Dolar

32,6027

Euro

34,7507

Altın

2.491,61

Bist

9.524,59

Ölümsüzlük yüktür!

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-27 14:31:07

Ölümsüzlük yüktür!

Belki benim gibi uzun zamandır oturup da ölümü düşünmeyenleriniz vardır aranızda!

Ölüm bu kadar hayatın merkezindeyken hem de…

Son günlerde ekranlardan izlediğimiz ölüm sahnesini hatırlayalım. Elleri havada slogan atan arkadaşlar biliyorlar mıydı ölümün kendilerine bu kadar yakın durduğunu…

Hoş İslam coğrafyasında her gün seyrediyoruz ölümleri. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar… Hiçbir ayrıcalık tanımadan ölüm hepsiyle sarmaş dolaş oluveriyor.

Ölüm olgusuna ya çok yabancıyız hala ya da çok fazla alıştık. Neden mi?

Duygularımız ölüme karşı öylesine katılaşmış ki yemeğimizi kaşıklayıp,tv karşısında haberleri izlerken (ki toplumun genelinde bu böyle) ekranda onlarca ölüm şekline bakar olduk. Efendimizin "Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok hatırlayınız" hadisini hiç duymamış gibi.

Neydi ölümün lezzetleri tahrip edici özelliği?

Ölümü düşünmek bizi nelerden alıkoyabilirdi?

Ya da ölümü düşünmenin neresi iyiydi?

Ölüm gibi bir gerçeğe nasıl bu kadar hayatımızın dışındaymış gibi bakabiliyoruz.

Oysaki hayat lisanında ölüm en büyük nasihatçidir. Her şeyin bitici ve geçici olduğunu adeta gözümüzün içine sokarcasına hatırlatır bize…

Hayat ölümün dipnotu, öyle bir dipnot ki ana metni doğru yazabilme/anlayabilmenin formülü.

"Öğüt verici olarak ölüm yeter" derken Efendimiz neyi kast ediyordu, bunu anlamadan geçersek dünya üzerinden, hiçbir şeyi çözemeden hakikatin sırrına vakıf olmadan ömür tüketeceğiz demektir.

Ölümün unutulmuş olması neticesinde yaşanılan hayat sıkıntıları, insanın kendine hayatı yük edişi var aslında… Neden mi?

Ölüm hayatın geçiciliğini anlatırken, hangi zorluğu ya da darlığı sineye yük etmeye değer ki? Sonuçta ne yokluk kalıcı ne de varlık… Bize emanet edilen bir bedende olup biten sıkıntılar neden zül olsun ki? Beden elbisesinin sahibi biz değilken, terzisi elbiseyi istediği gibi keser biçer!

Teşbih olarak çokça kullandığımızölüm, bize en güzel gelen şeylerden biri olan uykunun kardeşi olarak nitelendirilir. Neden bu kadar güzel bir şeyin kardeşidir ölüm?

Çünkü ölüm meşakkat ve dünya sıkıntısından kurtularak rahat bir hayata geçiş seremonisidir.

Ölüm hayatın bir parçası, hayat ölümle terbiye edilmiş esas duruş!

Hayat yaratılırken onunla birlikte yaratılmıştır ölüm. Hayatı biraz gözlemlediğimizde ölümün nimete dönüştüğü haller ile karşılaşırız.

Düşünsenize hiç ölmeseydik bu nasıl bir zulüm nasıl sonsuz bir yük olurdu?

Ölümün unutulması Allah'ın ve ahiretin unutulması ile beraber kulluğun unutulmasına sebeptir. Kulluk olmayınca insani vasıfların hayvani vasıflara dönüştüğüne delildir günümüzde yaşadıklarımız.

Dünyanın her bir köşesinde kan akıyorsa, vahşi hayvanlar gibi insan insana kıyıyorsa, insanlığı tükenmiş demektir.

Ve unutulmamalıdır ki insan denen varlık yeryüzüne beşer olarak gelir insan olabilmek için çaba sarf eder. Bu çabası karşılığında ya insanlık mertebesine kavuşur ya da sadece beşer makamında kalır. En kötüsü de bu makamda bile kalamayanlardır elbet…

Nedir beşer; ilahi vasfa sahip olmayan insan demektir…

Evet, beşerin anlamı insandır fakat bu kelime bir vasıf bildirir.

İnsanın yaratıcısının vasıflarıyla donanması, O'nun esmasını üzerinde yansıtması, insan sıfatını üzerine alınması ile gerçekleşecektir. Bu yüzdendir ki İlahi kitabımızda Cenab-ı Hak beşer kelimesini zikreder.

Demem o ki ölümü unutan insan insanlığını da beraberinde unutur.

Zira ölümü hatırlamak, insanı insan olmaya iteleyen zorlayan yegâne unsurdur. Efendimizin “Utanmazsan dilediğini yap” ikazında ölümün ardında bizi bekleyen hayatın, bir sergileniş yeri olacağı ve burada yaptıklarımızla orada karşılaşarak utanacağımız gerçeği de yatar.

“Ölmeyeceksen ve utanmayacaksan dilediğini yap”desek yanlış demiş olmayız sanırım.

“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.”(ENBİYA/35)

@msbeser

[email protected]

Haber Ara