniz mi?

Hayır, kampı gördükten sonra da hiçbir serzenişte bulunmadım. Myanmar'daki görüşmelerden pişman değilim, çünkü biz Arakan'daki insanlara ulaşmak için, buraya tekrar gelebilmek için dahi ilişkileri belirli bir düzeyde tutmak, daha iyi ilişkiler kurmak zorundayız. Bir koridor açtık ve o koridorun kapanmasını istemeyiz. Giderken hedefimiz Arakan'daki mağdurlara insani yardım temin edilmesini sağlamaktı.

EN KISA SÜREDE YENİDEN GİDECEĞİZ


Tekrar gitmeyi düşünüyor musunuz?

Oraya yeniden gideceğiz, hizmetlerimizin gitmesini, yardımlarımızın ulaşmasını planlıyoruz. Ayrıca Başbakan'ın programını bilmiyorum, onunla görüşmeden bunu söylemek doğru olmaz ama o (Tayyip Erdoğan) da gelmek istiyor, en kısa zamanda Başbakan'la beraber yeniden Arakan'a gideceğimizi sanıyorum.

Sizce Arakan'da yaşanan olayların kökeninde ne var? Myanmar hükümetinin Müslümanlara karşı ayrımcı bir tutum içinde olduğu izlenimi edindiniz mi?

Hayır, ben sizin bu söylediğinizi düşünmek istemem. Bunu söylemek yanlış olabilir, inşallah değildir. Çünkü bu, yeni bir hükümet, daha yeni gelmiş ve demokratikleşmeden bahsediyorlar, Myanmar'da bu anlamda henüz her şey çok yeni. Ben iyi niyetimi korumak istiyorum. Durumu iyileştireceklerine inanmak istiyorum. Sorunun tamamını bu yeni hükümete yüklemek istemiyorum.

Peki sizce bu çatışmaların kökeninde ne var?

Arakan'da Müslümanlarla Budistleri birbirine düşürüp oradan atmak niyetiyle bir provokasyon olduğunu hissediyorum. Arakanlı Müslümanları bıktırıp, yıldırıp göç ettirmeye dönük bir şey. Cehalet de eklenirse bunun şiddeti katlanabiliyor. Din adamlarının bu işin içinde olması beni çok şaşırttı. Demek ki terörün dini imanı yok.

Sadece Müslüman mültecilerin değil Budistlerin kampını da ziyaret ettiniz. Nasıl buldunuz?

Budistler biraz çekimser davrandılar, mesafeli durdular. Yani mesafe bizden değil onlardan kaynaklandı. Ama kültürleri öyle sanırım.

Bosna, Filistin, Somali, Sri Lanka, Pakistan, Myanmar. Bir aktivist yanınız var. Bu geziler sürecek mi ve amaç sadece yardım mı?

Aslında, öyle aktivist kimliği ile yola çıkma durumu diye bir şey yok. Böyle bir niyet, hesaplı hareket yok. Ama dünyadaki olaylar bizi o noktaya götürüyor. Bazı olaylar oluyor ve tepki vermeden duramıyorsunuz. Sonuçta ben sade vatandaş Emine Erdoğan değilim, bir kimliğim var, Başbakan'ın eşi kimliğimle dünyanın dikkatini çekebiliyorum ve şartlar, olaylar başka yerlerdeki sorunlarla da ilgilenmemizi, bir şeyler yapmamızı zorunlu kılıyor. Amaç da sadece yardım götürmek değil tabii ki.

Amaç, dünyanın dikkatini insan hakları ihlallerine, yoksulluğa, açlığa çekmek. Bunu yapmak benim için çok önemli ve bunlar sözkonusu olduğunda bu kimliğimi sonuna kadar değerlendiriyorum.

Arakan'a yaptığınız bu ziyaret bazı çevrelerde eleştiri konusu oldu. 'Bölgemizde bu kadar mesele varken neden Arakan'a gidiliyor' dendi...

Ben bu soruyu anlamıyorum. İmkanlarımız aynı anda birkaç bölgeye ulaşmaya yetiyorsa, neden koşmayayım? İmkanınız varsa, bu bitsin sonra öbürünü yaparım diyemezsizin. Bu Türkiye'nin güvenilirliğiyle, gündem belirleyiciliğiyle ve ekonomik gücüyle alakalıdır.

Barışı kadınlar ve din adamları sağlayabilirler

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan'ın da bulunduğu Türk heyeti, Arakan'da 'selam aleyküm' nidaları, gözyaşları ve sevgi gösterileriyle karşılandı. Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan, Arakan'daki Tharpan Caddesi'nde heyeti durdurarak bir ev ziyaretinde bulundu. Erdoğan ve heyetteki üyelere sarılarak gözyaşlarına boğulan kadınlarla sohbet eden ve onların sıkıntılarını dinleyen Erdoğan, kadınlara tavsiyelerde bulundu:

'Provokasyonlara meydan vermeyin, arkadaşlarımız da burada şu anda en çok ihtiyacınız olan şeyleri bize bildirin size yardımcı olalım. Tekrar barış içinde yaşayabilmeniz için karşılıklı adımlar atmanız gerekiyor ve bunu ancak kadınlarla din adamları sağlayabilir. Sizin yaşadıklarınızı sizin için dünyaya anlatacağız.'

Arakanlı kadınlardan Bibi Half Sar ise Erdoğan'a 'Babam ve büyükbabam hükümet görevlisi olduğu halde, benim vatandaşlık hakkım yok. Evlerimizi yakıyorlar. Onlar da, bizim onlara şiddet uyguladığımızı söylüyorlar ama bütün güvenlik güçlerinin dikkati üzerimizdeyken, evlerimizden çıkamazken biz onlara nasıl şiddet uygulayabiliriz. Biz burada gerçekleri söylemeye korkuyoruz, konuşmaya korkuyoruz, çünkü herkes tutuklanıyor, siz bize yardım edebilirsiniz' dedi. Kadınlar sohbet esnasında, çoğunlukla gözyaşları içinde çeşitli sıkıntılarını Emine Erdoğan'la paylaştılar.(Özlem Albayrak)

Haber Ara