Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Andıç emri Başbakan'a ait mi değil mi?

İnternet Andıcı davasının bugünkü duruşmasında ilginç bir gelişme yaşandı. Ve bu gelişmenin ardından ortaya atılan idda tartışıldı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-17 19:05:09

Andıç emri Başbakan'a ait mi değil mi?
Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğince mahkemeye gönderilen 2006 tarihli bir evraka göre andıç siteleri kurulması talimatının altında Başbakan Erdoğan'ın imzası var.

Sanıklar da bu belgeye dayanarak, diğer bir deyişle de Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyeleri doğrultusunda Başbakan Erdoğan'ın aldığı bir karara dayanarak andıç sitelerinin kurulduğunu, dolayısıyla da davanın düşmesi gerektiğini iddia ettiler.

İrticayla Mücadele Eylem Planı Davasıyla birleştirilen İnternet Andıcı Davası'nın bugün görülen 36. duruşmasında ilginç bir gelişme yaşandı.

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese mahkemeye gelen evrakları okudu. Özese, sanık Mehmet Eröz'ün avukatı İlkay Sezer'in talebi üzerine MGK Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliği tarafından özel kurye ile gönderilen Ocak 2006 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) direktifinin mahkemeye ulaştığını açıkladı.

Gönderilen evrakın heyetçe incelendiğini belirten Özese, daha sonra tekrar kuryeye iade edildiğini belirtti. Evrakın 17 Ekim 2011
tarihinde mahkemede hazır edilmesinin istendiğini ifade eden Özese, dava öncesinde yine kurye ile birlikte bu evrakın mahkemeye sunulduğunu ve duruşma başlamadan önce bu belgenin incelendiğini söyledi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN İMZASINI TAŞIYAN 2006 TARİHLİ İNTERNET SİTELERİ İŞLETİLMESİ BELGESİ

Mahkeme başkanı Özese gelen evrakları okudu. Direktifin 19 Ocak 2006 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalandığı söyleyen Özese, evrakın başlığının 'Bölücü faaliyetlere yönelik eylem planı' olduğunu belirtti.

Birinci madde ve planın amacının 'Bölücü faaliyetler ile terör örgütü ve destekçilerini etkisiz hale getirmek, meşruiyet kazanmalarını
önlemek, yurtiçi ve yurtdışındaki etkilerini ortadan kaldırmak ve bu konuda topyekün mücadelenin oluşumunu sağlamak' şeklinde geçtiğini ifade etti. Özese, ikinci maddesinin ise 'Eylem planının topyekün mücadeleyi temin maksadıyla yurt içi ve yurt dışında yürütülecek bilgilendirmeye Milli Birlik ve Beraberliği sağlamaya yönelik tedbirleri kapsadığını söyledi. Başkan Özese, planın Sosyokültürel durum başlığı altında yer alan toplum kuruluşlarının faaliyetleri ve propaganda başlığında da 'Örgüt ile bağlantısı olanlar, örgüte destek sağlayanlar, örgütün propagandasını yapan bazı kişi ve sivil toplum kuruluşlarıyla mücadeleye devam edilmelidir.

Örgütün sahip olduğu veya örgütün mesajlarını yayan medyanın rahatça yayın yapmasını ve dağıtım yapmasını önleyecek tedbirler alınmalıdır' ifadesinin yer aldığını belirtti. Planın Eylem planı uygulanacak tedbirler başlıklı bölümde ise 'Terör örgütünün gerçek yüzünü gösteren ve Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle haklı mücadelesini anlatan bilgi ve belgeler, Türkçe ve yabancı dillerde hazırlanarak çeşitli odalar ve dernekler gibi sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla internet ortamında kullanıma sunulacaktır.' denildiği açıklandı.

Başkan Özese, Milli Güvenlik Kurulu'nun 29 Aralık 2005 tarihli toplantısında 'Uygun bulunan bölücü faaliyetlere yönelik eylem'
başlıklı planın dava ile ilgili olan kısımlarının tutanağa geçirildiğini belirtti.

Bazı avukatlar, dava konusu internet sitelerinin, bu planda da belirtildiği amaç doğrultusunda kurulduğunu iddia ederek bu gelen belgenin çok önemli olduğunu ifade ettiler.

BAŞBAKAN'IN İMZALADIĞI BELGE DAVA KONUSU SUÇ SİTELERİYLE ALAKALI DEĞİL


Ancak bu belgenin davaya da konu olan yasadışı internet siteleri kurulması için değil, tersine yasal yollarla propaganda yapılmasını amaçlayan bir direktif olduğu ve sanıkların iddia ettiği gibi dava konusu internet andıcına yasal zemin sağlamayacağı iddia ediliyor. Buna delil olarak da bizzat Başbakan Erdoğan'ın internet andıçlarına itiraz etmesi ve suç duyurusu yaparak soruşturmanın başlatılmasına neden olması gösteriliyor.

Hükümet aleyhine kara propaganda yapmak amacıyla kurulduğu belirtilen sitelerin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay Başkanlığı, bu sitelerin kurulması için Başbakanlık'tan emir geldiğini duyurmuştu. Bunun üzerine harekete geçen Başbakanlık böyle bir emrin bulunmadığını belirterek, Genelkurmay'a emrin kim tarafından ve ne zaman verildiğini sordu.

Genelkurmay, emrin merhum Başbakan Bülent Ecevit zamanında ve sözlü olarak verildiğini açıkladı. Ancak Ecevit'in vefat etmiş olması nedeniyle bu iddianın doğruluğu kanıtlanamadı.

Burada dikkati çeken ayrıntı ise, bizzat Başbakan Erdoğan'ın bu andıçlara suç duyurusuyla katılması, AK Partili bakanların da müşteki olarak davada yer almasıdır. Eğer böyle bir emir verilmiş olsa, yani yasadışı kara propaganda siteleri ile askere mücadele izni verilmiş olsa en başta Erdoğan'ın buna ses çıkarmaması gerekirdi. Bu nedenle davanın düşeceği, çünkü yasadışı bu andıçların altında Başbakan Erdoğan'ın imzası bulunduğu iddiaları hukuken dayanaksızdır.

'İnternet andıcı' soruşturması kapsamında Başbakanlık'ın, 15 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir yazı gönderdiği ve Başbakanlık tarafından bu sitelerin kurulması ile ilgili bir emir verilmediğini belirttiği de hatırlanmalı.

SANIKLAR VE GENELKURMAY ANDIÇ SİTELERİNİ DIŞLAMIŞ VE ÜSTLENMEMİŞTİ

Ayrıca Genelkurmay yetkilileri ve sanıklar, soruşturma ve dava sürecinde kendilerini savunurken dava konusu olan andıç sitelerindeki yayınların alt personelin kişisel işgüzarlığı ile yapıldığını iddia etmiş ve sorumluluğu birbirlerinin üzerinden atmaya çalışmışlardı. Bu da sanıkların ortada bir yasadışılığın olduğunu ve işlenen suçun farkında olduklarını göstermekte.

Dolayısıyla, yasadışı andıç sitelerinin Başbakan Erdoğan'ın talimatı ile işletildiği ve suç varsa Başbakan'a ait olabileceği, davanın düşmesi gerektiği iması bu açıdan da geçersiz hale gelmiş oluyor.

Kontrgerilla.com / Abdullah Harun

Haber Ara