Dolar

32,2133

Euro

34,7654

Altın

2.458,64

Bist

10.333,05

Hamas: Hak ve insaflı bir söz

Hamas’taki kardeşlerim! Şunu da hatırlayın! Kudüs’e giden yol Şam’dan geçer ve bu yol şu an kapalı ve ancak Beşşar ve iktidarının gitmesiyle açılacaktır.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-10 12:00:03

Hamas: Hak ve insaflı bir söz

Mücahid Me'mun Diraniye* / TİMETURK

Dün Halid Meşal (Künyesi Ebu Velid) kardeşime yönelik mesajımı yayınladığımda kapının ardında gizlenmiş, hapsolmuş bir öfke olduğunu bilmiyordum. Sanki bu mesaj bu kapıyı açtı ve öfke sel gibi fışkırdı. Bazıları bana şahsi mesajlar olarak ulaştı, bazıları ise makaleye yorum olarak yayınlandı. Bazıları insaflıydı, bazıları ise insaftan oldukça uzak. Bunlara tek tek cevap vermeye başladım. Sonra baktım iş böyle benim için hem uzun hem zor olacak cevabı da asıl makale gibi isteyen herkes okusun diye genel olarak yayınlamaya karar verdim.

Makale hakkında yorumda bulunan kardeşlerin bazılarının tepkileri kendilerini Arap ülkelerindeki İslami grupların hepsini kınamaya vardırdı. Onlara şöyle diyorum: ‘Öfke ve sıkıntının bizleri başkalarına zulme itmemesini rica ediyorum. Nasıl ki bizler zulmü reddediyoruz aynı şekilde zulmetmememiz gerekir.  Mazlumların zalimlere dönüşmesi ne kadar da çirkin bir şey!
Mübarek Suriye devrimi insanların konumlarını ortaya koydu. Kötüyü iyiden ayırdı ve her mekanda gördük ki bizim yanımızda duranlar İslamcılardır. Ürdün’de ve Lübnan’da Suriye devrimini desteklemek için seferber olan, toplanan onlar değil miydi? Bu iki ülkede ve diğerlerinde Esad rejiminin Şebiha’sına karşı koyan onların yazarları ve sendikacıları değil miydi? Kuveyt’te, Suudi Arabistan’da, Bahreyn’de, Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da, Cezayir’de, Fas’ta Suriye devriminin yanında İslamcılar dışında kim durdu? Esad rejimini savunan solcular, komünistler, Baasçılar ve milliyetçiler değil miydi?

Bu mübarek devrim –daha önceki büyük olayların da ispat ettiği gibi- İslam ümmetinin tek bir vücut olduğunu kanıtlamıştır. Bir azası rahatsızlanır rahatsızlanmaz vücudun geri kalan tüm kısmı ona yardım ve destek için ayaklandı. Farklı şekil ve bağlılıklarına karşın İslamcılar yardım ve destekte ön planda olanlar oldu.

Hamas’a gelince onu –ilk bildiğimizden beri- mücahit, sabırlı bir gruptur. Ebu Velid ve diğerleri Allah ve Filistin yolunda bir insanın ümmeti için yapabileceğinin en iyisini –öyle olduğuna inanıyoruz- yapmıştır. Birçok yorumda okuduğum ‘Ahiretlerini dünyaları yolunda sattılar’, ‘Devrim teknesine kazançlar, fayda, pozisyon ve ayrıcalıklar elde etmek için bindiler’ gibi garip suçlamalar nereden geldi acaba? Aksine darmadağınıklar. Bu durumda ne kazancı elde etmişler? İsteselerdi en iyi ülkelerden birinde yerleşebilirlerdi. Kazançlar ise illa ki oluyor. İktidarın adamları siz bir bakın onların ne kadar evleri, saraylar, arabaları, dolarları ve şirketleri var. Sonra da Gazze’deki meşru hükümetin başbakanına bakın! Nerede oturuyor? Oğullarının ne serveti var? Oturduğu eve gelince; bu makaleyi okuyanların onda dokuzunun içinde yaşamayı kabul etmeyeceği bir evde oturuyor. Evlatlarına gelince kimisini Yahudiler takip ediyor kimisi de mezarda!

Suriye rejimi düştükten sonra Hamas ile Hizbullah’ın sonu aynı. Çünkü ne yazık ki onun (Suriye rejimi) dışında kendini barındıracak kimseyi bulamadı. Buna karşın Hamas’ın aldığı tavır ile Hizbullah’ın aldığı tavır arasındaki büyük farka bakın. Hizbullah her şeyiyle Esad rejimini destekledi ve her şeyiyle Suriye halkına karşı savaştı. Hamas mülteci kamplarında rejim yanlısı gösterilerin yapılmasını kabul etmedi, İran’ın kendisinden rejimi desteklediğini ilan etmesi talebini ve bu yöndeki baskısını reddetti. İkisi arasında ne kadar fark var!

Hakkı itiraf etmemiz gerekir. Hak ortaya konmalıdır. Hamas’ın geçen aylardaki suskunluğu da kendi içinde olumlu bir konumdu. Gizli olarak da açık olarak da rejimin yanında durmayı reddetti. Açık tarafsızlıkta ısrar etti. Çünkü elinden daha fazlası gelmiyordu. Bizler bu konumuna devam etmesini, rejim ve halkın aynı düzeyde olduğunu ifade eden bir görüş ortaya koymamasını temenni ediyorduk. Ebu Velid kardeşe son hafta serzenişte bulunuşumuzun sebebi budur. Bunu söylememesini ve yapmamasını istiyoruz. Aynı şekilde temennimiz bugünden itibaren bunu Hamas’tan hiçbir kardeşin söyleyip yapmamasıdır.

Beyler! Ben Hamas’ın savunuculuğunu yapmıyorum. Hamas’tan değilim de. Öyle olsaydım bu benim için bir şeref olurdu. Beni onlara bağlayan çoğu okuru kendilerine bağlayandan farklı bir şey değil. Sevgi, övünç ve dua! Onun avukatlığını yapmıyorum. Ancak mübarek devrimimize karşı zulmü kabul etmediğim gibi ona karşı zulmü de kabul etmiyorum. Sonra yetimin yetim üzerinde birinin diğerine destek olması hakkı vardır. Biz ve Hamas yetimlikte eşitiz. Dünya bizden ayrıldığı gibi onlardan da ayrıldı. Mücrim, işgalci bir rejime karşı koymada bizi yalnız bıraktığı gibi aynı şekilde onları da yalnız bıraktı. Hamas’a destek, yardımcı olmalı ve ondan da bize destek ve yardımcı olmasını istemeliyiz. İkimiz bir olmalı, uzakların zulmüne, yakınların ve dostların yalnız bırakmasına karşı ellerimizi birbirimizin elleri üzerine koymalıyız. Bu daveti iki taraf; Hamas için de Suriye devrimi için de yapıyorum. İkisi de galip gelecektir inşallah.

Bizler Hamas’ı ve Ebu Velid’i azarlamayı kolay görüyoruz ancak ümmetin onu yalnız bıraktığını, davasından, o büyük davadan yani Filistin davasından vazgeçtiğini neredeyse hatırlamıyoruz. Öyle ki kendilerine yardım eli uzatılsa yardımı reddedemediler. Bunu kendileri için değil ancak mezar sakinlerinin sessizliği içindeki dünyanın gözleri önünde ölmekte olan bir halk için yaptılar. Eğer Müslümanlar Hamas’ı barındırsaydı onlar da yüzlerini İran ya da mücrim Esad rejimi yönüne döndürürler miydi? Bizler davadan vazgeçtik. Yıllar boyunca Hamas’ı yalnız bıraktık.  Sonra da bugün gelmiş onları azarlıyoruz! Aramızdan bazıları bugün Amerika’dan yardım istemiyor mu? O Amerika, kardeş, yakın komşu Arap-Müslüman Irak’ı işgal edip yerle bir eden, Müslüman halkından milyonlarcasını yersiz yurtsuz bırakan değil mi? Suriye devrimcileri bir gün şeytanla ittifaka hazır olduklarını ilan etmediler mi? Boğulan kimse, eğer şeytan kendisini çıkarmak için elini uzatsa şeytanın eline tutunur! Kazanlarda kaynayanın hali su ve meyve suyu içeninki gibi değildir!

Beyler! Hamas’ı sevgi çerçevesinde eleştiriyoruz. Eğer isteseydim Ebu Velid’e bir mesaj gönderirdim ve o mesajı kendisinden başkası okumazdı. Ancak tüm insanların başkalarından istemediğimizi kardeşlerimizden umduğumuzu bilmesi için bu şekilde yazıyorum. Bizler ellerimizi sahte direniş propagandacılarından elimizi çektik. Umut sadece onlar gibi dürüst mücahitlere bağlı kaldı. Hata yapabilirler, kayabilirler. Zira politika yolları yöneticiler için tuzaklarla doludur. Onlara tekrar tekrar bahaneler türetiyoruz ancak bu her zaman da böyle olmaz. Bu nedenle kendilerine nasihat ediyor, hatırlatıyoruz. Allah’tan görüşlerini doğru kılmasını, kendilerine hak ve doğru yolu göstermesini, bu yol üzere kendilerine sabit kılmasını ve bol bol sevabını vermesini niyaz ediyoruz.

Hamas’taki kardeşlerim! Bu sizden ve sizin için istediğimizdir. Yarın tarih, mücrim Esad’ın ve elleri şehitlerin kanlarıyla kirlenmiş rejiminin sayfasını dürecek. O gün için bugünden çalışmaya başlayın ki zaferin meyvelerini beraber toplayalım. Şunu da hatırlayın! Kudüs’e giden yol Şam’dan geçer ve bu yol şu an kapalı ve ancak Beşşar ve iktidarının gitmesiyle açılacaktır.


*Ürdün doğumlu olan yazar. Suriyeli ünlü Alim Ali Tantavi'nin torunudur.

Bu makale Varol Sarıyüce tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.


Haber Ara