Dolar

32,5831

Euro

34,7960

Altın

2.507,57

Bist

9.693,46

Kaddafi yönetimi ve sonrası

Dr.Adil El Beyati, Kaddafi'yi ve sonrasını anlatıyor...

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-29 07:43:42

Kaddafi yönetimi ve sonrası
Kaddafi ister suikastla öldürülsün ister kan kaybından vefat etsin herkes onun kendi halkını öldürmekten geri adım atmayan despot zorba bir diktatör modeli olduğunda hemfikir.

Yönetimi boyunca binlerce suç ve günah işledi. Libya'yı demir yumruk ve ateşle yönetti. Libyalıların dokunulmazlıklarını çiğnedi, haklarını gasp etti, devleti, rejimi ve hükümeti kendi eksantrik şahsında topladı.

Libya petrol ihraç eden ve yüksek kaynaklardan beslenen ülkelerden olmasına rağmen Libya halkını yoksunluk ve yokluk içinde bıraktı. Bu kaynaklar pervasız bir yöneticinin tasarrufu altındaydı ve Libya halkı bu kaynaklardan hiç istifade edemedi. Diğer dünya ülkeleri ve Arap ülkeleri, Kaddafi'nin şerrinden ve maceralarından kurtulamadı. Seksenli yıllarda Kaddafi, İranlıların Bağdat'ı bombalamakta kullanmaları için Rus yapımı Skud füzelerini Tahran yöneticilerine veriyordu. Kaddafi, Libya'nın servetlerini kendisine yakın küçük bir çevre, ailesinin ve aşiretinin evlatlarının elinde tuttu. Libya halkına servetlerin adil dağıtımını yapmadı.

İntikam alma yöntemlerinden nefret ettiğimiz tartışmasız. Özellikle de bu intikam alma yöntemlerinin özgürlüğü ve insan haklarına saygıyı yaymak için geldiklerini ilan eden ve adil bir davaya sahip olan devrimcilerden gelmesi kabul edilemez. Zira yakalandıktan sonra Kaddafi'nin öldürülmesi konusu soruşturmayı gerektirmektedir ve bizler Ulusal Geçici Konsey'in intikam yöntemlerine karşı çıkışlarına güveniyoruz. Mustafa Abdulcelil birçok kez bu tutumu açıkladı ve kanımca konuyla ilgili derin soruşturma, mümkün olan en erken zamanda yapılacak.

Trablus'un devrimcilerin eline geçmesi sonrası Kaddafi'nin El Aziziye'deki makamından doğum yeri Sirte'ye kaçtığını biliyoruz. Sirte bilmeyenler için Libya kıyılarının ortasında bulunur. Sirte'nin Kaddafi'nin doğum ve ölüm yeri olması ilginç bir rastlantı. Kaddafi'nin Sirte kentine cömert ve sadık olduğu malum. Kenti 40 yıllık yönetimi boyunca ihmal edilmiş küçük bir köyden modern bir şehre dönüştürdü. En lüks salonlar, oteller ve hükümet binaları inşa etti. Kaddafi'nin geçen yıl ortalarında başkanlığını yaptığı son Arap zirvesi Sirte'de aşırı savurganlık görüntüleri ortasında salonlarda yapılmıştı.

2011 Şubat devrimi patlak vermeden önce bu kenti ziyaret etme imkânı olanlar Kaddafi'nin bu kenti ülkeyi idare etmenin ve rejimini savunmanın sağlam karargahı haline getirdiğini görmüşlerdir. Kaddafi son günlerinin hesabını bu şehirde yapmıştır. Bu kent askerî kamplar gibi kapalı bir şehirdir ve resmî onay olmadan girilemez. Şehirde sadece Kaddafi kabilesinden olanlar oturur. Şehri deniz kuzeyden, çöl güneyden ayırır. Özellikle de şehri çeviren kapılarda sıkı güvenlik önlemleri vardır ve büyük güvenlik tugayı, sivil havaalanı ve askerî hava üssü bulunmaktadır. Sahillerinde firkateynler ve savaş gemileri demir atmıştır. Yer altında sağlam birçok sığınak ve bakanlıklara (halk komitelerine) işaret eden tabelalar taşıyan yarı boş yapılar vardır. İçlerinde ne bakan vardır ne bir çalışan. Bir gün liderin başkenti Trablus'tan Sirte'ye taşımasını beklemektedir ancak o gün gelmedi gelmeyecek de.

Muammer Kaddafi 40 yıl boyunca tartışmalı bir kişiliği temsil ediyordu. Değişen tutumlarını cesurca ve açıkça dile getiriyordu. Oldukça karmaşık ve sorunlu şartların gölgesinde hayallerini ve teorilerini gerçekleştirmeye çalıştı. Birçok krizi aşmayı başardı ancak devrim kıvılcımı patlak verdiğinde düşünceleri ve tasarrufları üzerinde kontrolü kaybetti. İktidar koltuğunu korumak için halkını soykırımdan geçirmek isteyerek en kötü ve en tehlikeli yolu seçti. Kendisinden önceki despot yöneticiler gibi bu seçimin bedelini ödedi. Gürültülü ve isteyen için ibret olarak bir yaşamın tuhaf hikâyesi bu.

Kaddafi, zulmüne, zorbalığına ve diktatörlüğüne karşı Libya öfkesi patlak verdiğinde halkının taleplerine karşılık vermek, işlediği bütün hataları itiraf edip özür dilemek yerine en iğrenç ve çirkin sözler sarf etti, onları duygusuzluk, kötülük ve uşaklıkla ve 'uyuşturucu zümresi' olmakla suçladı. Onlarla kan ve kurşun dışında diyalog kurmayı reddetti. Bizler zulmü, diktatörlüğü, zorbalığı reddettik, Libya halkının özgür, saygın ve demokratik yaşama hakkını kabul etti, Libya halkının ve devrimcilerinin yanında durduk.

Kaddafi'nin idamı bir dönemin sonu bir dönemin başlangıcıdır. Yüz binlerce Libyalının diktatör ve despot rejimin sonunu kutlaması meşru bir sevinç olsa da Libya'da yeni demokratik rejimin temellerinin inşası öncelikle çıkarların gerçekleşmesini, kurumsal devletin inşası için çalışılmasını ve intikam duygularından uzak durulmasını gerekli görmektedir.

Despot Kaddafi'nin sonu halklarına Kaddafi'nin kendi halkına yaptığı muameleyi gösteren diğer Arap despotlara bir uyarıdır. Halkların çağı başladı, zillet, kahır dönemi, tek kişinin ve tek partinin yönetimi sona erdi. Bugünden sonra geri adım atılamaz. Halkların iradesi bütün iradelerin üstünde olacaktır. Halklar korku engelini aştı ve imkânsızı tanımamaktadırlar. Halklar yaşamak isterse kaderin buna uyması gerekir. Katar gazetesi Er Raye, 27 Ekim 2011)

Haber Ara