Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

İran'dan Zaman Gazetesi'ne sert mektup

İran Ankara Büyükelçiliği’nden Zaman Gazetesi’ne gönderilen yazıda Zaman’ın varlığının artık Siyonist ve Amerikan medyasının, İran İslam Cumhuriyeti’ni Türkiye’deki karalama faaliyetlerine gerek bırakmadığı yazıldı.Zaman Gazetesi'nin İran elçisine vereceği cevap merak konusu...

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-01 08:45:08

İran'dan Zaman Gazetesi'ne sert mektup
Timetürk / Haber Merkezi

Büyükelçiliğin Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya gönderdiği mektupta, Zaman’ın 24 Nisan 2012 tarihli sayısında bir kez daha İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde kasıtlı bir yazıya daha yer verildiği belirtilerek, “Söz konusu yazı, gazetenizin İran karşıtı makul olmayan bir yaklaşım içinde olduğunu ve Türk kamuoyunda komşu bir ülkeye karşı kötümser bir atmosfer oluşturarak mezhep ve ırklar arası çatışmayı alevlendirme çabasında olduğunu göstermektedir” denildi.

mektupta mektupta kısaca neler yazıyor:

* Siyonizm’e uşaklık ettiği beyanı var!

* ABD’nin yörüngesinde yayın yaptığı değerlendirmesi var!

* Mezhepçilik yaptığı ifadesi var!

* İslam’ın içinde fitne çıkarmak istediği yorumu var!

* Müslüman ve komşu bir ülkeye hasımlık yapıldığı görüşü var!

* Siyonist ve ABD basını bile sizin kadar iftira etmiyor feryadı var!

Zaman Gazetesini satın alan sözde mütedeyyinlere bu tabloyu armağan ediyoruz!

Hoşgörü yalan, nefret gerçek!"  ifadeleri yer alıyor. 

Öte yandan İaran Dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'e bağlı Abna Haber Ajansı haberi sunarken Zaman Gazetesi'nin bilerek İran karşıtı haberler yaptığını ifade ederek, şu örnekleri sıraladı:


"Zaman'dan İran karşıtı haberler

Başbakan Erdoğan liderliğindeki AKP heyetinin 25 Mart'ta Seul'de ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmenin ardından Türkiye İran'dan aldığı doğalgaz ve petrolü azaltma kararı almış, bizzat Başbakan Erdoğan mevcut İran yönetimini sert bir dille eleştirmişti. Bu gelişmeye paralel olarak, Suriye'ye karşı yapılan kara propagandanın benzeri İran'a karşı da hızlandırıldı. Uzun bir süredir İran'a dönük karalayıcı içerikte haber yapması ile dikkat çeken Zaman gazetesinde son aylarda bu yöndeki haberlerin arttığı görülüyor.

Örneğin dün Zaman gazetesinde, son aylarda Suriye ile ilgili yapılan haberlerin aynısı İran'a ile ilgili de yapıldı. Dün gazetede "PKK sığınaklarında İran yapımı el bombaları" başlıklı bir haber yer aldı.

Bir diğer örnek ise Zaman'da 24 Nisan'da Dr. Ali Rıza Gafuri imzası ve "İran Sünnilerine yapılan baskılar ya da Şii mezhep faşizmi" başlığı ile yayımlanan yazı. Bu yazıda da İran'a ve şii inancına dönük düşmanlık içeren ifadeler kullanıldı.

Suriye'ye dönük kara propaganda da Esad ailesinin Nusayri olmasına dikkat çeken islami çevreler, ülkemizdeki Alevi yurttaşlarda ciddi bir kaygının oluşmasına neden oluyorlar.

Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal, bugün yayımlanan 'İslâm kardeşliği içinde Şiîlik ve İran' başlıklı yazısında açıkça nefret ve düşmanlık içeren ifadeler kullandı. Ünal'ın yazısı, Zaman gazetesinin son dönemde İran'ı karalayıcı haberleri ile uyum gösteriyor.

Sanki Türkiye değil de İran NATO üyesi!

Yazısının sonunda ise Ünal, sanki Türkiye değil de İran NATO üyesiymiş gibi, kara propaganda örneği ifadelerle İran düşmanlığını konuşturuyor:

"Bölgemizdeki gelişmelere ve ideal İslâm kardeşliğine bakarken bu hususlar ve Anglo-Saxon-İsrail ittifakı politikalarının İslâm dünyasını daha da parçalamak için onun kalbine, derinliğine bir hançer gibi Şiî hilâlini sokmaya çalıştığı ve İran'ın da aynı paralelde hareket ettiği gözden uzak tutulmamalıdır."

Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal'ın bugün yayımlanan 'İslâm kardeşliği içinde Şiîlik ve İran' başlıklı yazısı, içerdiği Şiilik ve İran düşmanı ifadelerle dikkat çekiyor. Sanki Türkiye değil İran NATO üyesiymiş, sanki Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi ülkelerdeki sünni-islamcı partiler ABD müttefiki değil de İran ABD müttefikiymiş gibi yazan Ünal, kara propaganda örneği ifadelerle Ünal İran'a dönük düşmanca ifadeler kullandı. Ünal'ın ifadeleri, Zaman gazetesinin son dönemde İran ve Suriye'ye dönük karalayıcı haberleri ile uyumluluk gösteriyor."

İran elçisi tarafından eleştirilen Zaman Gazetesi Yazarı Ali Ünal'ın yazısı


"İslâm kardeşliği içinde Şiîlik ve İran
Hz. Bediüzzaman, "Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat! Ve ey Âl-i Beyt'in muhabbetini yol edinen Alevîler (Şiîler)! Çabuk bu manâsız, haksız, zararlı nizaı aranızdan kaldırınız.

Yoksa kuvvetli bir surette hükmeden zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhinde alet edip ezmekte kullanacak; sonra o aleti de kıracak. Ehl-i tevhid bulunmakla, kardeşliği ve birliği emreden yüzer esaslı kudsî bağ aranızda varken ayrılığa sebep cüz'î meseleleri bırakmak elzemdir." der. İslâm adına gereken elbette budur; aksine davranan, haindir. Bu ideal adına hareket ederken realite zemininde karşımıza çıkan en belirgin bir husus, Şiîlik ve İran meselesidir.

1982 yılı yazında Tahran'da düzenlenen ve 25 İslâm ülkesinden üniversite öğrencileri temsilcilerinin katıldığı bir sempozyuma gözlemci olarak davet edilmiştim. Stantlarda sergilenen kitaplar içinde Chronicle of Hadith (Hadis Tarihçesi) adlı bir kitapçık da vardı. Hz. Ebu Hüreyre, Hz. Ayşe, Hz. Abdullah ibn Ömer gibi en fazla hadis rivayetinde bulunmuş bütün Sahabîleri tamamen yalancı ve bunlardan gelen hadisleri mevzu olmakla itham eden bu kitapçığı sempozyumu düzenleyenlere müracaatla stanttan kaldırttım. Türkiye'ye dönüşte, İran'ın daha önce Pakistan'da bulunmuş o zamanki Türkiye büyükelçisi Muhammed Gencidost'a "Nedir bu hal?" diye sordum. Samimiyetle şu cevabı verdi: "Size bir şey söyleyeyim: Pakiskan'da bir Şiî molla kürsüye çıktığında Sünnîlik aleyhinde konuşmazsa dinlenmez."

1986 yılında İranlı önemli bir hüccetülislâmla bu meseleleri 1,5 saat konuşmuştuk. Nihayet kendisine şunu söyledim: "Tarihinizde iki büyük hatanız oldu. İlk döneminizde Kur'an değiştirilmiştir; onda ilave, eksiltme ve değiştirme vardır." iddiasında bulundunuz. (Buna inanan ve bu konuda elinde imamlardan binden fazla rivayet olduğu iddiasıyla o Ehl-i Beyt imamlarına iftirada bulunan Küleynî'yi Hadis'te en güvenilir ve onun Usûl ve Fürû-u Kâfî'sini en güvenilir hadis kaynağı kabul etmeyi hâlâ sürdürüyor da olsanız,) daha sonra Tusî geldi ve "Böyle bir iddia küfür olur. Çünkü Ebu Bekir zamanında (resmen) toplanan Kur'an'a İmam Ali'nin tek bir itirazını olsun bilmiyoruz. Ayrıca bu iddia, 'O Kur'an'ı Biz indirdik ve onun koruyucusu da Biz'iz.' âyetini inkâr olur." hükmünde bulundu. Bu yanlış itikadınızı, eğer takiyye yapmıyorsanız düzeltiniz. İkinci hatanız, İmamet meselesi. İmamet'i 12 kişi ile sınırlıyorsunuz ve 12. İmam'ın 10 asırdır gaybubette olduğu iddiasındasınız. Devrimden sonra yaptığınız anayasa da, modern bir Sünnî devletin yapacağı anayasadan farksız. Gaybubetteki imamın yokluğunda ümmet arasında sadece tefrika sebebi olan bu doktrini ısrarla neden sürdürüyorsunuz?" Cevabı aynen şöyle oldu ve konuşmamız bitti: "O, bizim varlık sebebimiz."

Evet, Şiîlik, öncelikle kendi müsbet değerleri üzerine değil, Sünnîlik karşıtlığı üzerine oturan bir mezheptir ve tarih boyu bu temelden beslenmiştir. Dolayısıyla gayrimüslim dünyaya karşı İslâmî bir hareketleri olmamış, sürekli Sünnîlik'le ve Sünnî dünya ile uğraşmışlardır. Şiîliğin Safevîlerle birlikte İran'ın resmî mezhebi, hattâ dini haline gelmesi, İslâm bünyesindeki bu tefrikayı bir de İran ulusçuluğuyla derinleştirirken, Şiîliğin İran-Pers İmparatorluğu'na son veren Hz. Ömer ve dolayısıyla Sünnîlik'ten nefret sebebi de katmerleşmiştir. Üçüncü olarak, yine Bediüzzaman'ın bir tesbiti var: "Ümmet'in çoğunluğuna uymalı. Başta Din'de lâkayt Emevîlik nihayet çoğunluğa uyunca Ehl-i Sünnet Cemaati'ne girdi. Başta Din'e sağlam sarılan Şiîlik ise azınlıkta kalmakla nihayet bir kısmı Râfızîliğe dayandı." Çoğunluğa muhalefeti esas tutan azınlık psikolojisi, İslâm bünyesindeki ihtilâf ve tefrikayı daha da arttırmıştır.

Bölgemizdeki gelişmelere ve ideal İslâm kardeşliğine bakarken bu hususlar ve Anglo-Saxon-İsrail ittifakı politikalarının İslâm dünyasını daha da parçalamak için onun kalbine, derinliğine bir hançer gibi Şiî hilâlini sokmaya çalıştığı ve İran'ın da aynı paralelde hareket ettiği gözden uzak tutulmamalıdır."

 Zaman Gazetesi'nin İran elçiliği tarafından gönderilen bu mektuba vereceği cevap merak konusu.

Haber Ara