Dolar

32,3238

Euro

35,1348

Altın

2.305,13

Bist

9.079,97

Siyasilerin samimiyeti!

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-28 09:25:01

Siyasilerin samimiyeti!

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” demiş atalarımız. Çok ta doğru demişler.

Konuşmaya başlayınca kimse yangında kül bırakmıyor. Ancak iş eyleme gelince, sosyolojik, psikolojik, siyaset bilimi yapan her kes bir diğerine bakıyor. İşte burada söylenenlerin samimiyet derececisi de ortaya çıkmış oluyor. Ne hikmetse, fedakârlık ve sorumluluk almak kimsenin yönelmediği bir tercih iken, parmaklar daima ötekini işaret ediyor.

Nitekim son günlerde biz bu fotoğrafı daha net görmekteyiz. Hükümet kurma çalışmalarında meclisteki siyasi partilerin uyumsuz, olumsuz tavırları bunun en bariz örneğini oluşturuyor.

Bilindiği üzere 7 Haziran seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayınca “koalisyon” kurmak üzere Başbakan'a görev verildi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu önce “istişkafi” görüşmeleri başlatarak CHP'yi yokladı. 21 Temmuzda AKP ve CHP arasında başlayan görüşmeler 3 Ağustosta son buldu ve tam 35 saat sürdü. Ancak bir sonuca varılamadı.

Sonra hepimizin malumu CHP, MHP ve HDP arasında mekik dokunmasına rağmen koalisyon hükümetinin kurulması başarılamadı.

Neredeyse üç ayı aşkın bir zamandır hükümetsiz olan ülkede ise hırsızlar uğursuzlar cirit atıyor. Bazı devlet kademelerinde keyfi olarak iş yavaşlatmalar dikkatlerden kaçmıyor. Özellikle PKK Suruç olaylarından sonra zembereğinden fırlamış ok gibi seçtiği hedefleri bir bir vurarak katliamlar yapıyor.

Elbet saf değiliz bizde partilerin AKP Üzerinden bu olumsuzlukları fırsata çevirmeye çalıştığını pek ala görebiliyoruz.

Bu durum elbet şaşırtıcı değil. Zira söz konusu partilerin geçmiş şecerelerine kısaca bakarsak meselenin özüne vakıf oluruz zaten.

Söz gelimi CHP Cumhuriyet tarihinin en büyük miras yedisi olarak ülke siyasetinde kendini daima merkeze koymuş, ülkenin sahibi gibi davranmış halka yukardan bakmıştır. Siyasetin bütün maddi gücünü kendinde toplarken memlekete bir ağaç dikmek, bir tuğla örmek nasip olmamıştır. Üstelik “tek adam, tek parti” anlayışı ile karşısına çıkan her oluşumu ezip geçmekten de imtina etmemiştir.( Bir dönem halkın teveccühünü kazanmış olan Menderesi sallandırması gibi)

Diğer yandan Milliyetçi söylemleri ile siyasette uzun dönemler var olan MHP muhafazakâr tarafını Milliyetçi bakış açısına kurban etmiş, zaman zaman ırkçılığa varan bakış açısı ile 12 Eylül öncesi milliyetçi gençleri bir şekilde yer altına çekerek sağ-sol çatışmasına kurban etmiştir. Bazan Osmanlıcılığı çoğu kez ise Türkçülüğü öne çıkararak algılarda sınırlar çizmesi “Ümmetçi anlayışa” zarar vermiştir. Keza MHP'de siyasi hareketini ülkenin siyasi geçmişine olumlu bir kazanım olarak yansıtamamıştır.

HDP Kürt Halkının Haklarını savunduğunu iddia etse de eylemelerinde PKK'nın yolunu açmaya çalışan ve bu yolda ilerleyişine ivme kazandıran bir siyaset yürüttüğünü ortaya koymaktadır. Özellikle son seçimlerde barajı aşınca asıl maksadında cüretkâr olmaktan imtina etmiştir. İmralı'dan yönetildiği de çok açıktır.

Tüm bunlarla beraber AKP'ye gelecek olursak evet çok da siyasi etiğe uygun olarak yol almamıştır iktidar yürüyüşünde. Son kırk yılın en büyük siyasi mücadelesi Milli Görüş'ün kırılma noktalarından istifade ederek kolayca iktidara taşınmış ve hedefini “2023'e kadar tek başına iktidar” şekilde oluşturmuştur. Geçmiş iktidarların “halkı yok sayan” anlayışından bezmiş kitlelerin sığındığı ve ardı süre yürüdüğü siyasi bir hareket olmuştur.

Kendi gelenek ve geçmişinden sıyrılmak “uzun süreli iktidar hesapları” için en isabetli yol gibi görünse de, güvendiği yol arkadaşları “cemaat, doğan grubu)tarafından uğradığı ihanetlerle yanıldığını ve “kandırıldığını” itiraf etmiştir. Ki 28 Şubatın ihbarcıları olan, Ergenekon yaftası ile İslamcı yapıları fişlerken devlet desteğini arkasına almasına göz yumulan o dostlardan başkası da değildir. Bütün bu bilinenlere rağmen uyarı ve ikazları dinlemeyerek “biz cemaate güveniyoruz, bizim arkamızda” diye ısrarla sürdürdükleri olanca desteğe rağmen büyük bir ihanetin sarsıntısını yaşamaktadır. Sarsıntının müsebbipleri şimdi durumu fırsata çevirmek, AKP İktidarı ve anlayışı (Bir tabanı olmadığı halde)çökertmeye çalışılmaktadır. Kaldı ki bütün bu olumsuz tecrübelerine rağmen AKP kendisine yakın yapıları hafife alan o kibirli tavrına devam ediyor.

Her neyse maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil elbet.

Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemden çıkması aklıselim olan her kesin kaygısı olmalıdır. Bunun için hükümetin kurulması –öyle veya böyle- zaruridir.

Ancak görünen o ki, siyasi irade bu önemli hususta üzerine düşen fedakârlığı yerine getirmek yerine bol bol nutuk atıyor.

Hani bütün partiler teröre karşıydı, ülkede oluşan siyasi boşluğun meydana getirdiği olumsuzluklardan şikâyetçiydi ve en sert ifadelerle eleştiriyorlardı?

İş ülke bütünlüğü ve huzuru adına hükümet kurmaya gelince başta MHP olmak üzere diğer partiler adeta AKP'yi HDP'nin kucağına atma yarışına girdiler. İktidar hırslarını ülkenin huzur ve güvenliğinden daha önemli görenleri de böylece seçmen olarak biziler net görmüş olduk.

Hani Türkiye önemliydi, ülkenin garantörü idiniz, biriniz Türkçülüğün diğeriniz Cumhuriyetçiliğin temsilcileriydiniz niçin fedakârlık yapıp akan kanın durması, huzur ve güvenin oluşması için çaba göstermek yerine parmağınızı kıpırdatmadan kenardan bakmayı, fırsat kollamayı seçiyorsunuz?

Hükümet kurmaya yanaşmıyor, bakanlık istemiyor hatta teklif edilenlere açıktan tehditte bulunuyorsunuz, seçime de olumlu bakmıyorsunuz.

Anlaşılan kendinizin en ehil olduğunu, iktidarın tek sahibi olması gerektiğini düşünüyorsunuz, siyasi hırslarınızı ülke bütünlüğünün üzerinde görüyorsunuz.

Ama isabetli muhalefet yapamadığınız gibi, ideal bir iktidar olamayacağınız da ortada.

Demem o ki, beyler!

Türkiye'nin dört bir yanı ateş çemberinde!.

Siz hepiniz ise “benden gayrisi yalan” havalarındasınız.

Bırakın menfaat kaygısını,siyaset hırsını,kibir yarışını!.

Ülkenin menfaati ve yarınların selameti için azıcık elinizi vicdanınıza koyun.

Ya seçmen hepinizi birden sandığa gömecek veya bu gemi batacak.

Unutmayın ki, şayet batarsa bu gemi, sizde içinde olacaksınız!.

 

Haber Ara