Dolar

32,5462

Euro

34,8772

Altın

2.429,67

Bist

9.645,02

Muta çocuklarından oluşan Haşdi Şabi’nin canavarlığı

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-10-25 17:26:39

Muta çocuklarından oluşan Haşdi Şabi’nin canavarlığı
Ortadoğu ülkelerinde hemen her gün yeni bir vahşet ve yeni bir terör örgütüyle karşılaşmaya başladık. Orta ve Kuzey Afrika ülkelerini de işin içine katacak olursak bölgede onlarca garip isimlerle kurulmuş terör örgütlerine rastlarız. Ayağında ayakkabısı, üzerinde giysisi ve karnını doyuracak yemeği olmayan baldırı çıplakların ellerinde son model arazı cipleri ve gelişmiş silahlar bulunmaktadır. Bunca silah ve mühimmatı bu terör örgütlerine kim veya kimler veriyor?
 
Emperyalistler tarafından kurulan bu terör örgütlerinin ilk hedefi Müslümanları katletmek oluyor. Ayni bölgede hem Şiileri hem de Sünnilerikatleden örgütler kurduruluyor. Her iki zıt grup birbirini besliyor. Lider olarak atanan kişilere baktığımızda ilmi ve siyasi bir geçmişi olmayan,dinden bi haber olan cahil kişilerden olması dikkati çekiyor.
 
Bölgenin yüzyıllardan beri kanayan yarasının mezhep ayrılığı ve anlaşmazlığı olduğunu  bilen İslam düşmanları bu konuyu devamlı gündemde tutarak halkı birbirine düşman etmek için çalışırken cahil kesimde bu oyuna geliyor. Oysa İslam hiçbir zaman katliama ve tefrikaya cevaz vermez. İslami ve Müslüman görünümlü ajanların başını çektiği terör gruplarının liderleri her fırsatta kafirleri bırakarak görüş ayrılığında olduğu Müslümanları birinci derecede düşman olarak görmeleri onların İslami çizgide olmadıklarının en büyük delilidir.
 
Afganistan'da Taliban canavarlarından sonra Boko Haram, DEAŞ ve Haşdi Şabi lanetli örgütler neredeyse Taliban'a rahmet okutmaya başlattı. DEAŞ terör örgütünün arkasında Batılı istihbarat ve devletlerin olduğunu artık biliyor ve bu konuda fazla konuşmaya gerek olduğunu sanıyorum. Son yıllarda DEAŞ'ın vahşetiyle yatıp kalktık. Milyonlarca dolarlık prodüksiyonlarla dünyaya bu canavarların masum insanları nasıl katlettiklerini izlettirdiler. Bu vahşeti Sünni Müslümanların yaptığı beyinlerimize işlenirken yine aynı şer odakların İran'la birlikte kurduğu Şii terörörgütlerinin yaptıkları görmezden gelindi.
 
İran Şiiliği kendi emperyalist emellerine alet ediyor!
Şii inancına sahip olan insanları kendi ajanı gibi kullanan İran kendince akıllı(!) davranarak mezhep ve akide ayrımcılığını bahane ederekkatlettiği Sünni Müslümanların görüntülerini dünyaya servis etmedi. Vahşi görüntüler kamuoyu tarafından ele geçirildiğinde ise kendi medya kuruluşlarınca yalanlama ve görüntülerin kendilerine ait olmadığını duyurdu.
 
Irak'ı gayri resmi işgal eden İran rejimi ülkede Sünni Müslümanlara yaptığı işkence ve katliamlar DEAŞ'in yaptıklarını aratmayacak nitelikte vahşi ve canavarcadır. Iraklı bir arkadaşım İranlı Şii teröristlerden “Ömer” isimli oğlunu iki ay saklamak zorunda kaldığını anlatmıştı. Sahte kimlik çıkararak çocuğuyla birlikte ülkesinden çıkabildiğini belirtmişti. Afganistan, Pakistan, Lübnan ve diğer bölgelerden toplanan çapulcu Şiiteröristlerin oluşturduğu grupları Suriye, Irak ve Yemen'e gönderen İran bölgenin ikinci İsrail'i gibi Müslüman katletmekte olduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz.
 
Emperyalist güçlerin çıkarlarına ters gelmeye başlayan ülkenin eski diktatörü Saddam Hüseyin'in Şii milisler tarafından idam edilmesi ve ülkenin ABD tarafından işgal edilmesinden sonra Irak'ın yegane yöneticisinin İran olduğunu biliyoruz. İntikam duygularıyla ülkeden ve Sünnilerden öç almak için akla hayale gelmeyen vahşet sergileyen İran on binlerce masum sivilin ölümünden ve sürgününden sorumludur. Boşalan yerlere ise Şii çapulcu katilleri yerleşmiştir. Ülkenin yönetimine kendine bağlı sözde Şii inancına mensup katil, hırsız, dolandırıcı ve ülkesini emperyalistlerepeşkeş çeken hainleri getirdi.
 
Nuri el Maliki denilen kişi Şii türbelerinin önünde tesbih satan basit bir insanken birden kendini ülkenin başbakanı olarak buldu. Kukla olan bu kişi ülkeye hizmet ve halkının refahını sağlamak yerine İran'ın bir ajanı olarak ülkenin bölünmesini ve DEAŞ terör örgütünün başta Musul olmak üzere diğer kentlerin işgal edilmesine vesile oldu. Maliki zulmünün yaraları sarılmadan yerine Haydar el-İbadi denilen zavallı getirildi.Pantolonunu dahi tutamayan, İngiliz vatandaşı ve İran'ın piyonu olan bu kişi maalesef Irak gibi köklü bir ülkenin başbakanı oldu.  
 
Türkiye Musul operasyonunda hem sahada hem de masada bulunacak!  
Şii çapulcu ve katillerden oluşan onlarca birliğin kurulmasını ve bu milis güçlerine maaş vermeye başlaması ülkedeki Şii-Sünni ayrımcılığını daha da derinleştirdi. Bu Şii grupların toplandığı çatı kuruluşu Haşdi Şabi devletten maaş alan ve devletin himayesinde bulunan bir katil şebekesidir. Sözde dini lider ünvanlı kişilerin verdiği yalan yanlış fetvalarla bu katil sürüsü takdis edildi. Sünni Müslümanlara yönelik her türlü hukuksuzluk dini bir emir gibi sunuldu. FETÖ lideri F. Gülen gibi bunlarda sahte bir cennet oluşturdu. Ne kadar katil ve mücrim varsa hepsinin cennete gideceğine inandırıldılar. Böylece Sünni düşmanlığı Şii inancının bir amacı haline getirildi.
 
İran'ın ve Batılı devletlerin telkiniyle Musul kentinde DEAŞ'e yönelik başlayan operasyonda Türkiye'nin sahada ve masada olmaması için yapmadıkları kalmadı. Ülkesindeki 63 yabancı emperyalist güce ses çıkaramayan İbadi denilen kişi utanmadan ülkemizi Muta nikahıçocuklarından oluşan Haşdi Şabi ile korkutmaya çalıştı. Ağza gelmeyecek ama kendine yakışan aptalca laflar etti. ABD Savunma BakanıAshton Carter ülkemizden sonra Irak'a giderek İbadi'nin kulağını çekti. Dansöz gibi kıvırmaya başladı. “ Gerekirse Türkiye'den yardım talep edebiliriz.” diyerek eski dediklerini yuttu. Aynı kukla iki yıl önce bize gelip çapulcu askerlerini eğitmemizi ve kendilerine yardım etmemiz içinyalvarıyordu. Önüne atılan iki kemik parçasını görünce bize tavır koymaya çalıştı. Zılgıtı yiyince rezilce sesi kesildi.   
 
Irak ordusunun Ninova Muhafızları ile birlikte Peşmerge güçlerinin ortaklaşa DEAŞ'a karşı Musulu özgürleştirme hareketine ülkemiz Başikakampındaki merkezinden ve havadan koalisyon güçleriyle birlikte çalışacağını ilan etmişti ve dediğini yaparak Musul'un Şii Haşdi Şabi teröristlerinin eline geçmesine engel oluyor. Bu durum İran'ın ve Batılı emperyalistlerin oyununu bozdu. Ama bölgenin gerçek halkı Türkiye'nin orada bulunmasını can güvenlikleri açısından önemli görüyor. Şii teröristler daha önce Suriye ve Irak kentinde özellikle Felluce'de toplu katliam, tecavüz, yağmalama ve terör eylemlerinde bulunmuştu. Bu kez bu çapulculara engel olunacağı için şeytanın temsilcileri debelenip duruyor.     
 
Şii zulmüne karşı yeni bir tedhiş örgütü kurulabilir
Ülkeleri işgal edilip halkına tecavüz edilirken Batılı ve İranlı efendilerine ses çıkarmayan bu sefil ve sapık kişiler Türkiye'nin varlığından şikayetçi olmaları başta Mukteda es Sadr ve diğer piyonların ne denli şeref yoksunu ve terör yanlısı olduklarını gösterdi. Sıkıştıklarındaülkemize sığınan ve bizden yardım dileyen bu zavallı kişiliksizler tarihleri boyunca dönek ve iki yüzlü olmalarıyla bilinir. Muta nikâhı ve Takiyye bu insanları karaktersiz hale getirdi. İran'ın ajanlığını yapan ama İran'a hiçbir zaman sığınmayan bu zavallı kişiliksizler ülkeyi ve bölgeyimezhep ayrımcılığı nedeniyle daha da yaşanamaz hale getirmeleri anlaşılır gibi değil. İran yayılmacı politikasını kamufle etmek için Şii inancını kullanıyor. Batı ise bölgeyi işgal etmek için DEAŞ ve benzeri örgütleri kullanıyor. Bu oyuna gelmemek için mücadele eden ülkemiz ise bir nevi işgalci gibi gösteriliyor.
 
Irak halkı Şii Haşdi Şabi ve Şebbiha teröristlerinden son derece endişeli. Şimdiye kadar on binlerce masum işkence sonucu bu katiller tarafından hunharca infaz edildi. 2014 yılında Irak ordusu DEAŞ teröristlerine hiçbir direniş göstermeden Musul'u teslim ettiğinde, şimdi olduğu gibi, yönetim Şii gruplarının elindeydi. Bölgeye egemen olamayan Şii teröristler bu kez Musul, Telafer ve diğer Sünni  kentleri kontrolüne alarak bölgede yeni bir vahşet ve katliam yapılmak isteniyor.
 
Musul operasyonunda hiçbir varlık gösteremeyen DEAŞ terör örgütünün yakın gelecekte biteceğini tahmin ediyorum. Bölgede Şii teröristlerinin yapacağı baskı ve zulüm karşılığı gerekçe gösterilerek yeni bir örgütün kurulacağını tahmin ediyorum. Emperyalistler Haşdi Şabi katillerini bu yüzden cesaretlendiriyor. İran'da kıt ve yayılmacı aklıyla bu şer politikaya bilerek alet oluyor. Ama olan masum halklarımıza ve bölgemize oluyor. Ayrıca her iki şer grup kendi katil ve canavarca duygularına İslam'ı ve Müslümanları alet etmeleri son derece üzücüdür. İran Şii inancını Sünnilerden intikam almak için kullanmaktan vazgeçsin. Sünniler adına konuşanlarda Şii düşmanlığını yaymaktan uzak dursun. Tarafları İslam'ın sevgi ve kucaklayıcı dilini kullanmaya davet ediyorum.
https//:twitter.com/aslanbalci1
 
 

Haber Ara