Dolar

32,5855

Euro

34,7622

Altın

2.505,75

Bist

9.693,46

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Meclis'te mi?

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-01-14 13:33:26

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Meclis'te mi?

Son günlerde TBMM'de yaşanan gelişmeler hepimizi üzüyor. İşgal edilen kürsüler, ayağı ısırılan milletvekilleri, atılan yumruklar, savrulan küfürler, kırılan kürsüler…

Türkiye'nin yükselişi adına önemli bir şansı yakaladığımız günlerdeyiz. Ancak bu şansı kullanmamızı istemeyen kocaman bir dünya var karşımızda.

MHP ve Ak Parti tabanlarının Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ittifak ettikleri şu günlerde, bu bütünlüğü bozmak için ellerinden geleni yapıyor küresel güçler.  

Şu anda mecliste temsilcisi bulunmayan kimi siyasi partilerin tabanları da bu toplumsal ittifakı destekliyor. Yaklaşık yüzde 70'lik bir toplumsal destekten bahsediyoruz bu durumda.

Ak Parti'nin, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlıklarına benzer bir Cumhurbaşkanlığı sistemi getirmek istediği ortada.

Bu isteğe sert ve hırçın bir karşı duruş, muhafazakâr seçmeni olabildiğince kenetleyecektir. Bırakalım da normal bir referandum dönemi olsun bu. Millet, kutuplaşmadan rahatça versin kararını.

1924 YILINDAKİ PARTİLERİN CUMHURBAŞKANLIĞI POLİTİKASI

Bugünlerde 1924 yılında yaşanan bir olayı yeniden anımsıyoruz. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Mustafa Kemal liderliğindeki Cumhuriyet Halk Fırkasına karşı, aynı konular üzerinden muhalefet ediyordu o günlerde de.

Konuyu daha iyi anlamak için, kuruluşundan 7 ay sonra irticâi faaliyetlerin odağı olduğu iddiasıyla kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Partisi) programının 12. maddesine bir bakalım isterseniz.

"Reis-i Cumhûr intihab olunan zâtın meb'usluk sıfatı, intihâbını müteakip zâil olur.” Yani, Cumhurbaşkanı seçilen zâtın milletvekilliği sıfatı, seçilmesini müteakip ortadan kalkar.

Demek ki, 1924 yılında Mustafa Kemal ve arkadaşları, Cumhurbaşkanı'nın partisiyle bağının devam etmesi gerektiğini savunuyordu.

Nitekim çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yılına kadar, bu ülkenin Cumhurbaşkanları partilerinin de başkanlarıdır aynı zamanda.

Yani rejimin aslında olan, Cumhurbaşkanı'nın da partili olmasıdır. Yani Ak Parti, rejimin aslında olanı talep ediyor gerçekte.

Peki bir düşünün bakalım, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının o günlerde savunduklarını bugün hararetle kim savunuyor?

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ki, kuruluşundan 7 ay sonra irticai faaliyetlerin odağı olduğu gerekçesiyle kapatılmış bir partidir.

1960 anayasasının ya da 1980 anayasasının değişmesi rejim meselesi olamaz. Rejim meselesi, Cumhuriyetin kurulduğu yıllardaki yönetim şekline geri dönülmesine itiraz etmekle ortaya çıkabilir.

CUMHURİYETİN ÖZÜNE GERİ DÖNÜŞ

Cumhurbaşkanlığı sistemi, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki yönetim şeklidir. Hatta İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminde de bu sitem fili olarak devam etmiştir.

Anayasa değişikliği oylamalarıyla yapılan, o günlerdeki fiili hükümet yapısını kanun yoluyla yeniden tesis etmektir.

Rejimin asıl yönetim yapısına dönülmesine şiddetle itiraz edenler, o günlerde CHP'ye muhalif olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının safında yer almış oluyor yani.

Hani akılları hayrette bırakan bir zorlamayla, Şeyh Said olayıyla ilişkilendirilen ve "itikadât-ı diniyeye (dini inançlara) hürmetkârız" dediği için kapatılan, o sözde gerici partinin safında...

Gazi Mustafa Kemal'in ve İsmet İnönü'nün benimsediği hatta uyguladığı bir sisteme böyle canhıraş bir şekilde karşı çıkmak, üstelik rejimi koruyorum diyerek bunu yapmak, tam bir paradoks örneği.

Aslında hepimiz biliyoruz konunun rejimle alakasının olmadığını. Türkiye toplumunu bölme amaçlı küresel bir projenin oyunlarına alet oluyoruz farkında olmadan.

Alevilerle Sünnileri, dindarlarla sekülerleri, milliyetçilerle solcuları karşı karşıya getirip çatıştırmak istiyorlar.

Aynen 1980 öncesi olaylarında olduğu gibi… 15 Temmuz darbe girişimini tamama erdirmek istiyor bu küresel güçler.

GÜÇLÜ BİR YÖNETİM VE İSTİKRAR İHTİYACI

Çünkü Erdoğan gibi güçlü bir lider varken Suriye'de rahatça hareket edemiyorlar. Irak'ta Sünnilere ve Kürtlere istediklerini yapamıyorlar. Gazze'yi yok edemiyorlar. Kıbrıs'ı ele geçiremiyorlar. Türkiye'yi istedikleri gibi bölemiyorlar…

Ama millet, küresel güçlere izin vermeyecek. Dindarıyla seküleriyle, ülkücüsüyle Kürd'üyle, Alevi'siyle Sünni'siyle aynı gemide olduğumuzun bilincindeyiz çünkü.

Beğensek de beğenmesek de, Erdoğan bu milletin bir ferdidir. Bu millet, bütün yeteneklerini kendisinden alan Cumhurbaşkanı'nı emperyalistlere yem etmeyecektir.

Biz kendi aramızda konuşuruz, tartışırız ve kimi zaman da kavga ederiz ama ülkemizin parçalanmasını arzulayan Batılıları asla sevindirmeyiz.

TBMM'de de bunu gösterelim dünyaya. Evde, sokakta, kahvede, okulda, camide gösterelim birlik ve beraberliğimizi…

Dört bir tarafımız fitneyle, fesatla, savaşla çevriliyken, gelin ülkemizdeki istikrarı bozmayalım.

Cumhurbaşkanlığı sistemi, bu kaygan ve sallantılı bölgede muhtaç olduğumuz istikrar imkânını da sunacaktır bize.

MUHTEŞEM BİR GELECEĞE DOĞRU

Hakem Batı ya da emperyalistler değil, millettir. Milletimize güvenelim. Çünkü kolektif bilinç, kendisini neyin felakete sürükleyip sürüklemeyeceğini tekil bir bilinçten daha iyi sezer.

Millet geleceğini sezmiştir. O muhteşem geleceği sezmekle kalmamış, görmüştür. Geçiş evresinde Erdoğan gibi güçlü bir lidere ihtiyacının olduğunun farkındadır bu millet.  

Yoksa boynumuz yine bükülecek, yine bir yüz yıl daha kendi yalnızlıklarımıza hapsolacağız ve yine bir yüz yıl daha hiçbir bağımsızlık umudumuz olmayacak.

Bu millet kuzu değil, kurttur, aslandır, kahramandır. Onun şaha kalkan gelişme azmini, istiklâl diye kükreyişini bir yüz yıl daha bastıramazsınız.

Türkiye ya küresel bir güç olacak ya da sürekli güçlü devletlerin peşinde koşan, iddiasız, hedefsiz, özüne yabancılaşmış, değerlerine ve medeniyetine düşman bir ülke olarak kalacak.

Bu milletin beyni de vardır, gönlü de, feraseti de. Hiçbir vesayet yapısı, kendisini milletin yerine koyup, millet adına karar veremez.

Kararı millet verecek. Son sözü millet söyleyecek. O halde toplumu germekten vaz geçip, bir an önce bu milletin hakemliğine başvuralım.

Bir an önce… Referanduma gidelim… Muhteşem geleceğimize… Küresel adalet birliğine… Küresel güç Türkiye'ye… Sonuç ne olursa olsun… Bir an önce…

Haber Ara