Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

'Müslümanları karalamak için haber siparişi gelirdi'

İngiliz gazeteci Richard Peppiatt, İngiliz basınında bir dönem editörlerin muhabirlere Müslümanları karalamak için fabrikasyon haberler yaptırdığını söyledi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-02-06 00:15:38

'Müslümanları karalamak için haber siparişi gelirdi'
İngiliz gazeteci Richard Peppiatt, İngiliz basınında bir dönem editörlerin muhabirlere Müslümanları karalamak için fabrikasyon haberler yaptırdığını söyledi. Peppiatt, "Göçmenlere ve özellikle de Müslümanlara yönelik fabrikasyon haberler yapmamız istenirdi. 'Müslümanlar ülke güvenliğini tehdit ediyor' veya 'Göçmenler ülkeyi ele geçiriyor' şeklinde kurgulu haberler yapmamız talep edilirdi." diye konuştu. Ülkenin önde gelen tabloid gazetelerinden Daily Star'dan istifa ettikten sonra yaptığı çarpıcı itiraflarla ülke gündemine gelen Richard Peppiatt, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) özel bir mülakat verdi. İngiliz gazeteci, çalıştığı dönemde gazete editörlerinin kendilerine "Müslümanları karalayıcı haberler yapmaları" yönünde nasıl baskı yaptığını anlattı.

Richard Peppiat, "Bizden genellikle araştırmacı gazetecilik yapmamız beklenmezdi. Bunun yerine elimize bazı bilgiler verilerek, daha önce belirlenmiş gündem çerçevesinde bu bilgileri kendilerinin istediği tarzda kurgulamamız istenirdi." şeklinde itirafta bulunuyor. Editörlerin kendilerinden ülkedeki göçmenleri, özellikle de Müslümanları karalayıcı haberlerin yapılmasını istediklerine dikkat çeken Peppiatt, "Ülkedeki göçmenlerin daha çok meslek sahibi olduğu veya İngiltere'ye gelen göçmen sayısında büyük artış yaşandığı gibi konular hakkında bizden 'abartılı ve kurgulu' haberler yapmamız istenirdi." diye konuşuyor.

İngiliz gazeteci, eldeki bilgilerin içeriği(bağlamı) dışında kullanılarak sansasyonel haber yapılmaya çalışıldığını, böylelikle haberlerde mevcut durumun çok daha kötü gösterildiğini belirtiyor.

Peppiat sözlerini şöyle sürdürüyor: "Editörler haberlerde ülkeye kaç Müslüman göçmenin geldiğine vurgu yapmamızı isterlerdi. Fakat hiçbir zaman ne kadar göçmen ülkeden çıkmış buna yer vermezlerdi. Bazı zamanlarda ülkeden çıkan göçmen sayısı gelen sayısından daha fazla olmasına rağmen bu gözden kaçırılırdı, çünkü bu durum 'göçmenleri kötü gösterme' kurgusuna ters düşüyordu. Göçmenlere yönelik ne bir adilane bakış açısı, ne de onların daha iyi yaşam standardına kavuşmasını göz önünde bulundurma vardı. Amaçlanan tek şey, karalama haberlerle göçmenleri kötü göstermekti."

Müslüman göçmenlere yönelik bu tür fabrikasyon haberlerin daha çok yapıldığına dikkat çeken Peppiatt, özellikle 11 Eylül New York ve 7 Temmuz Londra terör saldırılarından sonra, başta tabloid gazetelerinde olmak üzere, Müslümanların "kötü insanlar" şeklinde gösterilmesine yönelik bir kampanyanın başladığına dikkat çekiyor. İngiliz gazeteci, Müslümanlara yönelik düzmece haberlerin Irak savaşı öncesinde daha da yoğunlaştığını sözlerine ekliyor.

"Bir olay olduğunda kesinlikle birileri günah keçisi seçilmek zorundadır." diyen İngiliz gazeteci, geçtiğimiz yıllarda Müslümanların "düşman" olarak tanımlanarak suçlamaların odağına yerleştirildiğini ve bunun üzüntü verici olduğunu ifade ediyor.

Richard Peppiatt, basına yönelik şikayetlerin sadece PCC denilen medya düzenleme kuruluna yapılabildiğini, ancak bu kurumun da sadece belirli bir isme yapılmış şikayetleri değerlendirmeye aldığını; bir topluluk veya din mensuplarına yönelik yapılmış şikayetlerle uğraşmadığını kaydediyor. Peppiatt, bu sebeple basında hedef olan bir çok inanç mensubunun hakkını arayamadığı ve psikolojilerinin bozularak toplumda huzursuzluk meydana getirildiğine dikkat çekiyor.

Müslümanlara yönelik yapılan "kampanya haberlerin" insanların psikolojilerini etkileyerek toplum içindeki farklı inanç gruplarının birbiriyle çatışma haline girebildiğini söyleyen Peppiat, "Yaptığımız haberler sonucunda şunu kesinlikle fark ettim ki, medya insanların üzerinde direk bir etkiye sahip ve yazılan haberlerle sokaktaki insanlar şiddete yönelebiliyor ve birbiriyle çatışma içine girebiliyor." şeklinde tespitlerde bulunuyor.

Richard Peppiatt, geçtiğimiz yıl sonunda telekulak soruşturmasına ilişkin oluşturulan Leveson Komisyonu'na verdiği ifadede, Müslümanları karalamak için editörlerin kendilerinden, "Müslümanlar ülkenin güvenliği için büyük tehdit.. Ülkeyi ele geçiriyorlar!" gibi "düzmece haberler" yapmalarını istediği itirafında bulunmuştu.

"Leveson Komisyonu'na neden bu itirafları yapma ihtiyacı duydunuz?" şeklindeki sorumuza Richard Peppiatt şöyle cevap verdi: "Gazetede çalışıyorken yazdığım haberlerden dolayı mutlu değildim. Sansasyoncu gazetecilerle mücadele etmenin tek yolunun, kendime karşı sansasyonel yaklaşarak, bu tür gazetecileri toplum nezdinde mahcup etmeyi amaçladım. Sessiz kalarak çekip gitmek bir farklılık oluşturmayacaktı. Bu şekilde itirafta bulunmakla, belki sansasyonel gazetecilik yapan kişilerin yaptıklarından mahcup olmalarını sağlayarak davranışlarını biraz da olsa düzeltmelerine yardımcı olabilirim diye düşündüm."

İngiltere'de medya etiğinin tekrar gözden geçirilerek daha adil ve dürüst bir sistemin oluşturuması gerektiğini sözlerine ekleyen Peppiatt, medya etiğini ele alan Leveson Komisyon'unun bu konuda belki bir takım şeyleri değiştirebileceğini ancak bunun kolay bir süreç olmadığını dile getirdi.

(CİHAN)

Haber Ara