Dolar

32,5101

Euro

34,7597

Altın

2.502,42

Bist

9.693,46

'Mağlubiyetin sorumluluğunu üstlenmeli'

MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, eleştirilerin hedefindeki Devlet Bahçeli hakkında ilginç açıklamalarda bulundu...

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-02 05:51:54

'Mağlubiyetin sorumluluğunu üstlenmeli'

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın Çarşamba Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu MHP'de Genel Başkan adayı olan Meral Akşener. 7 Haziran seçimlerinden sonra Devlet Bahçeli ile aralarındaki gerginliği başlangıcı hakkında "Benimle ilgili tedbir süreci Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde başladı," ifadesini kullanan Akşener, "Bütün kamuoyu araştırmaları, Cumhurbaşkanlığı için MHP ile CHP'nin ayrı ayrı aday göstermesi ve benim de MHP adayı olmam durumunda kesinlikle ikinci tura kalabileceğimi gösteriyordu. Eğer böyle bir durum olsaydı yüzde 50.5/yüzde 49.5 gibi bir sonuçla ya benim ya da Sayın Erdoğan'ın seçilebileceği kanaati oluşmuştu" dedi.

İşte Meral Akşener'in Ahmet Hakan'ın sorularına verdiği yanıtlar:

Devlet Bahçeli, uzun bir süre size karşı çok olumsuz bir tutum aldı. Neden?

Bizim sistemde potansiyel olarak yarının rakibi olarak görülen kişilerle ilgili olarak mutlaka tedbir alınır. Benimle ilgili de durum böyle oldu. Benimle ilgili tedbir süreci Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde başladı.

Neden? Ne oldu ki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde?

Bütün kamuoyu araştırmaları, Cumhurbaşkanlığı için MHP ile CHP'nin ayrı ayrı aday göstermesi ve benim de MHP adayı olmam durumunda kesinlikle ikinci tura kalabileceğimi gösteriyordu. Eğer böyle bir durum olsaydı yüzde 50.5/yüzde 49.5 gibi bir sonuçla ya benim ya da Sayın Erdoğan'ın seçilebileceği kanaati oluşmuştu. Araştırmalar bunu söylüyordu. İşte bu durum ortaya çıkınca Sayın Bahçeli, “çatı aday” formülünü ortaya attı. Ve Ekmeleddin İhsanoğlu iki partinin ortak adayı oldu.

Peki sonra?

İhsanoğlu seçilemedi. Geldik 7 Haziran'a... Bahçeli, beni aday gösterdi. Halkla bütünleşmeyi seven bir taban politikacısı olarak çok ciddi bir çalışma yaptım bölgemde. Diğer aday arkadaşların ve teşkilatların katkılarıyla yüz güldüren, utandırmayacak bir sonuç aldık.

Peki ama sorun nerede çıktı?

Basın-yayın kuruluşlarını iyi değerlendirmiş olmam, bir problem yarattı.

Nasıl yani?

‘Niçin bu kadar basın-yayın kuruluşlarında siz göründünüz kardeşim' dendi.

Sonra?

Sonra Sayın Bahçeli, seçim boyunca yapmadığı ziyaretleri yapmaya karar verdi ve birden Hürriyet gazetesinin Ankara bürosunu ziyaret etti. Orada Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek ve arkadaşları, Sayın Bahçeli'ye “Meral Akşener Meclis başkan adayınız olacak mı?” diye sorunca... Bahçeli “Hep Meral Akşener, hep Meral Akşener derseniz... Kendisini çizerim” dedi.

Kamuoyunda Devlet Bahçeli'nin size yönelik ilk çıkışı bu oldu, değil mi?

Evet. Arkasından başka gazeteleri ziyaretinde de bu çıkışı tekrarladı.

Ama sonra Meclis Genel Kurulu'nda Bahçeli, sizi yanına davet etti. Birlikte fotoğraf verdiniz. Bu neydi?

Hiç bilmiyorum. Beni yanına çağırdı. Ben de davete icabet ettim. Oturduk. Günlük konulardan bahsettik. Mayınlı alana giren tek bir kelimemiz bile olmadı.

Bahçeli, gönül almak istemiş olabilir mi?

Belki öyle yapmak istemiştir ama sadece havadan sudan diyebileceğim konulardan bahsettik.

Sonra 1 Kasım geldi. Ve Bahçeli, sizi aday yapmadı ve “Hanımefendi bu dönem biraz dinlenecek” dedi. Neden böyle bir çıkış yapmış olabilir?

Onu bilmiyorum. Herhalde benim 7 Haziran seçiminde gösterdiğim performans, kendilerine biraz fazla gelmiş olabilir. Sayın Bahçeli, benim yaşça büyüğümdür. Türk töresinde büyüklerin sözü dinlenir. Ama ben birazcık törenin dışına çıktım. Seçim döneminde çalıştım, partim için gayretim oldu. Üzgünüm, “Hanımefendi dinlenecek” sözünü, birazcık çiğnedim.

Ama şimdi o sözü birazcık değil tamamen çiğniyorsunuz.

Evet. Ama 1 Kasım'da aldığımız netice ortada. Yüzde 11.9.

Bu mudur sizi harekete geçiren?

Evet, budur. Çünkü bu açık başarısızlıktır. 40 milletvekilini kaybetmiş, 40 milletvekili kalmış bir MHP... HDP'nin yan tarafında tek sıraya sıkışmış bir MHP... Bunun sorumluluğunun alınması lazım. Eğer bir tek kişi çıkıp da “Hanımefendi biraz dinlenecek”, “Onu ben aday yapmadım”, “Şu kişiyi partiden attım”, “Bu kişiyi atmadım” gibi sözler söylüyorsa bunun sorumluluğunu alacak. Almak zorunda. Yetkileri sonsuz kullanacaksınız ama iş sorumluluğu üstlenmeye gelince kaçacaksınız. Bu olmaz.

Ne hissediyorsunuz Bahçeli'ye karşı?

İnsani olarak hiçbir olumsuz duygum yok. Ancak bir konuda hayal kırıklığına uğradım: Ben Bahçeli'nin yüzde 11.9'u gördüğü anda derhal olağanüstü kurultayı toplayacağını düşünmüştüm. Bahçeli'yi kafamda öyle tarif etmiştim. Yanıldım.

“HEP Meral, hep Meral... Böyle giderse ismini çizerim” ya da “Hanımefendi biraz dinlenecek” gibi sözlere muhatap oldunuz. Ama sizden tek bir kelimelik bile itiraz gelmedi. Apaçık haksızlığa maruz kalıyorsunuz ama bunu içinize atıyorsunuz ve sindiriyorsunuz. “Sen kendi hakkını savunmadın, şimdi genel başkan olup hem partinin hem de Türkiye'nin hakkını nasıl savunacaksın” denirse... Cevabınız ne olacak?

Ben politikaya bugün başlayan bir kişi olsaydım, bu soru çok haklı bir soru olabilirdi. Ama ben 22 yıldır aktif siyaset yapıyorum ve bu süreç içinde kimlere karşı ne tür kavgalar verdiğimi herkes bilir. Söz konusu kavgaysa... Çok lezzetli kavga ederim.

Madem öyle neden Bahçeli'ye karşı kavga vermediniz?

Benim yaptığım kavgaların hiçbirinin öznesi Meral Akşener değildi. Eğer Bahçeli'ye karşı bir kavgaya girişseydim özne Meral Akşener olacaktı. Bunu istemedim. Ben kendi adıma kavgaya girmem.

Başka bir neden var mı?

Var. En önemli neden partimizin yıpranmaması... Yokluklar içinde mücadele eden arkadaşlarımızın emeklerine saygı duydum. Bir vebal gördüm bu noktada. Sadece “Genel Başkan'ın takdiridir, yorum yapmayacağım” demekle yetindim.

MHP için “erkek partisi” deniyor, ardından da ekleniyor: “Meral Akşener iyi hoş ama böyle bir erkek partisi, bir kadın olarak onu genel başkan yapmaz”. Ne diyorsunuz bu yaklaşıma?

İdeolojik hareketlerde kadın-erkek eşittir. Çünkü orada cinsiyet üzerinden değil, dava üzerinden tanımlama yapılır. Bizim hareketimizde de tanımlama hiçbir zaman cinsiyet üzerinden olmamış, dava üzerinden olmuştur.

Peki o zaman “erkek partisi” tanımı nereden çıkıyor?

Kendinizin rakipleriniz tarafından tarif edilmesine müsaade ederseniz, sonuçta “erkek partisi” diye bir söz söylenir ve bu üzerinize yapışır.

Peki siz kendinizi “kadın” kimliği üzerinden mi tanımlıyorsunuz?

Ben bir kadınım. Babaanneyim, anneyim, eşim. Kadın olmanın avantajlarını da zorluklarını da yaşıyorum. Bu başka bir şey... Ama ben kadın kimliği üzerinden tanımlanmayı reddederim. Ben 22 yıldır ayakta kalmış bir politikacıyım. Cinsiyet üzerinden tarif, kadınlara haksızlıktır.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara